İzmir’in oyuncu fabrikası

Sinema ve dizi sektörüne oyuncu temin eden “Rİ Cast” ekibi, çalışmalarıyla beğeni topluyor. Kamera arkasının emekçileriyle, sektör hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik


  • Oluşturulma Tarihi : 02.03.2016 09:48
  • Güncelleme Tarihi : 02.03.2016 09:48
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’in oyuncu fabrikası

EMİRCAN IŞILDAK

İzmir’de Rezzan İzmirlioğlu öncülüğünde kurulan, “Rİ Cast” sinema ve dizi çekimleri için oyuncu temin ediyor. Sektörün en önemli oyuncu fabrikası ve sermayesini oluşturan ajanslardan biri olan Rİ Cast, bugüne kadar sayısız proje ile kamera önü ve kamera arkasına hizmet veriyor.

Rİ Cast’ın kurucusu Rezzan İzmirlioğlu, Asistan Aslıhan Durak ve Yardımcı Oyuncu Mustafa Sever ile sinema ve dizileri konuştuk.

“OYUNCU TEMİN EDİYORUZ”

Kurucu Rezzan İzmirlioğlu, ajans çalışmaları hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin her yerinde oyuncu temin ettiklerini söyleyen İzmirlioğlu, “Biz bir cast ajansıyız. Sinema filmlerine, dizilere ya da diğer projelere oyuncu veya yardımcı oyuncu temin etmek için çalışıyoruz. Çekimler öncesi projeyi yürütenler bizimle iletişime geçerler ve biz de bu ihtiyaçları doğrultusunda Türkiye’nin neresinde olursa olsun oyuncu temin ederiz. Bu doğrultuda öncelikle filmin veya dizinin konusunu öğreniyoruz. Ona göre de castımızı veriyoruz. Eğer çekimler İzmir içerisindeyse elimizdeki oyuncu havuzundan, donelerden faydalanıyoruz. Çekimlerin şehir dışında olduğu zamanlarda da bir hafta ya da 10 gün önce çekimin yapıldığı şehre gidiyoruz. Oradaki halkla kaynaşıyoruz, bir araya geliyoruz. Yerel bir cast oluşturuyoruz. Kısacası sırtımızda çanta, sokaklarda gezip insanlara projenin konusunu anlatıyoruz, bilgilendiriyoruz. Sonucunda da yardımcı oyuncu bulmuş oluyoruz. Gittiğimiz yerlerde devlet tiyatrosu ya da şehir tiyatrosu varsa randevu alarak görüşüyoruz. Konumuz için nasıl kişiler gerekiyorsa, ki bunlar her çeşit insan karakter ve fiziksel yapısına sahip kişiler olabiliyor. Örneğin, yaşlı, çocuk, bebek, kadın, erkek karakterler buluyoruz” dedi.

“İZMİR DOĞAL BİR PLATO”

“Genelde yoğunluk zamanlarımız mart aylarından sonra gerçekleşebiliyor. Fakat bu yoğunluk da değişkenlik gösterebilecek bir etken. Genellikle zaman belli olmayabiliyor. Örneğin, kış döneminde İzmir’de ‘Yüzyıllık Mühür’ isimli bir proje vardı. Bizler her gün o projeye asker temin ediyorduk. Ağırlıklı olarak 18-20 yaş arası, esmer Türk askeri niteliğinde yardımcı oyuncular bulduk. Bunun dışında kumral veya sarışın İngiliz askerlerini oynayacak kişilere ulaştık. Ekibimizdeki arkadaşlarımız bu doğrultuda okullara gittiler. Aranan özellikleri taşıyabilecek kişiler buldular. Fotoğraflarını çekip, iletişim kurdular. Daha sonra o arkadaşları sete götürüyoruz. Çekimler yapılıyor” diyen İzmirlioğlu, İzmir’in sektördeki yeri ile ilgili konuştu. İzmir’in maliyet açısından yapımcılara dezavantaj yarattığını ifade eden İzmirlioğlu, “İzmir doğal şartlar bakımından çok elverişli. Yani bir film platosu olarak bakıldığında, çekim yapılabilmesi için gayet güzel bir konuma sahip. Ancak bu sektörde İstanbul her zaman bir numaradaki yerini koruyor. Yapım firmaları kentimizde çekim yapmayı kabul ediyor, severek geliyor. Fakat pahalılıktan yakınıyorlar. Kısacası ‘Ben burada dizi çekmeye geldim’ diyen bir yapımcı için İzmir, maliyet anlamında iki kat pahalı olabiliyor. Bu bölgelere yapımcılar amiyane tabirle 40 yılda bir geliyorlar. Durum böyle olunca da herkes para kazanmanın derdine düşüyor. Filmin yapım ekibinin büyük maliyeti oluyor. En büyük etkenlerden biri konaklama. Çünkü İstanbul’da set bittiği zaman akşam herkes evine dönmüş oluyor. Fakat İzmir’e geldikleri zaman, burada kalacak yer için ekstra bir masraf yapmış oluyorlar. İzmir demek artı bir bütçe demek. Dolayısıyla İzmir’e gelen yapımcılar veya projeyi yürütenler, yalnızca İzmir dokusunun ön planda olabileceği çekimler için gelmeye özen gösteriyorlar. Diğer alışılagelmiş çekimler ya da iç mekan çekimleri için İstanbul’da kalıyorlar. Bazen İzmir eksenli yapımlarda bile buraya gelmekten imtina edilebiliyor. En basiti bir Saat Kulesi çekimi, Kadifekale’den bir kuşbakışı İzmir panoraması alınıp, diğer çekimleri başka yerlerde yapılabiliyor. Bunun örneklerini de daha önce gördük” değerlendirmesini yaptı.

“İZMİR SİNEMAYA MERAKLI”

Rİ Cast ekibinden Asistan Aslıhan Durak ise kentin sektöre bakışını özetleyerek, “İzmir bu konularda oldukça meraklı görünüyor. İstanbul’la kıyaslayacak olursak, İzmir halkı daha heyecanlı. İstanbul’da yaşayanlar artık doymuş durumdalar. Bu iş tamamen zevk işi, sevilmesi gerekiyor. Çoğunlukla sete götürdüğümüz yardımcı oyuncular, bu işten inanılmaz keyif alıyorlar. Çekim biter bitmez, tekrar gelmek istiyorlar. Bazen sevmeyenler de olabiliyor. Bir daha sete gelmek istemiyor. Bu durum kişiye göre değişiyor” dedi. 

Ekip olarak en büyük kaynaklarının insan olduğunun altını çizen Durak, “Biz bir ekip işi yapıyoruz. Her zaman da insanlarla uğraşıyoruz, çünkü elimizdeki malzeme insandan başka bir şey değil. Sermayemiz insan diyebilirim. Ancak severek yaptığımız zaman keyif alıyoruz. Yardımcı oyuncular da aynı şekilde işi özümseyerek ve severek yaptıkları zaman ortaya çok güzel işler çıkıyor” ifadelerini kullandı.

“HER SABAH YENİ HEYECANA UYANIYORUZ”

Cast çalışmaları ve çekimler için yaptıkları hazırlıklardan da bahseden Durak, “Yüzyıllık Mühür isimli proje, 20 bölümlük bir dizi. Bölüm bölüm çekiliyor. Bu dizinin çekimlerini de Aliağa ve Foça’da gerçekleştirdik. Kış şartları altında oldukça zorlandık diyebilirim. Ancak zorluklarla da olsa başarılı şekilde tamamladık. Her türlü hava şartına maruz kalsak da bizim için keyifli bir projeydi. Mart ayı içerisinde dizinin devam filmi çekilecek. Yapım ekibi de film için tekrar İzmir’e gelecek. Bizler, yaptığımız işe bir aile işi olarak bakıyoruz. Her sabah uyandığımızda da yeni bir heyecan, yeni bir aksiyon oluşuyor. Sabah saat 5.30’da insanları uyandırmaya başlıyoruz. Herkesi evlerinden alıp, çekimlerin yapıldığı sete götürüyoruz. Onları hazırlıyoruz, kostümlerini giyiyorlar ve çekim için hazır hale geliyorlar. Bizim de ilk etap işimiz sonlanmış oluyor. Hazırlığa kadar çok yoğun bir koşuşturma içerisinde oluyoruz. Hazırlıktan sonra da derin oh çekip, nefes alıyoruz” dedi.

İZMİR’E TANITIM

Yardımcı Oyuncu Mustafa Sever ise, proje çekimlerinin kente yaptığı katkıdan söz ederek, “İzmir’de bir set kurulması demek, o yerin reklamının da yapılması demek anlamına geliyor. Gelenler, çekimlerin yapıldığı mekanı ya da bölgeyi tanıtıyorlar. Çevresindekilerle paylaşıyorlar. Zaten yayın aşamasında da doğal olarak bir tanıtım gerçekleşmiş oluyor. Bunlar ciddi anlamda kente katkı sağlıyor. Kent turizmini geliştirebiliyor” yorumunda bulundu.

Set ortamının oyuncular için heyecan uyandıran bir yer olduğunu ifade eden Sever, “Oyuncular için ekranda kendilerini görmek çok değişik bir his veriyor. Çekimler onlar için değerli bir anı olarak kalıyor. Bazen figüran olarak, yardımcı oyuncu olarak bu işe girip, buradan yükselenler de olabiliyor. Yetenekli kişiler çıkabiliyor. Zaman içerisinde yol kat edebiliyorlar. Tabi bunları yapabilmek için hevesli olmak, istekli olmak gerekiyor. Çok iyi gözlem yeteneğine sahip olmak gerekiyor” dedi. Oyunculuğa başlama hikayesini de anlatan Sever, “2013 yılında Çanakkale’de “Eyvah Eyvah” filmi çekiliyordu. Ben de filmin çekildiği dönemde üniversite öğrencisiydim. O gün çok büyük bir tesadüf gerçekleşti. Arkadaşımla konuşurken kahkaha atmıştım. Benim kahkahamı Rezzan Hanım duydu ve benim yanıma geldi. Kendisiyle tanıştık ve aynı gün kendimi sette buldum. Filmin başrol oyuncusu Ata Demirer ile karşılıklı oturup, sohbet havasında bir sahne çektik. Daha sonra yönetmenin isteği ile bir sinema filminde daha görev aldım. Filmden iki hafta sonra da Ayvalık’ta çekimleri olan diziye giriş yaptım. İçimdeki heyecan ve istekle adım adım yükselmeye başladım. Son olarak da Yüzyıllık Mühür’de iki ay boyunca rol aldım. TRT’nin belgeselinde ve devamında bir dizide tekrar görev yapma şansı buldum” dedi.

“BÜYÜK EMEK VERİLİYOR”

Sever oyunculukta adım adım ilerlemenin sonuca ulaştıracağını belirterek, “Setlerde çok büyük emekler veriliyor. Yardımcı oyuncular da kısa bir sahne için bile saatlerce tekrar çekebiliyorlar. Ancak sabrettiğinizde ve yeterince istediğinizde mutlaka karşılığını görmüş oluyorsunuz. Ekranda kendinizi görmek, ünlü ve başarılı oyuncularla birlikte çekim yapmak ve izlemek bu yorgunluğu alıyor diye düşünüyorum. Bu yolda adım adım ilerlemenin gerekliliğinin bilinmesi lazım. Başarılı olunmak isteniyorsa da çok çalışıp, sabredilmeli” dedi. Çekim yapılan yerlerin sanat eseri haline geldiğini ifade eden Sever, ayrıca herkesi bu sektörü yakından tanımaya davet ederek, “Bu işler tamamıyla bir sanat eseri. Setler bambaşka bir dünya. Yapım ekipleri gittikleri yerleri bir sanat dünyasına çevirmiş oluyorlar. Örneğin son projede çekimlerin yapıldığı Aliağa’nın Hacı Ömerli Köyü, terk edilmiş bir vaziyetteydi. Ancak o bölgeye yüksek miktarlarda paralar harcayıp, o bölge restore edildi. Tüm sokaklar o dönemin aslına uygun şekilde boyandı. Çevre düzenlemeleri yapıldı. İnsanlara o dönemin kostümleri giydirildi. Çanakkale Savaşı’nı anlatan bir yapım olduğu için, atmosfer de ona göre ayarlandı. Kesinlikle herkesin ajansa kayıt yaptırmasını tavsiye ediyorum. Bu insanlar için hem bir sosyal etkinlik, hem de güzel bir avantaj. Buradan kişiler hiç tahmin etmedikleri noktalara da gelebilirler, istenildiği takdirde yalnızca boş vakit geçirip, para da kazanabilirler” sözlerini sarf etti.

Haber Merkezi