- Kültür-Sanat
- 05.05.2025 15:19
Konak Kızlarağası Sanat ve Antika Çarşısında yer alan Gramofon Evine konuk olduk. Burçin Demirayakla eskilere bir yolculuk yaparak plak, gramofon ve pikaplar hakkında konuştuk
TANER UYANIKER
Konak Kızlarağası Sanat ve Antika Çarşısında yer alan Gramafon Evi, içinde bulundurduğu, plak, pikap, gramafon ve tarihi ürünlerle sizi eskilere götürüyor. Plakların hala günümüzde de değerini koruduğunu belirten Gramofon Evinin sahibi Burçin Demirayak, özellikle Issız Adam filminden sonra insanların plaklara daha fazla ilgi gösterdiğini ifade etti.
Bu mesleğe başlamasındaki en önemli etkenin öncelikle müziğe duyduğu hayranlıktan geldiğini ifade eden Burçin Demirayak, ailesinde müzikle uğraşan kişilerin de olmasının kendisini bu mesleğe daha da yakınlaştırdığını söyledi. Demirayak, Büyük amcam plakçıydı. Çocukluk dönemlerimde hafta sonu onun dükkanına gidip plaklarını izlemek bile bana büyük keyif verirdi. İş hayatına atılınca aslında benim yapmak istediğim işin sevdiğim iş olduğu kanaatine vardım. Eşimin bana Bülent Ortaçgilin plağını almasıyla yavaş yavaş bu işi yapmak aklıma düştü. Daha sonra kendimi bu işin içinde buldum ve 12 yıldır bu işi icra etmeye çalışıyorum dedi.
PLAKLAR DAHA GERÇEKÇİ
Yaptığı işten keyif aldığını belirten Demirayak, İşini severek yapan insanlarda olduğu gibi bizde müşterilerimizle yakın ilişkiler kurarız. Bize ilk defa müşteri olarak gelenler daha sonra bizim dostumuz olur. Müşterilerimizi, müzik, plak, eski analog ses konusunda etkiliyoruz diye konuştu.
Teknolojinin çok ilerlemesine rağmen hala eskiye bir özlemin olduğunu belirten Demirayak, vatandaşların ilgisinin plaklara karşı yoğun olduğunu söyledi. Demirayak, Eskiden yapılan çalışmalara daha fazla emek harcanıyor, onlara daha fazla duygu katılıyordu. Eski müziğin duygusu var. Ne yaşandıysa, ne hissedildiyse o şekilde analog kayıt olarak ortaya dökülmüştür. Şimdiki zamanda biz bunu göremiyoruz emek yok. Örnek verecek olursam, bir bina yıkılıyor 6 ay içinde yenisi yapılıyor. Eskiden bu kadar kısa sürede bir apartman dikilemezdi. Her şey hazır kalıplar içinde. Yeni yapılan her şey tüketilmeye hazır. Daha az emek daha fazla tüketim kültürü var. Eskiden yapılan malzemelerde hepsine bir emek verilmiş. O yüzden onlar daha kıymetli bence. Sanatçının sesi analog kayıtta önden gelir müziğin sesi arkadan gelir. Her şey daha gerçekçi, daha duygu yüklüdür şeklinde konuştu.
HER ŞEY ISSIZ ADAM FİLMİYLE BAŞLADI
12-13 yıl önce plak bulmakta zorlanmadıklarını ifade eden Demirayak, Issız Adam filminden sonra insanlarda plak dinleme merakı oluştuğunu söyledi. Demirayak, Daha önce yok muydu bu merak vardı ama daha azdı. Bu filmin etkisiyle insanlar bir anda plaklara ilgi gösterdi. İnsanlar analog müziğin ne olduğunu öğrendiler. Gerçek müziğin ne olduğunu öğrendiler. Şimdi herkes bir arayış içerisine girdi. Ben eski plak da satıyorum, yeni kayıt da satıyorum. Arasındaki farkı da anlatıyoruz insanlara. Ve onlar, müziğin tadını almak istiyorlar. Plak dinlemek sadece müzik dinlemek değildir. O dönemi de öğrenmektir. İnsanlar bu ürünlerin zor zamanlarda yapıldığını bildikleri için o döneminde araştırması içerisine girebiliyorlar. Plakla, kitabı hep birbirine benzetmişimdir. Her ikisi de hep bir dönemi anlatır. Örneğin bir Kıbrıs olayını anlatır, bir 68 kuşağının ne acılar çektiğini anlatır, bir 80lerin hayatını anlatır. Muhakkak sizi bir tarihi döneme götürür. Bu yüzden kitapla aralarında bir ilişki kurarım dedi.
EN ÇOK POPÜLER İSİMLER SATILIYOR
Plakları nerede bulduklarını ve müşterilerin hangi sanatçılara daha çok ilgi gösterdiklerini anlatan Demirayak, şunları söyledi: Uzun zamandır meslekte olup, çok fazlada dolaşınca size kendiliğinden plaklar gelmeye başlıyor. Biz tabii ki de kendimiz araştırıyoruz, bulmaya çalışıyoruz. Neyi nerde bulacağımızı da zamanla öğrenmiş oluyorsunuz. Fiyatlarımıza gelince; sanatçıya göre, az basılıp basılmamasına göre değişiyor. Nerede basıldığına göre değişiyor. 45lik plakların fiyatları bizde beş liradan başlar, yüz elli liraya kadar çıkıyor. Her bütçeye uygun fiyat var. Daha çok popüler olan isimler ilgi görüyor: Ajda Pekkan, Cem Karaca, Sezen Aksu, Barış Manço, Erkin Koray, Moğollar, Müzeyyen Senar, Behiye Aksoy, Zeki Müren, Neşet Ertaş Bunlar kült isimler her zaman ilgi görüyor. Bu isimlerin dışında daha farklı isimler arayanlar kişiler de var. Genelde bu kişiler koleksiyoner oluyor ve belli bir seriyi tamamladıktan sonra farklı bir şeyler arıyorlar. Yılmaz Güneyin yönetmenliğini yaptığı Duvar filminin plağı basılmıştır. Bunun gibi detay plaklar koleksiyonerlerin ilgisini çekiyor. Plakların iyi bir alıcısı var ve genelde onlar ellerinden çıkartmıyorlar.
BU BİR TUTKUDUR
Plaklara her kesimden kişilerin ilgi gösterdiğini belirten Demirayak, Bu bir tutkudur. Herkes müzik dinlemeyi sever, herkes de gerçek müzik dinlemek ister. Orta yaşın üstündekiler biraz daha fazla olabilir ama bunun tam bir ayrımını yapmıyorum dedi.
Gramofonun tarihinin çok eski olduğunu ve 1900'lü yılların başlangıcına dayandığını belirten Demirayak, pikapın ise 1950'li yıllardan itibaren ortaya çıktığını söyledi. Demirayak, Gramofon müzik kayıt tarihini oluşturan bir materyaldir. Gramofon tamamen mekaniktir. Gramofonda sadece ve sadece taş plak dinlenir. Günümüzde yapılan en büyük hatalardan biri, 33'lük ve 45'lik plakları taş plak zannederek gramofonlarda dinlemeye çalışmalarıdır. Ama bu çok büyük bir hatadır. Çünkü onlarda dinlemeye kalktığınızda gramofonun iğnesi plağı öyle bir çizer ki siz onu bir daha dinleyemezsiniz. Yani o ses kalitesini kaybeder. O yüzden gramofonlarda dinlenen plaklar farklıdır. Taş plaktır. Pikaplarda dinlenen ise vinil plaktır. Yani bu nedir? 33lük ve 45'lik plaklardır. Ayrıca şu da bir ayrıntı; bazı pikaplar da 78 devir. Yani taş plak dinleme özelliği vardır. Siz bu pikaplarda 78 devir taş plak dinleyebilirsiniz. 33lük ve 45'lik dışında. Ama gramofonda kesinlikle 33'lük ve 45'lik plak dinleyemezsiniz dedi.
SÖYLEYEN KİŞİ YANINIZDA GİBİDİR
Gramofonda dinlenen müziğin daha gerçekçi olduğunu dile getiren Demirayak, bunu Ankarada yaşadıkları bir olayı örnek vererek açıkladı. Demirayak, Ankarada bir mekandayız. Bir esnaf arkadaşımız vardı yanımızda. Bizde gramofon dinliyoruz. Geldi gramofonun yanına Be kızım çok güzel söylüyorsun da çık bir de yüzünü görelim dedi. Onun gelip de bu şekilde konuşması bizi çok etkilemişti. Gramofonun sesi o kadar gerçekçiydi ki şarkıyı söyleyen kişi yanınızda oturuyor gibiydi diye konuştu.
Bu işi eşiyle birlikte yaptıklarını ve aynı zamanda koleksiyoncu olduklarını ifade eden Demirayak, Alaçatıda da bir eskici dükkanları olduğunu söyledi. Demirayak, Bizim birde atölyemiz var. Eşim orada çalışıyor. Bize gelen tüm ürünlerin restorasyonunu orada yapıyoruz. Eşim de kaybolmuş bir mesleğe sahip çıkıyor. Bir gramofon tamiratını yapabilecek kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Eşim o ürünlerini yeniden kullanılır hale getirerek yaşanmışlıkları yeniden hayata kazandırıyor dedi.
İŞLEYEN DEMİR PAS TUTMAZ
Bir pikabı muhafaza en iyi yolunun onu kullanmaktan geçtiğini belirten Demirayak, İşleyen demir ışıldır mantığı ile çalışıyor bu alet. Pikabı kullanırsanız sürekli olarak çalışmaya devam edecektir. Bir köşeye atıp da yenilemezseniz durduğu yerde pikap kendi kendine bozulabilir. Bunların periyodik bakımlarını yaptırmanız lazım. İğnesini zamanında değiştirmeniz lazım, eğer iğnesini değiştirmezseniz sürekli aynı iğneyle dinlerseniz bir müddet sonra plaklarınızı da bozmaya başlarsınız. O yüzden pikabın hem periyodik bakımlarına hem de zamanında iğne değişimlerine dikkat ettiğiniz müddetçe bir sorunla karşılaşmazsınız diye konuştu.
Şu anki yeni pikaplara göre eski pikaplardaki teknolojinin daha farklı ve daha iyi olduğunu belirten Demirayak, Yeni üretim pikaplar tamamen yurt dışından, daha çok Çin'den geliyor. Özellikle kendinden amfili olan modeller üretiliyor. Fakat eski pikaplar da hem çıkış transitörleri hem lambalı olanların ses kaliteleri şimdikilerle kıyaslanamayacak kadar güzel. Çünkü onlar da yine eski teknoloji ile yeniden üretilen cihazlar. Üst sınıf yeni üretim pikaplar yine gayet başarılı ama eskinin vermiş olduğu, görsellik ve hava daha farklı bizim açımızdan dedi.