- Kültür-Sanat
- 20.04.2025 11:41
Tiyatroda kırk yedi yılını doldurmuş Hamle Tiyatrosunun Sanat Yönetmeni Ali Haydar Erçığ ile tiyatroya dair bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşimizde bir çok konu üzerine tartıştık ve üstat olarak nitelendire bileceğimiz Erçığ 'dan tüm bu sorularımızın cevabını aldık
ONURHAN ALPAGUT
İzmir'in tamı tamına kırk yedi yılını devirmiş bir maziye sahip özel tiyatrolarından olan Hamle Tiyatrosunun sanat yönetmeni Ali Haydar Erçığ ile gerçekleştirdiğimiz söyleşimizde tiyatronun sorunlarını, geçmişten günümüze İzmir'de tiyatroyu ve şehir tiyatrosu neden şehrimizde yok işte bu sorunların cevaplarını hayatını tiyatroya adamış nadir kişilerden olan Ali Haydar Erçığ ile konuştuk. Bu bağlamda tiyatroya başlangıç anısını bizimle paylaşan Erçığ, "İzmir'de tiyatro kulübü olarak; Tufan Atakişi, Gündüz Badak, Yeni Asır ve Haber Ekspres olarak liseler arası tiyatro şenliği düzenledik. Vasfi hocamızda o yıl düzenlenen bu etkinlikte 'Bu ne tesadüf' adlı oyunla İzmir'e gelmişti. Fatih Lisesindeki oyunumuza yolda giderken bir anda araba durdu ve trafik tıkandı. Vasfi Hocamız biraz telaşlandı ve şoför aracından inerek 'kavga var' dedi. Vasfi Hoca'da o zaman 'Bu Ülkede her şey için kavga ediliyor ama tiyatronun kavgası olmuyor' dedi. Bu sözden sonra benim kafamda bir anda şimşek çaktı. Gerçekleşen sözün ardından epey bir kafa yordum. Ne demek istediğini ancak 3 yıl sonra anlayabildim. 1976 yılında sözü anlamamın ardından bir panel düzenleyelim istedik. İzmir'de Yüksel Boral ile Alman Kültür Merkezinde düşündüğümüz bu paneli gerçekleştirdik. Amatör tiyatrolardan, profesyonel tiyatrolardan, devlet tiyatrolarından her kesimden kişiler ile bu paneli yaptık. Bu panelin arkasından bir de oyun sergiledik ve tiyatro anlamında bir çok kavga oldu" dedi.
TÜRKİYE'DE TİYATRO VE TİYATROCULUK
Türkiye'de tiyatro ve tiyatroculuğu anlatan Erçığ, "Türkiye'de ilk defa kurulan ve kurumsal bir tiyatro olan PTT Tiyatrosunu 1982 yılında kurduk. Hemen arkasından bir teklif de Tekel'den geldi. 1983-1984 sezonunda da bu tiyatroyu kurduk. Bu iki tiyatro'da 1992-1993 sezonuna kadar devam etti. Bunun ardından Konak Belediyesi Suha Baykal, İzmir Şehir Tiyatrosunu kurmak üzere herkesi bünyesine topladı. Şehir Tiyatrosu nasıl yapılır? Nasıl edilir? diye uzun süre düşündük. Sonuçta birçok tiyatronun alt yapısını kullanarak tiyatro kurulması gündeme geldi. Vaktiyle bu şehir tiyatrosu yapıldı. Ama İzmirliler buna karşı çıktı. Çünkü Tabanı İstanbullulardan oluşuyordu. Bir dönem şehir tiyatrosu fuara taşındı. O binada çıkan yangın sonucu yanarak bu gün ki Devlet Tiyatrosu binasına geçildi. Ama O zamanın halk evi çocukları şehir tiyatrosuna karşı geliyorlar. Nitekim bu tiyatro gerçekleşmiyor. İzmir şehir tiyatrosu kurulacaksa bunun İzmirlilerden oluşması gerekliliğini söyledim. Her nasıl diğer şehir tiyatroları bu şekilde kurulduysa bir İzmir şehir tiyatrosu kurulacaksa bu da İzmir'de bu şekilde olmalıdır diye belirttim. Yoğun görüşmeler sonucunda İzmir şehir tiyatrosu kurulma süreci başlamış oldu. Bunun akabininde bir deneme sahnesi oluşturuldu. Bizde deneme sahnesini bir şölen eşliğinde gerçekleştirdik. Etkinliğe İstanbul ve diğer şehirlerden katılım yoğun oldu. Ancak bu şehir tiyatrosunun yaşamı fazla uzun sürmedi. Gereken karar meclisten çıkmadı. Gerekli tahsisat meclisten çıkmayınca şehir tiyatrosu rafa kalktı. Bu da 1987-1988 sezonunda gerçekleşti.1992-1993 sezonunda Türkiye'de ilk defa Öğretmenler tiyatrosunu kurduk. On yıl süreyle de bu tiyatro ayakta kalmayı başardı" diye konuştu.
"TİYATRO BİNALARI, TİYATRO MİMARLARI TARAFINDAN YAPILMALI"
İzmir'de bina, sahne, salon eksikliğinden dem vuran Erçığ, her zaman tiyatro niteliği taşımayan yerlerde oyun sergilemek zorunda kaldıklarını bununda her zaman kafasını kurcalayan bir olgu olduğunu vurguladı. Erçığ, "1990 yılında İstanbul'da sinema ve tiyatro kurultayı gerçekleşti. İzmir'den enteresan bir şekilde reji komisyonunda bir tek ben vardım. Üç gün süren tiyatro kurultayı boyunca raporlarımızı hazırladık. Üçüncü gününde hazırladığımız raporda Şener Erten ile birlikte şu notu ilave ettik; 'Tiyatro binaları, tiyatro mimarları tarafından yapılmalı' dedik. Çok amaçlı binalar hiç bir amaca uymuyor. Ama 'bir bina tiyatro olarak yapılırsa her amaca uyar' şeklinde yazdık. Ayrıca bir dip not olarak bir valilik, şehirden oyun izni alındıysa o oyun bayrağının dalgalandığı her sahnede sergilenmeli bir başka valilik ya da şehir onu engellememeli diye not düştük. Son olarak bir notumuz daha oldu ve sadece bu uygulandı. O not ise, uygun görülen okul salonları, uygun görülen tiyatrolara verilsin şeklindeydi. Düştüğümüz bu not tahakkuk edilerek resmi gazetede yayınlandı. Bu nottan sonra gereği yapıldı ve tahsisatlar gerekli görülen tiyatrolara gerçekleşti. Fakat sonrasında okulların bahçeleri otopark olarak kullanılmaya başlanınca işin tadı kaçtı ve ayrıldım. Bununla ilgili bir durumu size anlatayım; 'Biz içeride oyunumuzu sahnelerken içeriye ses duyuluyor. Binalar zaten bir tiyatro binası gibi değil, okul salonu sonuçta içeriye sağ yap, sol yap şeklinde bir takım sesler geliyor sürekli" bunun sonucunda canım sıkıldı ve Milli Eğitimden affımı isteyerek ayrıldım" diye konuştu.
47 YILINI DEVİRMİŞ HER YANI SANAT KOKAN BİR TİYATRO
Hamle Tiyatrosu hakkında bizi bilgilendiren Erçığ, "Öncelikle tiyatromuzun Türkiye'de bir örneği olduğunu sanmıyorum. Hamle Tiyatrosu özel tiyatrolar için çok zor olan bir durumu başardı. Tamı tamına 47 yıldır ayakta. Biz bu yola daha başta çıkarken dedik ki;'Elli iki ülkenin tiyatronun, ilkesini, olgularını inceleyelim' ve biz Hamle Tiyatrosu olarak her tür oyunu, tiyatroyu sergiledik. Bunun bir örneği daha özel tiyatro olarak olduğunu sanmıyorum. Ayrıca Hamle tiyatrosunda diyalektik dersleri veriliyordu. Bunların hepsi benim denetimimde oluyordu. Hamle Tiyatrosu tüm bunları başardı. Peki bunları başarırken kanıksandı mı? Ya da anlaşıldı mı? Bizim 15-25 kişiyle tüm bunları başarmamız ve üstüne çocuk tiyatrosunu sergilememiz bir başarıdır" şeklinde konuştu.
BU ÜLKEDE TİYATRO SEYİRCİSİ YETİŞTİRİLMİYOR
Sanat ve halk evlerinin gelişimde katkısının yadsınamayacağının vurgusunu yapan Erçığ, "Atamız Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu halk evlerinde her meslekten, branştan insanlar spor faaliyetleri ve sanatsal faaliyetlerde bulunurlardı. Bu açıdan baktığımızda sanatı hafife almak çok büyük bir eksiklik. Eksiklik diyorum ki bu sonra düzelebilir. Bir yazar, tiyatro oyuncusu bu ülkede kolay yetişmiyor. Bu ülkede her türlü sanat faaliyetiyle uğraşan insanlara ihtiyaç var ve tiyatro bunların hepsini içine alıyor. Tiyatro'da seyirci-oyuncu ilişkisi önemlidir. Ülkede bir şekilde tiyatro oyuncusu yetiştirilmeye çalışılıyor. Peki ya seyirci? Bu ülkede topun ağırlığını, kalenin büyüklüğünü sorsanız herkes bilir. Ancak sorun bir insana replik nedir? Bunun cevabını verebilir mi? Sanmıyorum. Tiyatro seyircisi yetiştirilmiyor, bilgilendirilmiyor. Vasfi Bey'in söylediği söze dönersek tamda söylemek istediği buydu" dedi.
"VERİLEN SÖZLER TUTULMADI"
Kırk yedi yıllık mazisinde Hamle Tiyatrosunda birçok kişinin gelip geçtiğini ifade eden Erçığ, "Bugün dizilerde, filmlerde gördüğünüz kişilerin yüzde 20'si bizden geçmiştir. Gel gelelim yine söz şehir tiyatrosuna geliyor. İzmir'de bir şehir tiyatrosu olmaması bizim ayıbımızdır. Ben bu işe hayatımı vermiş biri olarak bunu belirtmek istiyorum. Bunun girişimlerine biz Osman Kibar zamanında başladık fakat ne yazık ki bizlere verilen sözlerin hiç biri yerine getirilmedi" diye konuştu
YEREL YÖNETİMLERE ÇAĞRIDA BULUNDU
Yerel yönetimlere gazetemiz aracılığıyla çağrıda bulunan Erçığ, "Yerel yönetimler mutlaka tiyatroya destek olmalı. Salon, bina ve birçok ihtiyacımız mevcut. Fakat özel tiyatrolara hem maddi hem manevi destek şart. Eğer biz İzmir'de tiyatroların oluşmasını arzu ediyorsak ve kaliteli tiyatroların yapılmasını istiyorsak imkanların sağlanması şart. Mutlaka amatör ve özel tiyatrolara farklı yönlerde destek mutlaka sağlanmalıdır. Ayrıca seyirci yetiştirme konusunda yerel yönetimler çalışma yapmalıdır. Çünkü; Tiyatro izlemesini bilmeyene tiyatro nasıl izlenirinden tiyatroda nasıl davranılır ve tiyatro izleyicisi nasıl olmalıdır? İşte tüm bunların bilgisi verilmeli. Yirmi kişilik bir oyuncu ekibiyle sahnede siz anlatmak istediğinizi 500 kişiye sergiliyorsunuz. Ancak beş yüz kişinin diğer insanlarla konuştuğunu farz ederseniz bu rakam 5000 binlere kadar ulaşmasıdır. Siz bunu 10 kişi ile kısıtlarsanız sınırlanır fazla kesime ulaşamazsınız. Bu konuda bilgili, bilinçli seyirci devreye giriyor. Seyirci yetiştirmede yerel yönetimler özel tiyatrolara daha çok destek olmalı, yer vermeli, afişlerini, broşürlerini basmalı ve bize katkı sağlamalıdır. Yerel yönetimlerde sportif faaliyetlere önem verildiği gibi, tiyatroya da önem verilmeli. Yerel yönetimler en az ayda bir kere İzmir'de faaliyet gösteren tiyatroların dertlerini dinlemelidir. Özel tiyatrolarla toplantı mutlaka sağlanmalıdır" dedi.
Ali Haydar Erçığ Kimdir?
1946 İzmir doğumluyum. İzmirli olmaktan gurur duyuyorum. Tiyatroya gelince babam bugün ki Konak Devlet Tiyatrosunda Merkez Halk Evi Baş Rejisörüydü. O zaman İzmir'de 17 tane halk evi vardı. Ben 6 yaşında oraya girmeye başladım ve orada büyüdüm. 14 yaşında Mollier'in Scapi'nin dolapları derlemesini ve Ayar Hamza uyarlamasını sahneledim. 1968-1969 sezonunda İzmir'de tiyatro olgusunun, devlet tiyatrosu dışında varlığının eksikliğini hissederek 60 kişilik bir grup kurduk. Bu grup insanlar ve esnaf sanatkarlardan oluşuyordu. Biz grupla Hamle Tiyatrosunu kurma yoluna çıktık. Sonra 1971'de ben 17 sayfalık bir yönetmelik hazırladım. Bunu da bazı gözlemlerim sonucu gerek gördüm. Bu yönetmelikten sonra Tiyatro'da daha ciddi, olumlu şeyler gerçekleşti.