Sayfa Yükleniyor...
Seramik sanatının inceliklerini ve yaptığı çalışmaları konuştuğumuz Seramik sanatçısı Cem Atmaca, kendi içinde devinimi olan seramik sanatını yakalamak için meraklı ve deneyselci olmak gerektiğini ifade etti
ANIL YIKGEÇ
Seramik ve cam sanatçısı Cem Atmaca ile seramik sanatının inceliklerini ve yaptığı çalışmaları konuştuk. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümü mezunu olan Cem Atmaca 15 yıldır seramikle uğraşıyor ama daha öğreneceği çok şey olduğuna inanıyor. Atölyesinde eğitimler veren Atmaca, aynı zamanda sosyal sorumluluk projeleri, butik koleksiyonlar üretip sergiliyor. Üç kişisel sergi açan ve birçok karma sergiye katılan Atmaca, Seramik kendi içinde çok devinimi olan bir sanat. Onu yakalamanız lazım. Dolayısıyla sizin de meraklı ve deneyselci olmanız gerek. Meraklı olacaksınız ki seramiğin o döngüsüne ayak uydurun dedi.
Sanatçı Cem Atmaca, seramik denince insanın aklına önce karo fayans, tabak, vazo gibi belli başlı şeyler gelse de aslında çok çeşitli bir alana sahip olduğunu belirtti. Seramiğin kendi hayal dünyasını yoğurduğu bir malzeme olduğunu söyleyen Atmaca, Benim için seramik hayal dünyamı yoğurduğum bir malzeme. Çünkü seramik, plastik bir malzeme ve yapabileceğiniz şeylerin sınırı sadece sizin hayal gücünüz. Önünüze bir çamur kütlesini önüme alıp baktığımda birçok şeyi görüyorum. Yaptığım tek şey, hayalimi o çamur kütlesine yansıtıp fazla çamurları atmak oluyor. Hayal dünyamla sınırlı diyorum ama. Malzemenin izin verdiği ölçüde. Seramik sağlık sektöründe diş protezinde, endüstriyel alanda dişli, bant sistemi yapımında, uzay teknolojilerinde mekiklerde, astronot giysilerinde, çelik yelek sanayi gibi birçok farklı sektörde kullanılıyor. Bu kadar geniş alan içerisinde biz sadece sanatsal anlamda bir şeyler üretmeye çalışıyoruz. Bu kadar endüstriyel alanın içerisinde insanların bunu anlamasını bekliyoruz şeklinde konuştu.
SERAMİK HAYATIMIN TAMAMINI KAPSIYOR
İnsanlar, bilmediği şeyi bilen kişiden dinlemek yerine basite indirgemeyi daha çok seviyorlar. Ne olacak çamurdan yapmıyor musun? diyorlar. Bütün sanat dalları için geçerli bu. Seramik benim hayatımın tamamını kapsayan bir şey. Üniversitede bölümü çok bilerek seçmemiştim ama sonradan çok sevdim. Seramiğin en sevdiğim özelliği hiçbir zaman sabit kalmıyor. Durağan bir sanat dalı değil. O kadar çok değişiyor ki... Ömürüm yetmez. İnsan ömrünü 300 seneye çıkarsalar anca yarısını öğrenirim herhalde. Dünyada seramikle uğraşan diyelim ki 100 bin kişi var. 100 bin tane farklı teknik var demektir. Üretirken belli başlı kullandığımız teknikler var ama kendi el yordamıyla geliştirilen şeyler de var. Ya bir tekniğin pratik halini getirmiştir, yeni bir yorum katmıştır ya da sıfırdan bir teknik geliştirmiştir. Bunları takip etmek pek mümkün değil. Sürekli öğreniyorsunuz. Her zaman öğrencisiniz. Cam da aynı şekilde. Cam şu anda Türkiyede yeni yeni revaçta olan bir sanat dalı. Eski fabrikalar var ama cam seramiğe göre uğraşılması daha pahalı. O yüzden tam çıkışa geçemedi. Ben de basit anlamda kullanıyorum. Masif döküm tekniği ve füzyon tekniği denilen iki teknik kullanıyorum. Seramik bir bardağın üstüne farklı teknikleri uygulasam bin tane bardak üretirim. Bir de şekillendirme, pişirme teknikleri de var. Seramiğin güzelliği buradan geliyor. Çok fazla varyasyon var dedi.
Gökkuşağı adında bir seramik tekniği de keşfeden Atmaca, Hayatımda da kendimi bir kalıp içine hiç sokmadım. Kalıplaşmış hayatların üretkenliği azalttığını düşünüyorum. Bakış açınızı genişletmek sizi dünyayı daha sade algılanamazı sağlar. Deneysel yaklaşımlar hep etkilemiştir beni, bu sanki normal öğretilenlere bir baş kaldırıştır ve bu isyan beraberinde yeniliği getirir. Merak etmek, keşfetmek, sorgulamak, atölyede çalışmalarım genelde bu üç kelime üzerinde döner. Bu yaklaşımla yeni teknikler keşfetmek beni hep heyecanlandırmıştır. Raku ve Lüster teknikleri çok zahmetli ve uğraştırıcı. Çıkan efektler de kendi kendine oluyor. Siz istediğiniz şekli veremiyorsunuz. Benim geliştirdiği Gökkuşağı tekniğiyle istediğimiz rengi istediğimiz yerde oluşturabildiğimiz gibi figür de çizebiliyoruz. Bu tekniği cam üzerinde de denedim. Bu tekniği uluslararası sempozyumuna sundum. Hakemli dergide makale olarak yayınladım. Bu teknikle yaptığım çalışmalardan da 3 tane kişisel sergi açtım. Böylece tekniğim tescillenmiş oldu diye konuştu.
KÜLTÜRÜMÜZÜN BİR PARÇASI OLARAK SERAMİK
Seramiğin Türk kültürünün bir parçası olmasına rağmen hak ettiği değeri bulmadığına değinen Cem Atmaca, Seramik aslında günlük hayatımızın içinde ve çok gözümüzün önünde olan bir şey. Belki de o yüzden çok farkında olamıyoruz. Medeniyetin başladığı yer Anadolu ve ilk çömlekçilik Anadoluda başlıyor. İlk çömlek kaplar 10 bin, 20 bin yıllık çömlek çıkıyor. Her kazıda daha da gerilere gidiyor tarih. Selçuklu döneminde çinicilik, Osmanlıda mimaride kullanılmaya başladı. Her zaman hayatın içinde. Kap, tencere, yağ küpleri Ama bu kadar geçmişimiz olmasına rağmen hak ettiği değeri vermiyoruz. Belki de hep aynı formlarda görmemizden kaynaklanıyor olabilir. Başka formlarda da olabileceğini ya da aynı formda bile el emeği olmasının kıymetini anlayamayabiliyoruz. Örneğin bir bardan bardak serisi yapmam isteniyor. Kırıl mı? diye soruyor. İşyerindeki ya da evdeki cam veya diğer kupalar kırılmıyor mu? Kırılıyor. Ama barlarda kupalar, bardaklar promosyon olarak geldiği için kırılmasına pek aldırmıyor. Ama sonuçta benim yapacaklarım da aynı malzemeden. Para verdiği için kırılmasın istiyor ama öyle bir malzeme değil ki İnsanlar bağlantıyı kuramıyor. Bunun sebebi de bizim geleneksel yapımızdan uzaklaşmamız olabilir. Seramikten çok eskiden beri ürünler var. Sanayi devriminden sonra daha dayanıklı mallara yönelinmiş. Ama şimdi onların da ne kadar sağlıklı oldukları tartışılıyor. Ama bizim ülkemizde bu bilinç daha yeni uyanıyor. Seramik resim sanatı gibi değil. Yapamam dememelisiniz. Denemek gerekiyor. Belli başlı teknikler var. Onları uygulayıp geliştirebiliyorsunuz. Seramik sadece çamurla oynamak bile günlük stresinizden kurtulmuş olacaksınız. Vücudunuzdaki negatif enerjiyi alıyor. Çamura dokunmak bile mutluluk veriyor. Hayatınızdan stresi ve gereksiz şeyleri çıkardığınızda bile mutlu oluyorsunuz. Ben çamuru objeye devşirirken aynı zamanda rahatlıyorum. Büyük şehirlerde iş hayatının getirdiği monotonluk var. Tam bu noktada sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenmek insanları pozitif yönde etkiler. Hem sosyalleşiyorsunuz, yeni insanlarla tanışıyorsunuz, kendinize vakit ayırıyorsunuz, stresten uzaklaşıyorsunuz ifadelerini kullandı.
DENEME YANILMAYI ÇOK SEVERİM
Birçok sosyal sorumluluk projesinde yer alan ve daha başka projeleri de olduğunu anlatan Atmaca, Alsancak Gazi Ortaokulu ve Fransız Kültür Merkezinin yan duvarındaki Jean Darc figürü benim de içinde bulunduğum sosyal sorumluluk projeleridir. Gazi Ortaokulunda otistik ve Down sendromlu çocuklarla birlikte, Jean Darcı ise kanserli kadınlarla birlikte yapmıştık. Şimdi İzmir Büyükşehir ve Konak Belediyelerine sunduğum projeler var. Özellikle görme engelli çocuklarla çalışma yapmak istiyorum. İnsanlar bir şeyler yapabildiklerini gördükçe mutlu oluyorlar. Bu projeler insana özgüven vermek amaçlı. Bu proje sadece içinde yer alan insanlar için değil, İzmirin sokaklarını da değiştirecek. Aslında bu sosyal projeleri sadece dezavantajlı insanlar için yapmıyoruz. Engelliler hakkında farkındalık yaratmak için de yapıyoruz. 7-12 Eylül arası Şirincede Tiyatro Medresesinde seramik çalıştayına hazırlanıyorum. 10-15 kişilik gruplarla çalışmalar yapacağız. Buna herkes katılabiliyor. Yaş sınırlaması yok. Ama seramikle uğraşanların gelmesini bekliyoruz. Çünkü gelirken yanlarında bir ürün getirmelerini istiyoruz. Orada iki teknik göstereceğiz. Onların uygulamalarını göstereceğiz ve kısa bir eğitim vereceğiz. Kasım-Aralık gibi kişisel sergi açmayı düşünüyorum. Onun çalışmalarıyla uğraşıyorum. Benim demirkloroit sagar diye bir tekniği geliştirmeye çalışıyorum. Deneme yanılmayı çok severim. Deneysel şeyleri de çok severim. O teknik üzerinde çalışıp daha farklı ne yapabilirlim diye düşünüyorum. Tekniği uygulayıp tamam oldu derseniz ilerleyemezsiniz. Seramik zaten kendi içinde çok devinimi olan bir sanat. Sürekli gelişen bir şey. Onu yakalamanız, ayak uydurmanız lazım. Dolayısıyla sizin de meraklı ve deneyselci olmanız gerek. Meraklı olacaksınız ki seramiğin o döngüsüne ayak uydurun. Ben de denemeler yapıyorum. Onlar sabitlendiği zaman sergimi açacağım dedi.
Alsancakta birçok sanat atölyesi ve çalışmasının olduğunu vurgulayan Atmaca, İzmirlileri semtin arka sokaklarını keşfetmeye çağırarak, Sanat platformu oluşturmak istiyoruz. İnsanların Alsancakın arak sokaklarıyla ilgili önyargıları var. Ama buraları keşfetsinler. Gündüz hepimiz burada sanatımızı icra ediyoruz. Buralarda LAB, heykel atölyesi, tiyatro kursları, müzik okulu, fotoğrafçı, kati sanatçısı, ressamlar seramik atölyeleri var. İnsanların ilgisi artarsa bu sokaklar daha da güzelleşir. Eskiden cihangir de böyleydi. Ama şimdi orası sanat bölgesi. Belediyelerde buna katkı koyabilir. Biz zaten ticari kaygı güden insanlar değiliz. Haftanın yedi günü geliyorum. Sabah dokuzda gelip on birde gidiyorum. Ama zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. 2000 yılında seramikle ilgilenmeye başladım. On beş senede çok şey öğrendim ama aslında hiçbir şey öğrenmedim diye konuştu.
Seramik sanatçısı Cem Atmaca sırın hikayesini şöyle anlattı;
Seramik kaba anlamda iki kere pişiyor. Şekillendiriyorsunuz fırına verip kurutuyorsunuz. Belli bir mukavemet kazanıyor. Sonra üzerine sır dediğimiz cilayı uygulayıp tekrar pişiriyorsunuz. Üzerinde kullanılan sırın Türkçesi sırçadır, yani cam demektir. Camsı yapı Camla seramik sırının reçetesi birbirine çok benzer. Sır denmesinin sebebi de şu; eskiden atölyelerin kendine ait malzemeleri vardı. Çamuru, sırı da kendileri yapıyordu. Bu ikisinde ne kadar iyi olursa o kadar başarılı olacaklarından reçeteleri kimseyle paylaşmıyorlardı. Çıraklarına bile söylemiyorlar. Çoğu reçete ustayla birlikte ölüp gitmiş. Sırça kelimesi de sıra dönüşmüş. Ustaya Senin şu sırrından versene deniliyor.
Haber Merkezi