Sayfa Yükleniyor...
Bu haftaki röportajımızda İzmir Karşıyaka doğumlu müzisyen Mert Kamiller ile Türkiyede bir ilke imza atarak şiir-müzik birlikteliğini gerçekleştirdiği, 'Badpoetry' projesi üzerine konuştuk
ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ
İzmir Karşıyaka doğumlu müzisyen, yapımcı, prodüktör Mert Kamiller ve beraberindeki ekip Türkiye'de eşi benzeri görülmemiş bir ilke imza atarak 'Badpoetry' projesine imza attı. Proje ile şiir-müzik birlikteliğini gerçekleştiren Kamiller, son olarak 'Code' adını verdiği sergisinde buna fotoğraf da ekledi. İzmir'de sergisini tamamlayan sanatçı, yeni bir sergi amacıyla İzmit'e gideceklerinin müjdesini verdi.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Elbette. 1979 İzmir Karşıyaka doğumluyum. Beş senedir İstanbul'da ikamet etmekteyim. İzmir'de müzik çalışmaları gerçekleştirdim. Kendime ait müzik grubum vardı. İzmir belli bir süreden sonra dar geldi. Akabinde İstanbul'da çalışmalarımı devam ettirdim. 2012 senesinde temelli olarak İstanbul'a yerleştim. Burada çeşitli projelere imza attım. Şu an kendime ait rock grubum var. Bunun haricinde session müzik yapıyorum. Aranjörlük, prodüktörlük gerçekleştiriyorum. 2014 senesinde şair dostum Müslüm Çizmeci, Gökben Derviş ile şiir müzik birlikteliği üzerine disiplinler arası sanat projesi başlattım. Bunu sahneye taşıdım. Sanat camiasından olumlu dönüşler aldım. Kartopu etkisiyle proje süreci geldi ve zamanla büyüdü . 2016 senesinde ilk albümümüz 'Sınır İhlali'ne imza attık. 14 şairin eserlerinin yer aldığı bir albüm. Yeni parçalar eklenmeye devam ediyor. İkinci bir albüm daha gelebilir.
ONUR AKYIL İLE BAŞLAYAN PROJE BÜYÜDÜ
'Badpoetry'nin çıkış noktası nedir?
Rock grubum varken, şair dostum Onur Akyıl'ı bir konserimde sahneye davet ettim. Kendisi müzik eşliğinde bir şiir okudu. Seyirci üzerinde muazzam bir etkisi oldu. Şiir-müzik birlikteliği tutunca biz de bunu bir proje haline getirdik. İlk denemeleri yaptık. Olumlu dönüş devam etti. 2008 senesinde Mert Kamiller ve Onur Akyıl olarak projeye başladık. 2012 senesinde bir duraklama yaşadık. 4 sene herhangi bir faaliyet göstermedik. 2014'te proje 2'nci döneme girdi. Sonrasında albüm çıkardık.
İlk albümün ardından kısa bir süre sonra 'Code' isimli bir sergi gerçekleştirdin. Nasıl bir çalışma oldu?
Disiplinler arası birlikteliği önemsiyorum. Sanatın bir noktada tokat atması gerekiyor. Sosyal medyadaki hız ve bilgi akışındaki doğru ya da yanlış maruz kaldığımız bilgiler, sanatın tekil olarak şiirin gücünün azaltmış olabileceği kanısındayım. Eski okullu olarak tabir edeceğimiz şairlerin üstüne basarak söylediği 'şiir' ve 'müzik' tasvirleri, kutsallık bir nevi kutuların içerisinde Yaşadığımız çağ itibari ile hiçbir şey öyle değil. Albümümüzün adı olan 'Sınır İhlali' de bunu gösteriyor. Şiir, başka midyumlarda okunabilir ve seslendirilebilir. Müzik ile kardeş olabilir. Şiire, video çekerek görsellik ekliyoruz. Şimdi bir de fotoğraf ekledik. Açılış gecemizde çağdaş dans yapan bir arkadaşımız bizlere katıldı. Biz, yüce bir sanatın değil, topluluğun peşindeyiz. Ailemiz gitgide kalabalıklaşıyor. Toplum olmanın gereği budur. Burada egolarından sıyrılmış, birbirlerinden ilham alan çoğu kişinin birlikteliğini gerçekleştiriyoruz. Sanat dallarının birbirleri ile etkileşim haline sokuyoruz. Yaptığımız projede şiir ve müzik birbirine eşlik ediyor diyorsunuz. Ama işin aslı öyle değil. Yaptığımız çok farklı bir şey.
Projeye bir de fotoğraf ekledin.Devamında farklı sanat dallarının birlikteliğini görmeye devam edecek miyiz?
Serginin fotoğrafçısı İrem Demir. Şair dostlarımızdan Gökben Derviş'in arkadaşı. Kendisinin fotoğraf çektiğini biliyordum. Gökben, tanışmamızın uygun olacağını söyledi. İrem'in fotoğraflarını şiir ve müzikten etkilenerek çektiğini öğrendim. Nasıl benim kendi kafamda şiiri duyunca müzik eşlik ediyorsa. Ondada aynı şekilde müzik ve şiir dinlediği zaman kafasında fotoğraf beliriyor. Onunla yaptığımız beyin fırtınası sonucunda 'Code' ortaya çıktı. Fotoğrafı, şiir ve müzikle birleştirdik. 'Code' büyümeye müsait. Farklı sanat dalları ile de ilerleyen günlerde birleşebilir.
Neden her şey siyah-beyaz?
Hayatta her şey siyah-beyaz değil. İrem, fotoğraflarını siyah-beyaz çekiyor. Ben de aynı şekilde çalışıyorum. Tamamen tesadüf. Yoksa 'Badpoetry' siyah-beyaz olur diye bir kural yok. İşin karanlık tarafı, Badpoetry. Sözün sertliği oradan geliyor. Seyirciye daha rahat aktarılabilmesi için tüm bu pastel renkler. Metinler, gerçekleri konuşuyor. Gerçeklik acı. Siyah-beyaz. Seyirciye anlatılan şeyin geçmesinde etkili oluyor.
İstanbul'da gerçekleştirdiğin serginin ardından burada yaptığın sergi seni ilgi açından tatmin etti mi?
Burada beklediğimiz ilgiyi göremedik. Belki İstanbul'daki açılışımızın beklediğimizin üzerinde seyirci çekmesi bunda bir etkendir. Orada çok ciddi bir kalabalık vardı. İstanbul'da belirli bir kitle sürekli etkinliklerimizi takip etmekte. Bizim amacımız ötekilere ulaşmak. İlk defa 'Badpoetry' 'Code' sergisinde tanımadığımız kişiler ile karşılaştık. Bu bizi çok mutlu etti. İzmir'de bu sergiye kimler gelir deseydin. Hazırlayacağım listede bu kişileri ben sana yazabilirdim. Ne bir eksik ne de bir fazla.
PROJEYE YENİ BİR SANAT DALI DAHA
Kafanda 'Badpoetry'nin geleceği ile ilgili ne gibi düşünceler var?
Sürekli kafamda yeni bir şeyler oluşuyor. Bazen istediklerimizi yapıyoruz. Bazen de istediklerimiz daha uzun sürede gerçekleşebiliyor. Yeni projelerimiz var. Şimdiki düşüncemiz, kısa oyunlar şeklinde şiiri sahneye taşımak. Son sergimizde bizimle birlikte olan Çağdaş Dans Sanatçısı Yıldız Güventürk'ün ekibimize katılacak. Sahne performanslarımızın bir parçası haline gelecek. Prensipte anlaştık. Artık şiir okumaları, müzik ve dans olacak. Çektiğimiz tüm videolarda hali hazırda sanatın bir dalıdır. Hali hazırda şu anda üç sanatın birlikteliği olsa da bu sayı yakın bir tarihte dört veya beş olabilir. Bunu sahneye çıkarmak maddi bir güç ve çalışma istiyor. Çalışmalarımız sürüyor.
BİR ALBÜM DAHA GELEBİLİR
Yeni bir albüm hazırlığın var mı?
'Sınır İhlali'ni çıkartırken de albüm olacağı düşüncesi yoktu. Yani düzenli olarak bir kayıt almadım. Biz yaptık ve internet üzerinden paylaştık. Sonrasında bir külliyat haline geldi. Bir CD'yi dolduracak hale geldi. CD'de iki saniyelik bir boşluk var. Bunun bir arşiv ve koleksiyon değeri olduğunu düşündüğümden bir albüm haline getirdim. Hali hazırda çalışmalarıma devam ediyorum. Şu anda üç kayıt var. Sırada bekleyen dostlarım var. Albümde olan ve olmayan şairler ile çalışmalarımı sürdürüyorum. Bunlarda belli bir adedi bulduğu zaman ikinci bir albüm gelebilir.
"SİPARİŞ İLE İŞ YAPMIYORUM"
Albümde yer alacak kişilere nasıl karar veriyorsun?
Tamamen şairden bağımsız olarak gerçekleşiyor. Şu veya bu albümde yer alacak diye bir şey yok. Bir şairin on tane kitabı olabilir. Bu kitapları okuduğum zaman kafamda bir şeyde canlanmayabilir. Okuduğum bir şiir kafamda bir müziğe denk geliyor ise o şairle çalışmam söz konusudur. Bu kişi kaç yaşında olursa olsun önemi yoktur. Ben şiiri okuyor ve hali hazırda var olan bir müziği şaire sunuyorum. O da bunu beğenirse birlikte stüdyoya geçiyor ve kayıt alıyoruz. Bir metin beni etkileyebilir veya etkileyemez. Bu bana ait özel bir durum. Sipariş ile iş yapmıyorum.
İzmit'te bir sergi hazırlığında olduğunu konuşmalarında söylemiştim. Senden bunun detaylarını alabilir miyiz?
İzmir'de sergimizi tamamladık. İzmit'e 5 Mayıs gibi gideceğiz. Bu açılış tarihidir. Belki üç gün sürer belki beş gün. Bunu bilemiyorum. Planlarımız arasında Eskişehir var. İzmit'te sergimizi Perdesiz Sanat Kolektifi'nin atölyesinde gerçekleştireceğiz. İzmit'ten oldukça umutluyuz.
Eklemek istedikleriniz?
'Sınır İhlali' albümü ilginizi bekler. İlk baskısı bitmek üzeredir. Elde edilen tüm gelir Türk Diyabet Vakfı'na bağışlanmıştır.
Aynı gün Neslihan Yalman da orada kitaplarını imzalıyordu.
'Badpoetry' hakkında ne düşünüyorsun? Sana göre nasıl bir proje?
'Badpoetry' disiplinler arası bir çalışma. Başta, şairlerin buluşması ile gerçekleşen bir çalışmaydı. Daha sonra kapsamı genişledi. Ben, tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Farklı alanlardan insanlar, internet üzerinden sürekli iletişim halinde. İletişim çağındayız. Çoklu birlikteliğin olduğu bir çağdayız. Sürekli iletişim içerisindeyiz. Bu, bence yeni bir sanatın ayak seslerini de beraberinde getiriyor. Şiir'in dokunulmaz olduğunu düşünmüyorum. Şiir, yazılı kültüre çok da adapte edilebilen bir şey değildir. Zihinde gerçekleşir. Roman gibi değildir. Tanımlanamayan sanatları, tanımlamak bana pek de doğru gelmiyor. Şiir, bize disiplinler arası bir çalışma olanağı sağlıyor. Birçok sanat türü bir araya gelebiliyor. Bunun sonucunda muhteşem bir sanat ortaya çıkıyor.
Haber Merkezi