- Kültür-Sanat
- 12.06.2025 14:52
Arkeolojik zenginliğiyle açık hava müzesi niteliğindeki Türkiyenin su altındaki tarihi zenginliklerinin tespiti ve korunması için arkeolojik araştırma amaçlı ilk tekne İzmirin Urla İlçesinde hizmete başladı
Denizden çekilen hava fotoğraflarında görülen lekelerin Klazomenai Antik Kentinin denizde kalan bölümleri olduğunun anlaşılması sonrası Ankara Üniversitesi Sualtı Arkeolojik Araştırma ve Uygulama Merkezi (ANKÜSAM) koordinatörlüğünde başlatılan su altı kazılarında önemli bir aşamaya geçildi. Kentte inceleme yapmak için dalış eğitimi alan arkeologların 6-7 metre derinlikte nöbetleşe yürüttükleri kazılara su üzerinden tekneyle destek vermek amacıyla Ankara Üniversitesi tarafından arkeolojik araştırma teknesi yaptırıldı.
BATIK KENT ARAŞTIRILIYOR
Deniz tabanının altındaki yapıları tarayacak cihazlarla donatılan tekne, Liman Tepede keşfedilen MÖ 7000e ait iki limanla Roma dönemine ait limanlar ve batık kent üzerinde araştırmalara başladı. Türkiyede yetişmiş akademisyen olmaması nedeniyle Kanadadan gelen akademisyenlerin başlattığı jeofizik ve jeomorfolojik araştırmayla teknedeki cihazların yardımıyla belirlenen noktalarda dalışlar yapılıyor. Yaklaşık 4 metrelik deney tüpü şeklindeki silindirlerin deniz tabanına çakılması sonrası toplanan örnekler, arkeolojik ön bulguların tespiti için Kanadadaki laboratuvarlara gönderiliyor. Buradan gelecek sonuçlara göre su altında hangi yerleşim ya da kültürlerin olduğuna ilişkin ön bilgilere ulaşılması hedefleniyor.
DÜNYANIN EN ZENGİNİYİZ
Liman Tepe Kazıları Başkanı Prof. Dr. Hayat Erkanal, araştırma teknesi sayesinde deniz yüzeyini görüntüleyebildiklerini, her tür ölçüm işini yapabildiklerini, karada yaptıkları yüzey araştırmasını denizde de yapma imkanına kavuştuklarını belirtti.
Teknenin deniz altında arkeolojik buluntuların tespitinin yanı sıra batıkların korunması anlamında da yarar getirdiğini dile getiren Erkanal, şu bilgileri verdi: Batık anlamında dünyanın en zengin noktalarından birindeyiz. Ancak bu batıklar korumasız durumda. Bu tekneyle sadece Urlada değil önümüzdeki yıllarda çevrede de araştırmalar yapmak istiyoruz. Tehdit altında olan batıklar varsa kontrol altına almak istiyoruz. Sahil Güvenlik Komutanlığı ile iş birliği yapıyoruz. Batıkların yerlerini tespit ediyoruz. Bunların sit alanı ilan edilmesi için girişim yapıyoruz. Bu tekneyle artık batıkların koordinatlarını alarak sahil güvenliğe bildireceğiz. Bu şekilde emniyet altına alınmasını sağlayacağız.Bunun ilk örneğini Osmanlı dönemine ait bir ticari tekne batığında yaptık. Hollanda tabağı yüklü olarak batıktaki tabakların bir bölümünün alındığını gördük. Vatandaş onları devamlı alıp götürüyordu. Halbuki tabakları çıkarması demek onların ölüme terkedilmesi demek. Çünkü laboratuvarda tuzdan ayrıştırılmayan eserler parçalanır. Biz buna karşı önlem aldık, oradaki tahribatı büyük çapta önledik.
İzmir dışındaki bölgelerde de araştırma yapabileceklerini, özellikle bu zamana kadar sadece tahmin edilen bazı su altı arkeolojik kalıntıları kesin olarak tespit etme imkanına kavuştuklarını anlatan Erkanal, bir yandan da su altı kazısı yapabilecek ve laboratuvar çalışmalarını yürütebilecek insanları yetiştirmeye odaklandıklarını kaydetti.
3 ÖNEMLİ KAZIDAN BİRİ
MÖ 7000li yıllardan itibaren yerleşimin olduğu tahmin edilen Klazomenai, MÖ binli yıllarda Roma egemenliği altındayken bir depremle çökene kadar deniz ticaretinin getirdiği zenginlikle dikkat çeken bir kent olarak biliniyor. Bölgede 2000 yılından bu yana devam eden su altı kazıları, dünyanın 10, Akdenizin ise 3 önemli kazısından biri olarak gösteriliyor. n HABER MERKEZİ