“Nefis içimizdedir”

Türkiye Yazarlar Birliği’nin bu haftaki konuğu Prof.Dr. Mehmet Demirci. Demirci, “Mevlana ve Mevlevilik” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Sunumun ardından Demirci’ye konuya ilişkin sorular yöneltildi


  • Oluşturulma Tarihi : 19.12.2017 06:16
  • Güncelleme Tarihi : 19.12.2017 06:16
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Nefis içimizdedir”

SULTAN GÜMÜŞ

Prof.Dr. Mehmet Demirci, Türkiye Yazarlar Birliği organizesi ile “Mevlana ve Mevlevilik” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Sunumda “Nefis ve Çileden” bahseden Demirci, program sonrasında soruları da cevaplandırdı.

“İnsanın mutluluğu maddesi ile manası, nefsi ile ruhu ve kalbi arasında denge kurabilmesine bağlıdır” cümlesiyle konuşmasına başlayan Prof.Dr. Mehmet Demirci, “Nefis insanın yaratılışında var olan içgüdülerin, aşırı ihtirasların, zaafların, bencilliğin, kendini beğenmişliğin, kıskançlık ve çekememezliğin odaklandığı merkez demektir. Nefisle savaş, Cihat-ı Ekber yani büyük cihat ’tır. Gerçekten insanın kendi nefsiyle savaşı, dışarıdaki düşmanla savaşmasından daha zordur. Çünkü nefis içimizdedir, bizim bir parçamızdır” diye aktardı.

“OLGUNLAŞMA SÜRECİDİR”

Çile konusuna değinen Demirci, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çile, Farsça ‘çihl’ kelimesinden gelir, anlamı kırk demektir. Mevlevilikte çile süresi üç yıla yakındır. 1001 gün süren bir hizmet uygulaması şeklindedir. Bu bir olgunlaşma eğitimidir. Ebced hesabıyla ‘rıza’ kelimesinin karşılığıdır. Çile müddetince model şahıslardan adap, erkân ve davranış kuralları öğrenilir. Mevlevi dergâhlarında her şeyin bir edebi ve kaidesi vardır. Görünmeyen bir otorite dergâhın bütün havasına sinmiştir. Sofrada kaşığın nasıl tutulacağından, suyun nasıl içileceğine, tennurenin nasıl giyileceğinden, selâmlaşma, emir alma, pabuç giyip çıkarma, oturma, kalkmaya kadar her şey, kısaca günlük hayatın bütün davranışları bu kuralların ışığı altında düzenlenir. Çileye başlayan aday ilk olarak ‘saka postu’na oturur. Üç gün dizleri üzerinde murakabe durumunda, kendisinden önce çileye girmiş olan canların hizmetini seyreder. Ayakçının yerine bir yeni aday gelince o ‘pazarcı’ olur. Pazarcının görevi, pazardan tekkeye ihtiyaç duyulan yiyecekleri getirmektir. Çilesini tamamlayan Şeyh dervişe biat telkininde bulunur, biat ayetini okur. Böylece derviş, ömür boyu bu söze sadık kalmaya, ona göre davranmaya dikkat eder. Çilesini tamamlayan derviş ‘dede’ unvanı alır. Dergâhta bir hücre sahibi olmaya hak kazanırdı. Üç yıllık çile müddetince maddi ve dünyevi meşguliyetlerin bir sembolü olan mutfak işleri yanında, ruhi-manevi gelişme de sağlanırdı.”

“HAYRANLIK DUYULURDU”

Şeyh Galip’in yaşamına dair de konuşan Demirci, “Manevi tekâmül için can, hangi sahada yetenekli ise o alanda yetiştirilirdi. Kabiliyeti olan musikiye yönelir; ney kudüm ve başka saz aletlerini öğrenirdi. Hattatlık, tezhip, cilt işleri gibi güzel sanatlarda ilerlemek de söz konusuydu. Kuyumculuk da Mevlevilerce pek makbul bir meslek sayılırdı. Örnek verirsek mesela; Şeyh Galip kırk iki yıllık kısa ömrüne çok şey sığdırdı. 23-24 yaşlarında iken divan tertip etti. 27 yaşlarında iken Konya’ya gitti. Mevlânâ dergâhını ziyareti müteakip sırasında, ani bir kararla orada çileye soyundu. En büyük bestekârlarımızdan Dede Efendi de Yenikapı Mevlevihane’sinde çile çıkaranlardandır. Saraya bir şarkısı çağrılan genç İsmail’in, akşam geç kaldığını görerek dergâha vaktinde yetişebilmek için kan ter içinde koştuğu ve bu yüzden çok üzüldüğü meşhurdur” dedi.

Tahiru’l Mevlevi hakkında da bilgiler paylaşan Demirci, “Son dönemin iyi yetişmiş Mevlevilerindendir. Şerh-i Mesnevi adlı eseri meşhurdur. O da İstanbul Yenikapı Mevlevihane’sinde 1896-1898 tarihleri arasında 1001 günlük Mevlevi çilesini tamamlamıştır” diye konuştu.

“Tasavvuf kurumlarının temel fonksiyonu, insanı eğitmek ve olgunlaştırmaktır” Demirci, “Çile pratik olarak, nefsin boyun eğdirilmesi, eğitilmesi ve olgunlaşmasını sağlar. Bu arada incelmiş bir kültürün, adabı ve zarif davranış biçimleri canlı örneklerden öğrenilir. Ayrıca adayın kabiliyetine göre şiir, edebiyat, musiki, hat gibi güzel sanat alanlarında ilerleme imkânı doğar. Bu yolculuğu tamamlayanlara ancak hayranlık duyulur” diyerek sunumunu tamamladı.

Programın bitiminde Demirci’ye Şube Başkanı Mahir Adıbeş tarafından katılım belgesi taktim edildi, katılımcılar ile birlikte hatıra fotoğrafları çekildi.

Haber Merkezi