Sanat Artemis’te buluşuyor

Artemis Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi 6. sayısını yayımladı. Edebiyat dünyasının hatırı sayılır Edebiyat dergileri arasında yer alan bu derginin bugünlere geliş öyküsünü Derginin Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Çağlar gazetemize anlattı

  • Oluşturulma Tarihi : 06.09.2019 06:54
  • Güncelleme Tarihi : 06.09.2019 06:54
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Sanat Artemis’te buluşuyor haberinin görseli

ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ
E-edebiyat dergisi olarak bir süre yayımlandıktan sonra basılı olarak çıkan Artemis Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi 6. basılı sayısına ulaştı. Birçok edebi ve sanatçı kişiyi bir araya toplayan bu dergide içerikte bir hayli zengin. Her sayısında farklı bir tema ile çıkan dergi, zengin içeriği ile dikkatleri üzerine çekiyor. Öykü-şiir, mitoloji, resim gibi pek çok farklı edebi-sanat dalını bir araya getiren derginin genel yayın yönetmenliğini 2 yıldır devam ettiren ve derginin kurucu isimleri arasında yer alan Yusuf Çağlar derginin kuruluş öyküsünü gazetemize anlattı.

Ne kadar süredir edebiyatın içerisindesiniz?
Hayatımın bir dönemini ağırlıklı olarak resim kaplamış olsa da kendimi bildim bileli iyi bir okur-yazar olarak edebiyatın içindeyim. İlk şiir ve öykülerimi lise yıllarımda yazmaya başlamıştım. Ekonomik zorlukların üstesinden gelebilmek için yapmak zorunda olduğum mücadele yayım dünyasının içinde yer almamı geciktirdi biraz. “Bazen anlaşılmaz olur hayat” isimli yayımlanmış bir şiir kitabım var. Pek çok dergide şiir, öykü ve yazılarım yayımlandı. Son iki yıldır genel yayın yönetmenliğini yaptığım “Artemis Kültür Sanat Edebiyat Dergisi” ile yayım dünyasının içindeyim. 

Artemis Kültür Sanat Dergisi’nin kuruluş süreci ve devamında gelişen olayları bize anlatır mısınız?
Artemis’i yayımlamaya başlamadan önce sanat ile bir şekilde temasta olan- olmak isteyen insanların birlikte olmalarını, diyalog kurmalarını, proje ve etkinlik üretmelerini, ürettiklerini hayata geçirmelerini sağlamak amacıyla Sardes Kültür ve Sanat Derneği’ni kurduk. Dernek çatısı altında söyleşiler, konferanslar, imza günleri, film gösterimi, tiyatro, sergi gibi birçok etkinlik düzenledik. Bu süreçte Artemis Dergisi’ni önce e-dergi olarak bir süre yayımladık. 2018 yılı haziran ayında Artemis’in ilk basılı sayısını yayımladık. Şu an 6. sayıya ulaştık. Son olarak Eylül 2019 sayısını yayımlamış durumdayız. Bu arada ‘Artemis Dergisi Edebiyat Günleri’ne de değinmek istiyorum. Geçtiğimiz mart-nisan aylarında yedi hafta boyunca birçok yazar ve şairimizi okurlarımızla buluşturduk, söyleşiler yaptık. Önümüzdeki süreçte, eylül ayından itibaren dergi olarak ‘Edebiyat Günleri’ etkinliklerine yine devam edeceğiz. Ülkemizin önemli şair ve yazarlarını Salihli’de konuk edip, söyleşileriyle ve kitaplarıyla edebiyatseverlerle buluşturacağız.

Derginin içeriği nedir, ne sıklıkla yayınlanıyor?
Artemis’in her sayısında mutlaka belirli bir teması vardır. ‘Günümüz şiiri’, ‘Günümüzde dergicilik’, ‘Çocuk edebiyatı’ vb. gibi. Derginin hemen hemen yarısı, o sayı teması ile ilgili yazı, öykü ve şiirlere ayrılır. Bunun dışında resim sanatı, sinema sanatı, tarih, mitoloji, kültür ve sosyoloji yazıları, kitap tanıtımı ve söyleşiler de yer alır. Artemis’i; haziran, eylül, aralık ve mart aylarında olmak üzere üç ayda bir, bir yıl içinde toplam dört sayı yayımlıyoruz.

Türkiye gibi okuma oranının düşük olduğu bir ülkede edebiyat ve sanat dergisi çıkarmanın zorlukları nedir?
Evet, ülkemizde edebiyat dergisi çıkarmanın; basımından tutun, dağıtımına, okura ulaşımına dek pek çok zorluğu var. Kağıt ve basım maliyetleri, kargo ile aboneye ulaşım maliyetleri oldukça yüksek, dağıtım şirketleri aracılığı ile kitabevi raflarında olabilmek neredeyse imkansız, vb. ancak bence en büyük sorun ülkemizde okuma oranının çok düşük olması. Avrupa Birliği ülkelerinde her üç kişiden biri dergi okuru iken bu oran ülkemizde ne yazık ki binde 2 civarında. Parasal zorlukların üstesinden bir şekilde gelebilirsiniz. Oysa okuma oranının artmasını sağlamak ancak toplumun sosyo-kültürel eğitimiyle, değişimiyle mümkün.

Derginin hitap ettiği kesim nedir?
Dergiler çoğunlukla aynı dünya görüşüne sahip şair-yazarlar tarafından çıkarılır. Bu da doğal olarak kendi dünya görüşüne yakın okur kitlesine hitap etmelerine neden olur. Artemis’in çıkışı öyle olmadı. Farklı sanat dallarıyla ilgilenen ve farklı açılardan dünyaya bakan arkadaşlarla birlikte yola çıktık. Yurdumuzun her bölgesinden, dünya görüşü ne olursa olsun her şair ve yazara dergimizin sayfalarında yer verdik. Bu anlamda Artemis’in farklılığı aynı zamanda zenginliği oldu. Yazı kadrosu gibi farklı ve zengin bir okur kitlesi oluştu zamanla. Ülkemizin dört bir yanından ve farklı sosyo-kültürel yapılardan abone-okurlara sahibiz.

Bu sene çıkan ekonomik kriz ve dövizdeki artış derginizi nasıl etkiledi? 
Ekonomik kriz ve dövizdeki artış en fazla dergi maliyetlerini etkiledi. Bu da doğal olarak dergi fiyatına yansıdı. 10 TL olan fiyatımızı 15 TL yapmak zorunda kaldık. Dergi okuru bilinçli bir okurdur. Ülke gerçeklerinin farkındadır. Bu anlamda yanımızda oldular ve destek verdiler. 

Bir şiir kitabınız olduğunu da biliyoruz? Sizden bu kitabın oluşum sürecini içeriğini anlatır mısınız?
‘Bazen anlaşılmaz olur hayat’ isimli kitabımda, büyükşehirlerde yaşanan aşk ve yalnızlığın yansıdığı şiirler yer alır. Aşk ve yalnızlık. Sanırım son dönem şair ve şiirinin çoğunca ortak teması. Endüstri insanının, modern şehir insanının… O dönem yazdığım şiirlerde hayat, çoğunca deniz imgesi ile kendisini gösterir. Aşk ve hayat mücadelesi bir deniz yolculuğu gibi yaşanır. Bu yolculuk; hem bunaltıcı ve insanı önlenemez bir yalnızlığa iten büyükşehir yaşamından kaçıştır, hem de bir tepkidir sanıyorum. Çünkü büyükşehirden ayrıldığımdan bu yana yazdığım şiirler çok farklılaştı. Daha çok doğa ve yaşam sevinci yer alıyor artık yazdıklarımda.

Sizi kısaca tanıyalım.
İnsan kısaca kendini tanıtabilir mi bilmiyorum. Kayseri doğumluyum. Tam kırk iki yıl Ankara’da yaşadıktan sonra Ege’ye yerleştim. Edebiyatla ilişkim ağırlıklı olarak şiir üzerinden gerçekleşse de kendimi daha çok okur-yazar olarak tanımlıyorum.

GELENEKTEN AYRILDIKÇA KENDİMİZ OLURUZ
Şiir dersem ne dersiniz?

Şiir geleneğimizi bilmek, bizden öncekileri okumak, incelemek, değerlendirmek her şairin görevi. Gerek divan şiiri olsun, gerekse halk şiiri olsun şiir geçmişimiz ve geleneğimiz şairin en iyi kaynağı. Bizden önce yazılanlar olmasa biz de yazamazdık belki de. Ancak geleneği sürdürmek şaire ve şiirine bir şey kazandırmaz. Günümüz şairi gelenekten ayrılabildiği ölçüde kendisi olabilir. Kendi dilini, kendi sesini bulabildiği ölçüde… Ülkemizde yaşayan insanların edebiyat ile ilişkisine baktığımız zaman çoğunluk şiir üzerindendir. Öykü ve romandan çok ya şiir okuru, ya da şiir yazanıdır. Bu bizim halkımız özel bir şiir merakı olduğunu da gösterir. Bunda tabii ki şiir geleneğimizin binlerce yıllık bir geçmişe sahip olmasının payı büyüktür. Şiirin hayatımızda ağırlıklı bir yeri olmasına karşın, yayınevlerinin yeni şiir kitabı basmaktan kaçınmalarını; konuyla ilgili kesimlerin tartışması, üzerinde düşünmesi gerek sanırım. Yıllarca resim çalıştım ve şiir yazdım. İkisi arasında bir bağ kurmam gerekirse şiir için; sözcüklerle resim yapmak diyebilirim. Sözcüklerin sesi, anlamı ve çağrışımları ile yaptığımız bir resim. Melodisi, armonisi, ritmi olan bir resim.