Sayfa Yükleniyor...
Heykel, resim ve fotoğraf alanlarında yaptığı çalışmalarla adından sıkça söz ettiren Ekin Erman, 5 yıldır anıtçılık konusunda geliştirdiği yeni teknikleri kullanıyor
E. ÇAĞLA GENİŞ
Türkiyede heykel sanatının usta isimlerinden Ekin Erman, 1991 yılından itibaren İzmirde ve çeşitli illerde birçok anıta imza attı. Selçuktan Bergamaya, Karşıyakadan Konaka İzmirin birçok ilçesinde dikkatinizi çeken heykellerin yaratıcısı. Ekin Erman, çok yönlü bir sanatçı. Yalnızca heykelle değil; resim, fotoğraf, edebiyat ve müzik gibi sanatın farklı dallarıyla da ilgileniyor. Heykel alanında özel olarak geliştirdiğiniz teknikleri kullanan Erman, Son 5 yılda anıtçılık konusunda geliştirdiğim yeni teknikleri kullanıyorum. Canlı modelden kalıp alıp yapacağım heykelin üstündeki kıyafetleri o döneme ait ya da aynısını diktirip onun üzerinde çalışıyorum. Zorlu bir iş ama sonuçları çok iyi oluyor. Deriyi polyestermiş gibi kullanıyorum diyor.
İLKOKULDA RESİM SERGİSİ AÇTI
Orta 3üncü sınıftayken İstanbul Teknik Üniversitesinde voleybola başlayan Ermanın milli takıma kadar yükselen profesyonel bir spor hayatı oldu. 1976da Sporla hayatımı kazanırım diyerek okulu bıraktı. Ailevi durum çok iyi olmadığı için bir yandan da çalışması gerekiyordu. Küçükken de yağlı boya, sulu boyalar hep elindeydi; küçük heykelcikler yapardı. Çok güzel sulu boya resimleri yapan Erman, ilkokulda resim sergisi bile açmıştı. Bir gün eve temizlik yapmaya gelen kadın resimlerin tozunu almak için suyla silmesi sonucu o dönemden hiçbir resmi kalmadığı için ise üzgün: Şimdi dursa çok güzel bir anı olacaktı. Babamın sanatçı çevresi vardı. Onlarla büyüdük. 1976 yılında iyi bir seramik firmasının sanat seramiği bölümüne girdim. 4 yıl boyunca hem spor yaptım, hem de çalıştım.
TRAFİK KAZASI GEÇİRDİM, 6 AY YATTIM
Bir gün çalıştığı firmanın masa şefi Ermana okuması gerektiğini anlattı. Yaptığı işler hem Türkiyede hem de yurtdışında ilgi görüyordu. Özel müşterileri olmaya başlamıştı, aynı dönem akşam lisesine başladı: 80de Türkiyede ihtilal oldu. Fabrikanın voleybol takımı beni Bursaya transfer etti. Okulu Bursada bitirdim. Sonra seramik atölyesi açtım. Para kazanmaya başladım ve ailemi yanıma aldım. 82de eğitim fakültesi resim bölümünü kazanmıştım ancak büyük bir trafik kazası geçirdiğim için 6 ay yattım, okula kayıt olamadım. Bu olay hayatımı tamamen değiştirdi. Atölye devam etti. 86 yılında seramik beni tatmin etmemeye başladı ve heykel yapmaya başladım. Mimar Sinan Üniversitesi lise mezunlarına hak tanıdı. 86da o haberi okudum bir gecede atölyeyi satıp İstanbulda sınava girdim. İlk sınavda 100 üzerinden 85 aldım. İkinci sınavda heyecandan dolayı 5 aldım. Ancak benim işlerimi bildikleri için misafir öğrenci olarak kabul ettiler.
YAZMAYA DEVAM EDİYORUM
İstanbuldan sonra İzmire yerleşen Erman, çalışmalarını burada sürdürdü. Ünlü bir heykeltıraş olan Hüseyin Gezer onu anıt ekibine aldı ve heykelcilik, anıtçılık hikayesi böylelikle başlamış oldu. Burada iki seneye yakın çok şey öğrendi. 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümüne girerek, dört senede mezun oldu. Mezun olur olmaz Şemiklerde ilk atölyesini açıp para biriktirdikten sonra yaklaşık 20 yıldır çalışmalarını yaptığı Kaklıç Köyüne geldi: İzmiri sevdim. Önemli olan huzurlu bir şekilde üretebilmek. Şu ana kadar 4 tane kişisel sergi açtım. 2001de Yol Kenarı, 2003de Ninni, 2007de Toprağın Sesi, 2012de Bütünlüksüz. Karma sergilerdi. İki Sokak Sonra Deniz isminde şiirler ve öykülerin bulunduğu bir kitabım var. Kitap geçen yıl basıldı, ilk baskı bitmek üzere. Ufak ufak şiirler yazıyorum. Yazmak güzelmiş. Çevremdekilerden olumlu tepkiler aldım. Yazı bambaşka bir mecra ama olumlu yorumlar geldi. Yazmaya devam ediyorum.
LEVENT PİRİŞTİNA'NIN GENİŞ VİZYONU VAR
Buca Belediyesinin destekleriyle hayata geçirdiği Bucanın Sesi ve Toprağın Sesi Projelerinden bahseden Erman, Toprağın Sesi Projesi, Bucanın Sesi projesi olarak devam edecek. Dünyada pek yapılmamış ilginç bir proje; Seslerle uğraşılıyor ama sesi hacimleştiren, sesi boyuta dönüştüren pek kimse yok. Buca Belediye Başkanı Levent Piriştinanın çok geniş vizyonu var. Buca Belediyesi ve çalışanlarının emeği var. Sesin heykelini yapacağım diyerek bunu anıtlaştırmak kolay değil. Soyut bir kavram. 2007den beri üzerinde uğraştığım bir çalışma. Sesin frekanslarının içinde, anlattığım hikayenin görüntüleri var. Toprak her şeyi görür, her şeyi hafızasına alır ve her şeyin tanıdığıdır. Şuanda bile bizi bir şekilde izliyor. Bunların hepsi toprak olmak için birer aracı. Toprağın Sesi Projesinde Menemen saksılarını bir odanın içerisinde ters çevirip insanların o saksılara vurmalarını istedim. Zamanın sesini dinleyin dedim. Çünkü o ses bize geçmişten bazı mektuplar yazıyor. Çağlar geçti, ölenler oldu, cinayetler, ihanetler, sevinçler yaşandı ve toprak her şeyi görüyor. Ben boyutçu olduğum için bu sesi nasıl heykelleştirebilirim diye düşündüm. Üstteki yeşil frekans aralıklarını kaldırayım, ortaya çıkan görüntüleri heykel yapayım dedim. Çanak sesini kaydettim. Alttaki spektrum bölgesinde inanılmaz görüntüler ortaya çıktı. 2 bin kişi kurduğum konteynırı ziyaret ederek ses bıraktı. Yakında onların analizleri başlayacak. Analizlerden dikili sütun oluşturup küçük heykelcikler yapılacak diye konuştu.
HAYATINDA İLK DEFA HEYKELLE TANIŞANLAR OLDU
İzmirde çok sayıda eseri bulunan Erman, Ahmet Piriştina Anıtının diğerlerinden farkı olduğunu söylüyor: İzmirde yaptığım çok çalışma var. Ahmet Piriştina Anıtı sıra dışı bir çalışma. Orada da 8 bin İzmirlinin el kalıplarını aldık. Ahmet Piriştina için sen de bir el ver diye bir kampanya yaptık. Onun ceketli, pantolonlu bir heykelinin yapılmasını istemiyordum. Projem bunun önüne geçti. O zaman Muzaffer Tunca Konak Belediye Başkanı idi. Ses getiren bir proje oldu. 15 bine yakın kişi çadıra girdi. Heykeli anlattık. Belki hayatında ilk defa heykelle tanışanlar oldu. Diğer çalışmalarından da örnekler veren Erman, Aşık Veysel heykelinin önemine vurgu yapıyor: Türkiyedeki Aşık Veysel heykellerine bir alternatiftir. Genelde dekupaj yaparlar. Ben sadık yârim kara topraktır sözünden yola çıkıp, onu kökleri topraktan çıkan bir ağaç gibi düşündüm. Hem topraktan alıyor, hem de toprağa veriyor. Bir de gözleri görmüyor diye gönül gözü yaptım. Geceleri yanıyor. Bunun dışında Selçuktaki Meryem Ana Heykeli var. Bayraklıda 3 fidan heykelim var. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslanın hücre arkadaşı Mete Ertekin finalde atölyeye geldi. Deniz Gezmişin yüzünü onun yönlendirmeleriyle çalıştım. Çok anlamlı bir çalışma oldu. 'Terimizle arkanızdayız' diye bir slogan vardı. Türkiyeden ve tüm dünyadan terli tişörtler istedim. Ter emeğin aynasıdır. Emeğin en önemli göstergesidir. Tişörtleri yıkamadan bana gönderin dedim. Bin 100 kişi kargoyla tişörtlerini gönderdi.
BERGAMA HALKI HEYKELLERE İLGİLİ
Karşıyaka, Konak gibi ilçelerde de çok sayıda eseri yer alan Erman'ın, Bergamada önemli heykelleri bulunuyor: Bergama Belediye Başkanı da çok geniş vizyonlu biri. Bergamaya ilk olarak 92de Yunus Emre heykelini yapmıştım. Yıllar sonra üç tane çok güzel heykel kazandırdık. Dr. Galen, Bergama Efesi, Bergamalı Kadriyi yaptık. Bergamalı Kadri çok önemli bir şahıs. Türk dil bilimini Osmanlıcadan Türkçeleştiren dil kurallarını yazan ilk kişi. Bergama halkının heykele olan ilgisi çok güzel. Alsancakta Gazeteci İsmail Sivri heykeli var. Karşıyakada 97 yılında yaptığım Yılanlı At heykeli var. Demokrasi Meydanında Atatürk heykeli var. Çevre ilçelerde yaptığım heykeller var. Yurtdışında Marsilya Sanat Tarihi Müzesinde Artemis heykeli var.
ŞU ANA KADAR YETİŞTİREMEDİĞİM PROJEM OLMADI
Heykel çalışmalarının dışında kendi çalışmalarını da devam ettiren Erman, beş yıldır müzikle de ilgileniyor: "Ney üflüyorum. Dünya çapında ünlü olan Yavuz Akalın hocam. İzmirde olması ve beni kabul etmesi büyük şans ondan ders alıyorum. Fotoğraf çekiyorum. Resim yapıyorum. Onlar hep beni zenginleştiren ve bana hacim katan şeyler. Resim atölyem var. Ufak tefek takılar yapıyorum. Çevremi çok izleyen biriyim. Günlük olayları takip ederim. Disiplinliyimdir. Sabah 7.30da atölyede olurum. Sabah 9a kadar haberleri ve makale okurum. Şuana kadar yetiştiremediğim hiçbir projem olmadı. Ekiplerimi sağlam kurarım, anlaşmalarımı baştan yaparım.
EKİN ERMAN KİMDİR?
1959 İstanbul doğumlu. İlk orta öğrenimini İstanbulda yaptı. Öğrenimine 6 yıl ara verdi. 1976 yılında Gorbon Işıl Seramik Fabrikasına girdi. Sanat seramiği bölümünde 4 yıl çalıştı voleybol oynadı. Türk milli takımına kadar yükseldi. Fabrikada çalışırken akşam lisesine başladı ve bitirdi. Transfer olduğu Bursada kendi seramik atölyesini açtı. 1986 yılında İstanbula gitti. Hüseyin Gezerle anıt çalışmaları yaptı. 1987 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Heykel Bölümünü kazandı. 1991 yılında bitirdi 1991 de atölyesini açtı. 1996 yılından itibaren Kaklıç köyündeki kendi atölyesinde çalışmaktadır. Sanatçı 1991-2005 yılları arasında Karşıyaka Belediyesi seramik ve heykel öğretmenliğini 1993-1998de İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde saat ücretli olarak kalıp döküm ve heykel dersleri vermiştir. 1991 yılından beri sayısız festivalde binlerce çocukla atölye çalışmaları yapmıştır 3 yıl bir anaokulunda seramik ve heykel öğretmenliği yapmıştır. Seramik fabrikasında çalışırken yurt içinde ve yurt dışında birçok koleksiyona eserleri satın alınmıştır. 1991 yılından beri İzmir de ve İzmir dışında birçok anıta imza atmıştır. Sanatçının Yol kenarı(2001), Ninni(2003) ve Toprağın sesleri(2007) adlı 3 kişisel sergisi bulunmaktadır. 1985 yılından beri fotoğraf sanatıyla uğraşan sanatçı birçok karma sergiye katılmış ödüller almıştır Ninni sergisinden sonra video ve kısa filmle ilgilenmeye başlamıştır. Ninni Romanya art aiud 2005 kısa film festivalinde en iyi film olarak değerlendirilmiştir, filmlerinin müziklerini ve montajını da yapan Ekin Erman bu konuda da kendini geliştirmeye devam etmektedir.
Haber Merkezi