Okuyan insan yetkin olur

Ayla Çınaroğlu ve Ekrem Güneş, Türkiye'de çocuk kitaplarına gereksinim olduğunu belirterek, her birinde ayrı bir dünyayı anlattıklarını dile getirdiler. Çınaroğlu ve Güneş, okuyan insanın yetişkin ve yetkin olabileceğini kaydetti


  • Oluşturulma Tarihi : 01.05.2014 07:00
  • Güncelleme Tarihi : 01.05.2014 07:00
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Okuyan insan yetkin olur

EMİNE ŞEKER

Çocuk kitabı yazarı Ayla Çınaroğlu ve çocuk edebiyatının üretken kalemlerinden Ekrem Güneş, çocuk kitaplarının içeriği, okuma alışkanlığı ve okul eğitimine etki eden yanları hakkında gazetemize açıklamalarda bulundu.

Türkiye'de çocuk kitaplarına gereksinim olduğunu belirten, 80'in üzerinde kitabı olduğunu ve her birinde ayrı bir dünyayı anlattığını dile getiren Çınaroğlu, okuyan insanın yetişkin ve yetkin olabileceğini kaydetti. Çınaroğlu, tiyatroyu çok sevdiğini, bu nedenle eserlerinin bir kısmını oyun şeklinde yazdığını, bir kısmının da tiyatroda sergilendiğini vurguladı. Güneş ise, sempatik kişiliği ve öğretmenlik geçmişiyle yetişkin kitapları ile başladığını belirtti.

EĞİTİM, KİTAPLARDAN GEÇER

Ayla Çınaroğlu, çocuğu olduktan sonra yazar olmaya karar verdiğini belirterek, “Çocuklarım olduktan sonra,  çocuk kitaplarının eksikliğini fark ettim. Eskiden bu kadar çocuk kitabı mevcut değildi. Okuyan bir insan olarak olan kitapları da yetersiz buldum. Çocuk kitaplarındaki o boşluğu görünce yapabileceği düşündüm. Yazarlık öyle bir iş ki kendinizi vermeniz gerekir. Bir yerde insan bu mesleğe kendini adaması lazımdır. ‘Hobi olarak yazıyorum’ olmaz. Sürekli ilgilenerek, araştırarak, ilerleyerek, çalışarak bir şeyler ortaya çıkartabilirsiniz. Eğitimde özellikle çocuk kitapları ile başlamanın çok büyük bir önemi var. Çünkü eğitim kitaplardan geçiyor. Değil ki ders kitapları sadece bilgi verir. Ama çocuk kitapları ve ondan sonraki edebiyat kitapları bireylerin ufkunu bakış açısını genişletir. Beyine mantıklı düşünebilme yetisi kazandırır. Hayal dünyasını genişletir. Tüm meslekler için bunlar gereklidir. Çocuk kitaplarının eğitimde yeri çok büyük. Bir öğretmen değilim. Asla, hiçbir zaman bir eğitmen gözüyle yaklaşmam. Yalnızca çocuğa birey olarak yaklaşırım” dedi.

BİR AYAĞIM HEP YERDE

Çınaroğlu, çocuk kitaplarının yazarlarına çok büyük mesuliyet düştüğünü söyleyerek, “Çocuğun benliği küçük yaşlarda şekilleniyor. Bunun için yazarların omuzlarında hep bir yük söz konusudur. Çocuğun eline çiçek mi veriyorsunuz, bıçak mı veriyorsunuz? Buna benzer bir durum bu. Elbette hayal dünyası diye bir şey var kimse bundan kaçamaz. ‘Çocuklara sadece gerçekleri verelim hayal dünyası olmasın’ diyemezsiniz. Yazarın, çocuklara hayal ile gerçeğin arasındaki farkı anlatması gerekir. Ayırt edebilecek şekilde masallar yazılıp çocuğa verilmelidir. Gerçekçi ve hayal ürünü olabilir. Bu tercih tamamen yazara bağlıdır. Mesela benim hayal dünyası eserlerim var. Ama her zaman bir ayağım yerdedir. Bütünüyle alıp başımı gitmem. Bu şekilde hayal dünyasını kullanıyorum” ifadelerini kullandı.

ÇOCUĞUN YANINDA OLUNMASI GEREKİR, TEPESİNDE DEĞİL

Çocuk okumayı öğrendiği zaman zorlamadan okumayı teşvik edilmesini vurgulayan Çınaroğlu, “Hiçbir çocuğa zorla kitap okutulmaz. Kendi kendine okumalıdır. Alıştıra alıştıra olacak ki o çocuk okumadan soğumayacak. Bazen öyle çocuklar var ki 5. sınıfa gelmiş çocuklar okumayı sevmiyor. Okumuyorlar diye belki de okulda çok fazla parmak sallandı. Çocuğu biraz kendi haline bırakmak, tat alabileceği kitabı ders olarak sunmamak gerekir. Ders olarak sunulan kitaplar çocuğu baskı altında hissettiriyor. Bence ebeveynlerin ve öğretmenlerin, çocuğun yanında olması gerekir tepesinde değil” şeklinde konuştu.

HAYVANLAR ÜZERİNDEN ANLATIYORUM

Çınaroğlu, son zamanlarda okul öncesi çocuklara yöneldiğini belirterek sözlerine şu şekilde devam etti: “Ben kötü özellikleri çocuklara yüklememek için hayvanlar kullanmayı tercih ediyorum. Mızmız ‘Mırnav’ olsun, tembel ‘Fare’ olsun gibi örnek verebilirim. Başlarından geçen maceraları anlatıyorum. Elimden geldiği kadar uyarıcı değişik kitaplarım var.”

KENDİ ÇOCUKLUĞUMDA YAŞAYAMADIKLARIMI ANLATIYORUM

Coğrafya öğretmeni yazar Ekrem Güneş ise, yazmaya yetişkin kitapları ile başladığını belirterek, “İlköğretim çağındaki çocuklar için yazıyorum. 1980 döneminin de payı olduğu bir dönemden bahsediyorum. İnsanların kitap okumaya vakit ayıramadığı zamanlardı. Yetişkinlerle bir yere varılamayacağını gördüm ve çocuk kitaplarına yöneldim. 35 yıllık yazarlık hayatımın 30 yılı çocuklara aittir. Kendi, yaşayamadığım çocukluğumu kitaplarda anlatarak çocuklarla paylaşıyorum. Çocuklarla çok daha iyi bir şekilde iletişim kurabiliyorum. İçimdeki çocuğu hiç bir zaman öldürmek istemiyorum” dedi.

ÖĞÜT VERMEK ÇOCUKLARI GERİYE GÖTÜRÜR

Güneş, hiçbir zaman çocuklara bir şey öğretmek için yazmadığını vurgulayarak, “Öğüt vermenin hiçbir değeri yok. Tamamen geriye götürür. Kendimden bildiğim için böle düşünüyorum. Ne kadar öğüt verildiyse hep tersini yaptım. Bu nedenle de yazarken çocuklara bilgi aktarayım ya da öğüt vereyim diye yazmıyorum. Çocukların duygu dünyasına girmeye çalışıyorum. Onların duygu dünyasına girersem bir şeyler verebilirim” şeklinde konuştu.

YAŞADIKLARIM ESERLERİME RENK KATIYOR

Yazarı yazar yapanın ‘düş gücü’ olduğunu vurgulayan Güneş, “Bir yazarın düş gücü ne kadar zenginse o kadar üretkendir. Ortaya çıkardığı eser o kadar içi dolu olur. Düş gücü kullanmadan ortaya çıkan eserlerin içeriği basit ve sıradandır. İnandırıcılığı yoktur. Benim için esinlenme çok önemlidir. Yoğurt mayasız olmaz. Benim için de esinleme olmazsa yazamam. Esinlenmemin yanında kendi yaşadığım anılarda yok değil. Yaşadıklarım eserlerime renk katıyor. Gerçekleri yazarken yeniden düşünerek yazıyorum. Yazar kime, neye anlatırsa anlatsın yazar kendini anlatır. Her eserimde benden renkler, motifler bulabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

OKUYAN ÇOCUK DAHA ÇABUK KAVRAR

Güneş, çocuk kitapları anlatım gücünü geliştirdiğini belirterek, “Öğretmenlik hayatımdan gördüğüm kadarıyla okuyan çocuk daha çabuk kavrıyor. Kitap okumak çocuğun anlama kabiliyetini geliştiriyor. Kitap okuyan bir çocuk ile okumayan arasında anlatımları çok farklıdır. Eğitim, yaşamı öğretmedir. Çok okuyan çocuklar, düşündüklerini daha iyi anlatıyorlar” dedi.

OKUMA ALIŞKANLIĞI AİLE VE ÖĞRETMENDEN BAŞLAR

Son zamanlarda fantastik öğelerin ağır bastığını vurgulayan Güneş, sözlerine şöyle devam etti: “Kapadokya’nın Perileri kitabımda bu öğelerle yaşamın gerçekliği iç içedir. İçinde hem tarihe bir yolculuk var hem de serüven ve bugünkü yaşamın izleri var. Çocuklara ne verirsek onu alır. Eğer aile büyükleri okumuyorsa ‘oku’ diye çocuğa baskı yapamayız. Çocuk, gördüğüne bakar. Çocuklar için somut kavramlar çok önemlidir. Çocuklara öğüt vererek değil, görsel anlamda yönlendirerek yol göstermeliyiz. Sabırla, dirençle çocuğun duygu dünyasını bilerek kitaplar seçilmelidir. Anne, baba ve öğretmenden okuma alışkanlığı başlar.”

KUTU

Ekrem güneş kimdir

1943 Nevşehir Yeşilyurt köyünde doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nden mezun oldu. Van, Tire, İzmir’de öğretmenlik yaptı. 1995’te emekli oldu. Öykü, roman ve oyun yazarı. TRT’de çok sayıda oyunu yayınlandı. Sevginin Kuş Kanatları adlı çocuk bahçesi oyunu TRT oyun yarışmasında birinci oldu (2003) TUDEM Yayınları arasında çıkan çocuk kitapları: Murat’ın Düşü, Erken Düşen Kar, Cankuş, Annem Babam Okul Birincisi, Rüzgâr Kanatlılar. 

 KUTU

Ayla Çınaroğlu Kimdir?

1939 yılında Ankara'da doğdu. 1961 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Sanatlar Bölümü’nü bitirdi. Grafiker olarak çalıştı. 1972 yılından bu yana çocuklar için yazıyor ve kitaplarından bir bölümünü resimliyor. Öykü ve şiirleri çeşitli çocuk dergilerinde yayımlandı. Yurt içinde ve Hollanda için basılan Türkçe ders kitaplarında yer aldı. Yurt dışı çeşitli basın organlarında yazar ve çizer olarak tanıtımı yer aldı. Pek çok okulda, çocuklara kitabı sevdirme ve okuma alışkanlığı kazandırma amaçlı söyleşi yaptı.  1990–93 yıllarında yurt içinde ve dışında sergilenen Güngör Dilmen'in ‘Ben Anadolu’ oyunu için giysi, çevre tasarımı ve uygulamalarını yaptı.

Oyunları Devlet Tiyatroları ve İstanbul Şehir Tiyatroları repertuarlarına alındı. Kuzguncuk Yerel Tiyatrosunda (1988), İzmir Devlet Tiyatrosunda (1993), Masal Gerçek Tiyatrosunda (1998), Ankara Devlet Tiyatrosunda (2004-2005) Erzurum Devlet Tiyatrosunda (2010) oyunları sahnelendi. Birçok yarışmada ödülleri bulunuyor. 

Haber Merkezi