- Kültür-Sanat
- 20.04.2025 11:41
Bir süre gazetecilik de yapan mask sanatçısı Eylem Sürer ile İzmir Mask Müzesisinde her salı günleri yaptığı sunumdan sonra keyifli bir sohbette buluştuk. Sürer, mask sanatına nasıl ilgi duymaya başladığını ve projelerini anlatarak destek istedi
E. ÇAĞLA GENİŞ
6 yıl yatılı okulda okumanın kendisine çok şey kattığını ve hayatta güçlü kıldığını anlatan Sürer, Babam öğretmendi, 9 Eylülün sınavlarına girdim ama yetenekli bulunmadım. Torpilim yoktu ve babam o tip ilişkileri kullanmayı sevmezdi. Bu bir kayıp değildi benim açımdan. 1991-95 yılları arası muhabirlik yaptım. 2000e Doğru dergisinin İzmir temsilciliğini üstlendim. Daha sonra Aydınlık Gazetesiyle devam ettim. 1995te midem delindi ve sağlık sebeplerinden dolayı gazeteciliği bıraktım. Klasik gazeteci hastalığıdır, çok fazla şeyle karşılaşırsın ve üzülürsün. Kış ortasında gecekondular yıkılır, insanlar sokakta kalır ve sen buna tanık olursun. Bu acılar beni çok etkiledi. 1997 yılında evlendim ve iki çocuğum oldu. Evliliğim 18 yıl sürdü. Çok sosyal bir kadınken birden asosyal bir anne rolü, dört duvar arası ve ekonomik koşullar beni ciddi depresyona soktu. O kadar protestocu bir yanım var ki o dönem saçlarımı kazıtmıştım. Doğumdan sonra depresyona girdi sonra girişimci kadın oldu gibi haberler yapıldı. Yorulup yorulup o yerden tekrar yoluma devam ettiğim bir hayat benimki dedi.
DOĞADAKİ HER ŞEYLE MASK YAPABİLİRİM
Bir süre Çiğli Halk Eğitim Merkezinde takı kursu veren Eylem Sürer, daha sonra Menemen Halk Eğitim Merkezine başvurmuş. Sürer, mask hikayesinin orada başladığını şu sözlerle anlattı: O ara iş arıyordum ve tüm kapılar yüzüme kapanıyordu. Dönemin müdürü mask yapmayı bilip bilmediğimi sordu. Bildiğimi söyledim ama aslında bilmiyordum. Hayatım boyunca hiç maska dokunmamıştım. Ama şunu biliyordum ki hayatta hiçbir şey imkansız değildir. Yeteneğime güvendim ve ben bunu yaparım dedim. Mask müzesi açılacağını ve gidip konuşmamı söyledi. Deri mask yapan arkadaşlarımdan nasıl yapıldığını öğrendim, sonra onların çalışmalarını getirdim. Yapmak zorundaydım çünkü kendime bu kapıyı ben açacaktım. Orada kaderimi belirlemek zorundaydım, böylece maska başladım. O dönemlerde internete girdiğinizde bu kadar maske de göremiyordunuz. Çok sayıda deneysel çalışma yaptım. Bu işin eğitimini almadım yani bu yüzden belli bir disipline bağlı kalmıyorum. Almış olsaydım belli bir disiplinle hareket ederdim ve başarılı olamazdım diye düşünüyorum. Köreltir ve sınırlardı beni. Doğadaki her şeyle mask yapabilirim yeter ki isteyeyim.
UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ BİR SANAT
Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir sanat olan maskın kökeninin insanlık tarihi kadar eski olduğu bilgisini veren Sürer, Kimi kültürlerde Tutankhamun ölüm maskı en bilinenidir. Dünyanın farklı yerlerinde benzer örneklere rastlamak mümkün. Maske deyince insanların aklına iki üç şey geliyor: Venedik, Afrika ve tiyatro maskeleri. Tabi insanların ilgi alanıyla alakalı bir şey bu... Günlük yaşamın içinde zaten çokça kullandığımız bir obje maskeler. Görünmez, ruhumuza takıyoruz. Her gün başka bir rolle dışarı çıkıyoruz. Anadoluda da köy seyirlik oyunlarında maske kullanılmış. Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir sanat. Teknoloji evlere girmeye başladığından beri unutulan şeyler, ninelerimizin masalları gibi. Kılık değiştirmeler, kadın erkek rolleri vardı. Balıkesirde yaşadığımız köyde, düğünlerde ve bayramlarda deve kılığına girerlerdi. Yüzü ve bedeni gizleme vardı diye konuştu.
SANATÇILARIN YÜZ KALIPLARINI ALIP YAŞATMAK İSTERİM
Sürer, mask yaparken belli bir disipline bağlı kalmadığını ve özgün işleri sevdiğini belirtti. Dünyada birçok ünlünün ölüm maskı bulunduğunu ve kendisinin de böyle bir projesi olduğunu anlatan Sürer, Yüreğimdeki ve aklımdakini oraya dökmem lazım. Siz duygularınızı bir şiirle ifade edersiniz. Öteki kompozisyon resimle ifade eder. Ben maskla ifade ediyorum. Ölüm maskları benim için çok önemli. Dünyada birçok ünlünün ölüm maskı var. Napolyondan, Shakespearee kadar. Günümüz sanatçılarının da var. Bu geleneği sürdürmek gerektiğine inananlardanım. Çünkü bu resim heykel değil bu sizin yüzünüzün bir sonraki kuşaklara taşımanın bir yolu. Ancak bizim toplumumuzda ölüm çok derin yaşanıyor. Ölünce kutsallaşıyorsunuz. Mehmet Ali Birandın yüz kalıplarını almak istemiştim ben ölümünden sonra ancak oğlunun babama dokundurtmam dediğini aktardılar bana. O durumları değerlendirmek istemiştim. Yeşilçam sanatçılarının yüz kalıplarını alıp yaşatmak isterim. Bu benim aslında düşünsel projelerimden bir tanesi. Bunlara finans sağlanması lazım, benim o gücüm yok ifadelerini kullandı.
DESTEKLENİRSEM DAHA İYİSİNİ YAPABİLİRİM
Yapmayı planladığı ve topluma yararlı çok fazla projesi olduğunu söyleyen Sürer, Bunları tek başıma yapamam. Kurumlar bunları ne kadar ciddiye alır bilmiyorum bu anlamda destek bekliyorum. Bilgime ve donanımıma güveniyorum, araştırmacı bir yapım var. Körü körüne bağlılığım yok, bu beni geliştiriyor. Bir tane kişisel sergi yaptım, 4 karma sergiye katıldım. 80-90 yetişkine atölyede kurs verdim. Sonra yönetim değişti ve 1 yıl ara vermek zorunda kaldım. Atölyeyi Türk Çapır Motosiklet Kulübüne taşıdım. Yerimiz var gel burada yap dediler. Onlara özel üretimler yaptım. Toplumda yıkıcı adamlar olarak bilinirler ya, sokakta gördüğümüz adamlar neyse onlar da öyle. Korkulacak insanlar değil. Çok zor koşullarda yaşamları gördüm ama ayakta kalmayı öğrendim. Ciddi yıkımlar yaşadım pes edip bir kenara çekilebilirdim, asla yapmadım. Kendime inanıyorum, güveniyorum ama desteklenmeye ihtiyacım var. Destek gördüğümde daha iyisini yapabileceğimi biliyorum şeklinde konuştu.
KADINLARA SANATSAL AKTİVİTE ÖNERİSİ
Kadınlara mutlaka bir sanatsal aktivitenin içerisinde olmalarını öneren Sürer, Bu hayata bağlar insanı, bir şeyler yaratıp ortaya çıkarmak inanılmaz güzel bir şey. Kadın dediğin şey zaten yaratıcı... Pes edip bir kenarda durmak gibi bir lüksleri yok. Anadolu kadını dirençlidir, aksini kendime yakıştıramıyorum. Şu an Çakabey Kolejinde haftada iki saat mask kulübü çalışması yapıyoruz. Afrikalı Türklerle, Çırpı Köyünde bir proje çalışmamız var. Orada kadınlara yabancılaştıkları kültürü öğretiyoruz ve beraber mask yapıyoruz. Ben onlara biraz beceri katarak bir kültürü anlatmaya çalışıyorum. Mask Müzesinde her salı günü saat 14.00da sunumlarım olacak maskelerle ilgili. Merak eden herkesi beklerim dedi.