Rolünün tam tersi bir kişilik

Canlandırdığı rollerin tam aksine hayatı boyunca hiç kimseyi taciz etmeyi aklından bile geçiremeyecek bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyen Türk sinemasının ünlü oyuncusu Coşkun Göğen üstüne yapıştırılmış ‘tecavüzcü’ lakabını hiçbir zaman ciddiye almadığını belirtti


  • Oluşturulma Tarihi : 12.08.2015 06:35
  • Güncelleme Tarihi : 12.08.2015 06:35
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Rolünün tam tersi bir kişilik haberinin görseli

NİLGÜN TAZE

‘Tecavüzcü Coşkun’ karakterinin 1975’li yıllarda çevrilen çoğu filmde tecavüz sahnelerinin yer almasından dolayı özellikle kadınlar tarafından fazla ciddiye alınarak, kadınların hışmına çok fazla maruz kaldığını belirten Türk sinemasının ünlü yıldızlarından Coşkun Göğen, asıl kişiliğinin toplum tarafından anlaşılmasının sinemayı bıraktıktan sonra açığa çıktığını belirterek, “İnsanlar film karakterlerini o yıllarda çok ciddiye alıyor ve yaptığımız işin sadece bir rol olduğunu ayırt dahi edemiyorlardı. İlk 15 sene bayanlar tarafından çok lanetlendim. Her film de ‘Tecavüzcü Coşkun’ karakteriyle rol aldığım içinde orta yaşlı, eli çantalı hanımların hışmına yolda yürürken bile çok uğradım. Şimdilerde ise o zamanların genç şimdilerin ise yaşlı kadınları sokakta beni gördükleri zaman yanıma gelip ‘Tecavüzcü Coşkun’ rolüyle verdiğim mesajdan dolayı bana teşekkür ediyorlar. Onlara göre eğer o rolü oynamasaymışım kendilerini birçok kötülükten koruyamayabilirlermiş. Yani bir nevi onların bilinçli hareket etmesine vesile olmuşum. 70’ ve 80’li yıllarda tecavüz gibi konular gündemdeydi ve sinema sektörü ilerleyen bir kültür ve anlayışla o yıllarda sadece tecavüz sahneleriyle ayakta duramayacağını anladı. İnsanlara güven veren, düşündüren, sorgulayan filmler o dönemlerde de yapılıyordu ancak o zamanlar sağ-sol davaları yaşanıyordu. Gençler zorla bir takım yönlere doğru çekiliyordu ve bunu en güzel resimleyebileceğimiz yerde sinemaydı. O yıllarda sinemaya başladığımda 17 yaşındaydım ve sanki benim dönemim başlamış gibiydi.  Bu yaşlar sinemaya başlamak için çok küçük yaşlar ancak ben o yaşlarda bile çok iyi dans ediyordum. İlk olarak eğlenceli gençlik filmlerinde rol aldım ardından da daha asi filmler geldi. Bunun nedeni ise tarzım ve tipim bu filmler için çok uygun olmasıydı. O zamanların filmlerindeki mekanlarda genelde diskotekler oluyordu ve tecavüzcü rolündeki başarım da bana bu lakabı getirdi” dedi.

“HAYATIMIN EN İYİ KARARI”

İlkokulu bitirdikten sonra futbola merak salarak koyu bir Galatasaray hastası olduğunu ve futbolcu olmak için sırf bu nedenle Taksim-Kurtuluş civarına yerleştiğini kaydeden Göğen, bilmeden sanatçıların yaşadığı bir semte yerleşmenin hayatının en iyi kararı olduğunu belirtti.   Ankara Anıttepe'de yaptığı 24 ay askerlik görevinin ardından bir dönem fotoroman sayfalarında hippi karakteri ile yer aldıktan sonra Yeşilçam sahnelerine geri döndüğünü ve Yeşilçam'da kendisini ilk, yönetmen Altun Yeres'in keşfettiğini söyleyen Göğen, “Sırf futbolcu olmak için Taksim, Kurtuluş civarına yerleştim ve oralarda büyüdüm. Meğerse o sokak, sanatçıların bulunduğu sokakmış. Hayatımın en iyi kararını verdiğimi bugün daha net görüyorum. İyi ki Taksim’e gitmişim. Hayatımı kazanmam gerektiği için bir berberin yanına çırak olarak girmiştim ve berberin önünden Yeşilçam'a figüran taşıyan otobüsler kalkardı. Bir gün o otobüse bindim ve sonra hiç inmedim. Figüran olarak sinemaya başladığımda 15-16 yaşlarındaydım. Sonraları Yeşilçam adamı oldum. İlk filmim Hülya Koçyiğit'in oynadığı bir filmdi. İyi ki o otobüse binmiş ve bir daha da hiç inmemişim ve iyi ki bu tarz filmlerde oynamışım. Film sektöründen kimler gelip kimler geçti. 44 yıllık sanat hayatımda hiçbir ödülüm olmadı ancak benim değerim insanlar oldu. Yıllardır film çevirmiyorum ama hala unutulmadım ve hala seviliyorum. Türkiye’nin en popüler adamlarından biri olmamın nedeni tecavüzcü rolümün mirası” açıklamasını yaptı.

“KENDİ FİLMİMDEN KOVULDUM”

Unutamadığı anıları arasında  kendisine verilen rolü oynamak için İzmir’e gittiğini ve yakın bir yerde gördüğü sinema sahibinin kendisini davet ettiğini belirten Göğen, kendi filminin oynadığı filme gittiğine bin pişman olduğunu belirterek,  “Sinemada benim de rol aldığım bir filmin gösterimde olduğundan bi haber bir haldeydim. Baktım ki benim oynadığım film gösteriliyor, hemen içeri girdim. Tecavüz sahnelerine gelince zor kaçtım sinemadan çünkü o filmde de her filmde olduğu gibi sapık rolünü oynuyordum. Beni görenler ‘Aaa adam burada, sapık aramızda’ diyerek beni ifşa etmeye ve kovalamaya başladılar. Bir diğer anım ise üç sene önce Kaleiçi’nde bir bakkala giriyordum. 9 yaşlarında iki erkek çocuk beni tanıyarak, ‘Baba şu mesleğin sırrını bize de öğretsene’ dediler. O kadar şaşırdım ki bir an ne diyeceğimi bilemedim. Yeni nesile laf yetiştirmekte zor. Şimdiki çocuklar çok zeki ve çok özgürler ama bunun farkında değiller. 1969 senesinde Taksim meydanında 3 polis tarafından sokakta yere yatırılarak saçım uzun olduğu için zorla saçı kesilmiş bir adamım ben. Çok sağlam bir kuşak olan 68 kuşağıyız biz.  Neler gördük, neler geçirdik, neler yaşadık biz neler… O yıllarda yenilik getirmeye çalışan birçok arkadaşımızı da kaybettik. O dönemlerde hayata farklı bir pencereden bakmayı sergileyenlerden biri de benim. Özellikle kadınların bana olan aşırı ilgisinin nedeni bence para değildir. Bir insanı güzel yapan ruhudur, enerjisidir. Ben yakışıklı bir adam değilim ancak çoğu kadın beni çok etkileyici bulur. Ayrıca kadınlarla konuşmasını iyi bilmek gerekir. Bu konuda Cemil İpekçi dostumdan çok şey öğrendim.  Onun tercihleri beni ilgilendirmez ancak o gerçekten harbi harbi güzel adamdır, sosyal adamdır, kültürlü adamdır ve delikanlıdır. Benim dans ettiğim zamanlarda o baletti. O yıllarda tanıştık kendisiyle ve onun kelimeleri ve ruhunun insanlara taşıdığı sıcaklık bende de var. Bir kadınlarla nasıl konuşulması gerekir ben ondan öğrendim” ifadelerini kullandı.

“MESLEĞİ TECAVÜZCÜ OLAN TEK ADAM”

Uzun yıllardır Antalya’da yaşadığını ve geçimini bir tatil beldesi olan Konyaaltı’ndan sağladığını söyleyen Göğen, kazandığı sezonluk parayla bir sene doyup doymayacağını bilmeden çalıştığını belirtti. Dünyada mesleği tecavüzcü olan tek insan olduğunu belirten Göğen, bu güne akadr sayısını hatırlayamadığı kadar çok filmde oynadığını belirterek,  “Konyaaltı’na 50-60 bin turist geldiği oluyor. Sezonluk işletmelerde Halkla İlişkiler ve Animasyon bölümüne bakıyorum. Yaptığım işi, yani insanları eğlendirmeyi çok seviyorum. Güzel de para kazandığım için hayatımdan son derece memnunum. Kış aylarında ise ekstralara gidiyorum. Dünyada mesleği tecavüz olan tek adam benim. Ben bu rolle tanındım. Kışın çok ilginç, eğlenceli programlara gidiyorum mesele. Şu ana kadar sayısını tam bilmiyorum ama 400 – 500 arası filmde oynadım. Filmlerde tecavüz etmediğim aktrist neredeyse kalmadı. İşin ilginç ve güzel tarafı gençlerinde beni tanıması. İki hafta önce 64 yaşıma bastım ve yeni nesil beni tanıyor. Bundan daha güzel hayatta daha ne olabilir ki?  Antalya’da ben bir kralım. Neticede emekli maaşıyla yaşıyorum ama o kadar seviliyor ve sahipleniliyorum ki bunu parayla ölçmek mümkün değil. Farklı bir elektriğim olduğunu söylüyorlar. İnsanın ruhunu rahatlatıyorsun diyenler oluyor. Ben hiç okumadım ve ortaokul ikinci sınıftan terkim. İbrahim Tatlıses’inde dediği gibi Oxford vardı da biz mi okumadık? Sevmenin okulla eğitimle alakası yok sadece sevmeyi isteyip istememenizle alakası var. Ben hayat okulu mezunuyum ve her zaman tercihlerimi sevmekten yana kullandım. Bu hayattaki en iyi tercihlerim arasında bulunuyor.  Kültür sadece okumakla olmuyor. Yaşamakla, ne yaşadığınla ve yaşadıklarına nasıl bir bakış açısı geliştirdiğinle ilgili.  Ben her gün aşık oluyorum mesela. Paylaştığım, yaşadığım, gördüğüm her şeye her güne ve getirdiklerine aşığım” dedi.

“İLGİNÇ BİR NİKAH HİKAYESİ”

Nikahlarının çok sıra dışı bir şekilde kıyıldığını ve yine dünyada kendi düğününde para kazanan tek damat olduğunu anlatan Türk sinemasının unutulmaz sanatçılarından Göğen, “Çok sevdiğim bir ablamdı nüfus memuru, ben kıyarım nikahınızı dedi, kıramadım kendisini. Hiç param yoktu o zamanlar ama çokta güzel bir düğünüm oldu. 40 kişi davet etmiştim. 39 kişi geldi. Bir arkadaşım kendi otelini açtı, içkileri bir diğeri, yiyecekleri başka biri üstlendi. Gecenin sonunda birde oryantal gelmez mi? O kıvırdı, ben sahnenin diğer köşesinde kıvırdım 1700 dolar para topladım o gece.  Kendi düğününde para kazanan tek damat benim. Gelinde İspanyol kıyafeti bende bir atlet. atladık motora ve doğru balayı için bize ayrılan otel odasına. Saat sabahın dördü kafalar çakırkeyif.  Yolda düşe kalka savrula savrula perişan bir vaziyette otele geldik neyse ki. Lobiye girdik Bizi gören şaşırıyor. Biz gelinle damadız deyince ‘Bu ne hal abi’ diyerek bizi apar topar odamıza çıkardılar. Diğer bir anımda da bir filmin setine gitmiştim.  Nuri Alço’yla beraber gittik ve gördüm ki değişmeyen bir biz kalmışız. Sette 20 tane aktör var bunun 10 tanesi başrolde oynuyor. Hiçbirini tanımıyoruz. Sadece bir tane ışıkçı tanıyoruz, bir de rejisörü yarım yamalak. Diziyi Ramazan ayında çekiyorlar. Sette iki tane oruçlu insan var. O da Nuri Alço ve ben. Çekim bittikten sonra rejisörler kahve getirtti. ‘Hocam biz oruçluyuz’ dedim. İftara da birkaç saat var. Rejisör şaşkınlıktan sette su bile içmeyi yasakladı iftara kadar. Bize döndü ‘Adamlara bakın, biri Tecavüzcü Coşkun biri Gazozcu Nuri ve işin mucizesine bakın ki bir tek bu adamlar oruçlu’ dedi. Çok güldük bu lafına… Genç aktörler var sette bizimle fotoğraf çektirdiler. ‘Biz bu dizinin başrol oyuncularıyız’ dediler. Nuri’yle birbirimize baktık kendi kendimize ‘pek de mütevazilermiş’ dedik. Sosyal içerikli filmler üzerinden 30 senede geçse unutulmuyor. Sinemada ufak büyük rol yoktur. Bize figüran desinler hiç fark etmez. Hepsi karakter oyuncusudur. Ayrıca da daha iyidir. Yirmi günlük bir filmde iki gün oynayıp parayı kapmak daha güzeldir. Birçok filmdeki diyaloglarım hala çoğu kişinin aklında… Arabesk filminde ‘Gösterelim mi anam İstanbul’u’ diye bir diyalog vardı. Bu cümle yüzünden 3 sene Beyoğlu’nda yürüyemedim. Beni gören ‘Nerede İstanbul’ diye soruyordu. Şimdilerde sinemada çok kan akmaya başladı. Şimdi her şey ticari” açıklamasını yaptı.

1946, Antalya doğumlu olan sanatçı rol aldığı filmlerde kadınlara tecavüz edip, sırıtan ve mafyanın tüm pis işlerini zevkle yerine getiren bir kişilik olarak tanındı. Üstlendiği rollerin tam aksine oldukça neşeli, sevecen ve yardımsever bir kişilik taşıyan ‘tecavüzcü’ lakaplı Coşkun Öğen, 1962 yılında girdiği film sektöründe 500’ü aşkın filme imzasını attı.  Güneş, Dünya ve Uzay isimli üç kızıyla ve ikinci eşi birlikte Antalya’da yaşayan 69 yaşındaki sanatçı, ilk olarak 1972 yılında çevrilen ‘Asi Gençler' filmiyle tanındı.  O tarihten itibaren hayatını sinemaya adayan sanatçı, 1979’da çevrilen ‘Yanmışım’ filminde oynadığı tecavüzcü karakteriyle hafızalara kazındı.  Canlandırdığı rollerin tam aksine hayatı boyunca hiç kimseyi taciz etmeyi aklından bile geçiremeyecek bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyen Türk sinemasının ünlü oyuncusu Coşkun Göğen, üstüne yapıştırılmış ‘tecavüzcü’ lakabını hiçbir zaman ciddiye almadığını belirterek rollerini her zaman severek oynadığını söyledi.