Sanat ve yemek yan yana

Ressam İpek Öztürk’ün, Tetimatı Restoran’da sergilenen yapıtları yemek yerken sanat eserlerine bakıp düşünmenizi ve ruhumuzu dinlendirmenizi sağlıyor


  • Oluşturulma Tarihi : 17.03.2016 08:07
  • Güncelleme Tarihi : 17.03.2016 08:07
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Sanat ve yemek yan yana

E. ÇAĞLA GENİŞ

Hayatta kalmak için yaptığımız yemek yeme aktivitesini kimler sevmeyerek yapıyor ki? Yemek yemek zaruri ihtiyaç olmaktan çıkıp bir seçim ve haz alma duygusuna bürünmüyor mu?  Bu haz alma duygusunu estetikten alınan hazla birleştirme noktasında güzel mekanlar ortaya çıkıyor. Bir de bu güzel mekanlara sanat eserleri eşlik ederse tam tadında oluyor.

Tetimatı (Tam Tadında) Cafe Restoran’ın kurucusu ve işletmecisi Cüneyt Şenpazar ile Ressam İpek Öztürk'ün işbirliği, sanatla insanı gündelik hayatta buluşturma arzusundan doğuyor. 2014 yılından bu yana süregelen birliktelik ile insanlar yemek yerken restoranda sergilenen sanat eserlerini seyretme fırsatı yakalıyor.

“YEMEK YERKEN TABLOLARI İNCELİYORLAR”

Yoğun iş hayatı olan insanların sanat galerilerine giderek sergi gezmeye vakti olmadığından projenin bu anlamda önemine dikkat çeken Ressam İpek Öztürk, “Cüneyt Bey, Tetimati açısından yeniliklere oldukça açık birisi. İlk kez 2014 yılında bu projeyi gerçekleştirdik. Proje sanatın gündelik hayata yerleşmesine olanak sağlıyor. Özellikle iş dünyasından çok sayıda insan yemek yerken aynı anda sanat galerisini geziyor. Bu anlamla çok önemli bir hizmet… Yoğun iş hayatı olan insanların bir galeriye giderek sergi gezmeye vakti olmuyor. Zaten galeriler pazar günleri kapalı oluyor ve akşam saat 5-6 gibi kapanıyor. Dolayısıyla insanlar sanata vakit ayıramıyor. Fakat Cüneyt Bey'in desteklemiş olduğu bu önemli proje ile öğle yemeği yerken tabloları da incelemiş oluyorlar" dedi.

“İŞ BİRLİKTELİĞİ YAPMAK ZORUNDASINIZ”

Tetimatı (Tam Tadında) Cafe Restoran’ın kurucusu ve işletmecisi Cüneyt Şenpazar, işletmelerin monoton hizmet verdiğinde rutin döngü içinde eriyip gittiklerini hatırlayarak, “Hangi işi yaparsanız yapın, monoton bir hizmet verdiğinizde rutin döngünün içinde eriyip gidersiniz. Bu sefer hizmeti satın alan kişi, 'Ben seni neden tercih edeyim?' der. Ben de kendime hep bu soruyu soruyorum. İstediğiniz kadar kaliteli yemek yapın veya ucuza satın; işletmelerin boyutu ne olursa olsun mevcut müşteri potansiyelini kullanarak iş birlikteliği yapmak zorundasınız. Bu birliktelik, faaliyet alanınızla alakalı veya bunun dışında da olabilir. Buraya gelen kitleye hiçbir zaman müşteri gözüyle bakmıyorum. Hizmet sektöründe misafirinize hizmet edersiniz. İnsanlar günlük yaşamlarında öyle bir stres döngüsü içinde ki sormak zorunda olduğu veya merak ettiği birçok soru var kafasında. İşletmeci olarak bu hizmetleri dönem dönem farklı şekillerde vermeye çalıştım. Bir gün yemek yemeğe gelen pilates grubuna gelin mekanımızda uygulamalarınızı anlatın dedik. İlk başta insanlara tuhaf geldi ama dışarıya stant kuruldu ve tanıtım yapıldı. Birçok kişi sormak için gitmeye üşendiği soruları burada konunun muhatabına sorma fırsatı yakaladı. Bunun güzel bir hizmet olduğunu düşünerek daha da renklendirmek istedim” ifadelerini kullandı.

“İNSANLARI SORGULAMAYA VE KARŞILIKLI ETKİLEŞİME SOKUYOR”

İnsanların yemek yerken çevresine baktığında sanat eserini görmekten ve incelemekten memnuniyet duyduğunu belirten Öztürk, "2014 yılındaki sergimizde de çok olumlu tepkilerle karşılaştık. Günümüzdeki koşuşturma ve kısıtlı zamanda içerisinde insanların oldukça güzel ve faydalı bulduğu bir hizmet. İnsanlar, yemek yerken çevresine baktığında sanat eserini görmekten ve incelemekten memnuniyet duyuyor. Bu insanları sorgulamaya ve karşılıklı etkileşime sokuyor. Yurtdışında olduğu gibi ülkemizde de bu kültür yavaş yavaş ve ihtiyaçlar doğrulusunda gelişerek yaygınlaşıyor. İnsanlar bu tarz aktiviteleri seviyor. Yurtdışında sanat yeterince hayatın içinde, sokakta ve her yerde... Parkta gezerken çürümüş bir ağacın gövdesinin heykeltıraş tarafından oyulduğunu görüyorsunuz. Bir şeyi yok etmek yerine sürdürülebilir çözümler üretiyorlar" diye konuştu.

“SANAT GÜNDELİK HAYATTA OLMALI”

Estetik ve sanatın hayatında önemli bir yere sahip olduğunu ve sanatın gündelik hayatla buluşması gerektiğini kaydeden Öztürk, şu ifadeleri kullandı: "Estetik ve sanatın hayatımdaki yeri çok önemli. Hayatımın her alanında sanattaki estetik duygusunu yaşamak istiyorum. Ancak Türkiye şartlarında bu çok elverişli olmuyor. Mesela sokaklarımızda güzel bir peyzaj görmek istiyorum ancak göremiyorum. Estetik gözümüzü baltalayan çok fazla şey var. Bu anlamda estetik ve sanatın hayatımızdaki bu eksik noktaları kapatması açısından bulunması gerektiğini savunuyorum. Sanat gündelik hayatta olmalı. Bu tarz projeler bu noktada oldukça etkili. Sanat galerisinde bir sergi açtığınız zaman oraya uğrayan insan sayısı belirli oluyor. Fakat buraya herkes yemek yemeğe geliyor ve belki de o gün iş hakkında sıkıcı bir konu konuşacaklarken sanat hakkında konuşarak kendi zevklerini ortaya koyuyorlar. Bu anlamda sanatın gündelik hayatla buluşması çok önemli..."

 

SANATA ELÇİLİK YAPMAK KEYİF VERİCİ

Diğer işletmelerin de bu tarz işbirliklerini arttırması gerektiğini savunan Şenpazar, sanatın insanlarla buluşmasına elçilik etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Tetimatı'da başka restoranlarda bulunmayan hizmetleri misafirlerine sunmaya çalışan Şenpazar, sanatın da bunlardan bir tanesi olduğunu vurgulayarak, “Bulunduğumuz konum itibariyle insanlar için farklı bir buluşmayı sağlamak bana keyif veriyor. Girişimcilik anlamında da farklı olmaya çalışıyorum. Görselliğe çok önem veriyorum. İnsanlara hizmet etmek için illa ki buyurun hoş geldiniz demek gerekmiyor; bunlar çok yapmacık. Yapmacık olan şey sırıtıyor. İnsanlara farklı hizmetler sunmak daha önemli. Sanat da bunlardan bir tanesi... Belki de buraya gelen insanların bazıları bugüne kadar hiç galeriye gitmedi. Buna elçilik yapmak ve İpek Hanım'ın emeğini insanlarla buluşturmak hoş bir duygu. İpek Hanım, ürettiği sürece biz her zaman ev sahipliği yapmaktan keyif alırız. Menfaate dayalı olmayan bu iş birlikteliklerinin çoğalmasını arzu ediyorum. İnsanlar kendilerini bu şekilde eğitecekler. İzmir insanı dışarıda yemek yemeği ve zaman geçirmeyi çok sever. İzmir'de yemek anlamında böyle bir şeye ev sahipliği yapmak benim için çok keyifli. Bu örnekler arttıkça İzmirlilerin sanatı daha çok benimseyeceğini ve çocuklarını sanatla buluşturacaklarını düşünüyorum. İzmirliler için diğer işletmelerin de böyle ev sahiplikleri yapması gerekiyor” diye konuştu.

İPEK ÖZTÜRK KİMDİR?

Sanat hayatına 13 yaşındayken Karadenizli ressam Mehmet Ali Özbaşakçı’dan aldığı desen dersleriyle başladı. Yıllar içersinde, İzmir Resim Heykel Müzesi ve çeşitli atölyelerden aldığı sanat dersleriyle resme olan merakını pekiştirdi.  Sanatçı Ayten Güreşçi’den suluboya dersleri aldı. Sanat Eğitimcisi Oğuz Demir’in teorik ve uygulamalı sanat derslerine katıldı. Şu ana kadar üç kişisel sergi açmış ve otuzdan fazla karma ve yarışmalı sergiye katılmıştır. Hollanda Arnhem’de müzayedeli sergide resimleri yer almıştır. Şu anda Türkiye İş Kurumunda İş ve Meslek Danışmanı olarak çalışmakta ve İzmir'deki atölyesinde çalışmalarına devam etmektedir.

Haber Merkezi