- Kültür-Sanat
- 07.06.2025 13:05
Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesinin Geleneksel Cumartesi Kültür Sohbetleri kapsamında düzenlediği programlarının bu haftaki konusu Mehmet Akif Ersoy oldu. Doç.Dr. Necdet Şengün, konuya ilişkin sunumunu gerçekleştirdi
SULTAN GÜMÜŞ
Türkiye Yazarlar Birliğinin bu haftaki konuğu Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Necdet Şengündü. Şengün, Mehmet Akif Ersoy konulu sunumunu yaptıktan sonra katılımcıların sorularını cevaplandırdı.
TÜRKÇENİN ÖNEMİ
Şengün sunumuna başlamadan önce Şair-Yazar Zeynep Kahraman Füzün açılış konuşmasını yaptı. Füzün şunlara yer verdi: Türkiye Yazarlar Birliğinin değerli üyeleri, sayın başkanım, kıymetli misafirlerimiz; şubemizin gerçekleştirmiş olduğu Geleneksel Cumartesi Kültür Sohbetleri programlarımızda 2017 yılının son sohbeti için toplanmış bulunmaktayız. Bu dönem sohbetlerimizin açılış konuşmalarında, 2017 yılının Türk Dili Yılı ilan edilmesi dolayısıyla Türkçe üzerine konuşuldu. Benim için Türkçe hayatımın vazgeçilmez değeridir. Ben Türkçe düşünür, Türkçe konuşur, Türkçe yazarım. Türkçenin dil olanakları, edebi kullanımı, ahengi, şiire yatkınlığı, duygulara hitap etme gücü tartışılmaz gerçeklerdir.
YAŞADIĞI YANGINI ŞİİLERİNDE GÖRÜRÜZ
Açılış konuşmasının ardından sözlerine başlayan Doç.Dr. Necdet Şengün, Mehmet Akif Ersoyun Safahatından örnekler verdi. Şengün, Mehmet Akif Ersoy, şiirlerinde İslamı merkeze almıştır. Döner dolaşır konuyu İslama getirir. Şiirlerinde dönemin insanına eleştiri de vardır. Müslümanların uykuda olduğunu dile getirir. Onun yüreğinde yaşadığı yangın halini şiirlerinde görebiliriz dedi.
Mehmet Akifin yetişmesinde dönemin, çevrenin ve aile ortamının çok önemli olduğunu, iyi bir eğitim aldığını vurgulayan Şengün, Akif, korkusuz, söyleyeceklerini açıkça söyleyen bir şair. Yalnız şair değil memleket meselelerini iyi bilen, kafa yoran bir insan. Veteriner Hekim olması sebebiyle ülkenin birçok yerini gezmiş, Almanyaya gitmiş bu yüzden doğuyu ve batıyı kıyaslayabilmektedir. Doğunun geri kalmışlığı, tembelliği de onu üzmektedir. Akifin söyledikleri hayali değil gerçekçi düşünmektedir. Küfe adlı şiirinde aslında kendi durumunu anlatmaktadır. Kendisi de hikâyede yer alan çocukla aynı yaşlarda babasını kaybetmiştir. Tembelliği asla kabul etmez mutlaka çalışmak gerektiğini, kimseye muhtaç olmamayı önerir. Asımın yani bu ülkenin evlatlarının bu ülkeye sahip çıkıp iyi yerlere getireceğinden emindir. Akif tefrikaya karşı, birlikte hareket etmeyi vurgulamaktadır. Akifin Safahat kitabını sadece bir şiir kitabı olarak değil, bir sosyal içerikli kitap olarak okuyalım ve anlamaya çalışalım. Akifi anladığımız zaman birçok problemimizi çözebiliriz. Akifi anlamak için önce yaşadığı dönemi çok iyi bilmek ve Türkçeyi çok iyi konuşmak gerekir. Dilini anlamadan Akifi anlamak zor cümlelerini aktardı.
Konuşma sonrasında üyelerin Mehmet Akif Ersoy ile ilgili duygu ve düşüncelerini belirttiği program Şube Başkanı Mahir Adıbeşin konuşmacıya takdim ettiği katılım belgesi ile sona erdi. Bizlerde Mehmet Akifin güzel bir şiiriyle sonlandıralım haberimizi.
Bana sor sevgili kaari, sana ben söyleyeyim,
Ne hüviyyette şu karşında duran eşârım
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu bilirim, çünkü, ne sanatkârım.
Şiir için gözyaşı derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Aliağa'da flamingoların görüntüsü hayran bırakıyor