Sayfa Yükleniyor...
Sanatçı Ahmet Şahiner, İzmirde sanata değer verilmediğini belirterek, İzmir, sanat piyasası olmayan, gerçek sanatçıların yerinin oldukça daraldığı ucube bir şehir durumuna getirilmiştir dedi
TANER UYANIKER-ÖZEL HABER
Resimleriyle İzmirde ve ülkede adından sıkça söz ettirmeyi başaran Sanatçı Ahmet Şahiner ile, ressamlık üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirdik.
Şahiner, entelektüel birikimini resimlerine yansıtarak topluma ışık tutan, yıllarını sanata adamış bir isim. Kapitalist sistemin sanatı bir ticari tema haline getirdiğini üzülerek izlediğini belirten Şahiner, İzmirdeki sanat anlayışına da ağır eleştiriler getirdi. Şahiner, Ne yazık ki İzmirde kafa kol ilişkileri ile sanatın her dalının canına okudular. Halka hiçbir mesaj vermeyen boyamalar, sanat yaşamındaki değersizliği körüklüyor. Bu günüyle İzmir, sanat piyasası olmayan, gerçek sanatçıların yerinin oldukça daraldığı ucube bir şehir durumuna getirilmiştir. Bir değer yanılsaması ya da tam anlamıyla sanatsız değersizlik diyebiliriz ifadelerini kullandı.
Ressamlığa başlangıç hikayesini ortaokul sıralarına kadar dayandıran Şahiner, Yamalı pantolonlu yoksul bir çocuğun müzik dersinde başarısız olması, alternatif olarak resme yönelmesine neden oldu. Bayan öğretmenden utanarak bir türlü gerçekleştirip söyleyemediğim inici ve çıkıcı gam, tüm sınıfın en iyi kış resimlerini yapan kişisinin ortaya çıkmasına neden oldu. Çeşitli hayvanları ve çiçek açmış dalları özenle yapardım. Mahallemizde tek kuyudan su alırdık, akar bir suyumuz yoktu. Bu yüzden olacak ki ben çok güzel şırıl şırıl akan derelerin resimlerini yapardım. Kara kalemle yaptığım bu çalışmalar okulumuzum koridorlarını süslerdi. Resim defterini eline alan arkadaşlarım bana, Bir dere, bir ağaç bir de kuş yapmam için yalvarırlardı. Sonra lise yılları geldi. Benim için önemliydi. Resim dersleri çok az olmasına karşın yağlı boya ile tanıştım. Usta ressamlardan kopyalar çalıştım. Ama hepsi benim kopyam oluyordu. Bu devreyi çabuk geçtim. Karikatür yapma merakım ağır basmaya başlamıştı. Üstelik yerel bir gazeteden birkaç lira da kazanç elde ediyordum. Kayseri de Ülker ve Hakimiyet gazetelerine şiir ve öyküler yazıyordum. Bu işi sevmiştim doğrusu. Sonra üniversite yılları geldi. Üniversite yılları pek bir şey katmadı resmime diyebilirim. Resimle ilgili hocaları Avrupa merakı sarmıştı. Hepsi kendini kaf dağında erişilmez olarak görüyordu. Ben iyi bir okuyucuydum, hızla okuyordum. Biliyordum ki sanatçı olmak için toplumsal bilinci yükseltmek gerekiyordu. Siyasal ve toplumsal kişiliğim olgunlaşmalıydı. Öyle de oldu. Turan Erol Hocam, İyi bir ressam olabileceğimi ama bunun için karikatür çizmeyi bırakmam gerektiğini söylüyordu. Sözünü tuttum. Çünkü zihnim odaklandığım her toplumsal olayı karikatürize etme eğilimine giriyordu. Bu aşılmalıydı. Çok çalışarak aştım bu sorunu. Sonra iki sene kadar uzay geometri üzerinde çalıştım. Renkler ve kimyası da çok önemliydi. Yani resim yapmak, düşüncesiyle, eylemiyle yoğun bir emek işidir. Yılmadan ve yaptığınız işi yaşamınızın vazgeçilmez bir parçası olarak aldığınız zaman başarılı oluyorsunuz. Ve tabii süreklilik şart dedi.
KAPATALİST SİSTEM TÜCCAR SANATÇI ÜRETİYOR
Kapitalist sistemin sanatçı değil daha çok tüccar sahtekarlar ürettiğini öne süren Şahiner, kimi açıkgözlerin bu ortama ayak uydurarak bir kısım kazanca ulaştığının altını çizdi. Şahiner, konuşmasını şöyle sürdürdü: Bu iyi resim üretiyor, sanata katkı koyuyor demek değil. Aksine piyasa sisteminden yararlanmak, sanatçı olmak değildir. Gerçek ressam, yaratıcı kişilikleriyle yarının yaşamını kurma mücadelesinde kendini sorumlu hisseden kişidir. Onun gözünde toplumun sisteme uygun değer yargılarının bir önemi yoktur. Egemenlerin temsil ettiği iktidarın şakşakçılığına soyunarak ressam olunmaz. Değer kazanılmaz. Ne yazık ki İzmirde de kafa kol ilişkileri ile sanatın her dalının canına okudular. Halka hiçbir mesaj vermeyen boyamalar, sanat yaşamındaki değersizliği körüklüyor. Bugünüyle İzmir, sanat piyasası olmayan, gerçek sanatçıların yerinin oldukça daraldığı ucube bir şehir durumuna getirilmiştir. Bir değer yanılsaması ya da tam anlamıyla sanatsız değersizlik diyebiliriz.
Sanatın ne devlete ne de desteğe ihtiyacı olduğunun altını çizen Şahiner, bu iki unsurun da sanatın özgürlük ruhunu elinden alacağını ve köleleştireceğini söyledi. Sanatçının sorununun ekonomik, politik ve toplumsal olduğunu belirten Şahiner, Sanatçı yoluna her koşulda tek başına giden bir gelecek düşüdür. Kendi yolunu açar ve gider. Onu yolundan geri koymak isteyen devletle onu takip etmek isteyen halk çatışır. Bu yüzden halkın ve devletin sanatçıyı anlaması hep geç kalır. Kimi zaman sanatçı birkaç kez ölmüş olacak kadar zaman geçmesine karşın değeri anlaşılamayabilir. Bu durum gelişen toplumlar için büyük kayıp demektir. Sanatçı için de büyük üzüntü kaynağı dedi.
MESAJSIZ RESİM KÖR VE SAĞIRDIR
Sanat akımlarının zamana hükmeden giysiler olduğunu ifade eden Şahiner, Ressamlar ister istemez tüm akımlardan etkilenerek resimler yapmışlardır. Bu geçilmesi gereken bir köprü gibi algılanmalıdır. Ben bugün yarı soyut, figüratif çalışmalar yapıyorum. Ağırlık verdiğim tarz bu. Kimi zaman izlenimci, kimi zaman dışa vurumcu vb. çalışmalar da yapıyorum. O anki düşünceme, vermek istediğim mesaja en uygun gördüğüm neyse o doğrultuda çalışıyorum ifadelerini kullandı.
Mesaj yüklenmemiş resim sağır, kör ve dilsizdir diyen Şahiner, mesajın sanatın olmazsa olmazı olduğunu söyledi. Şahiner, Genelde sanatı, özelde resmi bir ses olarak düşünürüm. Kendini duyurmak isteyen, duyanın anlamlandırma ihtiyacı içinde olacağı önemli bir çığlık. Resim görülmenin ötesinde anlamlandırılmak üzere vardır. Bakarsınız, resmin sesini duymanız yetmez, anlamlandırmanız gerekir. Anlamlandırılmayan ses gürültüdür. Bu yüzden resim anlam yüklenmiş renk, tuval ve uzay toplamından oluşur. Mesaj yüklenmemiş resim sağır, kör ve dilsizdir. Mesaj, sanatın olmazsa olmazıdır. Tek düşüncesi insanlığın geleceğidir. Eşit, özgür ve sömürüsüz bir yaşam nasıl kurulurun düşünü kurmakla ilgilidir. Bilir ki düş yetmez, eylem gereklidir diye konuştu.
BİREY DEĞİŞİME KENDİNDEN BAŞLAMALI
Aynı zamanda Işığın Kaynağı Dergisinde yazılar kaleme kalan Şahiner, derginin yayın hayatına cesaretle girdiğinin altını çizerek, Başlangıçta söylenen olumsuzlukları hızla geride bırakarak sekiz sayı edebiyat dünyasını renklendirdi. Çıkışına biraz ara verdi ama henüz sonlandırmış değil. Derginin editörlüğünü yapan İbrahim Ülger inatçı biridir. Yapmaya karar verdiği şeyi ne pahasına olursa olsun yapar. O bu dergiyi ve fikirlerin orada özgürce kendini ifade etmesini önemsiyor. Bu derginin hayat bulmasında katkısı olan bizlerde aynı düşüncedeyiz. Dergi günümüz konjonktürüne cevap verebilecek dolulukta ve özgürlükte kendini var ediyor. Yeniliğe açık olduğu kadar kendi derinini de eleştirip sorguluyor. Bu tavır inanın Türkiyemizde bir ilki temsil ediyor. Erdemli olmak, insanın kendinde başlayan, toplumunda karşılık bulan yüce bir durumdur. Birey değişme ve değiştirme işine kendinden başlamalıdır, diyoruz. Eleştiriye açık olmak, yanlışlarımızdan sıyrılabilmek için öz eleştiri yapabilmenin önemini ülkemize fısıldıyoruz. Bakın biz bunu yapmaya başladık siz de yapın diyoruz. İşte olay bu ifadelerini kullandı.
Hayata gözlerini kapadıktan sonra ünlenen ressamları hatırlatarak kendisini de bunun korkutup korkutmadığını sorduğumuz Şahiner, Sanatçıların anlaşılma güçlüğü, zamanlarını düşünsel açıdan aşmış olduklarından kaynaklanıyor. Düşünce ve fikirleriyle zamanını aşan sanatçının ölüm korkusu yoktur. Anlaşılmamış olmak belki onu üzer ama mutluluk duyacağı şeyler de üretebilir cevabını verdi.
RESSAMLIK ENTELEKTÜEL BİRİKİM GEREKTİRİR
Ressam olmanın çizmek boyamak olarak algılanmasının doğru olmayacağını vurgulayan Şahiner, ressamın çağını kavramış, entelektüel kişiliğin yanında değişim ve dönüşümün diyalektiğini kavramış olması gerektiğini belirtti. Şahiner, İyi resim yapabilmek için iyi görmek gerekir. Görmek için olayların gerisindeki çelişkiyi çözebilmek gerekir. Toplum psikolojisini, sosyolojisini kavramalı, ekonomik ve politik düşüncenin inceliklerine inebilmelidir. Atölyeye kurs için gelen öğrenciye Hangi kitabı okuyorsun? diye, sorarım. Yüzüme Okumak ile resim yapmanın ne ilgisi var? der gibi bakarlar. Okumanın resim için ne kadar gerekli olduğunu anlatır sonra bir okuma planı veririm ellerine. Anlasınlar diye. Anlayan anlar tabi dedi.
Ahmet Şahiner kimdir?
1950 Kayseri doğumlu. Anadolu Üniversitesinde iktisat, Gazi Üniversitesinde resim ve sanat tarihi okudu. Osmanlıda Ayna ve Aynacılık Sanatı konulu tez hazırladı. Çeşitli orta ve yüksek dereceli okullarda görev yaptı. 1994 yılında emekli oldu. Profesyonel bir ressam olanı Ahmet Şahinerin ilgi alanına ayrıca şiir, öykü ve köşe yazarlığı da giriyor. Kırk beş senedir resim yapıyor. Çeşitli sanat dergilerinde yazıyor. Edebiyatı olmayan bir güzelliğin eksik olduğunu düşünüyor. Hala İzmirde Şirinyerde bulunan kendi atölyesinde resim çalışmalarını sürdürüyor.
Haber Merkezi