Nemrud Ağustos’ta İzmir’de

Ağustos ayında sakin şehir Seferihisar’da ilk kez düzenlenecek Alive Open Air Festival’inin ilk günü sahne alacak olan Nemrud grubuyla güzel bir röportaj gerçekleştirdik


  • Oluşturulma Tarihi : 31.07.2015 06:49
  • Güncelleme Tarihi : 31.07.2015 06:49
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Nemrud Ağustos’ta İzmir’de haberinin görseli

Sakin şehir Seferihisar Alive Open Air Festival ile birlikte birçok grubu ağırlayacak ve bu sene müziğe doyacak. Biz de Ege’de Bugün gazetesi olarak festivalin ilk günü sahne alacak olan progresif rock grubu Nemrud ile güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Nemrud Türkiye’nin yanı sıra yurtdışında da sevilen bir grup olarak biliniyor.

Önce grubu tanıyalım. Nemrud kimlerden oluşuyor, ne zaman ve ne şekilde kuruldunuz?

- Nemrud 2008 yılında progresif rock yapmak üzere İstanbul’da kuruldu. İlk albümü JOTS’ı 2010 yılında Fransız Musea Records’dan çıkardıktan sonra Türkiye’de de Lirik müzik tarafından yayınladı. 3 senelik bir aranın ardından, 2013 yılında Ritual albümünü yine Musea’dan yayınladıktan sonra, Türkiye’de ise Rainbow45 Records ile sadece plak formatında satışa sundu.  Gitar ve Vokal’de Mert Göçay, Keyboard’da Mert Topel, Davul’da Mert Alkaya ve Bas gitarda Levent Candaş’dan oluşuyor.

Grup üyeleri müzik dışında nelerle uğraşıyor?

- Mert Göçay uzun yıllardır finans sektöründe görev yapıyor, grubun diğer elemanları ise müzisyendir.

Grubun ismi neden ‘Nemrud’? Hikayesini anlatır mısınız?

- Grup adını JOTS albümünde anlatılan hikayenin en önemli bölümünün geçtiği, Yer’in Göbeği’nin bulunduğu ve albümdeki karakteri “Mitos”un yeraltına indiği yer olan Nemrut Dağı’ndan aldı. Bu dağ binlerce yıl boyunca insanların inandığı iki dünyanın; doğuyla batının kesiştiği kutsal bir nokta oldu. Grubun sound’u da aslında Anadolu ezgileri ile Batı dünyasının Rock soundunun bir sentezidir.

PROGRESİF ROCK’IN FARKI

Progresif Rock yapıyorsunuz, bize bu türü biraz anlatır mısınız?

- 60’lı yılların sonunda, standart rock veya popüler mısra-nakarat düzeni üzerine kurulu şarkı yapılarının ötesine geçerek "rock müziğin teknik ve kompozisyon sınırlarını" zorlayan bir türdür Progresif Rock. Bununla birlikte aranjmanlarında klasik, caz ve avangart unsurlar bulunmaktadır. Progressive Rock albümlerinde bulunan; sürekli değişen melodiler, ritmler, tekrardan kaçınmalar, sözlerde kavramsal, soyut ve fantezi üzerine kurulmasının yanında; Epik bir hikayeyi konsept albümle anlatıyor olması Progresif Rock’ı diğer müzik türlerinden ayırmaktadır.

Şarkı sözlerinizde nelerden bahsediyorsunuz? Belli bir konseptiniz var mı?

- İlk albümümüz "Journey of The Shaman" bir şamanın, şamanizim inancına göre üç dünyada(yer, gök, yeraltı) gerçekleştirdiği fiziksel ve ruhani yolculuğunu üç şarkı ile anlatmaktadır. Son albümümüz "Ritual" ise şizofrenik bir karakterin rüya aleminde kendisiyle yüzleşmesi ve yeniden doğma çabasını anlatıyor.

Hangi sanatçıları kendinize örnek alıyorsunuz?

- Genesis, Pink Floyd, Eloy, King Crimson, Yes, Jethro Tull ve Camel gibi efsaneler, Nemrud sound’unun etkilendiği isimlerin başını çekiyor.

DİNLEYİCİ SAYISI ZAMANLA ARTACAK

Türkiye’de progresif rock sizce hak ettiği değeri görüyor mu?

- Hem şarkı yapıları hem de süreleri itibariyle Progresif Rock tür olarak sosyalleşmesi son derece zor türlerden. Ortak alanlarda kullanılmamasından dolayı dinleyicilerini bireyselleştirmeye yönelttiği bile söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında bilinirliği diğer müzik türlerine göre maalesef düşük seviyelerde ancak son zamanlarda sosyal medyanın da etkisiyle hızla çoğalan bir kitle görüyoruz. Yeni grupların da katkılarıyla nitelikli Progresif Rock dinleyici sayısının zamanla artacağını düşünüyoruz.  

Türkiye’de progresif rock yapan ve geleceğe umut veren isimler var mı?

- Elbette, her yeni dönemin kendine has sound’u ile karşımıza yeni gruplar/müzisyenler çıkıyor. Son dönemlerde; Kes, Kırkbinsinek, Persona, Hope The Find…

Türkiye’deki alternatif müziği değerlendirebilir misiniz?

- Son derece subjektif bir alanda eser üreten bizim gibi gruplar için özellikle yurtiçinde son derece kaotik bir ortam mevcut. İnsanları ya da üretilen eserleri eleştirmek ile hakaret etmeyi ayırt etmekte güçlük çeken milyonlarca insanın içinde cesaretlerini kaybetmeden bildikleri şeye yoğunlaşmalarını ve vazgeçmemelerini görüyoruz. Sadece bu açıdan bile üretilen her projenin çok değerli olduğuna inanıyoruz.

Yurtdışında da albümleriniz satılıyor, yabancıların ilgisi nasıl peki?

- Her iki albümümüz de CD ve LP formatında dünyanın dört bir tarafında satılıyor. Doğruyu söylemek gerekirse bizim beklentilerimizin çok çok ötesinde bir ilgi ile karşı karşıyayız. Bu geniş satış performansı sayesinde Nemrud bilinen progresif rock grupları arasına şimdiden girmeyi başardı.

Albümünüzü neden yurtdışında bastınız?

- İlk albümümüz 45 dakika uzunluğunda, İngilizce 3 parçadan oluşuyordu. Konuya uzak Türk plak şirketlerine bunu nasıl anlatırız diye düşünürken Fransa’dan Progresif Rock konusunda oldukça popüler Musea Records’dan çok cazip bir teklif aldık. Grubun ve müziğinin dünyada tanıtılması açısından bize faydası olacağını düşündüğümüz için yola onlarla devam ettik ve her iki tarafı da memnun eden bir sonuca ulaştık.

Türkçe söz kullandınız mı hiç şarkılarınızda? Kullanmayı düşünür müsünüz?

- Yayımladığımız her iki albümde de Türkçe şarkı kullanmadık. Sadece ülkemizde değil dünyanın her köşesine Nemrud müziğinin yüreklerine dokunduğunu ifade eden insanların varlığını görmek, yazacağımız yeni şarkıların dili konusunda bizi son fevkalade özgür bırakıyor.

ŞAMANİZM’İNDEKİ ÜÇ ÂLEMİ TEMSİL ETMEKTE

Journey of Shaman fikri nereden çıktı? Biraz detaylandırır mısınız?

- Aycan Sarı’nın Türk mitolojisinden etkilenerek yazdığı fantastik hikayesinden esinlenen Mert Göçay, “Journey of The Shaman” adı altında üç bölümden oluşan ileride albüm haline gelecek şarkıları besteleyip sözlerini yazdı.

Orta Asya steplerinde yaşayan Şaman kabilesinde yaşayan “Mitos”un rüyasında öte dünyadan gelen mesaj üzerine fiziksel ve ruhsal yolculuğa çıkışını anlatan albümde üç şarkı yer almaktadır. Bu üç şarkı Şamanizm’indeki üç âlemi temsil etmektedir.

Şamanizm göre, insanların yaşadığı “Yer”, ölülerin göçtüğü “Yeraltı” ve spiritüel anlamdaki “Gök”’ten oluşan üç boyut, merkezlerinden geçen, direk bir eksenle birbirine bağlanırlar. Bu eksen “Göğün göbeği” ile “Yer”in göbeği” arasında yer alır.”Yeraltı” ve “Gök” alemleri 7 katlıdır. Herhangi bir nedenle “Gök” ‘e çıkacak bir şamanın önce yeraltı denilen âleme inmesi gerekir. Yani hiç kimse “Yer altı”na (öte-âlem) inmeden Göğe çıkamaz.

İlk albümümüzün kapağında da göreceğiniz gibi üç renk, üç dünya ve üç şarkı bulunmaktadır.

GERÇEKTEN UZAKLAŞMADIK

Analog kayıt yaptınız, plaktan müzik dinlemek dijital ortamdan müzik dinletmekten çok daha keyif verici. Peki neden artık analog kayıtlar artık yapılmıyor? Siz neden böyle bir karar aldınız?

- Hayatın hızı ve insanların sabırsızlığı göz önünde bulundurulduğunda analog cihazlarla üretim yapmak oldukça meşakatli ve maliyetli bir iş. Bilgisayar başında sürükle bırak yapılarak her yıl milyonlarca albüm üretiliyor; bu rahatlık bırakılarak retro cihazlarla mücadele etmek hakikaten kolay değil.

Ritual, hem albümün konsepti hem de kayıt teknikleri açısından son derece özel bir albüm oldu bizim için. Albümün canlı çalınarak analog kayıt yapıldığını bizi takip eden dinleyicilerimiz gayet iyi biliyor. Albümde bulunan minör kusurların insanın doğasında da bulunduğunu unutmadan olduğu gibi bıraktık o kusurları ve bu sayede gerçekten uzaklaşmamış olduk.

Yeni albüm çalışmanız var mı, biraz bahseder misiniz?

- Nemrud bundan önceki iki albümünde yapmaya çalıştığı gibi öyküleri seslendirme çalışmalarına devam edecektir. Yeni albüm çalışmalarımıza aylar öncesinden başladık, zamanlamasını tam olarak kestirememek ile birlikte ortaya çıkacak sonucun hem yerli hem de yabancı dinleyicilerimizi çok memnun edeceğini düşünüyoruz.

Son olarak Alive Open Air Festival’de sizi izleyecek sevenlerinize ne mesajı vermek istersiniz?

- Öncelikle bu harika organizasyonun bir parçası olmaktan dolayı çok mutluyuz. Daha önce başka gruplar ile aynı sahneyi paylaşmamıştık, bu bağlamda izleyecek insanlar ve bizim için bir ilk yaşanacak. Nemrud sound’u ile ilk defa duyacaklar ve muhafazakar dinleyicilerimiz ile birlikte çok güzel bir akşam olacağından hiç şüphemiz yok.

İlginizi Çekebilir...

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script