- Kültür-Sanat
- 08.05.2025 15:35
Orhan Miroğlu’nun son kitabı, “Mağdurların Coğrafyasında- Arka Bahçemizdeki Halklar’ okurla buluşuyor
ERDAL EREK
Gazeteci Yazar Orhan Miroğlu’nun “Mağdurların Coğrafyasında -Arka Bahçemizdeki Halklar” adıyla yayınlanacak olan yeni kitabı, Mart ayının 15’nde kitapçı raflarında yerini alacak. Yakın zaman Türkiye tarihi ve toplumsal yüzleşme üzerine yazdığı kitaplarıyla bilinen Miroğlu, bir zamanlar Osmanlı toprakları olan Mezopotamya coğrafyasında yüzyıl sonra yaşananları hatırlatıyor, devletlerin ve toplumların iç çatışmalar sonucu çözülmesinin siyasi ve tarihi üzerinde duruyor.
KARA BULUTLAR DOLAŞIYOR
25. ve 26. Dönem AK Parti Mardin Milletvekili AK Parti MKYK Üyesi - Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı Miroğlu Kopernik yayınları tarafından basılan kitabın yazma süreci ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Kitaba konu olan coğrafya şimdiye kadar çeşitli isimler aldı. Ben kısaca ‘arka bahçemiz’ diyorum. Ama aslına bakarsanız, burası geçen yüzyılın ilk çeyreğine kadar Osmanlı vilayetlerinden ibaret bir diyardı. Arka bahçemiz değildi, bahçemizin ta kendisiydi. Ama ilk dünya savaşından galip gelenler ‘kılıç hakkını’ kullanarak sınırları çizdiler. Bir takım devletler kurdular. Yüzyıl sonra işte bu coğrafyanın üstünden kara bulutlar dolaşıyor.”
ÜST KİMLİK KALMADI
Coğrafya ile ilgili Türkiye’nin önemine değinen Miroğlu, “Türkiye’nin misyonu ve sorumluluğu ise hem bu coğrafyaya hem bu coğrafyada yaşayan halklara karşı her geçen gün artıyor. Kitap bu tarihi rol ve misyonun sınırları nerede başlar nerede biter bunu tartışıyor. Öyle sanıyorum ki, ‘buralarda ne işimiz var’ diyenlerin de çok istifade edeceği bir kitap oldu. Bana göre, Türkiye’nin varlığı hayatidir. Vazgeçilmezdir. Kitap için bölgede ve yüz yüze yaptığımız araştırmalar ve görüşmeler sırasında gördük ki, arka bahçemizdeki halkların gözü kulağı Türkiye’de. Kendi devletleri-Irak ve Suriye’deki parçalanma süreçleri umutlarını kırmış. Türkiye algıları belli bir tarihsel bilince ve hafızaya dayanıyor ve çok olumlu. Ordumuz şu anda hem Suriye’de hem de kuzey Irak’ta başarılı operasyonlar yürütüyor. Fakat bir de madalyonun öteki yüzü var. O da bir zamanlar Osmanlı imparatorluğunun tebaası olan halkların, bu yüzyılda nasıl bir Türkiye algısı içinde oldukları. Malumunuz hem Suriye’de hem de Irak’ta bir üst kimlik kalmadı. Türkiye ne yapacak? sorusu bugün orada en fazla tedavülde olan sorudur” değerlendirmesinde bulundu.
HATIRLAMAMIZ GEREKEN TARİHİ BİR MİRAS VAR
Kitabın son 10 yıldır bölgedeki değişime odaklandığını anlatan Miroğlu, “Kitap, Türkiye’nin son 10 yıldır bölgede yaşanan değişimin merkez üssü, muhatabı haline geldiğini açıkça gösteriyor. Türkiye’nin PKK ve DAİŞ’e karşı verdiği mücadele, bölge halklarına çok acı veren, zulmeden bu örgütleri çok zayıflattı. Bugün İdlib’te Afrin’de yaşayan insanlar, Şam’ın politikalarını merak etmekten ziyade, Türkiye’nin Suriye politikalarını daha fazla önemsiyor ve merak ediyor. Çünkü Bağdat ve Şam yönetimlerinin bölge barışına sunabilecekleri bir şey yok, mezhepçi siyasetle kuşatılmış durumdalar. Türkiye bölgede aslında bir Osmanlı mirası olarak algılanıyor. Tarihi tecrübeleri ve mirası bakımından. Ama bu halklar da mirasın bir parçasıdır. Bu tabi Osmanlılığa dönüş ya da Yeni Osmanlıcılık olarak anlaşılmasın. Bunun bu dönemde mümkün olmayacağını biliyoruz. Ama hafızalarda yaşayan ama bugün keşfedilmesi gereken bir miras var. Elin Amerikalısı, İngiliz’i ve Rus’u hiçbir tarihi, dil, din kültür bağı olmamasına rağmen gelip bölgeye yerleşti yeniden, kimse bunu sorgulamıyor, ama Türkiye’nin bu coğrafyadaki varlığı sorgulanıyor.
YENİ FİKİRLERE İHTİYAÇ VAR
Orhan Miroğlu, “2012-2013 yılında PYD’nin elinde silahlı tek militanı dahi yoktu. Ama Esat ile bir araya gelerek bu imkanı elde etti. Kitapta bunun hikayelerinden tutun da Irak’ta Baas döneminde yapılan insan hakları ihlallerine varıncaya kadar okur çok zengin bir olaylar dizisi ile karşılaşacak. Masa başında düşünülmüş yazılmış bir kitap değil. Saha da yerinde tespit edilerek yaşayarak, olaylara tanıklık edilerek yazılmış bir kitap oldu, bu yüzden içim rahat. Bölgeyi daha fazla bilme ve öğrenme ye ihtiyacımız var. Gara şehitlerimizin olduğu dönemde yayınlanıyor olması bana ayrıca bir hüzün veriyor. İnsan arzu ediyor ki bu çabalar, terörle mücadele sonlandırsın. Türkiye, her gün gelen şehit haberleri ile anılan bir ülke olmasın. Şehitlerin yasını acısını yaşayan bir ülke olmasın. Bunun için yeni görüş ve fikirlere ihtiyaç vardır. Değişim İstanbul’da da Diyarbakır’da da önemli. Ama bu değişimin bölgeye yansıması daha da önemli” açıklamasında bulundu.
ARKA KAPAK BİLGİSİ
MAĞDURLARIN COĞRAFYASINDA
ARKA BAHÇEMİZDEKİ HALKLAR
‘Arka bahçemizdeki’ coğrafyada paramparça edilmiş, yakın bir zamanda katliamlara uğramış, ülkeleri darmadağın olmuş, vekâlet savaşlarına kurban edilmiş; vaktiyle bu coğrafyada yaşanan büyük göçleri yüzyıl sonra tekrar yaşamaya mahkûm ve mağdur edilmiş halklar kimlerdir?
Bizimle aynı dili konuşan akraba, dindaş hatta soydaş olan bu halkları; Arapları, Türkmenleri, Kürtleri nasıl bir gelecek bekliyor?
Ya bugün, Irak ve Suriye’nin belli bölgelerinde azınlık olarak yaşayan ama vaktiyle Osmanlı’da Millet-i Sâdıka olarak kabul edilen ve Müslüman olmayan halklar?
Elinizdeki kitap, bu ve benzeri sorulara cevap arıyor ve bin yıldır iç içe beraber yaşadığımız arka bahçemizdeki halkları/ mağdurları son yüzyıl içinde birbirlerini yeniden keşfetmek arzusu içinde olan hissiyatları ve halleri üzerinden ele alıyor. Tarihi süreçlerin büyük siyasî depremler yaşattığı kırılma zamanlarında, siyasî tercihleri itibarıyla, düşman olmaya meyilli halklara birbirlerini tanıma ve bilme fırsatı sunuyor.
Orhan Miroğlu mağruriyetten mağduriyete dönüşen bir tarihi süreci, dünü ve bugünü ile Mezopotamya coğrafyasını anlatıyor ve okuru tarih içinde bir yolculuğa çıkarıyor.