Sayfa Yükleniyor...
Yazar Serhat Işık ile Tirşe Gözlü Kız adlı öykü kitabı üzerine söyleşi gerçekleştirdik. Yazdığı öykü kitabı ile edebiyat çevresince olumlu yorumlar alan Işık, kitabında insanın içine işleyen hikayeleriyle dikkat çekiyor
TANER UYANIKER-ÖZEL RÖPORTAJ
Eserlerinde çocukluğunun izlerini yansıttığını ifade eden yazar, dünyayı da Ahmet Hamdi Tanpınarın algılama gücüyle algılamak istediğini belirti. Ayrıca yazarın Attila İlhan ve Batı adlı kitabı da bulunuyor.
Öykü yazmaya ne zaman başladınız? Biraz öykü serüveninizden bahsedebilir misiniz?
İlk öyküm 2004 yılında Türk Dili Dergisinde yayımlandı. Düşeyazdım idi ismi. Ne kadar sevindiğimi anlatamam. Tabii, bir yazarın yazdıklarının değer görmesi mutlu ediyor onu. Ondan önce de yazıyordum fakat ilk yayımlanma o tarihte oldu. O zamandan bu yana devam ediyor. Varlık, Heceöykü, Türk Dili, Bizim Külliye... gibi dergilerde zaman zaman yayımlanıyor.
ÇEVRENDEKİ İNSANLAR YETMEYİNCE YAZARSIN
Bir kişi neden yazma gereği duyar?
Evet, tabii birden fazla cevap verilebilir. Şu kadarını rahatlıkla söyleyebilirim. Bir kişi, çevresindeki insanlar ona yetmediği için yazar. İz bırakmak istediği için yazar. Ölümsüzlüğü yakalamak için yazar. Okunmak, beğenilmek, rahatlamak için yazar. Böyle uzayıp gider.
Bir yazarın besini nedir?
Bir yazar okudukça yazar, kabuğunu kırar, gelişir. Okumadan yazılamaz. Yazılsa da bir şeye benzemez. Sığ kalır. Tabii sadece okumak da yetmiyor. Yazar, çok çalışkan, sabırlı ve titiz olmalıdır. Bir de müthiş bir dönüştürme gücüne sahip olmalıdır. Bu kısım biraz yetenek işi. Her yazarda olmuyor maalesef. Okuduklarına, gözlemlerine kendinden bir şeyler katabilmeli, imzasını atabilmelidir. Aslan, yediklerinden ibaret değil. Başka bir şey! Yani özgünlük önemli bir özellik yazarda.
OKURA YAZDIKLARIMLA DOKUNMAK İSTERİM
Öykü kitabınızı kaleme alırken okuyucuya vermek istediğiniz mesaj neydi?
Edebiyat; heyecan vermek, heyecan almaktır. Yazarken de heyecan duyarım okura ulaştığında da. Öyküleri yazıp bitirdikten sonra onların bir an önce okura ulaşmasını isterim. Benim hissettiklerimi onlar da hissetsin, o dünyaya onlar da girsin isterim. Sonra zaman içinde gördüm ki her okur biraz kendini okuyor. Herkes kendi yaşadıklarından, hayal dünyasından hareketle kendine dair şeyleri buluyor. Kimi zaman okurun, sizin hiç aklınıza gelmeyen bağlantılar kurduğunu, ilginç şeyler yakaladığını görüyorum. Okur sizin kurduğunuz dünyanın içinde dolaşıyor. Kendinden bir şeyler bulduğunda veya bir öyküden aradığını bulduğunda onu beğeniyor. Yani sorunuza kısaca cevap verecek olursam yazdıklarımla okura dokunmak isterim.
Genelde kısa öykü yazıyorsunuz. Neden kısa öykü?
Her yazarın kendini daha iyi ifade ettiği edebî türler vardır. Kimi yazar romanı kendine yakın bulur kimi öyküyü. Şair, şiirle kendini daha iyi ifade eder. Tabii şiire ben daha farklı bir gözle bakıyorum. Şairlikte doğuştan gelen bir yön var bence. Yani şairlik geni olduğunu düşünmüşümdür hep. Herkes şair olamaz. Bu başka bir yetenek gerektiriyor. Neden kısa öykü? sorusuna biraz da cevap vermiş oldum. Kendimi daha iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Şöyle bir yönü de var. 21. yüzyılda her şey baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Herkes telaş içinde. Herkes bir yerlere geç kalmış gibi Yani öyle aceleci. Kimseye zaman yetmiyor. Yürüyen merdivenleri bile yürüyerek çıkıyoruz. Ruhumuz bedenimizden iki adım önde gidiyor.
NEREYE GİDERSEK GİDELİM ÇOCUKLUĞUMUZA DÖNÜYORUZ
Tirşe Gözlü Kız öykünüzün yayımlanma sürecinden söz eder misiniz?
Kitap, 2016 yazında Milena Kitap yayınlarından çıktı Tirşe Gözlü Kız ismiyle. Çeşitli dergilerde yayımlanmış 17 kısa öyküden oluşuyor. Küçük bir kitap oldu. Belki birkaç öykü daha eklenebilirdi ama artık bu kitap çıkmalıydı ve sonunda okurla buluştu.
Kitabınızda daha çok Anadolu insanının hikâyesini anlattığınız göze çarpıyor. Bunun nedeni nedir?
Evet, haklısınız. Kitapta Anadolu insanına eğilen öyküler daha fazla. Kent yaşamında yalnızlaşan, yabancılaşan bireyi de işleyen öyküler var. Anadolunun çok işlenmesinin nedeni herhalde insanın kendinden kaçamamasıdır. Nereye gidersek gidelim, ne kadar uzaklaşırsak uzaklaşalım gittiğimiz her yerde yine kendimizi ve geçmişimizi, çocukluğumuzu buluyoruz. İnsanın geleceğini çocukluğu belirliyor aslında. Yaşam tarzlarımız değişse de kişi kendi kendisiyle baş başa kaldığında çocukluğunu istiyor, arıyor, ona dönmek istiyor. Freud bunu güzel açıklar. Yazar bunu kimi zaman farkında olmadan yapıyor. Biraz buna bağlıyorum ben.
Kitapta özellikle sormak istediğim birkaç nokta var. Örneğin bir öykünüzün bütün cümleleri iki kelimeden oluşuyor. Bunun nedeni nedir?
Yok öyle kalıplaşmış bir tarz değil. Orada aşk, ölüm, kavuşamama üzerine bir çift söz de ben etmek istedim. Hepsi bu. Ama fena da olmadı sanki. Yanlış hatırlamıyorsam Heceöykü dergisinin Taşranın Öyküsü/Öykünün Taşrası dosyasında yayımlanmıştı.
HAYRAN KALDIĞIM HER ÖYKÜNÜN YAZARI OLMAK İSTEMİŞİMDİR
Bunun yanı sıra insan bazen hüzünleniyor bazen de kahkaha atıyor öyküleri okurken. Mizahî yön de fazla.
Evet, aslında çeşitlilik olsun istedim. Yani kitaba daha fazla öykü de girebilirdi ama ben bir sınırlamaya tabii tuttum. Kitaptaki öykülerde aşk da var ölüm de var yabancılaşma da mizah da var. Bunların hepsi hayatın içinde de var.
Öyküde sizi en çok etkileyen yazar kimdir? Siz kim olmak isterdiniz? Neden?
Hayran kaldığım her öykünün yazarı olmak istemişimdir. Bu açıdan bakınca onlarca, yüzlerce yazarın yerinde olmak istemişimdir. Lise yıllarımda okul kütüphanesinden edindiğim Çehov, E. A. Poe, M. Twain, Refik Halit, Sait Faiki, sonraları Sabahattin Ali, Oğuz Atay, Ferit Edgü... öykülerini ilgiyle okudum. Günümüzde de öykü kitaplarını, dergilerini mümkün olduğunca takip ediyorum. Çok beğendiğim isimler var. Aklıma ilk gelenlerden söz edecek olursam mesela Necip Tosunun Ansızın Hayat isimli öykü kitabını ben yazmak isterdim. Necip Tosunun öykülerindeki derinlik beni çok etkilemiştir. Mustafa Kutlu, Mahir Adıbeş, Berna Durmaz... Sonra Mahir Ünsal Erişin öykülerini beğenirim. Böyle uzar gider. Listeyi ne kadar uzatırsam uzatayım ismini anamadığım değerli kalemlerin olacağını biliyorum. Şunu da belirtmeden geçmeyeyim. Dünyayı Ahmet Hamdi Tanpınarın algılama gücüyle algılamak isterdim. Tanpınarda farklı bir güç var.
Haber Merkezi