"Yetişkinler okumuyor"

Edebiyat hayatında 20. yılını kutlayan Günışığı Kitaplığı, 1996 yılından bu yana çocuklar ve gençler için kitaplar yayımlıyor


  • Oluşturulma Tarihi : 05.05.2016 07:00
  • Güncelleme Tarihi : 05.05.2016 07:00
  • Kaynak : HABER MERKEZİ

E. ÇAĞLA GENİŞ

Çocuk ve gençlik edebiyatımıza yepyeni bir yol çizen yayınevi Günışığı Kitaplığı, Eylül 1996’da, çocuklar ve gençler için nitelikli edebiyat örneklerini yayımlama hayaliyle yola çıktı.

Çağdaş Türk ve dünya edebiyatından çocuklar ve gençler için kaleme alınmış kitaplar yayımlayan yayınevi, her yıl bu başlıklara yenilerini ekliyor ve kataloğundaki tüm başlıkları, sürekli tekrar baskılarını yaparak okurlarına kesintisiz olarak sunuyor. İlk günden beri has edebiyatın izinden giden; temalardan kurguya, kahramanlardan mekanlara, yeni ve yaratıcı anlatımları cesaretle kitaplaştıran; çocuk ve gençlik edebiyatımıza çağdaş bir yorum kazandıran yazarlarla buluşan yayınevi; Türkiye’nin dört bir yanında okurlarının edebiyatla buluşması için, kitap fuarlarından okullara, kitapçılardan kütüphanelere ulaşmayı sevinçli bir görev biliyor. Müren Beykan, çocuk ve gençlik edebiyatı denince ilk akla gelen Günışığı Kitaplığı ve ON8’in yayın yönetmeni. Pek çok kitabın editörlüğünü yaparak yayına hazırlanmasını sağlıyor. Müren Beykan ile yayınevinin 20 yıldır süren faaliyetlerini ve çocuk edebiyatı hakkında konuştuk. Çocukların yeterince okumadığı eleştirilerine katılmadığını belirten Beykan, aslında yetişkinlerin yeterince okumadığını ve çocuklara doğru rol model olmadıklarına dikkat çekti.

KOLAY DEĞİLDİR AMA VAZGEÇİLMEZDİR

Beykan, çeviri çocuk kitaplarında kültür, başka bir kültüre çevrildiği için çocuğun yaş grubuna göre algılayamayacağı bazı sözcükler ve kavramların nasıl Türkçeleştirileceğinin büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Editörün kitaba yukardan hakim olarak yazarı ve çizeri yönlendirmesi gerektiğini belirten Beykan,  “Bazen yazarlar çok şey yazarlar; ancak bunun hepsi kitaba girmeyebilir. Bir yazar öyle çok şey söylemek ister ki kitabın hacmini aşmış olabilir. O zaman yazara çeşitli ekonomiler yapması, bazı konuları başka bir kitabına saklaması hatırlatılabilir. Kitabın sahibi editördür. Çünkü yazar da yaratıcı bir insandır, duygusaldır; çizer de öyledir. Birisinin onlar adına kitaba yukarıdan hakim olması gerekir. Ona sanatını yap ama şöyle yap bunları kullanabilirsin şeklinde el vermesi gerekir birinin. Çok keyifli bir iştir ama tabiî ki her zaman yaratıcıların arkasında onlara destek olarak durmak gerekir. Kolay değildir ama vazgeçilmezdir” dedi.

ÇOCUKLARA GÜZEL KONULAR SUNMA SEVDAMIZ DEPREŞTİ

Günışığı Kitaplığı’nın kuruluş serüvenini anlatan Beykan, “1996 yılında habitat sergileri oldu Türkiye’de. Uluslararası bir organizasyondu ve çok sayıda davetli geldi. Onlara hem İstanbul’un tarihini hem de Anadolu’daki yerleşimlerin tarihini göstermek üzere muhteşem iki büyük sergi hazırlandı. O sergilerin kataloglarında ben yayın koordinatörüydüm. Katalogları yaparken tarih vakfı ile çalışıyorduk ve dedik bunları mutlaka çocuklara da açtırmalıyız. Mine Soysal, kolları sıvayıp, yaptığımız kataloglardan süzüp çocuklara boyama kitapları ve kısa tarih kitapları hazırladı. Böylece ilk kez böyle bir koleksiyon oluşturduk. O kadar heyecana kapıldık ve çocuklara eski güzel konular sunma sevdamız depreşti ki, o sene biz Günışığı Kitaplığı’nı Mine Soykan ve Hande Demirtaş ile birlikte kurduk. Yavaş yavaş kitaplarımız çoğalmaya başladı. Önce çeviri eserlerle başladık, sonra çeviri eserlerinin yanı sıra yazarlarımız oluşmaya başladı. Sonuçta bugünkü koleksiyona kadar geldik” diye konuştu.

ÇOCUKLAR İYİ İNSANLAR OLSUN İSTİYORUZ

Çocuk kitaplarında seçilen konulara ve yazarların anlatış biçimlerine önem verdiklerini anlatan Beykan, "Biz hep çocukların göz hizasında duran yazarları seçtik. Öyle olmasını istiyoruz. Kitaplarımızda anlatılanların hep çocuktan yana olmasını istiyoruz ve öyle olmasına özen gösteriyoruz. Yazarlarımız da çocuklara yukardan değil hep göz hizasından bakan insanlar. Klişelere girmemeye çalışıyoruz. Çünkü çok klişe var. Çocuklar iyi insanlar olsun istiyoruz. Genel geçer kalıplarla düşünmesinler, ayrımcı insanlar olmasınlar, birbirlerine iyi davransınlar ve hayvanı da papatyayı da sevsinler istiyoruz. Bu bakışla kitap seçtiğimiz için galiba o enerji çocuklara da yansıyor. Çocuk edebiyatı esas olarak has ve iyi yazılmış bir edebiyat; hepimiz okuruz. İlk kitaplarda çocuk daha yeni okumaya başlamış; daha sade metinler, daha az karmaşık ilişkiler örneğin bir macera yazacaksanız hemen çözülebilecek bir macera yazıyorsunuz. Ama yaş yukarı doğru çıktığında o yetişkin edebiyatına doğru gidiyor. Tabiî ki orada daha karmaşık ilişkiler daha yoğun belki iç içe geçmiş bir takım olaylar başlıyor. Gençsiniz, hayata bakışınız çok saf ve herkesi kucaklayan bir tarafınız var. Bu yaşlardan sonra ise önyargılar, ahlak anlayışı ve toplumun dayattığı bütün her şeyi giyiniyorsunuz mecburen. Ondan sonra yetişkin edebiyatı okumaya başlıyorsunuz" diye konuştu.

SÖZCÜKLERLE PAYLAŞTIĞIMIZ ŞEY ÇOK GÜÇLÜ

Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak için ailelerin de onlarla birlikte kitap okuması gerektiğine dikkat çeken Beykan, şöyle devam etti: "Muazzam bir görsellik çağına geldik; çocuklar her şeyi görsel olarak algılıyorlar ve çok çabuk tüketiyorlar. Ama bir anne ile babayla oturup kucak kucağa okunan kitabın büyüsünü hiçbir şey tutamaz. Çünkü sözcüklerle paylaştığımız şey çok güçlü. Kitaplarla size dair bir duyguyu paylaşabilirsiniz. Ve o duygu insan ilişkilerini de acayip tamir eden bir şeydir. Bir bölümü o okur, bir bölümü siz okursunuz… Ama maalesef biz çocuklarımıza zaman ayıramıyoruz. Bunu apartmanda komşunuzun çocuğuyla da bunu yaşayabilirsiniz. Ben hiçbir zaman çocuk dayatmasına katılmadığım için etrafımızda her zaman yeterince çocuk olduğunu düşünüyorum. Önemli olan içinizden gelmesi ve cebinizde hep bir öykü kitabının olması. Çocuk kitapları kocaman bir alan; eğitim kitapları da eğitsel edebiyat kitapları da çocuk kitapları sayılıyor. Bizim gibi çocuğa hiçbir mesajı açık olarak vermeden okuduklarından kendisinin süzmesini hedef almış yayınevleri ve kitapların sayısı az. Çocuk dendiğinde yumuşak karnımız illa ki öğretmek istiyor. Edebiyat böyle bir şey değil; kimseye bir şey öğretmek istemez. Okurken kendin alırsın. Ama Ahmet çocuk başka bir şey Ayşe kız başka bir şey alır. Zaten edebiyatın büyüsü orada…"

MÜREN BEYKAN KİMDİR?

Günışığı Kitaplığı’nın kurucularından, yayın yönetmeni; arkeoloji doktorası sahibi, mimar Müren Beykan, bugüne dek çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatının önemli yüzlerce kitabının editörlüğünü yaptı. Çocuklar kadar yetişkinlerin de tutkunu olduğu “Çıtır Çıtır Felsefe” dizisinin de, günümüzün 31 önemli yazarının anı, şiir ve öykülerinden oluşan 15: Yaramaz Bu Kitap adlı seçki gibi özgün projelerin de editörü. 2010 Memet Fuat Yayıncılık Ödülü’yle taçlanan “Köprü Kitaplar” dizisinin editörü Semih Gümüş’le birlikte bu diziye emek veren Beykan, mizah sanatçısı Behiç Ak’ın yazıp çizdiği, 10 kitaplık ünlü “Gülümseten Öyküler” dizisinin ve “Karikatür Kitabı”nı izleyen yeni çocuk kitaplarının da editörlüğünü yapıyor. Türkiye’de çocuk kitaplarının çok satanları arasında üst sıralarda yer alan Kraliçeyi Kurtarmak (Jayden’s Rescue) ve Haritada Kaybolmak adlı kitapların yanı sıra Karanlığın Gözleri (The Eyes of The Darkness) gibi kitapların dünya editörlüğünü üstlenmiş olan Beykan, David Almond, Christine Nöstlinger ve Angela Nanetti gibi dünyaca ünlü yazarların kitaplarının Türkçe yayın editörlüğünü de yürütüyor. “Taşi” dizisi, “Büyülü Küçük Kitaplar” koleksiyonu gibi çocuk kitaplarını Türkçe’ye kazandırdı. 1980′den sonra, 3 ciltlik özgün bir yayın olan Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi’nin yanı sıra, HABİTAT II kültür sergilerinin katalogları Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme (Housing and Settlement in Anatolia: A Historical Perspective), Dünya Kenti İstanbul (World City İstanbul) gibi büyük yayınlarda yayın yönetmeni olarak görev aldı. Beykan, Günışığı Kitaplığı’nın alt markası ON8′in de yayın yönetmenliğini sürdürüyor ve ortaokul seviyesindeki öğrencilerin katılımına açık Zeynep Cemali Öykü Yarışması’nın da başkanlığını yürütüyor.