“Deniz, kum, güneş devri bitti; dizi turizmi başladı”

Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği Başkanı Ümit Yaşar Işıkhan ile dizi sektörü hakkında ki sohbetimizi bugünde sürdürüyoruz. Dizilerin etkisine değinen Işıkhan, “Deniz, kum, güneş devri bitti artık, dizi ve sinemalarda gördükleri yerleri görmek için turisttik geziye çıkıyor insanlar, bunun için turlar düzenleniyor” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 18.01.2016 07:58
  • Güncelleme Tarihi : 18.01.2016 07:58
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Deniz, kum, güneş devri bitti; dizi turizmi başladı”

TANER UYANIKER-ÖZEL HABER

Dizi filmlerin insan hayatını etkilediğini ve insanların buradaki karakterleri örnek aldığını belirten Işıkhan, eğer seyirci bilinçli değilse bunlarla zehirleniyor, dedi.

Gençlerin dizi ve filmlerdeki karakterleri model aldığını belirten Işıkhan, “Bir zamanlar biz İzmir’de hepimiz Malkoçoğlu, Karaoğlan’dık. Sonuçta izlediğiniz filmden ve dizilerden etkilenmemek elde değil. Ama bu etkilenmeyi iyi yöne dönüştürecek bir eğitime sahipseniz, onları eleştirip değerlendirip kendi ulusal değerlerine dönüştürmek gücüne sahipseniz sorun yok.  Panzehiri almışsınızdır sizi zehirleyemezler. Ama nüfusun yüzde 99’u o panzehiri yok sayıyor o zehre açıksa ve o zehir onun kimyasını bozacaksa, ahlakını bozacaksa, dostluk ilişlerini, aile içi ilişkilerini bozacaksa kötü. Ki dizilerin çoğu böyle” dedi.

Dizilerin farklı sektörleri de harekete geçirdiğini söyleyen Işıkhan, “Dizilerde, modern giyim kuşamı, modern masa düzenini, modern hayatı görüyorlar, özenmeye başlıyorlar.  Arabasını değiştiriyor, mobilyasını değiştiriyor. Hatta Türkiye’ye gelip o mobilyadan istiyorlar. A sanatçısının taktığı küpeyi, kolyeyi istiyorlar. Bu kez de diğer sektörleri hareketlendirmeye başlıyor. Günümüz kapitalist sitemde diziler sömürü için bir araçtır. Orada kullanılan malzemeler bile özellikle seçiliyor.  Sürahiden tutun, duvarda ki tabloya kadar hepsi. Bunlar dizi ya da dizi ile piyasaya sürülen diğer yan kolllar oluyor. Sektör bir diğer sektörü destekliyor ve büyütüyor” diye konuştu.

“DÜNYA TURİZM ALGISI DEĞİŞTİ”

Ortadoğu ülkelerinin bizim ülkemizi Avrupai bir ülke olarak gördüklerini dile getiren Işıkhan, bu dizilerin o halka olumlu şeyler verecekse destekleyeceklerini söyledi. Işıkhan,  “Laik siteme geçişleri teşvik edecekse elbette destekleriz. Ticari bir firmada ki endeksleri tartışabilecekse destekleriz, düşünsel zekayı destekleyecekse kabul ederiz. Lakin bu durum bu dönemde biraz zor.  Bütün ülkenin yöneticileri kendi ülkelerinin aydınlanmasını, bilinçlenmesini asla istemezler. Onların hayatını sorgulamasını istemez o yüzden onların böyle bir hayat yaşaması hoşlarına gider” dedi.

Televizyonun ilk yaygınlaştığı sıralarda Arap ülkelerine sınır olan şehirlerimizin Türk televizyonunu izlemediğini Arap kanallarını izlediğini belirten Işıkhan, konuşmasına şöyle devam etti: “Arap televizyonunda bir komedyen vardı o çıktığı zaman herkes işini gücünü bırakıp onu izlerdi. Biz şimdi dizi ihraç ediyoruz ama oysa, alışverişler doğal haliyle oluyor. Geçen Azerbaycan’daydım. Orada hangi lokale girdiysem, hangi eve gittiysem hep Türk dizilerinin seyredildiğini gördüm. Orada ki halk Türkiye Türkçesini konuşmaya başladı, bu müthiş bir avantaj. Bunu nerden öğrendiniz diyoruz Türkiye dizlerinden diyorlar. Bu bizim için bir artı olabilir ama onlar için artı mı değil mi orası başka tartışma. Araplarda zamanla Türkçeye, Türkiye’de ki yaşam biçimine ilgi duyacaklar. Dizilerin geçtiği yerleri görmeye de gelecekler. Buradan hareketle, dünya turizm algısı değişti.  Deniz, kum, güneş devri bitti artık, dizi ve sinemalarda gördükleri yerleri görmek için turisttik geziye çıkıyor bunun için turlar düzenleniyor.”

“HALKIN İÇİNE ÇIKIN”

Türk dizilerinin de dizi turizmini kullanmaları gerektiğini söyleyen Işıkhan, “Çekilen dizilerde örneğin bir Mardin’de çekiyorsanız oranın tarihi yerlerinde de konuyu geçirerek oraların bilinmesini artırabilirsiniz. Bu durum oraya giden turist sayısını artırır. Yunanistan bunu çok iyi başarıyor. Adalarda çektiği filmler için, Avrupa’nın her yerinden turlar düzenleniyor. Türkiye içinde bu geçerli bir Truva filmi sonucunda da o mekanları görmek için insanlar geldi. Dizilerin dört duvardan çıkıp hayatın gürül gürül aktığı halkın için çekilmesi gerekiyor. Biraz doğallığı yakalamak yapay işlerden uzaklaşmak gerekiyor. Örnek diziler var mı? Var tabi ki de bütün diziler kötü değil. Bu toplumun ruhuna uygun, daha ileriye gitmesi için düşünen çaba harcayan kaygılanan, yönetmenler var ama azınlıkta” dedi.

Haber Merkezi