İzmir sanatı Türkiye’ye değil dünyaya taşmalı

Aralıksız sürdürdüğü resim çalışmaları sonucunda bugüne kadar 700 eser oluşturan İzmir’in en eski ve tanınmış resim sanatçısı Güven Zeyrek, İzmir’in sanata ve sanatçıya hak ettiği değeri veremediğini söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 31.10.2016 07:12
  • Güncelleme Tarihi : 31.10.2016 07:12
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir sanatı Türkiye’ye değil dünyaya taşmalı haberinin görseli

NİLGÜN TAZE - ÖZEL HABER

Çağdaş Türk resminde kendi tarzını sürekli kılmış önemli ressamlarımızdan biri olan Güven Zeyrek, ortaya koyduğu temel plastik eserleri ile sanat anlayışını modern estetikle bağlantılı özel bir yapı içinde konumlandırmamızı sağlar.

Kararlı bir kişilik, yaratıcı bir irade olarak Güven Zeyrek aslında, yalın ve monokrom bir etkiyle netleşen, fazlalıklarından arınmış derin ve soluklu bir resmin peşine düşer. Özcü yaklaşımı farklı kılan temel nedeni aşkın biçimleme iradesine ısrarla bağlı kalması, titiz, duyarlı ve yaratıcı bir estetik kavrayışla eserlerini sunmakta kararlı bir şekilde davranmasıdır.  Neredeyse tüm sanat yaşamını, tek üslupla özdeş kılabilen Zeyrek, tür ve tema değişimleriyle renklenen bu üretim sürecinde, insan gerçeği ve dış dünya ile karmaşaya düşmeden hesaplaşmaya ve yüzleşmeye devam etmekte.

1957 yılından beri İzmir’de yaşayan ve bugüne kadar birçok özgün eserin yaratımını gerçekleştiren ressam Güven Zeyrek İzmir’in en değerli ressamlarından biri olma özelliğini taşıyor. İzmir’in sanat ve sanatçıların değerini olması gereken düzeyde tutamadığını söyleyen Zeyrek, “Cumhuriyetin 100. Yıldönümüne yaklaştığı şu günlerde İzmir hak ettiği yere doğru yelken açması gerektiğini düşünüyorum. ‘Marifet iltifata tabidir’  ilkesi anlamında sanatçıya verilen değerin yetmediğini düşünüyorum. Beslemiyor ve tatmin etmiyor. İzmir daha entelektüel, daha sanatı bilen ve sanatçıyı daha iyi değerleyen bir anlayışa sahip olabilir. Ben memleketimi ve İzmir’i çok seviyorum. Geçmişte üniversiteler yapılırsa birçok şey pozitif yönde değişir inancımız vardı, yapıldılar ancak sanat hala oldukça cılız” dedi.

SANATÇILARIN DEĞERİ BİLİNMİYOR

Sanat ve sanatçının İzmir’de hak ettiği yeri bulabilmesi için herkesin elbirliği yaparak çaba göstermesi gerektiğini ifade eden Zeyrek, sergilerinin tamamının özgün sergilerden oluştuğunu belirterek şunları söyledi: “Sanatı seven İzmirlilerin açılan sergileri önemle takip etmesini temenni ediyorum. İzmir’de yaşayan ve İzmirli olan sanatçılar olarak İstanbul’da değil de yaşadığımız şehir olan İzmir’de daha çok tanınmalıyız. Örneğin beni İstanbul İzmir’den daha iyi tanıyor. Bu bir ilgi meselesi. Ben lise zamanlarımda dahi resimde çok başarılı olduğum için bir ressam olarak değerlendirilmeye başlamıştım. Üniversitelerimizde eğitim profesyonel bir kalıcılığa dönüşemediği için amatörce resim yapma furyası devam ediyor. Elimizde yarının ne olacağını bilmeyen bir avuç zümre var ve sanatçıların böyle bir hayat hak ettiğini düşünmüyoruz.”

İZMİR’İN ÖZGÜNLÜĞE İHTİYACI VAR

Sanatçılığın bir özgünlük meselesi olduğunu ve herkesin resim yapabileceğini, iyi desenler oluşturabileceğini ve boyamalar yapabileceğini belirten Zeyrek, farkın farkına vararak bir özgünlük yaratabilmenin gerçek sanatçının işi olduğunu belirterek, “60 küsur yıldır biz bu özgünlüğün savaşını veriyorum ve bu yolda da öleceğim. İzmir’den beklentim bu nedenle çok büyük. İzmir bırakın Türkiye’yi artık dünyaya taşmalı ve gerçek sanatta gerçek bir söz sahibi olmalı. İzmir’de hiçbir şey yok değil. 50 küsur yıl içerisinde ilk sergimi açmak istediğimde eserlerimi sergileyecek resmi bir resim galerisi bulamamıştım. Ne devlet, ne bankalar ne de özellerin bir sergi solunu vardı.  Bu yokluk nedeni ile de ilk sergimi Fransız Kültür Merkezi’nde yapmıştım. O günlerden bugünlere köprünün altından çok sular aktı ancak çok önemli bir şey eksik. O da ruh. Bu nedenle can hıraç şekilde haykırmaya ve aktarmaya çalışıyorum bu ruhu. Özgünlüğün ruhuna İzmir’in ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.  

İLK RESİM İLK HİS

Resmi bir kalıcılık olayı olarak değerlendiren Zeyrek, iyi bir resmin eğer özgünse yarınlara türkü söyleyebileceğini belirterek, eğer yarınlara kalamıyorsa bir taklitten ibaret olduğunu söyledi. Zeyrek, dile getirdiği serzenişin özgün sanata olan ihtiyaçtan kaynaklandığını ifade ederek duygularını şu şekilde dile getirdi: “Sanat bir kalıcılık olayı ve bir kez daha dünyaya gelsem yine resim yapardım diyorum. Ölümlü olan ve iki kapılı bir han olan bu yaşam nasıl en iyi yaşanır? Diye sorulsa ölüme karşı direnç anlamına gelen sanatla bir yapıt oluşturmak derim.  Çünkü sizin fani ve gelip geçici vücudunuzdan kalacak olan sanat eserleriniz. Bu nedenle sanat yolunda ilerleyebilmek çok kutsal bir savaştır. Bu kadar sevgiye ve uğruna verilen koca bir ömre değer.”

ÖZGÜNLÜK CESARET İSTER

Zeyrek, resim yapmanın büyük bir tutku olduğunu ve çıkan özgün eserlerin sanatçının yansıması olduğunu belirterek, “Eğer bir hipotezin, bir amacın, bir ereğin, bir endişen varsa özgün bir yaratımda bulanabiliyorsun, yoksa sadece taklitten ibaret kalarak ölüyorsun. Ezcümle söylemek istediğim şudur ki sanatçı özgün biçim sunabilen insandır. Özgün biçim sunamayan adam sadece bir zaanatkardır. Babadan oğula birçok eser öğretilerek aktarılır ancak özgünlükte sadece siz varsınızdır. Sanatçı lafı çok ülkemizde çok kullanılan ve bozuk para gibi harcanan bir kavram. Özgünlüğe geçişin bir süreci vardır. Sürecinin başında almacı ve benzetmecidir ancak bu dönem yaratıcı ve yapmacı bir döneme giremiyorsa o kısır döngüsünün içinde sanatçı takılıp kalır. Marifet kişinin kendisini değiştirerek kabuğunu kırmasındadır bu da büyük bir cesaret ister. Günümüzde herkes sanatçı ancak gerçek sanatçı ‘Ben’liğini ortaya koyabilendir” ifadelerini kullandı.

700 ESER

Yurtiçi ve yurtdışı dahil olmak üzere 53. kişisel sergisini açtığını belirten Zeyrek, bugüne kadar yüzlerce de gurup sergisinin yer aldığını belirterek şunları söyledi: “Yaratıcılık dediğimiz şey değişimdir. O günkü güncelliğin getirdiği bir takım entelektüel birikimlere ek olarak tinsel dediğimiz bir takım değerler bir araya geldiğinde bazen kendisinin çok beğendiği bir resim elde eder. Bazen de diğerlerinden farklı hissettiği resimleri olur. Hayattaki bütün sanatçılar böyledir. Hayatı boyunca bir sanatçı 300 resim yapmışsa bunların içinde sadece 10 tanesi özgündür. Buda sadece o anın getirdiği bir olaydır. Sanatçı bazı resimlerini bu yüzden diğerlerinden daha çok sever. 1967’den bu yana saymadım ancak Türkiye’nin en büyük koleksiyonunu oluşturacak sayıda resimlerim var. Ayrı bir ekol, felsefe ve manifestomuz var. Genel olarak söyleyecek olursam bugüne kadar yaptığım eserlerin sayısı 700’ü bulmuştur.”

HAYAT EN BÜYÜK HEDİYE

Sanatçının ölümlü varlığı ile ölümün elinden bir şeyler kurtarabilen kişi olduğu deneyimini paylaşan Zeyrek, “Gerçek sanatçı ölümcül varlığından ölümsüz bir eseri tuvale resmedebilmek için düşünebildiğinizden çok daha fazla çalışır. Bütün zamanlarını hayatın kendisine armağan edilmiş en büyük hediye olduğunun bilinci ile geçirir ve bu bilinçle zamanı o kadar tasarruflu ve iyi bir şekilde kullanır ki bu kaliteli kullanımın sonucunda özgünlük çıkar ortaya. Ben hayatım boyunca spor yaptım ve çok kitap okudum. Tenis yaparken kolumu kırdığım için fitnessa başlamıştım ve hala sporun sağlıklı etkileri vücudumda devam ediyor. Bugün eğer ayaktaysam bunu spora borçluyum. Kahve kültürüm hiç olmadı. Bana ait yakaladığım zamanları oturup resim çalışmalarımla değerlendirdiğim zaman bana verilen bu emanet zamanı iyi kullandığım gibi bir hissin içine girerim. Hele hele yaptığım eser amacına ulaşmışsa o zaman ortaya tam bir ballı kaymak çıkar” şeklinde konuştu.

RESİM HER ŞEYDİR GÜVEN ZEYREK

Halen mensubu olduğu Akatünvel Grubu'nun manifestosu ve felsefi bütünlük doğrultusundaki bireysel ve özgün çalışmalarını, Dikili ve İzmir'deki özel atölyelerinde sürdürmekte olduğunu söyleyen Zeyrek şu ifadeleri kullandı: “Elli beş yılına ulaşan sanat serüvenimden ve açılmış sergilerimden alınan yapıtlarım, Devlet arşivleri, İstanbul, Ankara, İzmir Resim Heykel Müzelerinde, İş Bankası, Vakıf Bankası, Yapı Kredi Bankası, Ekspres Bank, Başak Sigorta Koleksiyonları ile Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi, Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi, İzmir Belediyesi, Özel Türk Koleji, Vakko koleksiyonları gibi kurumlarda, Hollanda, Paris, New York gibi ülke ve şehirlerde bulunmaktadır. Abdülkadir Günyaz tarafından kaleme alınmış, Özel Türk Koleji’nin sponsorluğunu üstlendiği "Resim herşeydir Güven Zeyrek" isimli ikinci büyük kitabı yayınlanmış bulunmakta. Prof.Dr. Mümtaz Sağlam'ın yazmış olduğu "Güven Zeyrek - Sanatta 50. Yıl Retrospektif" büyük kitabı ile sanatımın Türk Sanatındaki özgün yerini betimlemektedir.”

GÜVEN ZEYREK KİMDİR?

1935 yılında Ayvalık'ta doğdu. Okuma ve sanata derin ilgisi ortam bulduğu aile ocağında başladı. Orta öğrenim döneminde tanıdığı değerli hocası Ressam Prof.Dr. Adnan Turan’i ile beraberliği, sanata olan ilgisini giderek tutkuya dönüştürdü. 1957 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünü bitirerek İzmir'e yerleşti. Devlet kadrolarında hiç çalışmadı. 1957-1987 yılları arasında, İzmir Özel Türk Kolejinde resim, sanat tarihi öğretmenliği yaptı. Bu yıllar içinde, İzmir, İstanbul ve Ankara'da açmış olduğu sergileriyle tanındı. İzmir'in sanat yaşamının gelişmesinde, resim-heykel müzesinin açılmasında, aktif çalışmalarının büyük etkileri oldu. Sanat yaşamının ilk yıllarında katılıp daha sonraki yıllarında hiç katılmadığı yarışmalı, DYO, VAKKO, Devlet sergileri gibi sergilerin bazılarının ilk jürilerinde bulundu. Ödüller aldı. 1983 yılında, Türk resminde, ilk kez felsefi bildirge, manifesto sunan, "AKATÜNVEL" topluluğu ve bu topluluğun başında bulunan, Prof.Dr. Ressam Süleyman Velioğlu ile tanışarak gruba katılım kararı aldı.

Akatünvel, halen İzmir’de yaşayan Ressam-Mimar Nafi Çil ve Güven Zeyrek, İstanbul’da yaşamakta olan Ressam - İç Mimar Tamer Akakıncı ile Ressam Tangüt Akakıncı'lar ile varlık ve birliğini sürdürmektedir. Grup, 1985-2000 yılları arasında, Roma, Floransa, Venedik, Paris, Nis, Madrit, Barselona, Viyana, Odessa, Budapeşte ve Prag müzelerinde incelemeler yaptı. 2007 yılına gelindiğinde, Güven Zeyrek sanat yaşamının ellinci yılını idrak etti. Geçirdiği uzun sanat yaşamında açmış olduğu sergileri ile Türkiye İş Bankası Kibele Sanat Galerisinde; "Güven Zeyrek - 1957-2007 - Retrospektif" büyük sergisini açma şerefine kavuşturuldu. 2.5 ay devam eden bu sergi nedeniyle banka, serginin ismini taşıyan bir büyük kitap da yayınladı. 2008 yılında yeni hazırlanan bir katalog ile Özel Türk Kolejinin himayelerinde Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde, daha önce İstanbul Kibele İş Bankası Sanat Galerisinde açılan "50. Yıl Retrospektif" sergisi İzmir'de tekrarlandı. Yine 2007 yılı içerisinde, Dışişleri Bakanlığının daveti ve himayelerinde; Bosna Hersek, Sarayovo'da, Türk Kültür Merkezinde büyük bir sergisi oluşturuldu.