Sayfa Yükleniyor...
Bilimsel Tiyatro Atölyesi bu kez Kör Oldum Veysel Oldum adlı oyunuyla 2017-2018 sezonuna hızlı bir giriş yaparak seyircisinin karşısına çıktı
ONURHAN ALPAGUT
Büyük halk ozanımız Aşık Veyselin yaşamını, geleneksel sahneleme yöntemlerinden çok farklı bir yolla ve seyircinin beğenisine, belgesel bir tatla sunan Bilimsel Tiyatro Atölyesinin (BTA) oyunda kullandığı çoklu sahneleme tekniği büyük beğeni kazandı. Oyunu, Antik Yunan oyunlarında kullanılan çoksesli bir yapıyla; sahneye, 6 kız oyuncunun oluşturduğu koroyla başlatan Yazar-Yönetmen Hayrettin Filiz; bu kez, genç ve yaşlı olmak üzere iki ayrı Aşık Veyselin ağzından anlatıyor hikayesini Yaşlı Veysel rolündeki BTA oyuncusu Erdal Atıcının ozana benzerliğinin yanında, oyunculuğundaki yüksek beceri seyircide büyük beğeni kazanırken; genç Veyseli canlandıran Ege Akgünün performansı da seyirciden yoğun alkış aldı. Aşık Veyselin annesi Gülüzar Kadını canlandıran Gülşen Ezgi Candadurucunun, çocuğuna duyduğu duru sevgiyi,iyi bir performans ile yorumlaması ve Veyselin babası KaracAhmeti oynayan İrfan Kadiroğlunun sıcak ve samimi oyunculuğu da göz doldurdu. Ritüel Kadınları diye anılan; İlksen Erol, Doğa Baran, Mutlu Aksaya, Devin Balgasun, Ekinsu Kadiroğlu ve Eda Tutukun oluşturduğu kadınlar korosu, oyunun bel kemiğini oluşturdu. Zebun Hüseyin rolünde BTAnın oyuncu kadrosundan Yağız Madencioğlu, Arapoğlu ve Lokman Hekim rollerinde deneyimli oyuncu Emre Tekin ve ilk oyununa çıkan Yiğit Turcanın heyecanlı sunumlarının yanı sıra,Molla Hüseyini canlandıran Rıdvan Akgünün oyunculuğu da seyirciden büyük takdir topladı.
ETKİLEYİCİ PERFORMANS
Kör Oldum Veysel Oldum adlı oyunu Hayrettin Filiz yazdı ve yönetti. Oyunda, BTAda yetişen genç yönetmen adayı Eda Tutuk, yönetmen yardımcılığı görevini üstlendi. Neredeyse hiç dekor kullanmadan, 155 dakika sahne tutan BTA oyuncuları, Eda Tutukun çizdiği bir Aşık Veysel posteri önünde, inandırıcı oyunculuklarıyla ulusal değerlerimize sahip çıkmadığımız takdirde, başka kültürlere esir olacağımızı, özentiden kimliğini kaybetmiş bir toplumsal kırılma yaşayacağımızı, hile yapmadan ve yorulmadan iş üretmenin çalışkan olmakla ilgili olduğunu kanıtlar gibiydiler.
17 KASIM'DA YENİ OYUN
Ulusal değerlerini bilmeyen birinin, evrensel kültür değerlerine de ulaşamayacağına inanan BTA kültür hareketi; günümüzde karabasan gibi üstümüze çullanan cehalet, oportünizm ve duyarsızlık baskısını aşmanın, bu baskıya direnmenin en etkili yolunun sanatla direnmek, sanat yoluyla mücadele etmek olduğunu Kör Oldum Veysel Oldum adlı oyunlarıyla seyircisine anlatıyor. Bu yıl repertuvarlarında ağırlıklı olarak yerli hikayeler ve tarihimizde unutturulmaya çalışılan kişi ya da olaylara yer verdiğini açıklayan BTA kurucu-yönetmeni Hayrettin Filiz; 17 Kasım günü başlayacak olan, Tahir İle Zühre adlı yeni bir oyun daha hazırladıklarını; türlü eziyet ve baskılarla umutları tüketilen, mücadele ritimleri yok olan ya da azalan, teslim olmaya zorlanan insanlara küçük bir umut ya da fikir verebilmenin, hem tüm sanatların, hem de BTAnın temel görevi olduğu konusunda belirtiyor.
KALBİNİZE BASA BASA
Oyunun akışında üç ayrı film gösterisi yapılıyor. Aşık Veyselin kendi sesinden nadir bilinen bazı şiirleri, vasiyet niteliğindeki son konuşması ve ağaç tutkusuna, yaşantısına dair görüntülerin yer aldığı bu filmlerden başka, 1952 yılında çekilen ve senaryosunu Bedri Rahmi Eyüboğlunun yazdığı Karanlık Dünya adlı filmden de görüntüler, seyircinin görüşüne açılıyor. Oyun, birbirinden seçkin 22 müzikle süslenmiş. Oyunun hiç kuşkusuz etkileyici bölümlerinden biri de, Aşık Veyselin, onu terk edip evden kaçan ilk eşi Esmanın tiradıdır. Ebru Kandemirci tarafından canlandırılan Esma, oyunun son bölümlerine doğru kocasından dayak yiyen, aşağılanan, ezilen tüm kadınların kıyamı gibi bir tirad atar... Eril dünyanın karşısında sömürülen kadının kimliğinin sembol olarak kullandığı bölümde, oyuncu, çaresizliğini seyircinin kalbine basa basa anlatır. Bizim işimiz çözmek değildir. Soru açmaktır, ayna tutmaktır diyen Hayrettin Filiz; bu bölüm için: Seyircinin içini parçalamak değil, suçu hep başkalarının işlediği dair önyargımızdan kurtulmak için bu bölümü bu kadar sert yorumladım dedi.
Kör Oldum Veysel Oldum
Kör Oldum Veysel Oldum adlı oyununda 15 oyuncu görev yapıyor. Oyun, beklentinin aksine; Aşık Veyselin daha az bilinen, henüz adının duyulmadığı zaman dilimine ışık tutuyor. Oyun Aşık Veyselin çocukluğundan başlıyor; kör olması, körlüğünün ailesi için yarattığı sıkıntılar, akranlarının alayları, saza olan tutkusunun nereden geldiği, öfkeleri, korkuları, Osmanlının son döneminden Cumhuriyet günlerine geçişteki tutumları, Esmaya olan dramatik tutkusu, vazgeçmeyen, inatçı tutkusuyla, yeşile olan saygısıyla, sevgi ve her zaman umut dolu yüreğiyle, capacanlı bir Veysel çıkıyor seyircinin önüne. Oyunun finalinde atılan replik aslında her şeyi anlatıyor: Bak Veysel, çocuklar diyor ki; kör sözüne kızar mıydı Veysel Amcamız? Canımı alsalar daha iyiydi kör diyeceklerine. O kadar ağırıma giderdi. Ama sonra alıştım Geniş ol dedi anam, gören kör değilsin sen, sade gözlerin kör Alıştım bir zaman sonra. Şimdi gördüğünüz gibi kendi kendime bile kör diyebiliyom gari Neden? Çünkü ömrüm karanlıkta geçti, yine de şikayetçi değilim. Gözüm görse Sivrialana ancak çoban olurdum. Şimdi kör oldum Veysel oldum.
OYUN ÖNCESİ SERGİ
BTA, oyundan önce bir de Aşık Veysel Kitapları Sergisi açıyor gelen seyircisinin beğenisine... Bu sergide; Aşık Veyselin fotoğrafının ilk kez yayınlandığı, 1931 tarihli ve Sivas Halk Şairleri Bayramı adıyla düzenlenen buluşma anısına, dönemin Sivas Milli Eğitim Müdürü olan Ahmet Kutsi Tecerin hazırlamış olduğu 16 sayfalık kitapçığın tıpkıbasımıyla, şair Enver Gökçenin düzenlemiş olduğu, 1944 baskı Deyişler kitabından, Aşık Veysel adına basılan 1949 tarihli ilk broşüre kadar birçok değerli dokümanlar sergileniyor. Oyun için özel olarak hazırlanmış Aşık Veysel Kartpostalları da seyirciye hatıralık olarak sunuluyor.
Haber Merkezi