Foçayı sevmek…

Yitik Göl, Yayla Sineması, Sepetimde Şiir Var kitaplarıyla adından söz ettiren Yazar Ahmet Günbaş, bu kez ‘Foça’da Aşkla’ kitabıyla karşımızda. Yazar Günbaş, bu romanını şair-yazar Özcan Yalım’ın anısına gönderiyor


  • Oluşturulma Tarihi : 05.08.2018 11:47
  • Güncelleme Tarihi : 05.08.2018 11:47
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Foçayı sevmek…

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
‘Foça’da Aşkla’ kitabıyla okurlarına Foça’yı sevdiren Yazar Ahmet Günbaş, “Ortak değerlerimizi ilgilendiren yitirilmişliklere yer vermeye çalıştım eserlerimde” diyerek ömrünün son çeyreğini Foça’da geçiren şair-yazar Özcan Yalım’ı da unutmadı. Ahmet Günbaş, bu gençlik romanını şair-yazar Özcan Yalım’ın anısına göndermiş. Söylenceye göre bir ‘Kara Taş’ varmış Foça’da; gelip onun üzerine basan yaşam boyu Foça’da kalırmış. Özcan Yalım da o kara taşa basmış olmalı ki, ömrünün son çeyreğini Foça’da geçirmiş. Günbaş’ın tanımına göre, öyle yağlı bir üstüpü gibi için için yanarak tüketmemiş ömrünü; gerçek bir aydın gibi, yana döne tamamlamış. Kitaplığını gençlere açmış, halk kütüphanesinin salonunda üç haftada bir şiir günleri düzenlemiş ve bu günlerde konuk ettiği şair arkadaşlarını Foçalılarla tanıştırmış. Dostlar kazanmış, dostlukları çoğaltmış.

ŞİİRSEL BİR ANLATIM
Romanın içeriğine dair kesitler sunan Ahmet Günbaş şunları aktardı: “Roman, emekli gazeteci Olcay Durmaz’ın, karısı Nilgün Hanım ve oğlu Barış ile yazı geçirmek için Foça’da bir ev kiralamasıyla başlıyor. Olcay Durmaz orada eski dostu Şinasi ile buluşuyor. Aile daha ilk akşamdan Özcan Yalım ile tanışıyor. Ailenin tek çocuğu Barış, Özcan Yalım’ın ışığına tutuluyor ve bir ateşböceği gibi onun çevresinde dolanıyor. Bu arada okul arkadaşı Esin ile karşılaşıyor.” Barış ile Esin’in aşka dönüşen arkadaşlıkları, Olcay Durmaz ile Şinasi’nin tarihi eser kaçakçılarını yakalatmak için verdikleri mücadele, Nilgün Hanım’ın hazırladığı ‘Foça’da Zaman’ adlı fotoğraf sergisi, Özcan Yalım’ın düzenlediği şiir günleri ve bu günlere konuk olan şairler, şair Hüseyin Yurttaş’ın sıcacık dostluğu ve yaşadığı Kozbeyli köyü, Foça’nın tarihi ve kültürel zenginlikleri, Siren kayalıkları ve foklar… Bunların hepsi Ahmet Günbaş’ın şiirsel anlatımıyla sunuluyor.
ŞİİR KİTABI LEZZETİNDE
Yazar Günbaş, şiir günlerine katılan şairlerden tadımlık bölümler vermiş romanında. Bu şairlerin hepsine eşit uzaklıkta kalmaya özen göstermiş. Yeri geldikçe ‘Meçhul Şair’ adıyla araya kendi şiirlerinden de serpiştirmiş. Bu alıntıların hepsi hikâyenin kendi doğallığı içinde ve hepsi yerli yerinde. Romanın tamamı bir şiir kitabının lezzetini veriyor. Bakınız, Siren Kayalıklarını nasıl anlatıyor Ahmet Günbaş: Deniz mağaralarıyla özdeş fokların yurduydu orası. Rüzgâr, doğal bir taraktan geçercesine hoş bir ıslığa dönüşürdü Siren Kayalıklarının keskin dişleri arasında. Ormanların uğultusu, çavlanların gümbürtüsü gibi Siren Kayalıklarının kendine özgü bir ezgisi olduğu aşikârdı.” Barış ile Esin’in kediler ve kedi tırnaklarıyla ilgili o nefis diyalogunun hemen ardından da şöyle yazmış Günbaş: “Yaz, tırnaklarını göstermeden usul usul dinledi onları. Börekçi, kahveci, dondurmacı derken, bisikletli bir akşam turu için Şinasi abilerinin kapısına dayandılar. İki de balon edinseler fena olmazdı hani! Koşuşturan bir yazın önünde! Çılgın atlar gibi!” 

HAYDİ GİDELİM!
Kitaplarında daha çok yitirilmişliklerden bahsettiğini vurgulayan Yazar Ahmet Günbaş, “Kitaplar ne yazarsa yazsın, yaşamdan öğrendiklerimizin gizemi başka türlü çekermiş insanı içine. Foça’yı sevmek de böyle bir tutkuymuş. Ortak değerlerimizi ilgilendiren, insanları, yaşamı ilgilendiren yitirilmişliklere yer vermeye çalıştım eserlerimde” diye konuşuyor. Şiir kitaplarının yanı sıra öykü, roman, deneme, eleştiri, antoloji, kitap tanıtım yazıları ve çocuk edebiyatına özgü yapıtları da bulunan Günbaş son olarak şunlara yer veriyor: “Bir ‘haydi’ sözcüğü yerleşirmiş içine Foça’ya gelenin. Dur duraksız biri olurmuş sonrasında; ‘haydi’ siz günü geçmezmiş. ‘Haydi gidelim! Haydi yapalım!’ denirmiş sık sık. Görünen o ki burada söylenceli bir rüzgâr dolaşırmış köşe bucak. Bir kez ‘Foça’ diyeni kanatlandırıp esrik zamanlara taşırmış. Sulara sırtüstü yatmak gibi bir duyguymuş bu. Mutluluk dalga dalga yayılırmış artık.”
Foto Altı: Yazar Günbaş, “Kitaplar ne yazarsa yazsın, yaşamdan öğrendiklerimizin gizemi başka türlü çekermiş insanı içine” diyor.

Haber Merkezi