- Kültür-Sanat
- 16.06.2025 13:06
Türkiye İnsan Hakları Vakfının 20. kuruluş yılı kutlama etkinliklerini planlarken ortaya çıkan İnsan Hakları Belgesel Film Günleri bu yıl 07-10 Aralık 2017 tarihleri arasında Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Çalışmaları Topluluğunun da desteğiyle Fransız Kültür Merkezinde sahnelenecek
SULTAN GÜMÜŞ
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Çalışmaları Topluluğu ve Fransız Kültür Merkezi ile ortaklaşa 8.si gerçekleştirilen İnsan Hakları Belgesel Film Günleri başlıyor. Etkinlik, 07-10 Aralıkta saat 12.00da, Fransız Kültür Merkezi sinema salonunda gerçekleştirilecek.
Türkiye İnsan Hakları Vakfının (TİHV) 20. Kuruluş Yılı kutlama etkinliklerini planlarken ortaya çıkan İnsan Hakları Belgesel Film Günleri tüm sinemaseverleri Fransız Kültüre bekliyor.
İnsan hakları savunuculuğu ile belgesel sinemacılık birbiriyle oldukça yakından ilişkili iki alan. Her ikisi de bakışını/dikkatini gerçekliğe yöneltmekte ve olmakta olanın yalın ve doğrudan aktarımını yapmakta. Kesişim noktaları ise toplumsal gerçeklik. Maalesef ülkemizde her iki alanda da gerçekleştirilen çalışma ve üretimlere yeterince ilgi ve saygı gösterilemiyor. Bu nedenle de insan hakları haftası vesilesiyle belgesel film günleri yaparak hem toplumsal hayatımızın sorunlu alanlarına dikkat çekmek hem de sanatçının emek ve üretimini izleyiciyle buluşturmak istenmiştir.
8. İnsan Hakları Belgesel Film Günlerinde Türkiyede ve dünyada insan hakları açısından yaşanan çok farklı sorunlara yönelik izleyenlerde bir farkındalık ve duyarlılık oluşması amaçlandı. Önceki yıllarda gerçekleştirilen belgesel film günlerine gösterilen ve her yıl daha da artan yoğun ilgi de bu anlamlı faaliyeti devam ettirmek yönünde teşvik edici oldu.
BALIĞIN VE DENİZİN ÖYKÜSÜ
8. İnsan Hakları Belgesel Film Günlerinde bu yıl, balığın ve denizin öyküsünü, iş cinayetlerine kurban giden işçileri, kent hakkı için mücadele eden sinema sevdalılarını, silahların ve çatışmaların ortasında geçen futbol mücadelesini, çocuk evliliklerine karşı verilen okuma savaşını, erkekler tarafında öldürülen kadınları, direnen kamu emekçilerini, Sri Lankada 26 yıl süren iç savaşın şiddetini anlatan ülke içinden ve dışından seçme belgesel filmleri izleyeceğiz.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da gösterilen filmlerden bazılarının yönetmenleri de aramızda olacak. Yönetmenler Devrim Tekinoğlu, Meral Özden Uç, Deniz Çankaya Salmanlı, İmre Azem, Ali Ergül, Sinem Babul ve Rabia Çetin gösterimler sonrasında filmlerine dair izleyicilerle söyleşi yapacak.
GÖSTERİME GİRECEK BAZI FİLMLER
7 Aralık Perşembe
Nanjıngin Meleği: Tek başına bir adam intihara kalkışanları kurtarmak için Yangtze Nehrinde devriye geziyor. Nanjingteki Yangtze Nehri Köprüsü, haftada beşten fazla intihar girişimi ile dünyadaki en popüler yerlerden biri. Geçtiğimiz 11 yıl boyunca, mavi yakalı işçi Chen Si her gün bu köprüde devriye geziyor ve oraya hayatlarına son vermeye gelmiş umutsuz insanları arıyor. Hiçbir resmi eğitimi olmamasına rağmen bu işe başladığı günden beri 300'den fazla insanın hayatını kurtardı ve Nanjing Meleği lakabını kazandı.
8 Aralık Cuma
Üçyüzbir: Özellikle 1980li yıllar ve sonrasına damga vuran özelleştirmeler, geçtiğimiz 13 yılda doruk noktasına ulaştı. Kapitalizmin ilk döneminin koşullarında işçileri çalışmaya mahkum eden bu anlayış, 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen Soma Maden Katliamında, 301 maden işçisinin katledilmesine sebep oldu. Bu film, 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen Soma Maden Katliamı ve onun arka planını anlatıyor.
9 Aralık Cumartesi
Cennetteki İblisler: Sri Lanka, 1983 yılı; Jude Ratman 5 yaşındadır. Kırmızı bir trende, Pro-Sinhalese çoğunluk hükümetinin başlattığı Tamil Katliamından kaçar. Şimdi bir yönetmen olan Ratnam, güneyden kuzeye gitmek için aynı trene biner. Yol aldıkça, 26 yıllık savaşın şiddetinin izleri, gözlerinin önünden geçer. Mücadele edenlerin ve Tamil Kaplanlarının saklı yadigârlarını yâd ederek, yeni bir çağa kapı açabilmek ve barışı yeniden olası kılabilmek için yurttaşlarının bastırılmış hatıralarının örtülerini aralar.
10 Aralık Pazar:
Çernobilin Babuşkaları: Dünyanın en zehirli yerinde üç beklenmedik kahramanın hikâyesi. Çernobil Santralini çevreleyen Ölü Bölgedeki yaşlı kadınlar topluluğu, atalarının topraklarından ayrılmıyor. Komşuları uzun zaman önce kaçıp gitmiş ve kocaları teker teker ölmüş olsa da bu kadın kardeşliği yaşam için uygun olmadığı söylenen bu toprakları işlemeye çalışıyor. Hükümetin emirlerini ve sağlık uyarılarını dikkate almayan Çernobilin Babuşkaları, dünyanın en zehirli çevrelerinden birinde var olmayı başarıyor.
Bitlis'te koyun sürülerinin zorlu yolculuğu
LGS heyecanı İzmir’de de yaşandı