Türk Edebiyatı birçok sorunla boğuşuyor

Şair, Yazar, eleştirmen, düşünür Tahir Abacı ile kitapları ve edebiyat üzerine konuştuk. Türk Edebiyatına 27 eser kazandıran Abacı, üretmeye ve yazmaya devam ediyor

  • Oluşturulma Tarihi : 17.04.2021 08:37
  • Güncelleme Tarihi : 17.04.2021 08:37
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Türk Edebiyatı birçok sorunla boğuşuyor haberinin görseli

ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ

Malatya doğumlu Türk Edebiyatının önemli yazar-şairlerinden Tahir Abacı ile edebiyat ve kitapları üzerine konuştuk. Birçok gazete ve dergide yazıları yayınlanan Abacı farklı türlerde 27 önemli kitaba imza attı. Hali hazırda yeni projeler üzerinde çalıştığını röportajımızda müjdeleyen Yazar, “Toplu şiirler dosyası gündemde. Yeni şiir kitabı da öyle. Birkaç roman çalışması bir arada sürüyor. Şairler üzerine ve şiir kitapları üzerine olan yazılarım ayrı birer kitap olacak” diye konuştu.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1951 doğumluyum. Çocukluğum ve ilk-orta öğrenim yıllarım, ailenin yerleşik olduğu Malatya’da geçti. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni ve Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirdim. İlk ürünlerim Malatya dergi ve gazetelerinde yayımlandı. Daha sonra çeşitli dergi ve gazetelerde şiir, hikaye, deneme, inceleme türünde yazılarım çıktı. Bu türlerde, sayısı otuza yakın kitabım da var.

Edebiyatla olan hikayeniz nasıl gelişti, çevrenizin bu başarınızdaki katkısı ne düzeydeydi?

Edebiyata ilgim, Malatya’da, şehir merkezine yedi kilometre uzakta, idari olarak şehrin mahallesi sayılan ama köy özelliklerini koruyan ve sulu tarım yapılan bir yerleşim alanında, atalardan kalma bir evde geçen çocukluk ve gençlik yıllarımda başladı. Merkezlerden uzaktık ama babam hukukçu, annem öğretmen olduğu için, evde her çeşit kitap ve dergi vardı. İlkokulda duvar gazetesi, sonrasında okuduğum lisenin dergisi, Malatya’da yayımlanan diğer gazete ve dergiler derken, edebiyata ilgim alan ve ortam bulmuş oldu.

Öykü, şiir, roman türlerinde otuza yakın eser kazandırdınız. Sizden kısaca eserleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Bugüne kadar sekiz şiir kitabı, sekiz roman, iki hikaye kitabı ve sekiz deneme, inceleme türünde kitap yayılmadım. Ayrıca çocuk kitabı türünde bir kitabım var. Toplam yirmi yedi kitabım yayımlandı. Gerek şiirlerimde, gerek anlatı türündeki ürünlerimde, edebiyat sanatındaki gelişmeleri ve teknik imkanları dışlamayan toplumsal ve gerçekçi edebiyat mirasını izlemeye çalıştım. Edebiyatta kutsayıcı, idealize edici bir tutumun değil, epik tutumun, yani kişi, olgu ve olaylarla ilişkisini eleştirel bir mesafeden oluşturan ve farklı bakış açılarını gözeten bir tutumun geçerliğine inandım ve ürünlerimde yansıtmaya çalıştım. Deneme, inceleme, kültürel araştırma türündeki kitaplarımda ise, edebiyatın farklı alanlarla, disiplinlerle, diğer sanatlarla kesişmelerine, kültürel mirasın önemine dikkat çekmeye çalıştım. Birkaç kitabımda ise edebiyatın ve edebiyatçıların müzikle buluşmalarını konu edindim.

Sürekli üreten bir edebiyatçı olarak, şu günlerde üzerinde çalıştığınız dosya ve dosyalar var mı?

Yayın sırası bekleyen epey dosya var. Toplu şiirler dosyası gündemde. Yeni şiir kitabı da öyle. Birkaç roman çalışması bir arada sürüyor. Şairler üzerine ve şiir kitapları üzerine olan yazılarım ayrı birer kitap olacak. Popüler kültür ve siyaset-hukuk yazıları da, dosyaları oluşmuş durumda, tekrar elden geçirilme sırasını beklemekte.

Hangi gazete, dergilere eserler gönderdiniz. Edebiyatta kazandığınız başarılardan söz eder misiniz?

Malatya dışındaki dergi ve gazetelerde, 1969’dan itibaren şiirlerim, hikayelerim ve yazılarım yayımlanmaya başladı. Papirüs, Yeni Dergi, Dost, Soyut, Yeni Ortam, Yeni Adımlar, Yarına Doğru, Birikim, Yazko Edebiyat, Türkiye Yazıları, Somut, Varlık, Türk Dili, Sanat Olayı, Kuram, Milliyet Sanat, Gösteri, Radikal İki, Cumhuriyet Kitap, Yeni Biçem, Akatalpa, Defter, Ludingirra, Yüzyıl ve Bir Gün, Güldiken, Gezi, Yemek ve Kültür, Adam Sanat, Sözcükler, Notos, Hece, Virüs gibi dergilerde yazdım. Radikal İki’de üç yıl, Milliyet Sanat’ta dokuz yıl, Cumhuriyet Kitap’ta iki yıl sayfa ya da köşe formatında düzenli yazılarım çıktı. “Başarı”dan kasıt o ise, edebiyatta ödül ve yarışma türü sistemlere karşı oldum ve gerek eser adaylığı, gerek jüri üyeliği düzleminde konunun dışında durdum.

Koronavirüs pandemisi ile birlikte edebiyat ve sanat etkinlikleri büyük zarar gördü. Fuarlar açılmadı. Birçok yazar okurları ile online görüşmeler yapmaya başladı. Siz bu şekilde okurlarınızla buluşuyor musunuz? Bu konuda neler söylersiniz?

Edebiyatçının işlevinin eserleriyle sınırlı olduğuna, okurun edebiyatla ilişkisinin ise sadece okuma üzerinden gerçekleşmesi gerektiğine inandım. Edebiyat etkinliklerine katılımım da hep sınırlı olmuştur. Pek çok kez çağrı aldığım halde, prensip olarak görsel yayınlara da katılmadım. Haliyle bu tavrım salgın günlerinde de değişmedi. Merak edenlerin kitaplarıma ulaşabilmesi, benim için yeterlidir.

Türk edebiyatındaki en büyük sorunu ne olarak görüyorsunuz?

Türk edebiyatı, bir değil, birçok büyük sorunu yaşıyor. Değerler sistemini yok eden postmodernizmin ve yapısalcılığın yüceltilmesi, modaları kollayan, taklit ve niteliksiz ürünle özgün üretimin eşdeğerli sayılması, pazarlama yöntemlerinin yaygınlaşması, hakikat aranışının değil kaotik evrenlerde savrulan bireysel bakışların öne çıkartılmak istenmesi, lümpenleşme, kültür ve sanat alanında finans kapitalin egemenliği gibi bir dizi sorundan söz edilebilir. Kuşkusuz bu durum edebiyat eserlerinin niteliğini de belirliyor, okurun duygu durumunu kollayan bir anlayış yaygınlık kazanıyor. Kitap adlarıyla bile kollanan bir duygu avcılığı söz konusu. Oysa edebiyatı edebiyat yapan, en azından geçmişin doruk örneklerine bakarak söylersek, hakikat araştırması niteliği taşıması ve gerçekliğin boyutlarının kavranmasına yaptığı katkı oranıdır.

Biliyorsunuz ülkemizde kitap okuma oranı oldukça düşük. Ancak pandemi döneminde bu oranın arttığı söyleniyor. Sizler bu görüşe katılıyor musunuz?

Okur davranışlarının salgın döneminde değiştiğini pek sanmıyorum. Geniş bir okur kitlesi için popülerlik her dönemde başlıca ölçüt durumunda. Zaten pazarlama yöntemlerine hız verilmiş olması da bunun bir göstergesi.

Son olarak buradan röportajımızı okuyacak olan okuyucularımız için neler söylemek istersiniz?

Şu salgın ve kapanma döneminde, herkes için sağlık ve esenlik dilemek öncelik taşıyor. Kuşkusuz ruh sağlığı için de geçerli bu. Çok işlevli bir tür olan edebiyatın bu konudaki katkısının da etkili olmasını dileyelim...