Küçükaydın, aşık geleneğini anlattı

İzmir Halk Ozanları Derneği Başkan Yardımcısı Mahmut Küçükaydın ile aşık geleneği ve şiirler üzerine hoş bir söyleşi gerçekleştirdik. Küçükaydın aşıklar hakkında önemli paylaşımlarda bulundu


  • Oluşturulma Tarihi : 08.05.2016 06:45
  • Güncelleme Tarihi : 08.05.2016 06:45
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Küçükaydın, aşık geleneğini anlattı haberinin görseli

ONURHAN ALPAGUT

Kendisinin de gençlik yıllarında muhabirlik yaptığını anımsatarak röportaja başlıyor Mahmut Küçükaydın, hatta öyle ki ilk işe başladığında spor bilgisi olmamasına rağmen, spor muhabirliği yaptığını söylüyor ve bana kısa bir anısını anlatıyor. Karşılıklı gülüşmelerden sonrasında röportajımıza başlıyoruz…

Mahmut Bey, isterseniz öncelikli olarak sizi tanımayanlar için bize kısaca kendinizden bahsedin…

1949 Şanlıurfa Siverek'te doğdum. Çocukluğumda zamanın İrfan adlı gazetesinde çalışıyordum. Askere gidene kadar doğduğum yer olan Siverek'ten hiç ayrılmadım. Daha sonra Askerlik sebebiyle güzel ülkemizin Ağrı iline gittim ve orda vatani görevimi tamamladım. Askerlik görevini tamamlamamın ardından İzmir'e yerleştim. Bölgede bulunan bir basım evinde işe başladım. 15 yıl süre ile burada bulundum. Daha sonrasında asıl mesleğim olan Muhabirliğe ve Türkiye genelinde Reklamcılığa başladım. O dönemlerde tek başımaydım. Türkiye'nin herhangi bir yerine gidiyor, şehir'i tanıtan ışıklı tanıtıcı panolar hazırlıyordum. Yine o tanıtım panolarının etrafına reklamlar alarak işimi sürdürüyordum. 22 yıl Türkiye genelinde tek başıma çalıştım. Reklamcılık yaptım. Kendimi mesleğin kompedanı olarak tanımlayabilirim. İlerleyen yıllarda emekliye ayrıldıktan sonra İzmir Halk Aşıkları Derneği’nde başkan yardımcısı olarak göreve başladım. Ben aşık değilim, şarkı söyleyip, çalamam ancak söz yazarıyım. Kendime ait kaset ve CD'lerim var.

Bize şiirle olan serüveninizi anlatır mısınız?

Çocukluğumda edebiyat dersine hevesliydim. Sürekli şiirler ilgimi çekerdi. Gördüğüm şiirlerden esinlenerek, bir şeyler çıkarmaya çalışıyordum. Bunlara şiir denmezdi. Derneğe geldikten sonra başkanımız olan Celal Bey ile tanıştım. Kendisi şiirlerimi inceledi. Bana, “Şiir böyle yazılmaz” dedi. Bu işin yolunu ve kuralını öğretti. İstisnasız söyleyebilirim ki şu anda İzmir'de iyi şiir yazan insanlardan biriyim. Çocukluğumdan gelen heves hala devam ediyor.

Aşık edebiyatı ve şairlere günümüzde yeterince önem verildiğini düşünüyor musunuz?

Ne yazık ki yeteri kadar önem verilmiyor. Eski aşıklarımız günümüzde pek bilinmiyor. Derneğimizin 85 üyesi var. Ancak günümüz aşıkları bir takım yanlış hareketlerde bulundular. Bu kişiler gözden kayboldular. Aşıklığın ve şairliğin önemini bilemediler. Bizim kültürümüzde aşıklar sahnede birbirlerini her şeyi saz ve söz ile söyler atışırlar. Ancak tüm olanlar sahnede kalır. Atışmadan sonra birbirine sarılırlar. Ancak bunu bilmeyip, sahnede kavga edenler, alkol kullanıp sahneye çıkanlar bizim derneğimizi bitirdiler. Günümüzde aşıkta artık kalmadı.

Belediye ve hükümetten geleneğin sürdürülmesi adına yeterince destek aldığınızı söyleyebilir misiniz?

Bizler dernek olarak bugüne kadar çok sayıda konser düzenledik. Birçok belediye bize destek verdi. Bu arada İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden hiçbir zaman izin alamadık. Başkanımız çok sayıda dilekçe yazmamıza rağmen bize bir türlü cevap bile vermedi. Bazı belediyeler bizden desteklerini esirgemiyorlar. Önümüzdeki Ramazan ayı içerisinde 2 adet daha konser düzenlemeyi düşünüyoruz.  

Konser verdiğinizi söylediniz, peki ilgi ne durumda?

Konserlerimizi halka açık bir biçimde, açık hava konseri şeklinde düzenliyoruz. Parklarda, pazaryerlerinde gerçekleştiriyoruz. Bini aşkın seyircimiz oluyor. Kapalı salonları tercih etmiyoruz. Tamamen ücretsiz.

Gençlerin ozanlığa olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gençlerimiz ne yazık ki bilmiyorlar. Bununla ilgili konserlerimizde deneyimlerimiz mevcut. Gençlerimiz ozanlığı bilmiyor. Eski aşıklarımız ve eserleri tanınmıyor.

İzmirlilerimizin ozanlarımıza bakış açısı nedir?

Soğuktur. İzmir'de ozanları iyi karşılamıyorlar. Ne televizyon ne de radyoda ozanlarımızı göremezsiniz.

Sebebi sizce nedir?

İzmir aşıklığı yaşamayan bir il. Aşıklık kültürü pek bilinmiyor.

Aşıklık geleneği nedir, nereden çıkmıştır?

Aşıklık geleneği çok eski dönemlere dayanır. Dedekorkutlardan günümüze kadar usta-çıraklık ilişkisi şeklinde devam etmektedir. Aşık, iltica ile doğaçlama olarak içinden geldiği bir biçimde kendini ifade eder. Kendi içerisinde atışma dalları vardır. Bunlardan bir kaçı; koçaklama, taşlama, leb değmezdir.

Doğaçlamayı aşık geleneğinin olmazsa olmazı olarak kabul edebilir miyiz?

Evet… Olmazsa olmazıdır. Doğaçlaması olmayan zaten aşık olamaz.

Derneğinizin ne gibi sıkıntıları mevcut?

Birçok sıkıntımız mevcut. Bizler aşıklar olarak, yılda 2-3 konser veriyoruz. Bunu da yaparken zorlanıyoruz. Bazı belediyelerimizin destekleri ile anca gerçekleştirebiliyoruz. Bunun dışında da bir gelirimiz yok. Dernek olarak 85 adet üyemiz vardı. Bunların hepsi dernekten ayrıldı. Üyemiz yok, üye aidatımız yok. Başkanımız kendi cebinden derneğimizin tüm masraflarını karşılıyor. Derneğimiz sıkıntı içinde. Bu konuda çok sayıda belediyeye şiirsel şikayette bulundum. Ellerine mutlaka geçmiştir ancak herhangi bir destek alamadık.

Kendinize örnek aldığınız ozanlar var mıdır?

Tüm ozanlara sevgim ve saygım sonsuzdur. Kendime örnek aldığım pek çok ozanımız vardır. Bunlar arasında Aşık Mahsuni Şerif ve Ozan Arif'i sayabilirim.

Aşık atışması

Kızmayayım mı-Kızın be usta

Hep sen bana yazdın ben cevap verdim

Bir kez de ben sana yazmayayım mı?

Çevremde çok yanlış insanları gördüm

Ben bu insanlara kızmayayım mı? -Mahmut Küçükaydın

 

Yazdığıma cevap aldım her vade

Şimdi sıra sizin yazın ben usta

Kimseye yanlışım olmaz dünyada

Yanlış yapanlara kızın be usta -Taner Karataş

 

Kimi vardır ondan bundan çalıyor

Bu tip insanlar kendin biliyor

Kimi bu kültüre kara çalıyor

Şimdi ben bunları bozmayayım mı?- Mahmut Küçükaydın

 

İşi rast gitmesin emek çalanın

Hatır gönül kırıp günah alanın

Sermayesi olmaz yalan dolanın

Kirli oyunları bozun be usta- Taner Karataş

Mahmut Küçükaydın kimdir?

4 Mart 1949 yılında Şanlıurfa'nın Siverek İlçesi’nde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Siverek'te bitirdikten sonra babasının tayininin Şanlıurfa'ya çıkması ile birlikte eğitimini burada tamamladı. Babasının kendisini mesleği öğrenmesi için bölge gazetelerinden İrfan Gazetesi’ne vermesi ile birlikte bir süre gazetede çalıştı. Askerlik sonrası 1970 yılında İzmir'e yerleşti. Korsini Basın Evi’nde 11 yıl çalıştı. Sonrasında kendi işini kurarak 22 yıl Türkiye genelinde reklamcılık yaptı. Emekliye ayrıldıktan sonra İzmir Halk Ozanları Derneği ile tanıştı. Burada 2.ci başkanlık görevine gelen şair halen daha bu görevini sürdürmektedir.