Sayfa Yükleniyor...
Şair Dilek Özkan ile son kitabı ‘Birkaç Porsiyon Hayat’ ve şiir üzerine konuştuk. Özkan, son kitabında yemeklerden yola çıkarak; insanı, toplumu, dünyayı, hayatı samimi, yaratıcı imgelerle anlatıyor
ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ
İzmirli Şair Dilek Özkan ‘Birkaç Porsiyon Hayat’ kitabı ile şiire farklı bir bakış açısı getirdi. Tarzında ilk olan kitapta “Sultan Kebabı”, “Aşure”, “Analı Kızlı”, “Meyhane Pilavı”, “Türlü”, “İmam Bayıldı”, “Fasulye”, “Kısır”, “Kadınbudu”, “Mücver”, “Kalburabastı” gibi şiirler yer aldı. Özkan, yemek isimlerinden yola çıkarak insanı, toplumu, dünyayı, hayatı, samimi, yaratıcı imgelerle anlattı. Şair Özkan, “Yemeklerin dünyası ile toplumsal hayatın farklı boyutlarını şiir diliyle bu kitabımda sentezledim. Bunun temelinde mutfağa çok düşkün olmam bulunuyor. Yemek yapmayı çok seven bir insanım. Yemek ve şiirin sentezinden ortaya şiir çıktı. Bu özgün bir şey oldu” diye konuştu. Şair ayrıca düzenli olarak Youtube üzerinde yaptığı ‘Şair Mutfağı’ adlı programda her hafta farklı bir konuğu ağırlıyor.
Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?
İzmir’de doğdum. Burada büyüdüm ve okudum. Üç çocuk sahibiyim. Şiir ile lise yıllarında tanıştım. Edebiyat öğretmenim sayesinde bunu geliştirdim. Okumaya çok meraklı biriydim. Bir gün sokakta çöp tenekesinin kenarına bırakılmış, içi kitap dolu torba buldum. Bunu eve taşıdım. O kitapların içerisinde edebiyatımızın birçok ünlü isminin kitabı vardı. Ben bunları okumaya başladım. Yunus Emre’nin kitabından çok etkilendim. Böylelikle edebiyat ile tanışmış oldum.
Edebiyat öğretmeninizin, yazar olmanız konusunda etkisi ne düzeyde idi?
Sürekli şiirler yazıyordum. Bunlara tabii ki profesyonel eserler diyemem. Sadece öyle karalıyordum. Yazmayı çok seviyordum. Hatta biraz ileri gidip ‘Varlık’ dergisine dahi yazılarımı gönderdim. Bunlar yayınlanmadı. Gençlik döneminde yazdığım o şiirleri yaktım.
Son yazdığınız ‘Birkaç Porsiyon Hayat’ kitabında şiir ile yemeği buluşturdunuz. Aynı zamanda yemek yapma ile aranızın iyi olduğunu biliyorum. Yemek ve şiirin bu kitapta buluşması nasıl somut bir hal aldı?
Yemek süreçlerinin temellerinden bir tanesi kadının ev içi emeği. Üstelikte ev içi emeğin hiçbir maddi karşılığı yok. Unutturulmak istenen bir emek türü. Ev içi emeğin merkezinde yani mutfakta ise kadın duruyor. Dünyadaki çatışmanın bütün temelinde geçim derdi var. Yaşamak için hepimiz yemek zorundayız. Mutfak ve yemek toplumla böyle bir sıkı ilişki içerisinde. Yemeklerin dünyasında da toplumsal bir hayat yatıyor. Yemeklerin dünyası ile toplumsal hayatın farklı boyutlarını şiir diliyle bu kitabımda sentezledim. Bunun temelinde mutfağa çok düşkün olmam bulunuyor. Yemek yapmayı çok seven bir insanım. Yemek ve şiirin sentezinden ortaya şiir çıktı. Bu özgün bir şey oldu. Şiirimizde bir ilk yaşandı. Benim derdim sadece yemek tarifleri vermek değildi. Yemekler üzerinden de toplumsal bir dünya kurmaya çalıştım. Bu toplumsallığın içinde elbette birey var. Kadın var. Savaşlar var. Açlık var. Aşk var. Erotizm var. Şiir benim var oluşumun vazgeçilmez bir parçası aslında.
Neden şiiri tercih ettiniz?
Çünkü; şiir benim kendimi ifade etme biçimimdi. Kendimi bu alanda daha rahat hissettim. Şiir ile kendimi daha iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Bir itiraf hali oldu. Sözcüklerin yan yana gelmesi ile bir serüven oluşuyor. Benim için bir macera. Şiir, bir bakıma hayata açılan bir pencere. Sonsuz bir anlatım dışa vurum hali
Şu an üzerinde çalıştığınız dosya veya dosyalar var mı?
Elimde bir şiir dosyası var. Şu anda pandemi sebebi ile yayınlamayı düşünmüyorum. Başka çalışmalarımda var. Şu an gün yüzüne çıkarmak istemiyorum. Birçok dergide hali hazırda şiirlerim yayınlanıyor. Yine sosyal medyada eserlerim kullanılıyor. Bu ve bunun gibi birçok yerde şiirlerim çıkıyor. Yazmaya devam ediyorum.
Youtube platformu üzerinden devam ettirdiğiniz ‘Şair Mutfağı’ adlı bir programınız var. Nasıl bir program biraz anlatır mısınız?
Hem şiir hem mutfak bütünleşmesi ile ortaya çıkan bir program. Kendim bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Yeni bir oluşum. Nereye gider, nasıl olur bilemiyorum? Şair arkadaşlarımı davet ediyorum. Pandemi nedeniyle bazı sıkıntılarda yaşıyorum. Ama bu programın iyi noktalara varacağını düşünüyorum.
Yemek deyince genelde aklımıza kadınlar geliyor. Programa erkek konuk almayı düşünüyor musunuz?
Tabii ki düşünüyorum. Bir erkek bir kadın olsun istiyorum. Sadece şairler olsun istemiyorum. Burada amaç yemek tanıtmak değil. Amaç; şiir ile yemeği buluşturmak. Yani bir nevi kitaptaki olayın görsel halini görüyorsunuz.
Pandemi sürecinde neler yapmaktasınız?
Bol bol okuyorum. Şiir ve düz yazılarım var. Dergilere yazıyorum. Evde yemek yapıyorum. Pasta yapmayı seviyorum. Ben yemekler ile konuşuyorum. Onlara can veriyorum.
Kadınların toplumdaki yeri hakkındaki yeri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kadınlar toplum içerisinde var oluşsallığını gerçekleştirmeye çalışıyor. Kadın için zor bir süreç. Şu anda çok özgürmüş gibi duran, erkeğin ardında ikinci planda kalan bir görünüm sergiliyor. Kadınlar mutfakta çok iyiler değil mi? Ama restoranlarda otellerde erkek şefleri görürsünüz. Kadın buradaki alanını bile terk etmiş. Oradaki alan erkeğe verilmiş. Ben burada kadınlar mutfağa hapsedilsin demiyorum. Bu feministler tarafından yıllarca böyle görüldü. Aslı bu değil. Kadın bence alanlarına sahip çıkmalı. Nerede iyiyse onu korumalı. Kadın-Erkek eşitliği korunmalı.
Sultan Kebabı
Malzemeler
1 gr ego
2 kaşık incinmiş su
1 fincan kaygılı hayat
10 gr dünyanın kavruk ateşi
ve alabildiğine kül çığlığı
Şimdi biz varız,
şurada küp küp soğanlar, biberler
egolu ocağın aydınlattığı yerdeyiz
tencereye dökülüyor şımarık zeytinyağı
her şey orada başladı
tencerenin karaydı göğsü
sancısını bir kepçeye akıttı mutfak
unutulmadı korkak karanlığın içinde
ürkek bakan baharatlar, tuzlar
çekip kuyusundan suyunu, kavrulmaya durdu kıyma
yufkaları aç dedi annem afrinli çocuklar hatırına
doldur dünyanın tasını incinmiş sularla
üzerimize yapışmış kederlerden kaygılı hayat
kadınların ellerine kıymalı harç değil, tarih yazıldı…
feracesinde kanlar
sarıldık yine umuduna dünyanın
kavruk ateşinde pişsin diye yufkalar
hangi rüyalarda sultan kebabı yer çocuklar, hadi söyle
unutma, küllerin de çığlıkları var…
Haber Merkezi