- Kültür-Sanat
- 17.04.2025 12:42
Yaşar Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Uğur Oral ile röportajımızın devamında görgü kurallarının hayatımıza etkisi üzerine konuştuk. Oral, “Görgü kurallarını bilen birisi nerede, nasıl davranması gerektiğini bilir, bu da özgüven hissi verir” dedi
ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ
Dr. Uğur Oral iki yıldır Yaşar Üniversitesinde “Görgü Kuralları ve Protokol” dersi veriyor. Yani bir başka deyişle, gençlere sosyal davranış kurallarını öğretiyor. Üniversitede verdiği dersleri büyük ilgi gören Dr. Uğur Oral ile röportajımızın devamında görgü kurallarının hayatımız etkisi üzerine konuştuk. Dr. Uğur Oral, “Görgü kurallarını bilen birisi nerede, nasıl davranması gerektiğini bilir, bu da özgüven hissi verir. Görgü kurallarına gösterdiği özen, kişinin eğitim seviyesi, kültürel düzeyi hakkında diğerlerine fikir verir” diye konuştu.
Gazeteci geçmişinizin de bunda etkisi oldu mu?
Hem de çok etkisi oldu. Kariyerimin uzun bir bölümünde basın sektöründe Genel Müdürlük yaptım. Haliyle çalıştığım kurumu temsilen, yıllarca, hemen hemen her akşam bir etkinliğe katılıyordum. Resepsiyon, kokteyl, yemek, düğün, açılış vs. Bu ortamlarda nasıl davranılması gerektiğini bizzat yaşayarak ve gözlemleyerek öğrenme şansım oldu. Derslerimde de sık sık bu etkinliklerde tanık olduğum yanlışları öğrencilerime aktarıyor doğru davranış şeklini birlikte tartışıyoruz. Öğrencilerimin görgü kurallarını ezberlemelerine karşıyım, bence önemli olan bu kuralların mantığını anlayıp, içselleştirmeleri.
Görgü kurallarına neden önem vermeliyiz sizce?
Görgü kuralları kişinin çevresine, hatta çevresinden de önce kendisine duyduğu saygının göstergesidir. Görgü kurallarını bilen birisi nerede, nasıl davranması gerektiğini bilir, bu da özgüven hissi verir. Görgü kurallarına gösterdiği özen, kişinin eğitim seviyesi, kültürel düzeyi hakkında diğerlerine fikir verir. Birisinin oturmasına, kalkmasına, konuşmasına, yemek yeme şekline bakın beşinci dakika notunu verirsiniz. Mesela bir sosyal davete katıldığınızda ceketinizin düğmelerini yanlış iliklediyseniz, bağladığınız kravatın olması gerekenden kısa veya uzunsa, kıyafetiniz uygunsuzsa, yemek yerken ağzınızı şapırdatıyorsanız, kokteylde bardağı yanlış elinizde tutuyorsanız veya yemekte beyaz şarap bardağına su koyduysanız çevrenizde olumsuz bir izlenim bırakırsınız. İlk intibaları değiştirmek zaman alır, zordur. Bu yüzden görgü kurallarına her zaman önem vermeliyiz. O meşhur şarkının sözleri “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey” diyor. Ben de bu yaklaşımı “Dünyayı görgü güzelleştirecek, saygı ve nezaketle başlayacak her şey” şeklinde yorumluyorum.
DERSİ OLMALI
Ama sosyal hayatta görgü kurallarına çok fazla uyulmadığına tanık oluyoruz.
Haklısınız, ne yazık ki durum bu. Derslerimin birinde bir öğrencim söz isteyerek bana şöyle bir soru sordu: “Hocam, biz bunları öğreniyoruz ama çevremizde bu kurallara uyan kaç kişi var ki?” Ben de şu yanıtı verdim öğrencime: “Siz doğru olanı yapın ki yanlış yapanı eleştirme hakkınız olsun. Yanlışı eleştirmek sadece doğruyu yapanların hakkıdır.” Yani “İnsanlar neden birbirlerine karşı böyle saygısızlaştı? Günümüzde nezaket kalmadı” demeden önce bizim görgü kurallarını içselleştirip davranışlarımızla örmek olmayı başarmamız lazım. 60’lı yıllarda Türkiye’de okullarda adabımuaşeret dersi vardı ve öğrencilerin eğitiminde bence çok önemliydi. Sonradan, nedense kaldırıldı. Umarım görgü kuralları eğitimi yeniden okulların ders programına dahil edilir. Bence buna büyük ihtiyaç var.
Görgü kuralları bağlamında ne gibi hatalar yapılıyor?
Mesela anne babaya aile içinde “sen” diye hitap edilebilir ama bir üçüncü kişinin yanında, bir misafir geldiğinde “siz” demek gerekir. İki kişi sohbet ederken kesinlikle cep telefonuyla oynanmaz, saygısızlıktır karşımızdaki kişiye. Yemek esnasında asla cep telefonu masaya konmaz. Örneğin görgü kurallarına göre sağ her zaman şeref tarafıdır, kadın ve statü olarak üst konumdaki birisi yürürken, otururken vs. her zaman sağda olmalıdır. Yemek yerken bez peçete gömleğin yakasına sokulmaz, ucu tabağın altına sıkıştırılmaz, sadece bacakların üzerine serilir. Sinema, tiyatro gibi bir yere gidildiğinde cep telefonu sessize alınmaz, tamamen kapatılır. Mesela hediye o hediyeyi veren kişinin önünde açılır. Saymaya kalktığımda bunun gibi çok sayıda “doğru bildiğimiz yanlış”tan bahsedebilirim.
Özellikle bu pandemi sürecinde iletişimimiz dijital ortama taşındı. Bu alanda ne gibi görgü kuralları var?
Unutmayalım ki sadece ortam sanal, ama kişiler gerçek. Şu durumda gündelik hayatımızda sosyal ilişkilerimizi düzenleyen tüm kurallar dijital iletişimde de geçerli. Ancak bu şekilde sağlıklı bir sosyalleşmeden bahsedebiliriz. Mesela size bir e-mail ya da bir mesaj gönderilmişse mutlaka yanıt vermeliyiz, aksi kabalık olur. Samimi olmadığımız kişilere “Sen” diye hitap etmemeliyiz. Altını çizmemiz gereken bir başka yanlış da, sosyal medya üzerinden başsağlığı dilemek. Sosyal medya üzerinden kutlama yapılır ama taziye bizzat aranarak iletilmelidir. Özel konular herkesin okuyabileceği mecralarda konuşulmaz. Sosyal medyada arkadaşlık teklifimizi onaylayanlara mutlaka teşekkür etmeliyiz. Türkçenin yazım kurallarına özen göstermemiz eğitim ve kültür düzeyimizi gösterir, bu yüzden yazım kurallarına dikkat etmemiz gerekir… Daha sayabileceğim birçok görgü kuralı var dijital iletişimde.
Sanal toplantılar için neler söyleyebilirsiniz?
Örneğin kameramızı açmadan önce görüntümüze çeki düzen vermeliyiz. İki üç günlük sakalla, uykudan uyandığımız kıyafetle, arkamızda evin dağınıklığı görünür şekilde kameralı sohbete katılmak vs. karşımızdakilere karşı saygısızlıktır. Sanal toplantılarda mesela herkes sizi görürken yemek yenmez, yatarak konuşulmaz, sakız çiğnenmez. Birisi konuşurken cep telefonuyla oynanmaz, kişiler arası mesajlaşma olmaz. Toplantı başlarken tüm katılımcılar selamlanır, veda etmeden görüşmeden çıkılmaz.
Görgülü olmanın kriteri nedir sizce?
İki kavramı birbirine karıştırıyoruz: “zengin ve seçkin.” Zengin olmak tamamen parasal güçle bağlantılıdır. Seçkin olabilmek ise görgü kurallarına uymakla mümkündür. Hep öğrencilerime söylediğim gibi, doktor, avukat, mühendis, genel müdür olabilirsiniz ama hepsinden önemlisi, güzel insan olabilmek. Bu da görgülü bir birey olmakla mümkündür. Eğer görgüden yoksunsanız adınızın yanına eklenmiş bütün unvanlar değersizleşir, anlamsızlaşır. İnsanlar kendilerinden yaşça büyük ya da mevki olarak üst konumdaki kimselere karşı zaten saygılı ve ölçülü davranmak zorunda hissederler kendilerini. Önemli olan bizden küçüklere, ya da sosyal statüleri açısından astımız olanlara, bize hizmet edenlere de aynı nezaketi ve saygıyı gösterebilmek. İnsanın görgüsü asıl o zaman daha çok belli olur.
Derslerinizin yanında konferanslarınız aracılığıyla da toplumu görgü kurallarının önemi konusunda bilgilendiriyorsunuz. Bundan sonraki hedeflerinizde neler var?
Pandemi sürecinde, malum tüm konferanslarım ertelenmek durumunda kaldı. Hayat normale döndüğünde programıma devam edeceğim. Youtube’daki TED konuşmamı dinleyenlerin arasından benden bir youtube kanalı açıp görgü kurallarını anlatmamı isteyenler oldu. Belki bunu düşünebilirim ileride. Bir gün bu alanda bir kitap yazmayı çok istiyorum ki, gerek öğrencilerim gerekse konferanslarıma katılanlardan yoğun bir talep var. Yazacağım kitapta “şurada şöyle yapılır, şöyle davranılır” şeklinde standart kurallardan ziyade “Neden öyle yapmamız gerektiğini” açıklayacağım. Ben saygıyı ve nezaketi bumeranga benzetirim. Karşısındakilerden nezaket ve saygı görmek isteyen birisi bu tavrı önce kendisi sergilemelidir. Kitabımda, bumerangın geri dönmesi için nasıl fırlatılması gerektiğini anlatacağım.