Korona pandemisi tiyatroları zora soktu

Tiyatroyu ve oyunculuğu kendine hayat biçimi olarak edinmiş Sedat Atamtürk, ile tiyatronun sorunlarını konuştuk. Atamtürk, “Bu dönemde, birçok amatör ruhla kurulan tiyatro sahnesi kiralarını, elektrik paralarını veremez oldular ve perdelerini kapatmak zorunda kaldılar” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 10.02.2021 08:13
  • Güncelleme Tarihi : 10.02.2021 08:13
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Korona pandemisi tiyatroları zora soktu

Tiyatro Yolcuları Genel Sanat Yönetmeni ve Kurs Sorumlusu Sedat Atamtürk, tiyatroyu ve oyunculuğu kendisine hayat biçimi olarak edinmiş. Sanata olan aşkı uzun yıllara dayanıyor. Ankara Başkent Tiyatrolarında, tiyatro yaptıktan sonra 2010 yılında Tiyatro Yolcuları Ankara Grubunun Genel Sanat Yönetmenliği görevini üstlenen sanatçı tiyatroda yaptığı çalışmalarla parmak ısırtıyor. Birçok oyunun yazarlığını yapan ve sahnede yer alan isim tiyatroya yeni isimlerin kazandırılmasına katkı sağlıyor. Ancak Korona Pandemisi nedeniyle birçok tiyatro sahnesi gibi zor günler geçirdiklerini söyleyen Atamtürk, “Oyuncuyu var eden seyircidir onun için pandemi döneminde sahnemizden ve seyircimizden uzak kaldık. Tiyatro uzaktan yapılan bir sanat değildir onun için bu dönemde perdemizi maalesef kapatmak zorunda kaldık. Birçok amatör ruhla kurulan tiyatrolar kiralarını, elektrik paralarını veremez oldular ve perdelerini kapatmak zorunda kaldılar” diyor ve bu zorlu yoldan çıkışın ancak destek ile mümkün olabileceğinin altını çiziyor.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Tiyatroyu ve oyunculuğu kendisine hayat biçimi olarak edinmiş, sanatın, İnsanın içindeki iyi yönünü ortaya çıkarıp onu büyütüp iyi insan yaptığına inanan, her zaman çırak olarak kalacak bir tiyatro işçisiyim.

Tiyatro sevdanızın başlangıcı nasıl oldu, bu alanda ne tür çalışmalara imza atıyorsunuz?

Bazı sevgiler doğuştan gelir. Kendimi bildim bileli hep tiyatroyu sevdim, ona inandım ve o’nun içindeydim. Ankara Başkent Tiyatrolarında uzunca yıllar tiyatro yaptıktan sonra 2010 yılında Tiyatro Yolcuları Ankara gurubunun Genel Sanat Yönetmenliğini yapmaya başladım ayrıca o yıl Altı Nokta Körler Derneğinde Tiyatro Altı Noktayı kurarak görme engelli insanlara tiyatro eğitimi vererek yazarlığını ve yönetmenliğini yaptığım ‘Karış Karış’ adlı tiyatro oyunu ile sahneye çıkmalarını sağladım çünkü tiyatro evrenseldi onun için de görme engelli insanlarında tiyatroyu yapmaya hakları vardı. ‘Karış Karış’ adlı tiyatro oyunu Türkiye’de görme engelli insanlar üzerine yazılan tek perdelik tek oyun olmakla birlikte yanında Sarı Kurdele adlı tiyatro oyunumu da görme engelli bir insandan yola çıkarak yazdım. Bu oyunları Şeytanın Tozu ve Dört Kafadar Koronaya Karşı… Bir çocuk tiyatrosudur. Tiyatro oyunlarım izlerken hiçbir oyunumdan telif ücreti almadım çünkü para kazanmak için değil kutsal tiyatroya hizmet etmek için yazmıştım bu oyunları. Halen Tiyatro Yolcuları gurubunun genel sanat yönetmenliğini sürdürürken tiyatro eğitimleri veriyor ve amatör ruhun, ekip olmanın, eğitimin, karakterli oyuncu olmanın önemini anlatarak arkadaşlarıma tecrübelerimi ve deneyimlerimi paylaşıyorum. Pandemiden dolayı sahnemizden uzak kaldığımız bu aralarda Instagram sayfamızda kültürel ve sanatsal sohbetlerle cuma akşamları saat 21.00’dea seyircimizle buluşuyoruz.

BENİM TİYATROM DEĞİL, BİZİM TİYATROMUZ

Biraz bize ‘Tiyatro Yolcuları’ topluluğundan söz eder misiniz?

Tiyatro Yolcuları 1995 yılında Ankara da kurulmuştur. Yolculuğuna 1998 de Mersin’de Polat İnangül önderliğinde Deniz Sandalcı ve Güray Görkem adlı üç tiyatro yolcusu tarafından devam etmiştir. Çalışmalarına Okul haçlıklarıyla kiraladıkları köhne bir dükkanda plastik meyve kasaları, üç metrekare sulta ve bir top siyah kumaştan kurdukları sahnede başlayan Tiyatro Yolcuları… Turgut Özakman’ın ‘Duvarların Ötesi’ adlı oyunla ve Polat İnangül’ün ‘Şaşkın Arı Kaybolunca’ adlı çocuk oyunu ile ilk sezon oyunlarının açılışını yapmışlardır. Bugüne kadar: Ada, Şeyh Bedrettin Destanı, Ölüm Uykudaydı, Pusuda, Seni Çok Seviyorum, Rumuz Goncagül, Karış Karış, Köprüden Önce Son Çıkış, Dokuz Canlı, Ah Aşk, Düşlerimde Düştüm, Yolcu, Lütfen Kızımla Evlenir Misiniz gibi birçok oyunu sergilemiştir. Yolcular rol tiyatrosu olarak kurulmamış olup eğitim amaçlı bit tiyatro gurubudur. Amatör ruhun, ekip bilincinin, eğitimin ne kadar önemli olduğunun öncelikle öğrencilere verilmesini tiyatronun sadece sahneye çıkmaktan ibaret olmadığının anlatılması amaçlanmıştır. Bunların yanında bu benim tiyatrom değil bizim tiyatromuz mantığının da verilmesi amaçlanırken patron tiyatrosu değil biz mantığın verilmesi amaçlanmıştır…

Genç tiyatrocuların sanata kazandırılması bağlamında kurslar veriyorsunuz. Kurslarınızın içeriğinden kısaca bahseder misiniz?

Yolcular rol tiyatrosu değil eğitim amaçlı bir gurup olup ses- nefes, diyafram, yaratıcı drama, oyunculuk, dramatik yazarlık, diksiyon, sahne bilgisi, metin inceleme eğitimleri verilmektedir. Bunların yanında tiyatromuzdaki arkadaşlarımıza sorumluluklar vererek: arşiv sorumlusu, dekor sorumlusu, tiyatromuzun yazıcısı gibi biz ve aile mantığı ile çalışmalarını yapmaktadır.

PERDELERİNİ KAPATMAK ZORUNDA KALDILAR

Sanatta var olan sorunlar korona pandemisi ile daha da derinlik kazandı. Siz bu dönemde ne tür sıkıntılar yaşamaktasınız?

Öncelikle seyirci var olmazsa oyuncu da olmaz. Oyuncuyu var eden seyircidir onun için pandemi döneminde sahnemizden ve seyircimizden uzak kaldık. Tiyatro uzaktan yapılan bir sanat değildir onun için bu dönemde perdemizi maalesef kapatmak zorunda kaldık. Birçok amatör ruhla kurulan tiyatrolar kiralarını, elektrik paralarını veremez oldular ve perdelerini kapatmak zorunda kaldılar.

Sıkıntıların aşılması konusunda ne tür öneriler getirirsiniz?

Devlet tiyatroları ve belediyeler amatör ruhla kurulan tiyatrolara her anlamda destek olmalı öncelikle. Sıfır imkanlar ile oyun çıkaran, var olmaya çalışan bu tiyatrolar desteklenmeli.

Nasıl içerikte oyunlar yazıyorsunuz?

Ben tiyatro oyunu yazıyorum. Yazmak tarif edilemez bir duygu benim için. Görme engelliler için iki oyun yazdım. Uyuşturucu bağımlılığı için ve korona virüsü için yazdığım çocuk tiyatrosu var. Bundan sonraki oyunumu kadına şiddet üzerine yazmayı düşünüyorum yani farklı temalar üzerinden oyunlarımı yazıyorum

HER İLDE ŞEHİR TİYATROSU KURULMALI

İstanbul gibi büyükşehirlerde Şehir Tiyatrolarının olduğu biliniyor. İzmir’de söz konusu değil sanırım. Pandemide ise bu fikir daha da imkansızlaştı. Sizlerin Şehir Tiyatrolarına ilişkin düşüncelerini öğrenebilir miyiz?

Her ilde şehir tiyatrosu kurulmalı kesinlikle. Kendi iç tüzüğünü geliştiren, özgür ve hiçbir ideolojinin etkisi altında kalmadan tiyatrosunu yapmalı ve halka buluşmalıdır ve devletin bu anlamda bir sanat politikasının olması gerekir. Örnek veriyorum: Devlet nüfusu 20 bin ile 30 bin arasında olan yerlerde bir şehir tiyatrosu kurulması zorunluluğu getirmeli bunu da kanuna bağlamalı ve belediyelerde destek vermelidir. Çok üzgünüm ama Ankara’da da bir şehir tiyatrosu yok maalesef. Şehir tiyatroları kurs veren, oyun çıkaran, oyuncu yetiştiren bir mantıkla hareket etmeli. Çok üzgünüm ki kurulan birçok şehir tiyatrosunda bırakın oyun çıkarmayı bir tiyatro oyunu bile okunmuyor. Yakın zaman başıma gelen bir olaydan söz edeyim: Dört Kafadar Koronaya Karşı adlı çocuk tiyatrosu yazdım ve onlarca şehir tiyatrosuna gönderdim oyunumu ama maalesef birisi bile oyununuzu okudum iyi olmuş ya da kötü olmuş diye bir geri dönüş yapmadı…

Salgın sürecinde evde tiyatro olayını gerçekleştiren birçok tiyatrocu oldu. Sizlerin böyle bir çalışması var mı?

Evde tiyatro nasıl yapılır ki? Tiyatro uzaktan yapılmaz, yapılamaz. Gurubun enerjisi vardır bir kere. Tiyatro yakın yapılan bir sanattır. Evden nasıl doğaçlama yapacaksınız? Evden nasıl oyun yöneteceksiniz? Evden nasıl duyguya girme çalışması yapacaksınız ki? Evden yapacağınız şey arkadaşlarınızı karşınıza alıp kuram çalışmaktan başka ne olabilir ki…

Haber Merkezi