Şiir yazmak benim için: Hatıraları temiz havaya çıkartmak

Sosyal medyada ugurc_ adını kullanarak yazdığı şiirleri ve duvar yazıları ile tanınan sanatçı ile yeni çıkan kitabı Fillere Oje Süren Kadını, şiire, yaşama ve kadına bakış açısını konuştuk


  • Oluşturulma Tarihi : 07.10.2020 08:23
  • Güncelleme Tarihi : 07.10.2020 08:23
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Şiir yazmak benim için: Hatıraları temiz havaya çıkartmak haberinin görseli

BURCU YANAR/ÖZEL HABER
30’lu yaşlarının başında şiire zaman vermiş, kapitalist dünyanın sorumluluklarından kaçabildiği kadar kaçmaya çalışan, aylak bir adam. Doğma büyüme Kadıköy-Fikirtepeli. Ülkenin birçok yerinde ‘ugurc_’ adıyla yazdığı duvar yazıları ile tanınan ve gerçek ismini vermek istemeyen ugurc_ ile yeni çıkan kitabı ‘Fillere Oje Süren Kadın’ hakkında konuştuk.
2. YENİ ŞİİRİME CAN SUYU OLDU
 Şiir yazmaya ortaokulda başladığını belirten ve o zamanki Türkçe Öğretmeni Ali Çelebi’nin teşvikleri ile düzenlediği yarışmaların ilgisini çektiğini söyleyen ugurc_, “Rekabeti hep sevmişimdir. O yarışmada ‘Buna denir Cumhuriyet’ adlı şiirimle birinci oldum. Bu böyle devam etti yıllarca ta ki iki şeye kadar biri ‘2. Yeni’ ile tanışmam diğeri ‘Gezi parkı olayları.’ Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya şiirleriyle şiirimin can suyunu bulmuş oldum. Gezi döneminde de her işe yarayabileceğini, sesini duyurabileceğini gören genç gibi yaşadıklarım ve tecrübelerim şiirimin bugüne gelmesini sağladı. İlk sokak şiirimi Beyoğlu’ da bir ara sokağa yazmıştım. “Hem devlete hem sana direnemem sevgilim, sol kolum havadayken sana sarılamam” bu şiir çok yayıldı internet vb. mecralarda. Şiirlerimin altına o zamanlar adımı yazmazdım, çok yayılınca şiir ben de Instagram adımı yazmaya başladım altına. Böylelikle ‘ugurc_’ olarak başta Kadıköy, Beyoğlu olmak üzere ülkenin birçok yerine şiirler yazdım ve bu günlere geldim” diyerek şiir yazmaya başlama serüvenini anlattı.
“Aslında şiirlerim kadınlar üzerine değil daha doğrusu sıkıntılarımı, dertlerimi aynı zamanda insanların ve ülkemin dertlerini kafamda yarattığım hayali kadınlarla anlatmayı seviyorum” diyerek şiirlerindeki kadın olgusuna da değinen ugurc_, “Çünkü her zaman özgürlüğün ve sanatın kadınla başlayan ve kadın yaratıcılığıyla, cesaretiyle gelişen bir hak olduğunu düşünürüm. İçindeki kadını duymayan bir erkeğin ya da insanın bu dünyaya güzel bir şeyler bırakması çok zor. Yakın arkadaşlarım, dertleştiklerim, aşık olduklarım kadın olsun isterim hep. Sartre’ın Simone’ u gibi hepsini yaşayabileceğim birini bulmayı da tabi” ifadelerine yer verdi.
EN BÜYÜK ÜTOPYAM FİLLERİN UÇMASI
Şiirlerinde sıkça kullandığı ‘Fil’ imgesinin anlamından da bahseden ugurc_, “Ben de bir titizlik temizlik hastalığı durumu var. Bu da benim hayvanlarla arama ister istemez biraz mesafe koyuyor. Çekiniyorum da yalan olmasın şimdi. Hatta kedilerden korkarım. Balıklarım, kuşlarım oldu anca bu zamana kadar. Özgürlüğüne çok düşkün biri olarak uçmayı çok isterdim. Yıllar önce bir belgeselde izlemiştim, bütün büyüklüğüne rağmen naifliğiyle çok sevdiğim fillerin zıplayamayan tek hayvan olduklarını öğrenmiştim. Ben uçamadığıma bu kadar üzülürken onların ayaklarını yerden kesememeleri beni üzmüştü. Dünyada çok kötülük var, kötü insan var, savaşlar var, hastalıklar var, cinayetler var ve bunlar hep olacak. Bunların çözümü nasıl ütopyaysa benim de en büyük ütopyam fillerin uçması. Bir gün neden olmasın?” diyerek merak edilen bir soruya da yanıt verdi.
Şiir yazmanın kendisi için ne ifade ettiğine de değine ugurc_, “İçime ayna tutmak gibi bir klişe değil şiir yazmak, çünkü ben hiperaktif, eğlenceli, gezmeyi, konuşmayı, dans etmeyi çok seven biriyim. Yazdıklarımı okuyunca beni kafasında bohem, romantik vb. kalıplara sokan çok kişi oldu. Belki bu durum çoğu kişi de hayal kırıklığı da yaratmıştır. Ben kendim için şiir yazıyorum. Büyük yaşamayı seviyorum büyük isyanları, büyük sevmeyi, kavgaları, gelgitleri ve fil hafızalı biri olarak ne mutlu bana ki hiçbir kimseyi, anıyı, acıyı, tatlıyı unutmuyorum” dedi.
ugurc_ son olarak şiir yazmanın kendisi için hatıraları temiz havaya çıkarmak gibi bir durum olduğuna dikkat çekerek, “Hiç unutmayınca birikenler tıkıyor nefeslerimi. Ben yorulmam, yorulmak istemem koşarken, dans ederken. Çok insan, çok kavga, çok duygu beni yormaz bu yüzden. Onurlu bir hayat yaşamak yeterli. Bazen bir kadın 1 şiir bazen bir kadının sadece önümden yürüyüp geçmesi. En kısa tanımla şiir benim içimde koşup, sevip, dans edip, kavga edip, hakkımı aramam ve dışımdaki bana ait olmayan duygular içimde olsalardı nasıl olurlardı sorusuna cevap vermem olabilir” diye belirtti.

“BENİM KABEM İNSANDIR”
Günümüzde yaşanan kadın cinayetleri ve şiddet olayları hakkında da düşüncelerini belirten ugurc_, “Bu durumun kadın erkek değil de güçlü güçsüz durumundan kaynaklandığını düşünüyorum. Niye kadın peygamber yok diyorsun çünkü lafını dinletemez vs. vs. saçmalıklar duyuyorsun. Bak Game Of Thrones’ a nasıl Khallesi yakınca milleti herkes secdeye geliyor. Tanrı verirdi bu gücü sonuçta tanrı sonsuz kudreti var. Ama yok işte tanrı da kadınların arkasında durmazsa bu cehalete dört nala koşan toplumumuzda bu şiddet, bu cinayetler bitmez. Kadının zeka, yaratıcılık, güzellik olarak bir kaç adım önde olduğu gerçeği kabullenilip o güzelliğe yetişilmeye çalışılmalı ama biz de yetişmek yerine aşağıya ve geriye çekmeye uğraşılıyor. İnsan insanı sevmeli önce. Güzel bir Bektaşi dünya görüşü vardır. ‘Benim Kabem insandır’ diye öyle olursa belki bir umut” dedi.