Damlanın gücü sürekliliğindedir

Yazar Emine Şimşek Emiral ile yazarlık ve kitapları üzerine konuştuk. Emiral, “Çocukluktan bugüne yazıya ve yazmaya hep ilgi duydum, onun yarattığı büyülü dünyayı çok sevdim, hayran oldum” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 20.01.2021 07:13
  • Güncelleme Tarihi : 20.01.2021 07:13
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Damlanın gücü sürekliliğindedir haberinin görseli

ONURHAN ALPAGUT/RÖPORTAJ

Sekiz çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya gelen Emine Şimşek Emiral çocukluktan bu yana hep yazmaya ilgi duydu. Kendini etkileyen konularda sürekli yazılar yazdı. İlerleyen yıllarda Konak Belediyesinin Konak Belediyesi Dramatik Yazarlık atölyesi katılarak orada Hidayet Karakuş ile tanışan Emiral, sonrasında yazarlık yeteneğini geliştirdi. ‘Umut Kuşun Kanadında’, ‘Tuhaf-Cesur Bir Kadının Hikayesi’ son olarak ‘Hayat Boşluk Sevmez’ adlı kitabı yazdı. Çalışmalarını aralıksız olarak sürdüren yazar pandemi nedeniyle ertelediği kitapları bu sene içerisinde çıkarmayı hedefliyor.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Antalya, Gazipaşa doğumluyum. Sekiz çocuklu ailemin ortancasıyım. Yaylada bir akşamüstü dünyaya gelmişim. Belki bu yüzdendir, gezgin gönüllü, hayalci biraz da meraklıyım. Doğa aşığıyım, dağları da severim, denizleri de. İlkokulu Zeytinada Köyü’nde, orta öğrenimi İstanbul- Kandilli Kız Lisesinde, yükseköğrenimi Ege Üniversitesinde bitirdim. Emekli Ziraat Mühendisiyim. Okumayı, yazmayı, gezmeyi severim. Egeli Kadın Yazarlar Platformu, Kadın Yazarlar Derneği üyesiyim.

YAZIYA VE YAZMAYA HEP İLGİ DUYDUM

Yazıyla alakanız nasıl gelişti? Çevrenizin bu konudaki etkisi ne düzeydeydi?

Çocukluktan bu güne yazıya ve yazmaya hep ilgi duydum, onun yarattığı büyülü dünyayı çok sevdim, hayran oldum. Zaman zaman etkilendiğim konularda yazılar yazdım, onları sakladım, sonra çıkarıp okudum, çoğunu da kimseye göstermeden yırtıp attım. Okumak ise her zaman vazgeçilmezimdir, nerede bir kitap görsem merakla ona koşarım, konusu, kurgusu, dili beni sararsa gece gündüz demem, onu bitirmeden elimden bırakmam. Yaşadığımız çevrenin, yazarlarla tanışmanın yazıya başlamakta önemli olduğunu düşünüyorum. İzmir’de yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Anılarımı yazma arzusuyla Konak Belediyesi dramatik yazarlık atölyesine başladım. Oradaki çalışmalarımızda şair- yazar Hidayet Karakuş’un bana olan katkıları ufkumu genişletti. Sonrası bir zincirin halkaları gibi geldi.

Hayatınızda en çok iz bırakan olay ne idi, bizimle paylaşır mısınız?

Belleğimde iz bırakan pek çok olay var tabii ki. Kırk elli haneli bir köyden on ikisinde çıkıp ülkemizin en karmaşık kentine girmek başta olmak üzere ülkemizde ve yurtdışında görüp yaşadığım pek çok olay bende iz bırakmış olmalıdır. Sanırım ortaokul yıllarımda annemin kaybı beni en çok yaralayan olaylardan biri, belki de en önemlisidir. ‘Umut Kuşun Kanadında’ romanımın çıkış noktası da bu oldu. Romanda o bölümü yazarken ailem ve kendimle yüzleştiğimi sanıyorum.

SESSİZLİK İSTERİM

Yazarken olmazsa olmazlarınız var mı?

Benim için odamda tek başına olmak önemli. Öncelikle sessizlik isterim. Arada bir pencereden havayı koklamak dışında yazarken dış dünyayla ilişiğimi keserim. Yalnızlığımın kuyusunda yapayalnız olsam da iç dünyam canlanıp kalabalıklaşır. Ama her masaya oturma yeni bir şeyler yaratma anlaşılmasın. Bazı günler yazar, bazı günler de bozarım. Esini yakalamak burada önemli olan sanırım.

Roman ve hikaye türünde kitaplar yazıyorsunuz. Son çıkan kitabınız ‘Hayat Boşluk Sevmez’ dahil olmak üzere eserlerinizden kısaca bahseder misiniz?

Ben bir Cumhuriyet kızıyım. Cumhuriyetimizin okullarında burslu olarak eğitim gördüm. Kendimi ülkeme borçlu hissediyorum. Anılarımı yazmak için yola çıktığımı daha önce de söylemiştim. Yaza boza günlerimi geçirirken Erdoğan Baysal ile roman atölyesine başladım. O beni ‘Umut Kuşun Kanadında’ anı romanımı kurgulamaya yönlendirdi. Bir kız çocuğunun kendini geliştirmesi, ailesinden başlayarak topluma olan katkılarını irdelerken buldum kendimi. Toplumda kadınların eğitiminin yetersizliğini işledim. Sağlıklı toplum ve özgür insanları yetiştirecek olan neslin kadın-erkek ayrılmaksızın eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle kadınların kendilik bilincine ulaşıp özgürleşebilmesi önemli... “İki kanatlı bir kuş” olan toplumun yükselebilmesi için kanatların eşit-dengede olması gerekir. Öğretmen bir annenin hayalleri ve düzen içinde sıkışması, ‘Tuhaf- Cesur Bir Kadının Hikâyesi’. Ekonomik krizde, banka kartlarına takla attırarak yaşamaya çalışan bu kadın bir de lüks yaşama sevdalı olunca ilginç bir roman çıktı ortaya. Öykü yazmak, özellikle kısa öykü yazmak farklı bir birikim istiyor. Kadın Yazarlar Derneğinde çeşitli yazın türlerinde çalışmalar yapıyoruz. O çalışmalarımdan esinlenerek kurgulanmış pek çok öyküden oluşmuş bir öykü seçkisidir, ‘Hayat Boşluk Sevmez’. Bu eserim bana dokunan, hayatın içinden olayların öyküleridir.

Ufukta yeni bir kitap gözüküyor mu?

Korona olmasaydı, sonbahara iki roman, bir öykü çalışmamdan en az biri basılmış olacaktı. Şu durumda 2021 yılına kaldılar. İlk eserim ‘Çınar Ağacının Gölgesinde’ anı romanı. Küçük yaşta memleketinden çıkan bir kadının yeğeninin düğünü sırasında geçmiş anılarını canlandırması ile ilgili bir eser… İkincisi, bir genç kızın serüveni, ‘Düşler ve Gerçekler’ iklim krizi, organik tarım, kırsala dönüş hayalî üzerine bir romandır. Üçüncü eserim yine öykülerden oluştu. İlk öykü seçkimde genel olarak kadın öykülerine yer vermiştim. ‘Aynadaki İzler’ de ise bana dokunan, belleğimde iz bırakan olayların öykülerini seçtim. Ayrıca Kadın Yazarlar Derneğinin derlemelerinde de birer öykü ile yer aldım.

Eklemek istedikleriniz?

Şu sıralar yazma tutkum okumanın önüne geçmiş gibi olsa da okumadan yazılmıyor. Her sanat dalında olduğu gibi yeteneğin yanında azim ve kararlılık da gereklidir. “Damlanın gücü sürekliliğindedir” çünkü. Sait Faik ‘Bir insanı tanıyabilmek için önce insanı sevmek gerekir’ der. Ben insanları, edebiyatı, tüm güzel sanatları seviyorum. Doğayı, can dostlarımızı hem seviyor hem onların doğasının korunmasını istiyorum. Ezenlerin karşısında, ezilenin yanında yer almak benim temel ilkem. Eğitimden uzaklaştırılıp evin dört duvarı arasında sıkıştırılmış olan kadınların toplumda hak ettiği yeri alması gereğine inanıyorum. İlkelerimin ışığında, gücüm yettiğince yazmayı sürdürmek arzu ve kararlılığı içindeyim.

YAZMAK BİR YOLCULUK

Edebiyatta kendinize nasıl bir yol haritası çizmeyi düşünüyorsunuz?

Taslak halinde pek çok çalışmam var. Kendimi bir yazın çırağı olarak görüyorum, içimden geldiğince yazmak istiyorum. Yazmak bir yolculuk… Asıl olan bu yolculuğun zevkine varabilmektedir. Yazdıklarım roman mı, öykü mü olur, onu zaman gösterecektir.