Sayfa Yükleniyor...
İran Devrimi'ne ve İran-Irak Savaşı'na şahit olan Yazar Shahzadeh N. İgual, Mayıs ayında yayınlanan "Tahran'ın Kırmızı Sirenleri" kitabıyla gerçek bir yaşam öyküsünü ele aldı. Yazar, savaş süresince yaşananları tüm çıplaklığıyla anlattığı kitabında vatanından uzaklaştırılanların trajedisini de sunuyor
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Ve iyi kalpli bir dev gelip kurtardı şehirdeki insanları. Böyle biterdi tüm masallar Tahranda. Vatan hasreti çekmemiş insanlara anlatması en zor duygudur, yurt özlemi dedi İranlı Yazar Shahzadeh N. İgual. Mayıs ayında yayınlanan kitabı, Tahranın Kırmızı Sirenlerinin imza günleri İguali tanımamıza ve kendisini tanıtmamıza vesile oldu. Vatansız Yazar olarak kendini ifade eden İgual, tamda öyle. Çünkü yazarımız, Önce İslam Devrimi, ardından İran-Irak Savaşı derken orada yaşananlara yıllarca tanıklık edip ardından Türkiye'ye gelen İranlı bir ailenin asi ve mücadeleci kızı. Mona Yayınları tarafından kitapseverlere sunulan Tahranın Kırmızı Sirenleri İranın yakın tarihinden önemli bölümler sunmakla kalmıyor, savaşın çocuklar üzerindeki etkilerini de başarılı bir şekilde veriyor.
Shahzadeh Hanımla, kendisinin 15 yıl önce Bostanlıda işlettiği ve tesadüfen girdiğimiz kafede keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. İgual ile tıpkı sonradan gözlemleyerek hatırladığı bu eski kafesindeki anıları gibi vatan hasreti çektiği İranı da konuştuk. Ama önce Shahzadeh N. İgual kimdir sorusunu yanıtlayalım.
İRANLI TUR LİDERİ
Hem İran hem Türk vatandaşı olan İgual, 1978 Tahran doğumlu. Annesi ve iki kız kardeşiyle İzmire yerleşen İgual, konuşmasına şöyle başladı: Tahranda doğdum. İran-Irak Savaşına, Tahranda ilköğretim çağında bir çocuğun gözüyle tanıklık ettim. 1990 yılında annem ve kız kardeşlerimle Türkiyeye geldim. Öğrenim hayatımı İzmirde tamamladım. Kahvenin yetiştiği pek çok ülkeye ayak bastım. İpek Yolunda uzun bir yolculuğa çıktım. Neredeyse dünyanın birçok ülkesini gezdim. Orta Doğu dinleri hakkındaki araştırmalarımı yıllar boyu süren yolculuklar sırasında tamamladım. Tematik geziler ve iş gezilerinde uzmanlaştım, F&B sektöründe yöneticilik yaptım. Çoğu İranda yayınlanan pek çok makale ve yayınlara imza attım, İran sinemasından ve çok sayıda örneğin aralarında bulunduğu Farsça bazı eserleri Türkçeye çevirdim. İstanbulda yaşıyorum şuan, ikinci romanım ve yeni projelerim üzerinde çalışıyorum. İran hakkında söyleşilere konuşmacı olarak katılıyorum. Türkiyeden kültür turu gruplarına İranda İranlı bir tur lideri olarak eşlik ederken konuklarımı memleketinde ev sahibi olarak ağırlamanın keyfini yaşıyorum.
VATANSIZ YAZAR
Benimkisi vatansızlık diyen ve savaştan dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanların acılarına da değinen İgual, İranda önce İslam devrimi yaşandı, sonra İran-Irak savaşı başladı. Ülkem karıştı. Buna neden olan her şeyi lanetliyorum. Çünkü, 1979 yılında değişen rejimle ters düşünenlerin ve yeni sisteme direnemeyen bir kitlenin gitmekten gayrı hiçbir çaresi yoktu. Tutuklanıp, hapsedilen ya da öldürülenlerin dışındakiler ya gittiler ya sürüldüler. Yasemin kokulu, kocaman bir anneanne evinden, hiç bilinmedik yabancı diyarlara göç eden ailelerden birinin kızı da, İzmirde klorak, boyoz, çiğdem demeyi, MFÖ şarkılarını ve Tuna Huşun sesinden Türkçeyi öğrenecekti. Bu sebepten benim Türkiye ile ilişkim, görücü usulüyle evlenmeye benziyor. Önce kabul edip, sonra alışıyorsunuz, en sonunda da seviyorsunuz. Tahrana giderken Türkiyeyi özlüyorum, dönerken yüreğim İranda kalıyor. Benimkisi vatansızlık dedi.
Kahramanlarımı kaybettim diyen İgual için babasının ve annesinin ölümü tam bir yıkımdı. Hatta İgual bu nedenden ötürü kitabı daha geç bir tarihte çıkarmış. Ancak eşinin desteğiyle 6 ay içerisinde kitabını tamamlamış. Ailesindeki ölümlere yer veren İgual, başkahramanlarım dediği anne ve babasına ilişkin şunları söyledi: Babam vefat etmeden önce, benim ve iki kız kardeşimin yurt dışında okuması için annemle bizi Kanadaya göndermek istedi. Biz önce İstanbula geldik. Ben 12 yaşındaydım. İstanbuldan İzmire geçtik. Kanadaya gitmek istedik ama annem Türkiyenin İrana sınır ülke olması nedeniyle İzmirde kalmamızın daha iyi olacağını düşündü. Ülkemize, babamıza yakın olalım diye. 2006da yazmaya başlamıştım ancak 2007de annemi kaybedince yazdıklarımı kaldırdım, yıllarca bakamadım. Çünkü bu romanın kahramanıydı annem.
ANNEME VE EŞİME İTHAFEN
Keyifli sohbetimize devam ettiğimiz İgual ile annesine ve eşine ithafen yazdığı kitabı hakkında da konuştuk.
Tahranın Kırmızı Sirenleri, İranın en saygın ailelerinden birinin, devrim ve savaşın ardından yaşadığı acıyı ama her şeye rağmen birbirlerine olan bağlılıklarını anlatan sevgi ve hüzünle bezenmiş bir roman. Aslında İgualin tanımına göre tam da bir roman değil. Roman tadında bir otobiyografi.
Kitapta yazar- anlatıcı-kahraman benzeşmesi görülüyor. Buradan da hareketle yazar yaşadıklarından yola çıkarak kurguladığı romanında birçok çocuğun savaş içindeki durumunu tüm gerçekliğiyle lanse ediyor. Kitap, başta kahramanımız olmak üzere sadece İranlı değil Iraktan İrana gelen çocuklarında varlığından haberdar ediyor okuru. Çocukların savaştan en çok etkilenenler olduğu canlı bir şekilde görülüyor yapıtta.
Kitaba dair aktarımlarda bulunan İgual, Eser, İran İslam Devrimi günlerinden başlayarak bugüne uzanan süreçte yakın tarihte komşumuz İranda yaşananları sunuyor, İranın devrim sonrasında Irakla savaştığı yılları ve uygulanan ambargoyu anlatıyor. Ambargonun ülkede ne gibi sorunlara yol açtığını anlattığı bölümler ise oldukça etkileyici. Tahranın Kırmızı Sirenleri İranın her türlü dış baskıya, ambargoya direnerek ve kendi kaynaklarıyla büyüdüğünü gösteriyor diye konuştu.
Savaş süresince kırmızı sirenlerin duyulduğunu belirten İgual, kitabın isminde de özellikle bunu vurguladığına dikkat çekti. Kırmızı sirenlerden ötürü kırmızı renkten uzaklaştığını ancak zaman içerisinde kırmızıyla barıştığını ifade eden yazarımız, imza günlerinde özellikle kırmızı bir detay kullandığını söyledi.
İran; tarihin, şiirin ve renklerin ülkesidir diyen İgual, medya tarafından İranın yanlış yansıtılarak ön yargılara yol açtığını ve kadınların yaşamın her alanında aktif rol aldığını belirterek özellikle de sanat alanında İranın başarılarından bahsetti. Algı operasyonu yaratmak ve İranı karalayarak başarılarına set koymak adına bu tarz eylemlerin yapıldığına değinen İgual, bunların önüne geçmek için İrana turlar düzenlendiğini, turlarda liderlik yaptığını ve tur sonunda İranı ilk kez gören insanların ön yargılarının kalktığını kaydetti.
İgual, İran çok acılar çekti. Dilerim, böyle acıları Türkiye çekmesin diyerek sözlerini sonlandırdı.
Haber Merkezi