Sayfa Yükleniyor...
İzmir Müzik Akademisi kurucularından Bahar Almaç ve Güvenç Birer amaçlarının insana yaşama sevinci kazandıran müziği her kesime ulaştırmak olduğunu söyledi
NİLGÜN TAZE
Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı Koro Şefliği Bölümü mezunu olan Bahar Almaç ve Güvenç Birer bir buçuk sene önce açtıkları İzmir Müzik Akademisi (İZMA) kanalıyla her yaştan ve kesimden insana ulaşmaya çalıştıklarını belirterek, müziğin insana hayattan keyif almasını sağlayan yaşama sevincini kazandırdığını söyledi.
Konservatuar ve Güzel Sanatlar sınavlarına hazırlanmak isteyen öğrenciler için profesyonel kadrolarıyla hizmet verdiklerini söyleyen Bahar Almaç, haftanın dört günü bu öğrenciler için hızlandırılmış program uyguladıklarını belirterek, Öğrencilerimize sanki konservatuvarda sınava gireceklermiş gibi kurumumuz dışından bir heyet çağırarak bir komisyon kuruyoruz. Sınav öncesi kurumumuzda girdikleri bu sınavla öğrencilerimizin istedikleri bölümleri kazanma şansı daha da yükselmiş oluyor. İZKA aynı zamanda bir kültür merkezi havasında da hizmet veriyor. 5 yaşından 75e kadar olan yaş gurubuna piyano, keman, flüt, bağlama, gitar, ud gibi çeşitli dallarımızda eğitim veriyoruz. Eğitimi pek fazla yerde bulunmayan kemençe derslerini dahi talep olduğu takdirde merkezimizde verebiliyoruz. Ege Üniversitesinden mezun olmamızdan dolayı üniversiteden öğretmen arkadaşlarımızı davet edebiliyoruz. Ben ud Bahar hocamız da bağlama çaldığı için bizi tanıyan çevremiz özellikle bu dallarda eğitim almak için bize müracaat ediyorlar. Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği Korosu, Çocuk Korosu ve Çok Sesli ve Popüler Müzik korolarımız rağbet gören korolarımız arasında. Nota sol fej eğitimlerimizi 70 kişilik kapasitesiyle terasımızda samimi bir ortam sağlayarak öğrenmelerini sağlıyoruz. Ayda bir dışardan getirdiğimiz arkadaşlarımızda imza tanıtım günleri de yapıyoruz. Müzik Kahvesi ismini verdiğimiz kafeteryamızda müzikle ilgisi olan herkes bu etkinlikleri takip edebiliyor dedi.
PİYANO BAŞLANGIÇ DERSİDİR
Müzik öğrenmenin yaşının olmadığını ve her yaştan insanın istediği zaman kendine yakın hissettiği herhangi bir dalda müzik eğitimi alabileceğini ifade eden Güvenç Birer, anne babaların çocuklarını küçük yaşta müziğe yönlendirmek istediklerini belirterek, İlk olarak çocukları piyano ile tanıştırıyoruz. Bunun nedeni tuşlara bastığınız an da geri dönüşüm alınması. Beyin ve beden hareketlerini çok küçük yaşlarda oldukları için kontrol edemeyen çocuklarımız, bir keman ve gitarla kıyaslandığında piyanoyu daha rahat ve severek öğreniyorlar. Bizler eğitmenler olarak çocuklara zor gelen müzik dallarımızı müzikten soğumamaları için tavsiye etmiyoruz. Deneyimlerimizle sabittir ki piyano her zaman başlangıç olarak iyi bir kulak eğitimi de vermiş olur. Piyano da sağ el için ayrı sol için ayrı yazılmış çift notalama denilen sistem vardır. Dolayısıyla da beyni ikiye bölmüş olursunuz. Bu çocuğun hem gelişimini sağlar hem de müziğin temel bilgilerini öğrenmesini. Piyanoyla müzik öğrenmeye başlayanlar illaki piyanist olacaklar diye bir kaide yok. Piyano ile başlayıp daha sonra kalplerinde yatan dala geçiş yapabilirler ifadelerini kullandı.
MÜZİK İNSANI DÖNÜŞTÜRÜR
Müzikle ilgili insanların ilgili olmayanlar insanlarla kıyaslandığında daha duyarlı ve daha fazla yaşama sevincine sahip olduklarını belirten Almaç, erkeklerin kahvede, kadınların günlerde vakitlerini harcaması yerine bir enstrüman çalarak ya da bir eser öğrenerek topluluk içinde yer almasının kendilerine daha iyi geleceğini ifade ederek, Belli bir yaşa kadar müzikle ilgilenmeyen insanların ilgilendikleri bir dalda eğitim almak için merkezimize geldiklerinde kısa bir süre sonra psikolojik olarak dönüştüklerini gözlemliyoruz. Daha neşeli, daha duyarlı hale dönüşen bu insanlar ayrıca kendilerini içinde güven barındıran daha farklı bir öz güvenle ifade etmeye başlıyorlar. Buna en çok emekli insanlar dahil oluyor. Yıllarını çalışarak geçirmiş bu insanların içlerinde ukde olarak kalmış müzik dalını öğrenmeye karar verdiklerinde bir solo yapması onlarda bir terapi etkisi uyandırıyor. Toplum olarak yaşama sevincimizi kaybettiğimiz gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda müziğin insan ruhuna olan olumlu etkisi yadsınamaz. Müziğin diğer bir olumlu etkisi de kişilikleri değişen insanlar çevrelerini de olumlu yönde değiştiriyor. Örneğin artık kahvede vakit geçirmek yerine sanat merkezleri gibi daha nitelikli yerleri tercih eder hale geliyorlar açıklamasını yaptı.
Haber Merkezi