- Kültür-Sanat
- 23.05.2025 15:38
İzmir’in film sektörü anlamında potansiyelinin yüksek olduğuna dikkat çeken Cenk Demirkıran, İstanbul’un sunduğu dinamizmin İzmir’de yakalanması gerektiğini söyleyerek; İzmir’de ikinci bir sinema sektörü oluşturmak için çalıştıklarını aktardı
Türkiye’nin birçok konuda lokomotifi durumunda yer alan İstanbul yurdun dört bir yanından olduğu gibi iş arayan bir çok İzmirliyi de kendisine çekiyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre İstanbul’da yaşayıp kütüğü İzmir’e bağlı olan kişi sayısı 70 bin 762 olurken özellikle Medya ve İletişim sektöründe İstanbul’un dinamizmine İzmir her yıl birçok kişiyi ve projeyi kaptırıyor. İzmir’in film sektörü anlamında gelişmesi için çabalayan kişilerden biri olan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof.Dr. Cenk Demirkıran İzmir’in sektörel anlamda gelişmesi için yapılan çalışmalar hakkında bilgiler paylaşırken, gençlere de bir takım tavsiyelerde bulundu. İzmir’de sektörün gelişmesi için kamu ve özel sektörün iş birliği yapması gerektiğin vurgulayan Demirkıran, Türkiye açısından İzmir’in ikinci bir sinema sektörüne ev sahipliği yapabileceğini belirtti. Eğitim öğretim sezonun bitecek olması nedeniyle gençlere “yazı boş geçirmeyin” tavsiyesinde de bulunan Demirkıran, gençlerin İzmir’in potansiyelini değerlendirebileceğini söyledi.
İzmir ve İstanbul’u sektörel olarak kıyaslayan Demirkıran, İzmir’in geniş olanaklar sunmasına rağmen İstanbul’un sektörel dinamizminin birçok projeyi kendisine çektiğini belirtti. Kamu ve özel sektör iş birliği ile bu dinamizmin İzmir’de de oturtulması gerektiğini vurgulayan Demirkıran, “İzmir film piyasası olarak geniş olanaklar sunuyor. Burada çekilen de birçok dizi ya da film mevcut. Ama İstanbul bir noktadan sonra ayrılıyor özellikle diziler İstanbul’a geçiyor. Bunun da nedenleri tabii çok çeşitli ama İstanbul’daki sektörün dinamizmi ve hızlı işlemesi bu yapımların İstanbul’a kaymasına da neden oluyor. Bu dinamizmi İzmir’e oturtmak gerekiyor. İstanbul’la İzmir arasındaki mesafe de artık kısaldığı için. İstanbul ve İzmir arasında çok sık uçak var ve otobanında olmasıyla ulaşım çok kolaylaştı. Her türlü ekipman oradan buraya çok rahat taşınıyor. Ulaşım anlamında avantajlar söz konusu ama burada şehrin bütün bileşenleriyle bu taşın altına elini sokması lazım. Özel sektör de dahil kamu da dahil birlikte kararlılık ve disiplin içerisinde hareket etmesi gerekiyor. Fizibilite çalışmaları, raporlamalar düzenli aralıklarla toplantılar ve somut bir sonuç gerekiyor. Böyle bir disiplinle olduğu sürece İzmir’de sektör gelişir. Türkiye’de baktığımızda evet birçok proje görüyoruz. Bunların kimisi sonuçlanıyor, kimisi çok uzuyor, yıllar alabiliyor. Önemli olan bir projeye motive bir şekilde başlayıp onu disiplinli bir şekilde sona erdirmek ve sonucunu görmek” diye konuştu.
Film sektörünü İzmir’e çekmek için kurum olarak yaptıkları faaliyetlerden bahseden Demirkıran, normal İletişim Fakültelerinden farklı olarak öğrencilere sektörün içinden gelen kişilerle uygulamalı eğitim verdiklerini açıkladı. Kendisinin ve birçok kişinin bu şekilde İstanbul’dan İzmir’e geldiğini dile getiren Demirkıran, “Biz 2019’dan bu yana sektörü buraya çekmek için üniversite olarak sürekli uğraşıyoruz bu şehirde birçok toplantılar yaptık. Biz kendi üstümüze düşen kısmında şöyle yapıyoruz; Medya ve İletişim Bölümümüz çok yüksek oranda uygulamacı hocalardan oluşuyor. Özellikle radyo, televizyon, sinema alanındaki hocalarımız, ben dahil sektörde de çalışmış hocalar. Radyo TV Sinema alanında düzenli üretim içindeyiz. Böyle olunca öğrenci uygulamayla birlikte eğitim görüyor. Medya ve İletişim bölümünde 3’üncü ve 4’üncü sınıflarda branşlara ayrılıyorlar. Bizim eğitim modelimizde, müfredatımızda normal iletişim fakültelerinden farklı olarak ilk 2 yıl genel bir eğitim veriliyor. Ondan sonra 3’üncü sınıfta kendi ana bilim dallarını seçiyorlar ve uzmanlaşmaya gidiyorlar. Seçmeli derslerde radyo televizyon sinema alanında çalışacaklarsa o alanda uzman olacaksa 3’üncü sınıf ve 4’üncü sınıfta bu alanda çalışıyorlar ve bundan sonra derslerimiz bizim İKÇÜ Medya Merkezi’nde devam ediyor. Bu uygulamanın meyvelerini almaya başladık. Ben zaten İstanbul’dan geldim 2019’da. İstanbul’dan birçok profesyoneli medya merkezimize ve bölümümüze getiriyoruz dönem dönem. Bu şekilde öğrencilerin sektör ile bağlantı kurmasına yardımcı oluyoruz. İKÇÜ Film Festivali’nde de buna dikkat ettik. Jüri üyelerimiz sektörden insanlar. Biz bunu kendi çabamız ile devam ettiriyoruz ama daha büyük projeler için, daha büyük organizasyonlara ihtiyaç var. Bizim hala sektörü buraya getirip, burada 2’nci bir sinema sektörü oluşturma yönünde düşüncemiz devam ediyor, çalışmalarımız devam ediyor. Ama tabii ki bu zaman alan bir şey” dedi.
Eğitim-öğretim sezonunun sonuna gelirken okulu devam eden ve mezuniyet telaşı içinde olan öğrencilere de tavsiyelerde bulunan Demirkıran, gençlere yazı boş geçirmemeleri tavsiyesinde bulundu. Sektörel anlamda İzmir’in potansiyeli olduğunu ve bunun da gençler tarafında değerlendirilebileceğini belirten Demirkıran, açıklamalarını şu sözler ile bitirdi: “İzmir’de sektör sınırlı olduğu için bu alandan mezun olan öğrenciler de tabii ki mecburen İstanbul’a gidiyor. Ben mezun olmamış öğrencilere hep şunu söylüyorum; yaz aylarınızı boş geçirmeyin. Gerek İzmir’de gerek İstanbul’da ya da Ankara’da bir medya kuruluşunda nerede yapabiliyorsanız vaktinizi orada değerlendirin. Staj olabilir ya da çalışıyor olabilirsiniz. Mezun olanlara da üniversite bittiğinde beklememelerini öneriyorum. Eğer İzmir’de bir şey yakalarlarsa ve İzmir’de kalmak istiyorlarsa teşvik ediyoruz. Ama burada bir şey bulamıyorlarsa mecburen zaten İstanbul’a gidiyorlar. Mezun olup İstanbul’da çalışan çok öğrencimiz var, Türkiye genelinde çalışan çok kişi var sektör geniş bir sektör. Yabancı diliniz varsa ve yeteneğiniz de varsa bunu bilgiyle donatıp yurt dışındaki prodüksiyonlarda da çalışabiliyorsunuz. Ben ufuklarını geniş tutmalarını hep onlara tavsiye ediyorum. Nerede ne yapmak istiyorlarsa önce buna karar vermeliler ki ondan sonra ona göre adım atsınlar. Çünkü İzmir’in potansiyeli var ve bunu değerlendirebilirler. Tabii ki zorluklarla mücadele her zaman olacak İstanbul’da da olacak, İzmir’de de. Ama gençken o zorluklar çok rahatlıkla aşılır.”