Tuntaş: Okuya okuya yolunuzu bulursunuz…

İzmirli Yazar Nalan Tuntaş ile 21. İzmir Kitap Fuarı’nda son çıkan kitabı üzerine konuştuk. Tuntaş, gençlere okumaları konusunda tavsiyede bulunarak, “Okuya okuya yolunuzu buluyorsunuz” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 22.04.2016 08:21
  • Güncelleme Tarihi : 22.04.2016 08:21
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Tuntaş: Okuya okuya yolunuzu bulursunuz… haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN

Zirvede romanı ile edebiyat hayatındaki serüvenine dolu düzgün devam eden İzmirli Yazar Nalan Tuntaş ile 21. İzmir Kitap Fuarı’nda imza gününden önce keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kitap Fuarı’nda bulunmaktan çok mutlu oluğunu dile getiren Tuntaş,ailemdeki güçlü edebiyat birikimi ve okuma sevgisi, yaşam çizgimi belirledi. Tuntaş, “İlköğretimde yazdığım şiirler bir gün gazetede yayımlanmaya değer bulununca duyduğum mutluluğu anlatamam. Amerikan Koleji’ndeki eğitimin ardından çevirilerle edebiyat dünyasına adım attım. ‘İçimdeki Yalnızlık’, ‘Baharda Yağmura Özlem’, ‘Saatin Durduğu An’, Arşipel’in Çocukları’, ‘Zor Yıllar’, ‘Gölge Kadın’ ve son olarak ‘Zirvede’. Her kitap bir diğerinin tetikleyicisi oldu. Edebiyatı, sığınılacak liman olarak görüyorum” diye konuştu.

“EN UZUN SÜREDE YAZDIĞIM KİTAP; ZOR YILLAR”

Zor Yıllar romanı ile Ermeni Tehcirini konu alan kitabında iki tarafında canını yakan bir olayı yazmanın kendisi için çok zor olduğunu belirten Tuntaş, “Kaleme aldığım roman aslında dedemin hayatının romanıdır. Bir hayat hikayesi olarak yazdığım tek kitap odur. Ben bu dönemi yazarken ağladığımı biliyorum. Aslında ben dedemi hiç tanıyamadım. Çünkü dedem çok genç yaşta ölmüş. Annemlerden bilgi aldım. Dayım asker olduğu için o bu konu hakkında daha çok bilgi sahibiydi. Ondan daha fazla bilgi aldım. Kitabı 4 yılda anca yazabildim. Araştırma süresi çok uzun sürdü. Yazım aşaması en çok süren kitabım ‘Zor Yıllar’ oldu” diye konuştu.

“KADININ YALNIZLIĞINA DEĞİNDİM”  

‘Gölge Kadın’ ile kadının her alandaki yalnızlığını anlatmak istediğine değinen Tuntaş, “Kitap, 2 yıllık çalışmanın ürünü. Gölge Kadın’da 3 ana karakter üzerinden yaşamı ele almak, yalnız bir kadının, yaşadıklarını sürekli kendi penceresinden geçmişe doğru sorgulamak istedim. Kahraman, öyle duyarlı ki kendi dışında gelişen olayların dahi kendisinden kaynaklandığına inanıyor. Gölge Kadın’ı yazarken sokaktaki olaylar da romanda yer buldu. Yaşanmış öyküler de beni bu konuda yazmaya itti. Gölge Kadın’ı, kadınların sesinin biraz daha gür çıkması için kaleme aldım” ifadelerini kullandı.

“PES ETSEYDİM ÇOKTAN EDERDİM”

Tuntaş, 21. İzmir kitap Fuarı dolayısıyla insanları kitap alırken görmenin hoşuna gittiğini belirterek, “Okuru az olan bir ülke olduğumuz için üzülüyoruz. Fakat fuarlarda bu hüznümüzü biraz da olsun gideriyoruz. İlk kez bir heyecanla yazmaya atılıyorsunuz. Gerçeklerle daha sonra yüz yüze kalınca daha çok şeyi insan anlıyor. Ama insan yine de bazı şeyler karşısında pes etmiyor. Onun heyecanı bambaşka bir şey. Yedinci kitabımı yayınladım. Pes etseydim çoktan pes ederdim” şeklinde konuştu.

“NE YAZACAĞIMA KENDİM KARAR VERİYORUM”

Tuntaş, yazdığı romanların konusunu genellikle kendisinin seçtiğine değinerek, “Bazen aklıma bir konu geliyor. Bazen planlı olarak yazıyorum. En son çıkan Zirvede kitabımı planlamadan yazdım. O kendiliğinden aklıma düşen bir kitap oldu. Zirvede kitabıma ilk aşk romanım diyorum. Bu kitabım bütünüyle bir aşk romanı oldu. Gölge Kadın ve Cahide Kadın romanı olarak dikkat çekiyor. Ama onlarda aşk konusu yok. Sürekli psikolojik ve fizyolojik olarak baskı kadınları anlatıyor. Zirvede’nin konusu bu yüzden daha değişik oldu. 1980 ve 1990 kuşağını anlatan bir roman olduğu için o kuşağın nasıl politize olduğunu, olaylardan uzaklaştığını ve yapaylaştığını anlattım” dedi.

“AŞK KAVRAMININ İÇİ BOŞALTILDI”

Zirvede romanından yola çıkarak aşkı yazmanın çok zor olduğunu söyleyen Tuntaş, “Aşk kavramı son zamanlarda içi boşaltılmış bir kavram oldu. Aşkı okuyucunun sıkı sıkı kavramasını istedim. Biraz da çaba gerektirdiğini düşündüğüm için basmakalıp bir aşk romanı yazmak istemedim. Bunu ne kadar başarabildim bunu bilmiyorum tabi ki” şeklinde konuştu.

“GENÇLERİN ELİNDE KİTAP GÖRÜP GÖRMEMEK ÖNEMLİ DEĞİL”

Gençlerin ileride oluşunu belli bir yaşın üzerinde olanların algılayamadığına değinen Tuntaş, “Gençler aslında şu anda çok iyi durumdalar. Ama bazen de her şeyden bihabermiş gibi duruyorlar. Önemli olan gençlerin ellerinde bir kitap görüp görmemek değil. Belli bir kısım bir şeylerden çok habersizmiş gibi duruyor. Bu durumu görmek beni sıkıyor. Belki de onların bildikleri konu çok ayrı. Belki onlar ülkenin gündeminden uzaktalar. Bir yazar olarak ülkenin fotoğrafını çekmemiz ve dürüst davranmamız gerekiyor. Mevcut eğitim sistemi araştırmayı, sorgulamayı bırakın, genç kuşakların tazecik beyinlerini ezberlerle öyle dolduruyor ki; teknoloji bu kadar hızlı gelişmişken internet ve bilgisayar çağına adım atmışken, yine de bilimsel araştırma ve AR-GE yatırımları açısından üçüncü dünya ülkelerinin de gerisindeyiz. İnsan kaynakları konusunda planlama yapılmadığı için her bölümden, aynı meslekten her yıl binlerce mezun veriyoruz. İş bulamayacağını bile bile, çünkü yeni iş olanakları yaratmıyoruz. Üretimi özendiremiyoruz. Hiçbir şeyimizin olmadığı bir dönemde başarılı Türkiye yarattık. Şimdi her şeyimiz var. Ama ilerleme, gelişme adına bir projeye imza atamıyoruz. Türkiye, bunu hak etmiyor” ifadelerini kullandı.

“100-150 KELİME İLE NE YAZACAKSINIZ?”

Gençlere yazarlık konusunda tavsiyelerde bulunan Tuntaş, yazar olmak için gençlere sadece okuması gerektiğini savunarak, “Her mesleğin okulu var. Edebiyat fakültelerinde yazarlık öğretilmiyor. Okuya okuya yolunuzu buluyorsunuz. Kimse size nasıl yazmanız gerektiğini öğretmiyor. Ben bunu söylediğim zaman gençler bana ben okumayı sevmiyorum ama kitap yazmak istiyorum diyor. İyi bir yazar olabilmek hatta yazar olabilmek için okumaktan başka çare yok. Çünkü kelime hazinenizin zengin olması için çok okumanız gerekir. 100-150 kelime ile ne yazacaksınız. Bana herkes kendi hikayemi yazmak istiyorum diyor ama sonrasında ne olacak? Benim yedi tane kitabım var ama hiçbiri benim hayat hikâyem değil. Ünlü olmak için bu iş yapılmaz. Bu iyi bir yol değil. Bir zaman sonra tıkanır kalırsınız” şeklinde konuştu.

“SOKAĞA KARIŞIP MALZEME TOPLAMALISINIZ”

Kendisine en çok fuarda yürürken ilham geldiğini belirten Tuntaş, “Çünkü Fuar’da çok çeşitli insanlara rastlayabiliyorsunuz. Yaşadığınız çevre çok önemlidir. İstanbul’da el bebek gül bebek bir çevrede yaşarsınız ama bir gecekondu mahallesi ile orada yaşamak bir değildir. Esas malzeme o taraftadır. Evde oturarak, çevreye bakarak yazı yazılmaz. Bazen kafede yazıyorum, başımı kaldırdığımda sarsıntı geçiriyorum. Nerede olduğumu unutuyorum. Evinde oturup yazmak değil insan içine karışıp yazmak bambaşkadır. İnsan içinde dediğim zaman da aynı çevrede aynı insanlarla oturmak da değil. Sokağa karışıp malzeme toplamalısınız. Onun için birçok çevrede bulunmak gerekir” diye konuştu.

NALAN TUNTAŞ KİMDİR?

1955 yılında İzmir’de doğan Nalan Tuntaş’ın çocukluğunun büyük kısmı Söke’de geçmiştir. 1975 yılında İzmir Amerikan Kız Lisesi Edebiyat Bölümü'nden mezun oldu. Dedesi Saffet Kayan Kazım Karabekir’in yaverliğini yapmıştır. Dedesinin hayat hikayesini anlattığı Zor Yıllar adlı kitabı ile konuşulan Tuntaş’ın; Arşipel’in Çocukları, Cahide ve toplumdaki yalnız ruh halini konu alan Gölge Kadın isimli kitapları da bulunmaktadır. Ayrıca Nalan Tuntaş, AKKÖY Kültür-Sanat-Edebiyat-Turizm ve Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve Edebiyatçılar Derneği üyesidir.

ESERLERİ:

Arşipel'in Çocukları (2012-Şenocak Yayınları) 

Cahide (2011-Şenocak Yayınları) 

Gölge Kadın (2012-Şenocak Yayınları) 

Zor Yıllar (2007-Remzi Kitabevi) 

Saatin Durduğu An (2001-Güldikeni Yayınları)

İçimdeki Yalnızlık (1995) 

Zirvede (2015- Yitik Ülke Yayınları)