Genç yaşlarda başlayan edebiyat aşkı yazar yaptı

Yazar-şair Duran Aydın gazetemiz adına sorduğum soruları yanıtladı. Aydın’ın birçok gazete, dergide yayınlanan yazılarının yanı sıra şiir başta olmak üzere farklı türlerde kitapları bulunuyor

  • Oluşturulma Tarihi : 21.04.2020 09:15
  • Güncelleme Tarihi : 21.04.2020 09:15
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Genç yaşlarda başlayan edebiyat aşkı yazar yaptı haberinin görseli

ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ
Adanalı yazar-şair Duran Aydın yazıyla olan hikayesini anlattı. Aydın, şiire/edebiyata olan ilgisinin
ünlü yazar-şair ve öğretmen Hidayet Karakuş sayesinde arttığını söyledi. Farklı mecralarda yazıları
yayımlanan yazarın beş şiir kitabı ve farklı yazım türlerinde yazılmış kitapları bulunuyor.
Bize biraz kendinizden söz eder misiniz?
1960 yılında Adana’da doğdum. Öğrenimim Adana Erkek Lisesi Akşam Okulu’nun ikinci sınıfında
yarıda kaldı. O zamandan sonra üç yıl önceye kadar yaşamımı sürdürebilmek için fiziki emek
gerektiren birçok iş yaptım. 2004 yılında emekli olabildikten sonra edebiyatla daha çok yoğunlaştım.
Ortaokul yıllarımdan bugüne şiirle yaşama tutunuyorum. Bir söyleşimde de belirttiğim gibi beni şiir
kurtardı…
Hayatınızda en fazla iz bırakan olay nedir?
Filmi geriye sarıp baktığımda ben henüz 1 yaşımdayken gerçekleşen 1960 ihtilalinin özgürlük
günlerinin rüzgârını gençliğim boyunca soluduğumu sonradan daha iyi anlayabildim. Bunu görmemde
bugün yaşadıklarımız büyük etken. Sekizimde bütün dünyayı sarsan 68 olayları, on ikimde 12 Mart,
yirmimde 12 Eylül’ü acılarını yaşamışım kuşakdaşlarımla birlikte. Ortalama her gün 30-35 insanın
sokakta takır takır öldürüldüğü günlerde genç olmak, her an ölümü ensenizde duymak demekti.
Sonrasında toplumda derin izler bırakan Çorum, Maraş, Sivas olayları… Ve daha neler! Hiç gün yüzü
görmedik desem yeridir. Bütün bunların yanı sıra şimdi de koronavirüs belası! Bakalım, daha neler
görüp yaşayacağız. Kısaca, Mehmed Kemal ustamızın söylediğince, “Acılı Kuşak”tan olduğumuz gün
gibi ortada. Bu arada, birçok yerde de hep buruk bir gülümsemeyle anımsayıp anlattığım güzellikler de
yok değil. Örneğin, radyo günlerini yaşadık biz. Düşünün bir; bütün bir toplumun tek iletişim aracı bir
kutu… Sonra sinema… Ne derin, etkileyici bir kitle kültürüdür sinema. Ya o ilk televizyon; önce
haftada bir, sonra giderek gece 24’te kapanan siyah-beyaz günlerimiz… Ardından 45’lik plak,
uzunçalar, kaset, video… Sabit, jetonlu/ankesörlü telefonlar… Sonra video… Cep telefonu, bilgisayar,
akıllı telefonlar. Sayabilsem, şu an benim de bilmediğim neler vardır. Bütün bunlar bir insan ömründe
az şey mi?



HİDAYET KARAKUŞ’A BORÇLUYUM
Yazar-şair olma yolundaki hikayeniz nedir?
Tahmin edilebileceği gibi şiire/edebiyata ilgi duymamı öğretmenlerime, özellikle, o yıllarda Adana’da
görev yapan günümüzün saygın şair-yazarlarından Hidayet Karakuş’a borçluyum. Hidayet Bey’in biz
öğrencilerine öz Türkçe tutkusunu aşılayan, sınıfta şiirler okuyan, Orhan Kemal’den, Yılmaz
Güney’den söz eden nitelikli bir insan ve öğretmen oluşunu, bütün yaşamıma yön çizişini övünçle
anlatırım. Sonrasında bu ilgi ilk yazma ateşini düşürdü yüreğime. Okuduğum öykü, roman ve şiirlere
öykünerek, adına bugün “şiir-öykü” diyemeyeceğim “şeyler” yazıp bunları Adana’daki yerel
gazetelerde yayınlatmaya başladım. Ümit Yaşar Oğuzcan’ın seçtiği, o sıralar Hürriyet ve Kelebek
gazetelerinde yer alan “Şiir Köşesi”nde yazdıklarım yer almaya başlayınca, yetinmeyip bu işin daha
ciddi boyutlarda edebiyat dergilerinde sürdürülmesi gerektiğini algıladım. Yapıt, Saçak, Petek,
Dönemeç gibi dergilerde de yazmaya başladığım günlerde de bir grup arkadaşımla birlikte kendi
dergilerimizi çıkarır olduk.
Yazarken olmazsa olmazlarınız var mı?
Yazma ve okuma anlarında mutlak bir kendine dönme, yalnızlaşma anlarının yararlı olduğunu ben de
düşünürüm. Bu anlarda yanınızdaki kişi kim olursa olsun yaratılan atmosfere giremeyeceğinden
yazdığınızla sevişme halinizi bozacaktır. Değil mi ki yazar yazdığıyla sevişir… İstemez hiçbir yazar;
öyle değil mi izlenmeyi?
Bugüne kadar hangi gazete ve dergilerde eserleriniz yayınlandı. Aldığınız ödüllerden ve elde
ettiğiniz başarılardan biraz söz eder misiniz?

Yazmak bir iddiaysa ikinci iddia olarak da yayımlamayı düşünürüm. Yeter ki sofraya “eli yüzü
düzgün” ürünler konabilsin. Bu açıdan bakarsak, alıcısına ulaşmamış bir yapıtın amacına ulaşmamış
olduğunu söylemek isterim. Yazdıklarımı yayımladığım dergi ve gazeteleri birer birer anacak olursam
burada hayli yer kaplar. O yayın organlarının kendi dönemlerine olan etkisi düşünüldüğünde çok
önemli işlevler yüklendiği bir gerçek. Bu dergilerden kimileri şöyle: Saçak, Yapıt, Türkiye Yazıları,
Dönemeç, Hakimiyet Sanat, Sesimiz, Düşün, Varlık, Yeni Biçem, Akatalpa, Eliz, Kıyı, Beşparmak,
Sincan İstasyonu, SarmalÇevrim, Edebiyat Nöbeti, İnsancıl, Şiirden, Üvecinka, Patika, Lacivert,
Berfin Bahar, Deliler Teknesi (…) Ödüller ise şöyle: Güney ve Çukurova gazeteleri, Yapıt, Yeni
Türkü, Tay, Kar, Kıyı dergilerinden aldığım şiir ödülleri anılabilir. Dergiler deyince de, gerçek
edebiyat bilincine erişmeyi hedef aldığım günlerden başlayarak, yayımına emek koyduğum (1976’dan
günümüze) Koza, Düşün, Akdeniz, Söylem, Turunç, Çağdaş Yaşam, Yaşam Sanat gibi dergileri de
anmadan olmaz. Şu anda da Balıkesir’de yayımını sürdüren Bursa merkezli SarmalÇevrim’de değerli
hocam İbrahim Oluklu’ya “editör yardımcısı” görevindeyim.
Şiir, deneme türünde kitaplar yazıyorsunuz. Okurlarımıza kısaca eserlerinizden bahseder misiniz?
Halkın Dilleri (1978), Yoklar Sahibi (1987), Hayatı Yeniden Denemeye (1998), Gölgemi Sildin
Gölgenden (2013/2015/2020), Su Çatlağı (2015) ve Sonra Sesin Reyhan adlı yayımlanmış beş şiir
kitabım var. Kimi düzyazı, deneme-anı çalışmalarımı ise Hergele Yolu (2015), Kirekör (2015) ile
geçtiğimiz ay yayımlanan Yazdığın da Seni Sevecek başlığını taşıyan kitaplarımda topladım.
AŞK, UMUT, SEVDA TEMALI
Son kitabınız ‘Gölgemi Sildin Gölgenden’ adlı şiir kitabınızdan söz edecek olursak bu kitapta nasıl
şiirler görüyoruz. Şiirlerinizde ne kadar siz varsınız? Kitabınızda nasıl bir dil kullandınız?

Aslında son kitabım, adı “Yazdığın da Seni Sevecek” olan düzyazı çalışmalarımın toplamı. Kitabın alt
başlığı ise ilk kez benim kullandığım “Öykülü Denemeler.” Yazılar okunduğunda, denemeleri küçük
öykülerle beslediğim ve sokaktaki günlük hayatlardan ‘insan manzaraları’yla kardığım görülecektir.
“Gölgemi Sildin Gölgenden”e gelecek olursak, bu kitap ilk kez 2013 yılında yayımlanmış ve o yıl
“Kıyı Dergisi/Nabi Üçüncüoğlu Şiir Ödülü”ne değer görülmüştü. Geçtiğimiz ocak ayında ise üçüncü
basımını İzan Yayıncılık yaptı. Bu şiir kitabımda da diğerlerinde olduğu üzere doğa, inan, aşk, umut,
sevda temalı daha çok sokaktan süzmeye çalıştığım şiirler var. Amacım artık günümüzde pek
yazılamayan ezberlenebilir şiirler yazabilmek. Bunun da yolunun lirizmden geçtiğini düşünürüm.
Kitap fuarları, okur-yazar buluşturma etkinlikleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kitap fuarlarının birçoğuna katıldım; İzmir, Ankara, Adana… Gördüğüm, büyük yayınevlerinin ünlü
yazarlarıyla ayakta kaldığı. Birçok yayınevi de çocuk kitaplarıyla yaşam mücadelesi veriyor.
Kırtasiyeci mantığıyla işini yürütenler fuara en kazançlı kesimleri. Kendi adıma konuşacak olursam,
bir şair ya da yazarın elinin, paranın kirine bulaşmaması gerektiğini söyleyebilirim.
HAİKU ŞİİRLER KİTABI
Ufukta yeni bir kitap gözüküyor mu?
Uzunca bir süredir Japon şiir tekniği Haikular yazıyorum. Haiku, bilindiği gibi doğa ağırlıklı, yalın ve
lirik bir şiir türü. 5+7+5 ölçüsünde yazılması gereken haiku’ları, insanı katarak insan+doğa ağırlıklı
daha çok bizden resimlerle besliyorum. Önümüzdeki yıl, ülkemizde boşluğu çok belirgin olan bir
haiku şiirler kitabı yayımlayacağım. Adı da büyük bir olasılıkla “Yaz Evinin Kirazı” olacak.

Elektronik Gazete

Resim Galerisi

4 kulaklı doğan yavru kedi Midas viral oldu galerisinin önkapak görseli

4 kulaklı doğan yavru kedi Midas viral oldu

Video Haber

Trakya Üniversitesi’nde Bilim Kafe Etkinliği: Hipertansiyon Konuşuldu başlıklı video haberin görseli

Trakya Üniversitesi’nde Bilim Kafe Etkinliği: Hipertansiyon Konuşuldu