Sayfa Yükleniyor...
Sinema ve tiyatro sanatçısı Çağrı Öztürk, televizyonda yayınlanan gereksiz programların izlenmemesi, boş olan vaktin sinemaya ya da tiyatroya gidererek değerlendirilmesi gerektiğini önerdi
EMİNE YALÇIN
Çocukluğunda hayalini kurduğu işi yaptığını belirten sinema ve tiyatro sanatçısı Çağrı Öztürk, amacının daha iyi işler yaparak iyi yerlere gelmek olduğunu söyledi.
Tiyatro, doğaçlama, drama ve diksiyon eğitimleri gibi eğitimler alarak kendini de geliştirdiğini anlatan Öztürk, küçük yaşlarda taklit yapma yeteneğini keşfederek, Kemal Sunal taklitleri yaptığını ifade etti.
OYUNCULUĞU ALDATMIŞ GİBİ HİSSEDİYORUM
Sinema ve tiyatro sanatçısı Çağrı Öztürk, küçük yaşlarda tiyatro ile tanıştığını yaklaşık 20 yıldır da tiyatro ile uğraştığını belirterek, yaklaşık 8 sene önce de oyunculuğu profesyonel olarak yapmaya karar verdiğini açıkladı. Öztürk, Tiyatro, doğaçlama, drama ve diksiyon eğitimleri gibi eğitimler alarak kendimi geliştirdim. Ayla Alganın kendimi geliştirmem için bana inanılmaz katkısı oldu. Çünkü Ayla Algan benim eğitmenimdi. Ben bu yolun başındayken beni bu sektöre hazırlayan Ayla Algandır. Gün içinde öğrendiğim şeyleri eve gittiğimde tekrar yapıyordum. Yaklaşık 4 senedir her günüm oyunculuk ile geçiyor. Oyunculuk bende aşktan öte. Bir günüm boş geçtiğinde oyunculuğu aldatmış gibi hissediyorum. Tiyatro çalışmalarım halen devam ediyor diye konuştu.
HEDEFİM KAMERA OYUNCUSU OLMAK
Tiyatro sahnesine çıktığı zaman tarif edemeyeceği şekilde farklı duygular hissettiğini anlatan Öztürk, Tiyatro mu beni yansıtıyor? Ben mi tiyatroyu yansıtıyorum? Bu soruların cevabını bulmuş değilim. Ama önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu soruların cevabını bulacağım. Ayrıca asıl hedefim kamera oyuncusu olmak. 2011 yılında figürasyon olarak kamera karşısına geçtim. Ustalarım bana dizi sektörüne figüran olarak girmemi öneriyorlardı. Seti tanımamı söylüyorlardı. 2012 yılında da şans eseri İstanbulda çekilen Bollywood filminde yer aldım. Sonrasında 2013 yılında Arka Sokaklar dizisinde bir bölüm oynadım. O benim için dönüm noktamdı. 2011-2013 yılları arasında İstanbulda ikamet ettim. Sonrasında İzmire döndüm. İzmire döndükten sonra İstanbuldan birçok dizi teklifi aldım. Özel sebeplerden dolayı gidemedim. 2014 yılında Gece sinema filminde Nurgül Yeşilçay ve Mert Fıratın başrol oynadığı sinema filminde yer aldım. Bu film beyazperde olarak benim ilk deneyimimdi. Ardından Empatik Yaşam Derneği ile birlikte Türkiyede de ses getiren engelliler ile ilgili bir kamu spotu çektik. Yağmurlarda Yıkansam sinema filminde ise müzisyen yanım daha ağır bastı. O filmde de bir bateristi canlandırdım şeklinde konuştu.
AMACIM ÜNLÜ OLMAK DEĞİL
Öztürk, beyazperde de devam ettiğini bir sinema filminde de ilk başrolünü oynadığını anlatarak, figüranlıktan başrole çıkmanın zorlu bir süreç olduğuna dikkat çekti. O süreçte kendisinin de zorlandığını gizlemeyen Öztürk, Bizim ülkemizde ünlü kavramı var. Benim için asıl önemli olan sanatçı ve iyi oyuncu olmak. Ben ünlü olmuşum ya da olmamışım çokta önemli değil açıkçası. Bana abi yıllardır uğraşıyorsun ancak halen ünlü olamadın diye soruyorlar. Benim amacım ünlü olmak değil ki. Amacım ünlü olmak olsaydı eğer bana gelen teklifler düşünmeden kabul ederdim. Mesela beni ajanstan arayarak şu an bir televizyon kanalında yayınlanan Kısmetse Olur programına çağırdılar. Kısa süre içinde tanınabileceğimi vaat ettiler. Bu tarz programlarla vatandaş kandırılıyor. Bu tarz programların izlenmemesi taraftarıyım. Çevremde bulunan herkese o tarz programların gerçek olmadığını ajanstan giden insanların yarıştığını anlatıyorum. Bana gelen o teklif üzerine herkesin bilmesi adına bir sosyal ağdan paylaştım. Bu programlar yapmacık olduğu gibi birçok insanın duygusu ile oynuyorlar. Reyting uğruna yapmadıkları kalmıyor. Yani ünlü olmak çokta önemli değil. Önemli olan yaptığın işi layıkıyla yapmak. Ben şu anda çocukluğumdan beri hayalim olan işi yapıyorum. Amacım daha iyi işler yaparak iyi yerlere gelmek dedi.
BU BİR HAYAT MÜCADELESİ
Yapılan her şeyin reklam olduğunu düşündüğünü söyleyen Öztürk, kişilerin sektörü rahat bırakmadıklarını sözlerine ekledi. Öztürk, Oyuncu müzisyen oluyor. Müzisyen manken oluyor. Geriden gelen kuşağa fırsat verilmiyor. Bir kısır döngü içinde devam ediyor. Geçenlerde Çağatay Ulusoyun rakibi yok deniliyor. Biz o merdivene çıkmazsak rekabet olmaz tabi ki. Ama fırsat verilmiyor ki. Adam tek başına götürüyor. Ben buna kızıyorum. Bu bir yarışma değil ki bu bir hayat mücadelesi ifadelerini kullandı.
"HER İNSAN YETENEKLİ"
Öztürk, oyunculuk yeteneğinin her insanda olduğunu anlatarak, İnsan hiç mi yalan söylemiyor? Yalan söyleyen insan fark edilmesin diye 9 takla atıyor. Bu uğraşı bile bir oyun aslında. Önemli olan doğru işi doğru yerde doğru kişiye aktarmaktır. Tiyatroda doğru zamanda doğru şekilde doğru yerde insanlara aktarma sanatıdır diye konuştu.
DIŞARIYA ÖZENMEDİM
Küçük yaşlarda taklit yapma yeteneğini keşfettiğini belirten Öztürk, Kemal Sunal taklitleri yaptığını bu yüzden okul çağında arkadaşları tarafından alay konusu haline geldiğini anlattı. Öztürk, Ben Kemal Sunal taklidi yapıyorum diye arkadaşlarım sırama ot koydular. Alay konusu olduğum için çocuk aklı ile eve ağlayarak gidiyordum. Zaman geçtikçe oyunculuk ile beraber ben taklit yeteneğimi de geliştirdim. Özel tiplemelerim var. Hiçbir zaman dışarıya özenmedim. Kendim üretmeye çalıştım. Ben yıllarca ayna karşısında kendi yüzümü tanıdım. Öncelikle kendimle tanıştım. Mimiklerimin farkına vardım şeklinde konuştu.
İNSANLARI HARCAMAK KOLAY
Öztürk, sözlerine şu şekilde devam etti: Beni her defasında küstürdüler. Neye elimi attıysam hiç kimse destek olmadı. Mesela şiir yazmayı düşündüm. Ne anlarsın şiirden dediler. İnsanları harcamak kolay. Ben kendime göre oyuncu olmaya başladım. Bu dediğimi usta oyuncular duysa daha yolun başında olduğumu söylerler. Ama sektöre göre oyuncuyum demek zorundayım. Bir ajansa görüşmeye gittiğiniz zaman kendinizi belli ettiğiniz zaman farklı davranıyorlar. Ama işi bilmiyor gibi davrandığınızda sizi ciddiye almıyorlar.
TÜRKİYEDE KORKU FİLMİ YAPILAMIYOR
Türkiyede korku filmi çekme merakını anlayamadığını da sözlerine ekleyen Öztürk, kendisinin korku filmine gittiği zaman korkmaktan öte güldüğünü anlattı. Öztürk, Korku filmi Amerikan yapımlarında olduğu gibi korku tüneli ya da korku kapanı gibi olur. Bizim Türk korku filmlerine baktığınız zaman ya cinsellik konusu ele alınıyor ya da cinlerle ilgili filmler çekiliyor. Dünya genelinde böyle bir korku anlamı yok. Korku değil ki o. İnsanları din üzerinden korkutuyorlar dedi.
TELEVİZYON DEĞİL SİNEMA İZLESİNLER
Öztürk, 13. Cadde sinema filmi için ocak ayının sonuna doğru filmin tanıtımı için bir teaser çekeceklerini açıklayarak, sözlerini şu şekilde bitirdi: Şubat ayında da çekimlere başlayacağız. En geç ekim ayı gibi vizyona gireceğini düşünüyoruz. Yine bunun yanı sıra kısa film çalışmalarım var. Son olarak okuyuculara da televizyonda yayınlanan gereksiz programları izlememeleri gerektiğini öneriyorum. Daha çok sanatsal olanlarla ilgilensinler. Tiyatroya gitsinler. Sinemaya gitsinler. İnsanlar televizyon programları izleyeceklerine gitsinler tiyatro ya da sinema izlesinler. Orada bir emek var. Ve o emeğin karşılığını versinler.
Beğendiği ünlüler: Tolga Çevik, Birgül Ulusoy, Barış Falay, Ezgi Mola, Yalın, Tarkan ve Mustafa Sandal
Haber Merkezi