İzmir’de sanata ‘GT Art & Interiors’ damgası

GT Art & Interiors Sanat Danışmanı Koray Gürbüz, İzmir’de sanat galerisi kavramına farklı bir soluk ve kavram getirdiklerini belirterek, “GT Art & Interiors olarak duvardaki marka olmak istiyoruz” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 21.11.2016 08:57
  • Güncelleme Tarihi : 21.11.2016 08:57
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’de sanata ‘GT Art & Interiors’ damgası

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER

Sanat galerileri sanata hizmet eden yerlerin en başında geliyor. Koleksiyonerler, mimarlar, sanatçılar, öğrenciler ve toplumun birçok kesiminden insanlar sanat galerilerini belirli nedenlerle ziyaret ediyor. İzmir’de sanat her açıdan gelişmeye devam ediyor. Kapanan birçok sanat galerisi olmasına rağmen açılan yeni sanat galerileri de var. İzmir’de sanat galerisi kavramına yeni bir soluk ve yeni bir vizyon getiren GT Art & Interiors butik tarzıyla her kesimden insanın ilgisini çekiyor.

İzmir’de diğer yerlere göre daha farklı bir konsept ile yola çıktıklarını belirten, GT Art & Interiors Sanat Danışmanı Koray Gürbüz ile GT Art & Interiors’un hedeflerini, hayallerini, nasıl gelişim gösterdiğini ve yola nasıl devam edeceğini konuştuk.

Alsancak’ta yer aldıklarını ve herkesin kolaylıkla kendilerini ziyaret edebileceğine değinen Gürbüz, “Buraya birbirinden elit aileler, sanatseverler, hocalarımız ve yetenekli kişiler geliyor. Burada önemli hocalar ile çalışmış onun onayını alanlar yılda 3 kere olan karma sergimize katılabiliyor. Kişisel sergi açmak için de yine hocasının onayına gerek duyuyoruz. Çünkü burada maddiyat ikinci planda kalıyor. Bizim koleksiyonerlere mimarlara ve sanatseverlere karşı sorumluluğumuz var. Öğrencisinden, normal vatandaşa, vatandaştan bütün sanatseverlere bir gönül borcumuz var. Bunu en iyi şekilde sunmak durumundayız” dedi.

BİR SENE SONRAYA GÜN VERİYORUZ

Gürbüz, daha önce bir bankanın kültür sanat bölümünde 18 yıl çalışmış olmasından dolayı burada ayrı bir bakış açısı yarattığına değinerek, “Kurumsal yerde ayrı bir kültür kazandım. Birçok rahmetli hocamıza ve yaşayan hocalarımıza, sanatçılarımıza sergiler açıp; katalog ve kitapları bir kereye mahsus olmak üzere çıkarırdık. Bu da bize birçok kazanım getirdi. Onların ışığı altında bu galeriyi açtık. Hemen daha ilk senemizde bunu fark ettirdik. Buraya gelen hocalarımızdan Devrim Erbil, Faruk Cimok, Ahmet Yeşil, Ekrem Kahraman, Cuma Ocaklı, Kaya Özsezgin burayı çok beğenmişti. Türkiye’de şu anda 10 günde bir sergi açan bir galeri yok. Biz burayı özenle hazırlamamıza rağmen yine de bir sene sonraya gün verebilmek de bize olan ilgiyi gösteriyor. Yine de biz bundan memnunuz. Burada sanatçılar içinde müşteri portföyü olan galerilerde sergi açmak önemlidir. Biz de bütün bunlara layık olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

“KENDİMİZİ SANATSEVERLERE GÖRE AYARLIYORUZ”

Mesai saatlerini yüksek tutarak bütün kesimleri uygun oldukları saatte sanat galerisine getirtmeyi amaçladıklarını belirten Gürbüz, “Biz kendimizi sanatseverlere göre ayarlamaya çalışıyoruz. 24 saat tabiki açık tutamayız ama burada her kesime ulaşmak için diğer galerilerden farklı saat aralığı da yaptık. O yüzden bütün bunlar hem mimarların dikkatini hem de koleksiyonerlerin dikkatini çekebiliyor.  Başka bir galeride olmayan eski ustalar odası gibi birçok şeyleri burada sunabiliyoruz. Burada koleksiyonunu değerlendirmek isteyen kişiler de bizi tercih ediyor. Neden bizi tercih ediyorlar? Aileler burada onlara güven sağladığımız için aileler koleksiyonunu burada değerlendirmek istiyor. İzmir’den sonra İstanbul ve Ankara’dakilerin de dikkatini çekmeye başladık. Bu mütevaziliği ve özveriyi de hiçbir zaman elden bırakmak istemiyoruz. Çünkü toplumun bizi yükselteceğini biliyoruz. Takdir hocalarımızın ve sanatseverlerindir. Biz farklı bir boyut getirdik” şeklinde konuştu.

BU KADAR HİZMETİ SUNAN BAŞKA GALERİ YOK

Kişisel ve karma sergiler ile hiçbir zaman galerinin tadını bozmadıklarına değinen Gürbüz, “Burada üçüncü katta hizmet veriyoruz. Sanatsever, mimar ve koleksiyonerlerin burada rahat bir şekilde dolaşmasına imkan sağlıyoruz. Mimarların, varlıklı ailelere iş yaptığını ve büyük projelere imza attığını düşünürsek bizimle çalışmaları doğaldır. Çünkü istenilen envayi çeşit çerçeveyi yapabiliyoruz. Ortağım Tolga Erturgut üç nesildir Dubai, Katar, Fransa ve İngiltere gibi ülkelere ayna ve çerçeve işi yapıyor. Mimarların istediği özel cam tarzı çerçeve ve müze tarzı cam uygulamamız nedeni ile onlara ayrıcalık getiriyor. Aynaların montesine kadar sorumluluk sahibi olmak onların işini ne kadar kolaylaştırdığımızı gösteriyor. Bütün bunlar bize artı puan olarak yazıldığı için bizi gönül rahatlığı ile tercih ediyorlar. Bu kadar hizmeti aynı anda sunan bir başka galeri yok. Biz o yüzden kendi tarzımız ve farkımız ile farklı bir boyut yarattık. Bu seçiciliği farklılığı ilk senemizde kabul ettirdik. Hem aileler hem mimarlar kendilerini özel hissediyor hem de sanatseverler öyle hissediyor” ifadelerini kullandı.

YAT KAT ZENGİNLİK GÖSTERGESİ DEĞİL

GT Art & Interiors’ta alım gücü yüksek olmayan öğrencilerden birçok kesime kadar herkesi ağırladıklarının altını çizen Gürbüz, “Önemli olan o duyguları içinde barındıran kişilerin toplumda ne kadar olduğunu bilmemizdir. Büyük Önder Atatürk’ün dediği gibi ‘Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ sözünden hareketle bizde varlıklı kesime zenginliğin göstergesinin yat kat değil sanat olduğunu göstermek istiyoruz.  Avrupa’da senin ne marka araban var değil de senin koleksiyonunda neler var diye sorulur. Dolayısıyla esas zenginliğin göstergesinin de bu olduğu anlaşılıyor. Bizler bunların farkındayız. Gelecek nesillere örnek olmak istiyoruz. Onlara da iz bırakmak istiyoruz” şeklinde konuştu.

İNSANLAR YAŞARKEN MUTLU EDİLMELİ

Gürbüz, hocaların hepsine sergi açacak zamanı bulamadıkları için İzmir’de hiç olmayan bir sergi ile onları onore ettiklerini belirterek, “Biz İzmir’de sanatçılarımızı yaşarken onore ettiğimiz için onlara ne kadar mutlu olacaklarını gösterdik. Sanatçıların öldükten sonra ailesini ya da sevenlerini mutlu edebilirsiniz ama kendisini mutlu etmek çok başka bir şeydir. Cuma Ocaklı hocamızı yaşarken mutlu ettik. Hocamız da çok mutlu oldu. İlk amacımızın niteliği bile böyle yaşanmışlıklarla hemen perçinleniyor” dedi.

BURANIN BİR RUHU VAR…

İnsanların birikimlerini ve görsellerini paylaşması için yapması gereken bazı şeylerin olduğuna vurgu yapan Gürbüz, “Nasıl ki koleksiyonerler belirli şeyleri biriktirirler. Daha sonra bunları paylaşırlar. Kimileri de edindiği bilgiler nazarında kitap yazabilir. Kimisi de bu yeteneklerini iyi hocalarla pekiştirip önemli tablolar yaparak sergiler açar. Bütün bunlar birikimlerin cesaretinin ürünüdür. Biz de kendi tecrübemizin birikimi ile cesaret gösterip ülkenin bu zamanında İzmir’de buna cesaret ettik. Buna cesaret etmek bile bize çok fazla sayıda takdir getirdi. Çünkü kapanan çok fazla galeri vardı. Her şeyi ince eleyip sık dokuyarak çözüyoruz. Yurtdışı seyahat sergilerinin de burada olması, İstanbul ve Ankara’da sergi açanların burayı tercih etmesi, butik bir sanat galerisi olmamızdan dolayı hepsi ayrı ayrı bir etken yaptı. Burası bin, bin 500 metrekare olsaydı buranın ruhu olmayacaktı. Belki bir taş yığını içerisinde ya da çok lüks bir rezidansın içinde filancanın sergisi olacaktı. Burada 1800’lü yılların el oyması sanatsal aynaları var. Afrika ayous ve ıhlamur ağacına yapılan aynalar var” diye konuştu.

ÖNEMLİ OLAN BİR YERE GELMEK DEĞİL ORADA KALABİLMEKTİR

Herkesin bir yaşam standardı olduğuna işaret eden “Bazı insanlar, mobilyasını belli markalardan belli rakamlara alıyor. Perdesini ve halısını yine aynı şekilde alıyor. Bizde GT Art & Interiors olarak duvardaki markayız. Buradan eser alanlara kişiye özel sertifika veriyoruz. Sertifikanın biri bizde diğeri de alıcı da kalıyor. Biz burada tercih sebebi oluyoruz. Elimizden geldiğinde hiçbir zaman belirli adabı ve kültürü elden bırakmıyoruz.  Eskiler hiçbir zaman istediği yere gelmez. Hep bir hedefleri vardır. Bu da ölünceye kadar devam eder. Zaten önemli olan da bir yere gelmek değil orada kalabilmektir. Bizde bu mütevazılığımız ile daha güzel sergiler yaparak bizi tercih edenlere layık olmaya çalışacağız” dedi.

İZMİR’E GÖÇ VAR

İzmir’in artık keşfedildiğini belirten Gürbüz, “İzmir’e büyük bir göç var. İzmir’e neden büyük bir göç var? İzmir’e eskiden bu kadar büyük gökdelenler yapılmıyordu. Buradaki villalarda pahalı sitelerde rakamlar çok uçuk rakamlar. Buraları memur emeklisi insanlar da almıyor. Demek ki alım gücü yüksek insanların buraya göçü söz konusu. İzmir’de hala farklı projeler var. Daha da olmaya devam ediyor. Yerli ve yabancı İzmir’e kaliteli bir göç var” ifadelerini kullandı.

TEK YERDEN HER YERE YETİŞİYORUZ

İkinci yıllarını bitirip üçüncü yıllarına girdiklerini belirten Gürbüz, “Bugün Bodrum mandarin evlerinin projesinde yer aldık. Diğer bazı kişilerin malikane ve villalarında da tercih sebebi olduk. Bütün bunları yapmak için ayrı bir vizyonunuz olması lazım. Bilgi ve tecrübe gerekir. Koleksiyonerlerin tercihi verdiğimiz güveni gösteriyor. Burasının o yüzden daha da büyük bir yer olmasını istemiyoruz. Önemli olan tek yerden her yere yetişebilmektir. Bizim şube açmamıza gerek yok. Her konuda her yere yetişebiliyoruz. Tek ama en merkezi yerde olmak hoşumuza gitti. Şu anda yeni sitemiz de yapılıyor. Orada da güzel bir logo kullandık. ‘İzmir’in Kalbinde Sanatın Merkezinde’ sloganıyla bütün sosyal medya ortamlarında yer alıyoruz” şeklinde konuştu.

KİŞİSEL MÜZELER ÇOĞALACAKTIR

Gürbüz, amaçlarının yeni ailelerinde koleksiyona sahip olmasını sağlamak olduğuna değinerek, “Sonra bu koleksiyonlarının birikimi ile onların müze açmasını istiyoruz. Aynı Koç ve Sabancı müzelerinde olduğu gibi ölümsüz bir iz bırakmak istiyoruz. Kişisel müzelerin daha da çoğalmasını bekliyorum. Lucien Arkas ile başlayan akımın daha da devam edeceğini düşünüyorum. Birçok kişinin güzel bir koleksiyon oluşturduktan sonra güzel bir müze açacağını düşünüyorum. Rahmetli İBB Başkanı Ahmet Piriştina’nın İzmir Fuarlar ve kongreler kenti olacaktır sözüne müzeleri de eklemek istiyoruz. 8500 yıllık bir tarihe sahip İzmir’in ileride daha da iyi olacağını düşünüyorum” dedi.

MİMARLAR, MUTLAKA BİZİ GÖRMELİ

Son olarak özellikle mimarların vizyonunu geliştirmesi için kendilerini mutlaka görmesi gerektiğini ifade eden Gürbüz, “Buradaki hizmetin kendilerine de artı bir puan kattığını gelip burada görmeliler. Ben özellikle sanatsever aileleri de buraya bekliyorum. Burada çok önemli isimler gelip geçiyor. Yeni ve genç yetenekleri burada bir arada tutmak istiyoruz. 7-12 yaş arası sadece cumartesi günlerini kapsayan bir kurs durumumuz var. İki ayrı grup halinde yapmayı planlıyoruz. ‘Minik eller Yaratıcı kalpler’ diye de adını belirledik” dedi.

Haber Merkezi