“Olpesido” onun eseri…

Ressam Oğuz Demir, Artım Güzel Sanat Merkezi’nde kendine ait özgün eserler üretirken, resim sanatına da yeni neferler yetiştiriyor


  • Oluşturulma Tarihi : 28.03.2016 08:33
  • Güncelleme Tarihi : 28.03.2016 08:33
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Olpesido” onun eseri…

ONURHAN ALPAGUT

Resim Sanatçısı Oğuz Demir, çocuk yaşlarda resim sanatı ile alakadar olmuş. Ortaokul ve lise yıllarında müzik ve resme olan ilgisi hocaları tarafından keşfedilen Ressam Demir, resim sanatı seçmiş sonrasında öğretmenlik kariyeri ile resim sanatını paralel olarak yürüterek, kendine ait olan 'Olpesido' kavramını oluşturmuş. Kariyerine profesyonel olarak devam eden Ressam Oğuz Demir, çalışmalarına Artım Güzel Sanat Merkezi’nde devam ederken çok sayıda da yeni öğrenci yetiştiriyor.

Biz sizi tanıyoruz fakat sizi tanımayanlar için kendinizden bize kısaca bahseder misiniz?

1956 Söke doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimini Söke’de tamamladım. Üniversite öğrenimini İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde gerçekleştirdikten sonra 1979'dan 2007 yılına kadar öğretmenlik mesleğini icra ettim. Buna paralel olarak resim sanatıyla meşgul oldum. 2007 yılında emeklilik hakkımı elde ettikten sonra kendi atölyemi kurarak resim çalışmalarına devam ettim. Ancak tüm bu süre zarfında atölye işletmesinin yanında periyodik bir biçimde kendi sanat anlayışımı oluşturdum.

RESMİ SEÇTİM

Sanat ile nasıl tanıştınız, bu alakanız nereden gelmekte?

Benden ziyade sanat ile uğraşan insanların bu işi seçmelerinde birkaç tane etken vardır. Birincisi; genetik faktörün zaman ve mekan olarak ortaya çıkmasıdır. Bunu ortaya çıkaran kişilerin keşfedilmesi veya kendi kendini keşfetmesidir. Sanat sizin içinizde vardır veya dışarıdaki kişilerin sizi keşfetmesi ile gerçekleşir. Beni de ortaokuldan itibaren resim ve müzik hocam ciddi bir şekilde keşfetti. Bu durum liseden mezun oluncaya kadar devam etti. Bu bağlamda beni sanata hocalarım teşvik etti diyebilirim. Daha sonrasında akademik hayatım başladı. Ama çocukluğumdan beri yaşamımda sürekli sanat oldu. Müzik ve resim konusundaki seçimimi ise resim sanatını yönünde kullandım. O süreçten sonra resim profesyonel müzik ise amatör bir biçimde yer almaya devam etti.

DENEYİM VE TECRÜBELERİMİ İNSANLARLA PAYLAŞIYORUM

Günümüze geldiğimizde Ressam Oğuz Demir neler yapıyor?

Uzun bir süre öğretmenlik yapmamdan dolayı Türkiye çapında pek çok yerde bulundum. Bulunduğum her yer benim için bir kamp niteliğindeydi. Kamptan kastım burada sanat anlamında yetiştirilme düzeyinde. Son 7-8 seneden beri de ortağımla bana ait olan Artım Güzel Sanat Merkezi’nde çalışmalarıma devam ediyorum. Her sanatçının kendine ait üretim yapabilmesi için bir mekana sahip olması gerekiyor. Artım Güzel Sanat Merkezi de bir nevi benim için böyle bir yer. Sanatımı icra ettiğim bir üs. Çalışıyorum, üretiyorum, yiyorum, içiyorum ve öğrencilerime eğitim veriyorum. Orada edindiğim deneyimleri farklı türde sergilerde ve sempozyumlarda yurt içi ve dışında insanlara sunuyorum.

Şimdiye kadar kaç tablo çalışması gerçekleştirdiniz? Sergilerinizden izlenimleri bize aktarır mısınız?

Şu ana kadar kaç sergi açtığıma dair bir istatistik tutmadım. Tutmak da istemedim. Ama karma sergiler olarak bir rakam verecek olursam 30-40'ı çok rahat bulmuşumdur. Bu sergilerin çoğu da ciddi manada karma sergilerdir. Özet bir rakam. Bunun yanında kişisel olarak yine aynı civarlarda kişisel sergi açmışımdır. Kişisel sergiler konusunda karma sergilere nazaran daha titiz davranırım. Sırf sergi açmak için bugüne kadar sergi açmadım. Sergi açmak için bir birikim sahibi olmanız gerekiyor. O süreci yaratmak için de pek çok deneyim gerekiyor. Bu yüzden kişisel sergileri çok daha dikkate almak gerekiyor. Geçen sene çok büyük bir sergim oldu. Ancak o serginin hazırlığı 5 sene sürdü. O serginin üzerinden belli bir müddet geçmesi ile Aphrodisias Sanat Merkezi’nde proje konsept bir sergi düzenledim. Bu sergi piyano kuşları adını verdiğim seride gerçekleşen bir sergiydi.

OLUŞUMU 20 YIL SÜRDÜ

Daha çok ne üzerine çalışıyorsunuz, tarzınız nedir?

Her sanatçı, her tarzdan ve teknikten faydalanır, çok sayıda denemelerde bulunur. Sanat eğitimini uzun süre okullarda aldıktan sonra alınan eğitimin biçimlenmesi için pek çok deneme yapmanız gerekiyor. O yüzden ben 1979 senesinde fakülteyi bitirdikten sonra bu sürece 20 senemi ayırdım. Kendime ait bir form oluşturdum. Yirmi seneyi dörde bölerek bugünkü temamı oluşturdum. İlk beş yılımda adeta sıfırdan resme başladım. İkinci beş yıl bilinen tüm teknikler üzerinde çalışmalar yaptım. Yirmi yılın 3'üncü beşliğinde bir şeyler ortaya çıkarken, hissedilen şey ‘Ne resmi yapacaksın, nasıl yapacaksın ve ne için yapacağım?’ gibi ağır bir soru oldu. Bu sorunun yanıtı da benim için beş yıl sürdü. Bir şey insana yakın gelebilir ancak bunun neden yakın geldiğini anlaması gerekir. Dolayısıyla o dönem içerisinde sorgulamaya başladığım sırada Eskişehir'de öğretmenlik mesleğini icra ediyordum. Sorunlu bir dönemdi. O dönem karşılaştığım ağır stres benim için bulunmaz bir enerjiye dönüştü. Çünkü sanatçının çıkış noktası baskıdır. Bir sabah yine okula mesleğimi icra etmeye giderken, soğuk havada sürekli güvercinler, serçeler, kumrular gibi farklı kuş türlerinin yanımda gezdiğini fark etmedim. Bu şekilde çok sayıda günüm geçti. İnsan olarak bir şeyi çizerken ifade konusunda hayvana nazaran bir şeyleri ifade etmenin zor olduğunu anladım. Sonrasında yaşadığım çapraz psikoloji beni kuşlarla bazı şeyleri daha rahat ifade edebileceğimi gösterdi. Kuşlara mana yükledim. Sonrasında acaba istediklerimi kuşlar ile ifade edebilir miyim? Sorusu gündeme geldi. O sene içerisinde binlerce kuş çizdim. Birçok yüzleşmenin sonucunda kuş forumunu kullanmaya karar verdim. Pek çok şeyi insan formu ile anlatamıyorsunuz. Tüm bu ortaya koyamadıklarınızı kuşlar ile yapabilmek mümkün. Sanat anlayışım bu yolla ortaya çıktı ve farklı başlıklarla vücut bulmaya da devam ediyor.

Biliyorsunuz ressamlar başta olmak üzere yaşamlarında birçok önemli eser vermelerine rağmen değerleri toplumca geç anlaşılıyor. Siz bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sanatçı aç ölür, öldükte sonra değeri anlaşılır. Öyle olması da gerekiyor. Bir insan ömrü içerisinde pek çok şey geç biçimlenir. Kendinizi geç tamamlarsınız. Kendinizi tamamladıktan sonra bir tanımlama sürecisinden geçirirsiniz. Yaptıklarınızı ne ve neden yaptığınızı geç anlarsınız. Zaman içerisinde yaşadıklarınız sizi biçimlendirir. Tüm her şeyi anladığınızda da yaşınız 60-70'leri bulur. Bir şeyin değerinin anlaşılabilmesi için de son nefesinizi vermeniz gerekir. İnsan hayatı bir film gibidir. Sizin için film sona erdiğinde insanların sizi tekrar baştan aşağı izlemesi gerekir.

Sizce Türkiye'de sanata ve sanatçıya yeterince değer veriliyor mu?

Hiçbir şekilde değer verilmiyor.

Ülkemizde sanatçılar ekonomik olarak sadece sanat yaparak hayatlarına devam edebilir mi?

Kendinizi geliştirmek adına neler yapıyorsunuz?

Her şeyde olduğu gibi çalışmaya, izlemeye ve gözlemlemeye devam.

OKUDUM VE ARAŞTIRDIM

Kendinize örnek aldığınız ressamlar var mı?

Şu, şu diye size isim veremem. Hemen hemen pek çok sanatçıyı okudum ve araştırdım. Sanatçıların uyguladığı teknik ve yöntemlerle çalıştım. Ancak tüm bu sanatçıların yaptıkları benim tarafımdan giyilmedi ve giyilmezde. Çünkü bana ait değiller.

İsterseniz son olarak birazda 'Olpesido' kavramından bahsedelim…

'Olpesido' tüm sanat faaliyetlerimin çatısıdır. Bir anlamı yok. Ancak benim için çok. Bu kelimenin şu an için pek bir anlamı yok gibi görünse de sizlerin dahi günlük hayatında kullandığınız ancak tanımlayamadığınız şeyler gibi. Bu sözcük şu anda çözülüm aşamasındadır. Bir enerji yumağıdır. Bildiğiniz şeyler dahi aslında hiç bir şey değildir. Bir masayı ya da köpeği tanımlayabilir misiniz? Aslında bir hiçtir. Varlıkları birbirinden ayırmak için kodlanmış kelimelerdir. İlerleyen yaşlarda size dikte edilerek öğretilmiş kavramlardır. Demek ki bir şeyleri biz insanlara dikte ettirmişiz. 'Olpesido' da benim tarafımdan literatüre dikte edilecek bir sanat olacaktır. 'Olpesido' benim resimlerimin adıdır.

Ressam Oğuz Demir Kimdir?

1956′ da Söke’de doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini aynı şehirde tamamladı. 1979′ da Buca Eğitim Lisans programını tamamladı. Otuz yıla yakın sanat eğitimciliğine paralel, uzun soluklu bir tempoyla sanat anlayışını destekleyici inceleme, deneme ve uygulamalarda bulundu. Yirmiye yakın kişisel, otuza yakın karma ve yarışmalı sergi gerçekleştirdi. Yarışmalı sergiler, uluslararası bienaller ve performansla etkinliklerinde yer aldı. Yurt dışında üç sergi gerçekleştirdi. Birçok koleksiyonda eserleri bulunan sanatçının iki ödülü bulunmaktadır. Toplam çalışmaları 'Olpesido Kuşları' çatısı altında; hikayeler, kısa hikayeler ve piyano kuşları başlıklarıyla pentür, karışık teknik ve yarı kavramsal çalışmalarından oluşmaktadır. Sanatçı İzmir’deki kendi atölyesinde çalışmalarına devam etmektedir. Dokuz Eylül Üniversitesi Resim Bölümü'nden mezun oldu.

Haber Merkezi