Sayfa Yükleniyor...
Ulaş Işıklar’ın Nietzsche, Camus ve Sartre’nin zihinlerinden ipuçları barındıran yeni romanı ‘Karasinek’, felsefe ve edebiyatı harmanlayarak sorgulamalara, itiraflara ve sayıklamalara girişiyor
ÇAĞLA GENİŞ/RÖPORTAJ
Üniversitede akademisyenlik yapan orta yaşlı kahraman, evinde her zamanki gibi kitap okurken bir süreden beri okuduğunu idrak edemediğini fark eder. Dahası, vücudunun hiçbir noktasını da hareket ettirememektedir. Bu tuhaf durumun nedenini düşünürken bulunduğu odada uçuşan bir karasinek görür. Kendi durağanlığının diyalektiği olarak özgürce uçuşan bu hayvan üzerine ‘felsefi’ düşüncelere dalar. Ulaş Işıklar’ın Nietzsche, Camus ve Sartre felsefelerinden ipuçları barındıran yeni romanı, kahramanın zihnine egemen olan karasinek aracılığıyla felsefe ve edebiyatı harmanlayarak sorgulamalara, itiraflara ve sayıklamalara girişiyor.
‘Karasinek’ adlı yeni romanınız Klaros Yayınları etiketiyle çıktı. Öncelikle bu romanın ortaya çıkış sürecini sizden duyabilir miyiz?
Bir gün kapalı olan televizyonun karşısında oturmuş kitap okurken gözümün önünden bir karasinek uçarak teğet geçti. Şimdi bu şekilde, yani romanın giriş cümlesine benzer biçimde söyleyince ilginç bir açıklama yapmak adına zorlama bir cevap vermişim gibi duruyor ama gerçekten böyle. Yazma süreci böyle başladı. Fakat elbette bu işin son kısmı... Gerisinde, yazmaya başladığım ana dek gelen tüm yaşamım, entelektüel birikimim, hayat deneyimlerim var. “Haydi bakalım, şu kanatlı konuğum hakkında bir şeyler yazayım, böylece, kendi hakkımda da bir şeyler yazmış olurum” dedim kendi kendime. Süreç böyle başladı ve giderek artan bir coşkuyla durmaksızın yazılarak roman sona erdi.
VAROLUŞ SANCISI ÇEKEN
Sizin hakkınızda ve kitabınız hakkında hiçbir şey bilmeyen insanlara bir paragraflık bir mektup yazsanız, kendinizi ve romanınızı nasıl anlatırsınız?
Yoğun şekilde varoluş sancısı çeken, dünyayı her zaman ve başkalarını ise sık sık cehennem olarak gören, insanoğlunun gerçek mutluluğa yeteneği olmadığını düşünen, bu anlamda da belirli filozoflara kendini yakın hisseden bir sinema akademisyeniyim. Romanım da böylesi bir yaşam yorumunu her gün karşılaştığımız bir canlı olan karasinek üzerinden okuyucuya aktarmanın bir çabası. Okuduklarından memnun olmak ve sonra da unutup gitmek isteyenlerden ziyade, okuma esnasında sık sık tavana bakıp kendi varoluşu hakkında düşünmeyi seçenler için yeni bir sorgulayıcı metin olma iddiası taşıyor.
Otobiyografik öğeler var mı romanınızda?
Kesinlikle! Metnin belirli bölümleri romandan ziyade kişisel sayıklamalar, itiraflar, yüzleşmeler, erkeğe has psikanalitik çözümsüzlükler olarak değerlendirilebilir rahatlıkla. Çok fazla sinema referansının olması da bir diğer otobiyografik öğe elbette...
SAHTE DÜZEN, KÜLTÜR, GELENEK-GÖRENEK
Karasinek’i insan ve felsefe üzerine bir roman olarak tanımlıyorsunuz. Bunu biraz açmanız mümkün mü? Bu kitabın amacı ve verdiği mesaj nedir?
Tüm insanlığın inşa ettiği sahte düzen, kültür, gelenek-görenek, ideoloji... Yapabileceğimiz yegane barınağımız bu hayatta. İnsan başka türlü ayakta kalamaz. Hiç kalamadı, bundan sonra da kalamayacak. Bunun böyle olduğunu bilmemek, bilsen de bilmezlikten gelmek bu devasa yapının temel prensibi. Çoğunluk da bunu tercih ediyor. Daha kolay, risksiz... Ama bir de azınlık var; çatlakları gören, bir kere gördü mü bir daha unutmayan, gözünü kapatamayan. İşte bu kitap onlar için. İpeksi değil, irinli bir kitap bu. Aynanın arkasına bakmaya cesareti olanlar için.
Son kitabınızda felsefi konulara eğildiniz... Kitap daha ağır ve daha düşünsel temelli... Bundan sonraki romanlarınızda bu tarzınızı devam ettirmeyi düşünüyor musunuz? Felsefenin hayatınızda oynadığı rol nedir?
Karasinek’de alıntı veya düşüncelerine gönderme yapılan filozof/yazarlar: Nietzsche, Sartre, Camus, Kafka, Schopenhauer, Zola, Dostoyevski, Marx, Hamsun, Descartes, Hegel. Felsefe insanı düşünsel manada büyütür. İnanılmaz bir içgörü kazandırır. Olayları, dünyayı, kendini, başkalarını bambaşka açılardan ve derinlemesine yorumlamana imkan verir. Sinema ve edebiyatta büyük eserler vermişlerin ya da vermek isteyenlerin en büyük silahıdır. Felsefi meselelerle edebiyat ve sinemayı bir kez aynı düzlemde buluşturduğunuzda aldığınız entelektüel tat o denli fazladır ki, bir daha ondan vazgeçemezsiniz. Dolayısıyla ve kaçınılmaz şekilde, bu tarzı sürdürmeyi düşünüyorum.
Eklemek istedikleriniz var mı?
Bundan sonra çıkacak olan yeni romanım ‘39 Merkez’ bitmek üzere. Ondan sonra da bir öykü kitabı çıkarmayı düşünüyorum. Yani yaşarken ölmemek, öldükten sonra da unutulmamak için yazmaya devam…
ULAŞ IŞIKLAR KİMDİR?
1977’de Kırklareli’de doğdu. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema Bölümü’ndeki lisans ve yüksek lisansın ardından, “Türk Sinemasındaki Auteur Yönetmenlerin Filmlerinde Nihilizm ve Birey” başlıklı teziyle doktorasını tamamladı. İstanbul Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema TV (İngilizce) Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Birçok kısa film, video-klip, tanıtım ve eğitim filminin yönetmenliğini yaptı. 2010’da “Gecenin Çocukları: Son Dönem Korku Sinemasında Vampir Karakterinin Dönüşümü” adlı akademik sinema kitabı Avrupa Yakası Yayınları etiketiyle yayımlandı. Sinemayla ilgili pek çok kitap ve dergide akademik makaleleri yer aldı. İlk romanı “Gece Gelen”, 2013’te Geoturka Yayınları tarafından yayımlandı. Nietzsche, Camus ve Sartre felsefelerinden ipuçları barındıran ikinci romanı Karasinek, 2020’de Klaros Yayınları etiketiyle yayımlandı. Halihazırda sinema-felsefe alanında tamamladığı doktora tezine uygun şekilde, ‘felsefi’ temaları irdelediği edebi metin ve senaryo yazma çalışmalarını sürdürmekte, ayrıca lisans düzeyinde “Advanced Script Writing”, “Cinematography”, “Film Production”, yüksek lisans düzeyinde ise “Sinema ve Diğer Mecralar” ve “Kültürel Film Eleştirisi” derslerini vermektedir.
Haber Merkezi