Kurban Resmi

Mehmet Akif Ersoy eserleriyle anıldı

Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesi’nin “Geleneksel Cumartesi Kültür Sohbetleri” kapsamında düzenlediği programlarının bu haftaki konusu “Mehmet Akif Ersoy” oldu. Doç.Dr. Necdet Şengün, konuya ilişkin sunumunu gerçekleştirdi

  • Oluşturulma Tarihi : 02.01.2018 06:52
  • Güncelleme Tarihi : 02.01.2018 06:52
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Mehmet Akif Ersoy eserleriyle anıldı haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ

Türkiye Yazarlar Birliği’nin bu haftaki konuğu Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Necdet Şengün’dü. Şengün, “Mehmet Akif Ersoy” konulu sunumunu yaptıktan sonra katılımcıların sorularını cevaplandırdı.

TÜRKÇE’NİN ÖNEMİ

Şengün sunumuna başlamadan önce Şair-Yazar Zeynep Kahraman Füzün açılış konuşmasını yaptı. Füzün şunlara yer verdi: “Türkiye Yazarlar Birliği’nin değerli üyeleri, sayın başkanım, kıymetli misafirlerimiz; şubemizin gerçekleştirmiş olduğu ‘Geleneksel Cumartesi Kültür Sohbetleri’ programlarımızda 2017 yılının son sohbeti için toplanmış bulunmaktayız. Bu dönem sohbetlerimizin açılış konuşmalarında, 2017 yılının ‘Türk Dili Yılı’ ilan edilmesi dolayısıyla ‘Türkçe’ üzerine konuşuldu. Benim için Türkçe hayatımın vazgeçilmez değeridir. Ben Türkçe düşünür, Türkçe konuşur, Türkçe yazarım. Türkçenin dil olanakları, edebi kullanımı, ahengi, şiire yatkınlığı, duygulara hitap etme gücü tartışılmaz gerçeklerdir.”

YAŞADIĞI YANGINI ŞİİLERİNDE GÖRÜRÜZ

Açılış konuşmasının ardından sözlerine başlayan Doç.Dr. Necdet Şengün, Mehmet Akif Ersoy’un ‘Safahat’ından örnekler verdi. Şengün, “Mehmet Akif Ersoy, şiirlerinde İslam’ı merkeze almıştır. Döner dolaşır konuyu İslam’a getirir. Şiirlerinde dönemin insanına eleştiri de vardır. Müslümanların uykuda olduğunu dile getirir. Onun yüreğinde yaşadığı yangın halini şiirlerinde görebiliriz” dedi.

Mehmet Akif’in yetişmesinde dönemin, çevrenin ve aile ortamının çok önemli olduğunu, iyi bir eğitim aldığını vurgulayan Şengün, “Akif, korkusuz, söyleyeceklerini açıkça söyleyen bir şair. Yalnız şair değil memleket meselelerini iyi bilen, kafa yoran bir insan. Veteriner Hekim olması sebebiyle ülkenin birçok yerini gezmiş, Almanya’ya gitmiş bu yüzden doğuyu ve batıyı kıyaslayabilmektedir. Doğunun geri kalmışlığı, tembelliği de onu üzmektedir. Akif’in söyledikleri hayali değil gerçekçi düşünmektedir. Küfe adlı şiirinde aslında kendi durumunu anlatmaktadır. Kendisi de hikâyede yer alan çocukla aynı yaşlarda babasını kaybetmiştir. Tembelliği asla kabul etmez mutlaka çalışmak gerektiğini, kimseye muhtaç olmamayı önerir. Asım’ın yani bu ülkenin evlatlarının bu ülkeye sahip çıkıp iyi yerlere getireceğinden emindir. Akif tefrikaya karşı, birlikte hareket etmeyi vurgulamaktadır. Akif’in Safahat kitabını sadece bir şiir kitabı olarak değil, bir sosyal içerikli kitap olarak okuyalım ve anlamaya çalışalım. Akif’i anladığımız zaman birçok problemimizi çözebiliriz. Akif’i anlamak için önce yaşadığı dönemi çok iyi bilmek ve Türkçeyi çok iyi konuşmak gerekir. Dilini anlamadan Akif’i anlamak zor” cümlelerini aktardı.

Konuşma sonrasında üyelerin Mehmet Akif Ersoy ile ilgili duygu ve düşüncelerini belirttiği program Şube Başkanı Mahir Adıbeş’in konuşmacıya takdim ettiği katılım belgesi ile sona erdi. Bizlerde Mehmet Akif’in güzel bir şiiriyle sonlandıralım haberimizi.

“Bana sor sevgili kaari, sana ben söyleyeyim,

Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım

Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;

Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.

Şii’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız,

Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!

Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;

Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!

Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;

Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.”