- Sağlık
- 01.07.2025 12:35
Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur Oral, 4 Şubat Dünya Kanser günü sebebiyle kanser hastalığına dair önemli bilgilendirmelerde bulundu
ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL HABER
Asrın hastalığı olarak bilinen kanser, her yıl dünyada 10 milyona yakın can alıyor. Bu hastalığa karşı toplumsal bilinci artırmak ve dikkat çekmek için 4 Şubat tarihi Dünya Kanser Günü olarak belirlendi. Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü liderliğinde, her ülkede birçok kuruluşun katıldığı çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bu noktada amaç; kanserin tanınması, kontrolünün sağlanması ve bu konuda kitlelerdeki kansere yönelik farkındalığın artırılması amaçlanıyor. Bu önemli gün sebebiyle kanser hastalığı, sebebi hakkında önemli bilgilendirmelerde bulunan Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur Oral, “Kanser, hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucunda organların normal fonksiyonlarının bozulması sonucu ölümcül sonuçlanabilmektedir. Bir patolojik süreçtir. Dünya’da kanser vakaları maalesef her geçen gün artmaktadır. Dünyada her yıl 14.1 milyon kişi kanser hastalığına yakalanmaktadır. 8.2 milyon kişi de hayatını kaybetmektedir. Kanserin görüldüğü birçok tip olmasına karşın en önemli ve en sık görülen kanser tipleri: meme, akciğer, deri, prostat, mide, kolon, rahim kanserleridir. Bu kanser tipleri çok sık görülür ve ölümcül sonuçlanabilmektedir. Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de kanser ciddi bir sağlık sorunudur. Yapılan istatiki çalışmalar sonucunda ülkemizde yılda 180 bin kişinin kanser teşhisi aldığını biliyoruz. Teşhis konulan kanser vakalarının 3’de 1’i tedbirler ile önlenebilen kanser türleridir. Birçok kanser vakasına alınan önlemler ile dur denilebilmektedir. Türkiye’de ölüm sıklığına göre hastalıkların başını kardiyovasküler ilk sırada yer almaktadır. İkinci sırada ise yüzde 23.3 oranı ile kanser gelmektedir. Ayrıca her yıl 180 bin kanser teşhisi konulan vakanın 3’de 2’sinin erkek olduğu bilinmektedir. Cinsiyete göre kanser vakalarını sıralamak gerekirse erkeklerde en sık görülen kanser türleri akciğer, prostat, bağırsak kanseridir. Kadınlarda ise başı meme kanserini görmekteyiz. Ondan sonra tiroit ve bağırsak kanseri gelmektedir” dedi.
KANSERE SEBEBİYET VEREN ETKENLER
Kansere birçok etkenin sebep olabildiğine dikkat çeken Oral, “Kanserin nedeni tam olarak saptanamasa da bazı faktörlerin etkili olduğu bilinmektedir. Özellikle yaşam tarzı, yaş, cinsiyet, genetik, çevre etmenleri kanserde etkin olmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı kansere neden olduğu da bilinmektedir. Son dönemde güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde yapılan güneşlenmelerin riskli olduğu düşünülmektedir. Ayrıca dünyada zaman zaman artış gösteren virüslerin etken olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte radyasyonun kansere neden olabileceği ve bazı kimyasal maddelerin kanser nedeni olduğu bilinmektedir. Bunların arasında beslenme şeklide kansere sebebiyet verebilmektedir. Beslenme hem kanser önleyici bir faktör olarak göze çarparken aynı zamanda yapılan yanlış beslenme kansere zemin hazırlayan bir faktördür. Bu bakımdan beslenme kanser açısından iki türlü değerlendirilmektedir. Sağlıklı, nitelikli yapılan beslenme ile kanser önlenebileceği gibi yanlış beslenme ile de kanser maalesef tetiklenebilir. Bu sebeple beslenme kanserde de her hastalık gibi önem teşkil eder. Obezite vakalarında kanser riski artmaktadır. Bu açıdan beslenme iyi planlanmalıdır. Sebze ve meyveye yönelik beslenmenin kanserin önüne geçmekteki başarısı bilinmektedir. Beslenme tarzımızı doğal ürünlere yönelik yaparsak bu bize fayda sağlayacaktır.
ERKEN TEŞHİS
Kanseri önlemede erken teşhisin önemine vurgu yapan Oral, “Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı hayat kurtarıcıdır. Kanserde başarı erken tanıyı yakalayıp, geç kalmadan tedaviye başlamakla ilişkilidir. Erken tanı tedavi şansını artıracağı gibi tedaviyi kolaylaştıran bir faktör olarak göze çarpmaktadır. Aynı zamanda erken tanı yapılan hastalarda tedavi masrafı azalırken, hastalığın verebileceği zararla doku ve organ kaybı önlenmiş olur. Kişide sakatlık yaratacak sorunlar azalırken, erken tanı tamamı ile hayat kurtarıcı bir faktördür. Erken tanı yöntemleri arasında en çok kullanılanlar: Yüksek Frekanslı ses dalgalarını kullandığımız ultrasonografidir. Bu yöntem ile organların yapıları net bir şekilde görülmektedir. Başka bir yöntem ise Bilgisayarlı tomografidir. Başarılı erken tanı yöntemleridir. Manyetik Rezonans ise başka bir yöntemdir. Kanseri saptamada oldukça etkilidir. Yaygın olarak kullanılır. Bu klasik yöntemlerin dışında yeni olan kanserde genetik faktörler incelenmesi yapılmaktadır. Bazı insanların kanser olması ya da olmaması, birtakım kişilerde kanserin hızlı ve saldırgan ilerlemesi veya her hastada aynı kanser ilacının etki etmemesi bireylerde verilen yanıtın farklı olduğunu düşündürmektedir. Bu sebeple kişilerin bireysel yanıtlarını almak ve kanser tedavisi planlamak adına insan genetik incelemelerini kanser araştırmalarında kullanmaktayız. Yapılan incelemelerle tümör kitlesinin gelişiminin öngörülmesi, metastaz yapma olasılığı incelenebilmektedir” dedi.
BESLENME, FİZİK AKTİVİTE KANSER İLİŞKİSİ
Gıdaların her ne kadar dengeli ve nitelikli alınsa da fizik aktivite olmadan gerektiği yerlerde kullanımının sağlamadığını belirten Oral, beslenme, fizik aktivite ve kanser arasındaki ilişkiyi değindi. Oral, “Fizik aktivitenin eksik olduğu, beslenmenin kötü olduğu bireylerde kanser görülme riskinin fazla olduğuna dair çok sayıda bilimsel araştırma vardır. Kanserin, çevresel etkenlere bağlı olması nedeni ile kullanılan ürünlerin seçimi önemlidir. Dengeli beslenme kanser açısından ne kadar önemli olsa da vücudu fiziksel açıdan çalıştırmak gereklidir. Yapılan klinik araştırmalarda fizik aktivite yapmayan kişilerde obezite sıklığının artması ile beraber kanser riskinin de arttığını görüyoruz. Fizik aktivite eksikliği olan bireylerde meme, kolon, böbrek kanser oranının arttığını biliyoruz. Bu sebeple fizik aktivitenin kanseri engellemek için bir önlem olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.