- Kültür-Sanat
- 18.04.2025 12:22
Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesinde Eğitimci, Araştırmacı Yazar Murat Demir, Tarihi Belgeler Işığında Yörükler ve Osmanlı Devleti İlişkisini anlattı
TANER UYANIKER
Araştırmacı yazar Murat Demir, Yörük adına ilk defa, 13. yüzyılda Gıyasettin Keyhüsrev'in fetihleri sırasında rastlandığını ifade ederek, Eğridir'den söz edilirken, tüm sahaların ve ormanların İğdir Yörüğü ile dolduğu söylenir. Osmanlılar döneminde, XVI. yüzyılda konup-göçer olan Türkmenlere Yörük adı verilmiştir. Yörükler hakkında bilgiye, ilk defa Fatih ve Sultan Süleyman Kanunnameleri'ndeki hükümlerde rastlanır dedi.
YÖRÜKLER
Yörükler hakkında bilgi veren Demir şunları söyledi: Konargöçerlerin ekserisi Yörük (cemaat-i etrak) obalarıydı. Yörük obaları kıldan veya keçeden çadırlarda yaşarlardı. Özellikle Rumeliye iskân edilen Yörüklerin 30 kişilik ocaklarının başına Yörük Subaşısı adı verilen kişi tayin edilerek göçebelerin güvenliği, düzeni ve devletle olan rabıtaları sağlanmış olurdu. Konargöçerleri yerleştirme faaliyetiyle Osmanlı Devleti Rumeli ve adalarda güvenliğini sağlamış oldu. İleri hat boyunca Rumeli de ilerleyen Osmanlı ordusunun gerisi korunmuş oldu. Konargöçerlerin ödediği vergiler ise ağnam (koyun), ağıl ve otlak vergileriydi. Bunun yanında konargöçerler derbent güvenliğini de ifa ederdi. Rumeli de Yörükler den oluşan gruplar ordunun ikmal ve levazım malzemelerini taşıdığı gibi istihkâm işlerinde de ilgilenirlerdi. Yörüklerin temel geçim kaynağı yaylacılığa bağlı hayvan yetiştiriciliği ve yaylaklar ve kışlaklar arasında geçen bir yaşam tarzıdır.
ORDUYA AT YETİŞTİRİYORLARDI
Yörüklerin yazın serin, suyu bol ve otlakları yeşil yüksek alanları, kışın ise daha sıcak bölgeleri tercih ettiklerini ifade eden Demir, Yaşam tarzlarının en büyük özelliklerinden birisi de ihtiyaçlarını kendilerinin gidermesi, kendilerine yeten, insanlar olmasıdır. Kara ulaşımını tekellerinde bulunduran Yörükler aynı zamanda Osmanlı ordusunun da en büyük at ve deve yetiştiricileriydiler. İç Anadoluda Atçeken Yörükleri ve Halep Yörükleri geçimlerini bu yönden yetiştiricilikle sağlarlardı diye konuştu.
YERLEŞİK HAYATA ZORLANDILAR
Osmanlı Devletinin Yörükleri yerleşik hayata geçirmeyi bir devlet politikası olarak benimsediğini belirten Demir, şunları söyledi: Yerleşiklerin şikâyetleri ve devletin vergi ve asker alma kaidesinin bu yerleşik hayata geçirme teşebbüsünün en önemli etmeni olarak görmekteyiz. Göçebe unsurlar, hangi siyasal örgütlenme içinde olursa olsunlar genelde bir süre sonra merkezi yönetimin ayağına dolaşırlar. Türkmen-Yörük boyları kendi kurdukları devletlerde bile iktidar mücadelesine girerler. Tabir caizse, göçer unsurların her biri başa güreşecek, devlet olacaktır. Nihayetinde, Anadolu'da 1690 yılına gelindiğinde İmparatorluk, göçer unsurlar için ıslah ve iskân paketleri açar, Yörükler için acı ve zor günler başlamaktadır. 1692'de 70 kadar oymağa ferman gönderilir. Sürgün adresleri Arap Çölü-Rakkadır. Yörükler Rakka, Hama, Humus'a yerleştirilirler. Ancak kısa sürede buradan kaçışlar başlar. İkinci sürgün dalgası ile Harran'a iskân edilirler. Yörükleri zorla yerleşik düzene geçirme girişimlerinin sonuncusu Çukurova'da görülür. Ahmet Cevdet Paşa'nın kaleme aldığı, XIX yüzyıl tarihi ve siyasi hadiselerini içeren Ma'ruzat adlı eserde bahsedildiği üzere, ünlü Osmanlı Paşası, Derviş Paşa komutasında, hicri 1281 senesi Muharrem ayında 7 tabur piyade, 1 alay süvari top ve mühimmatla Yörüklerin ıslahı ve iskânı için Çukurova'ya sefere çıkılmıştır. Adına Fırka-ı Islahiyye denilen ordu İskenderun'dan Maraş ve Elbistan'a, Kilis'ten Niğde'ye ve Kayseri'ye, Adana'dan Sivas'a kadar olan coğrafyada bulunan tüm oymak ve Cemaatleri hedef almıştır.