Pandemi dönemi zor sağlıksız yaşam daha zor!

Pandemi döneminde virüse karşı vücut direncinin çok önemli olduğunu belirten Oktar, “Zaten gündelik yaşam ile yeterince yıpranıyoruz, bari kendi elimizle de buna katkı koymayalım” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 17.12.2020 08:38
  • Güncelleme Tarihi : 17.12.2020 08:38
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Pandemi dönemi zor sağlıksız yaşam daha zor! haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ / RÖPORTAJ

Yaz aylarında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ve beslenme ilişkisine dair çeşitli araştırma sonuçları yayımlandı. European Journal of Clinical Nutrition ve Nutrition Reviews dergilerinde yer bulan araştırmalarda, beslenmede uygulanacak bazı adımların hem koronavirüsten korunmada hem de virüsün etkisinin daha düşük olmasına katkı sağladığı belirtildi. Bu bilgiler ışığında Kovid-19 ve beslenme ilişkisini, Balçova'da kendi kliniğinde faaliyet gösteren Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Eda Önal Oktar ile konuştuk.

Virüse yakalanmadan önce hangi besinleri tüketerek önlemimizi alabiliriz?

Koronavirüse yakalanmadan önce bağışıklılık sistemimizi güçlendirmek önemli. Öncelikle sebze- meyve tüketimini arttırmalıyız. Bireyin ihtiyacına göre günde 3-5 porsiyon sebze–meyve tüketimine özen göstermeliyiz. Güçlü bir bağışıklık için C vitamini, Çinko, D vitamini, Omega-3 ve B12 kaynaklarını yeterli miktarda almalıyız. Peki, bu kaynaklar nerelerde bulunur, hemen söyleyelim:

C vitaminini portakal, mandalina, kırmızı biber, ıspanak, Brüksel lahanasından temin edebiliriz. Çinkoyu et, balık, yumurta gibi hayvansal protein kaynaklarından ve bitkisel kaynak olarak da çiğ kabak çekirdeği ve çiğ bademle alabilir, Omega-3’ü ise haftada 2 gün mevsim balıklarını tüketerek veya mevsiminde bitkisel Omega-3 kaynakları olan keten tohumu, ceviz, avokado ve semizotu ile tamamlayabiliriz.

BAŞ TACI VİTAMİNLER NELER?

Diğer önemli besinleri de aktarabilir misiniz?

D vitaminin koronavirüse karşı birebir etkili olduğu çalışmalarla saptanmış durumda. Buradan hareketle her gün 15-30 dakika arasında güneş ışığından faydalanmaya özen gösterelim. Kış döneminde D vitaminini almak için güneş ışığından yararlanma süresi kısaldığından; dışarıdan hazır almak durumunda kalabiliriz. Özellikle D vitamini ve K vitamini birleşince vücutta emilimi artar. Hazır takviye kısmında seçim yaparken seçeceğimiz takviyeyi bu şekilde tercih etmeliyiz. B12 eksikliğinin özellikle inme ve kalp krizi riskini arttırdığını aklımızdan çıkarmayalım. Bu vitamin, bağışıklık sistemimiz için de baş tacı edilecek vitaminlerden birisi.

Özellikle veganlarda B12 eksikliği sık görülüyor. Nasıl bir yol izlemelerini önerirsiniz?

B12’yi özellikle yumurta, karaciğer, süt ve süt ürünleri ve diğer hayvansal protein kaynaklarından temim edilebilir. B12 eksikliğinde ağız spreyi, hap, iğne gibi tedavi protokolleri ile tedavi sağlanabilmektedir… Bu hususlara ek olarak mevsiminde ve renkli beslenerek tüm besinlerden çeşitli vitaminleri almaya özen gösterelim. Özellikle tüketilmemesi gereken besinler beyaz ekmek, beyaz pirinç, asitli, renklendirici içerikli aromalı, katkı maddeli içeceklerdir.

YETERİNCE YORULUYOR, YIPRANIYORUZ!

Mart ayında ortaya çıkan vakalar ile birlikte insanlar korktukları için doğru olmayan birçok şeyi de tüketmeye başladı. Sizce bu süreçte toplum olarak sağlığımıza dikkat ediyor muyuz?

İnsanlık olarak bu süreçte neye uğradığımızı şaşırdık. Pandemi nedeniyle o ilk dönemlerdeki eve kapanma durumu fiziksel aktivite azlığını da beraberinde getirdi. Ve hepimiz evde oturup sıkıla sıkıla birer aşçı olduk. Evde lahmacun yapmaktan tutun da çeşit çeşit hamur işlerine, tatlılardan kızartmalara kadar kendimizi adeta yemeğe verdik. Örneğin devamlı alışveriş yaptığım kasabım en yüksek satışlarını o dönemde yaptıklarını, borçlarını dahi kapatıp düze çıktıklarını söylüyor. Bu en basit örnek bile pandemi koşullarının yeme-içme alışkanlık ve sıklığımız üzerinde ne denli etki ve hatta tahribat yaptığını gösterebilir diye düşünüyorum. Sadece beslenmeye odaklanıp sürekli yeme-içmeye kilitlenmiş olmaktansa bu süreci obeziteye yol açmadan daha sağlıklı besinler tüketip evde yapabileceğimiz fiziksel aktiviteleri fazlalaştırsak ve biraz da kendimizi keşfe çıkararak yeni hobiler edinip yeteneklerimizi keşfetsek çok daha az hasarla atlatılabilen bir süreç olurdu. Elbette bu saydığım noktaları es geçmeyen insanlar var ancak toplumun geneline ne yazık ki tekabül etmiyor.

Son söz niyetine neler söylemek istersiniz? 

Vücudumuz da doğanın bir parçası. Her ne kadar gündelik yaşam bizi hem doğaya hem de vücudumuza yabancılaştırıyorsa da sağlıklı olmak, hastalanmak, arazlarla yaşamak ve hatta yaşama gözleri yummak gibi çok katı ve somut gerçeklikler ile bu doğallığı kısmen görüyor, kavrıyor ve ne yazık ki kısa sürede de unutuyoruz. Doğa nasıl ki kendisine yapılan olumlu veya olumsuz müdahalelere karşı bir reaksiyon geliştiriyorsa, vücudumuz da bundan bağımsız değildir. En temel sağlıklı beslenme ilkelerinden dahi uzak bir yaşam, sonuçlarını bedenlerimiz üzerinde kısa veya uzun vadede gösteriyor. Yeme alışkanlıklarımız, kültürlerimiz, zevklerimiz hatta konfor düşkünlüğümüzü dahi bu çerçevede gözden geçirmemiz gerekiyor. Vücudumuzu gerek bizden bağımsız gerekse doğrudan hatalı beslenme alışkanlıklarımızla onlarca olumsuz dış etkene maruz bırakıp sonrasında da hiçbir sorun yaşamamayı beklemenin çok gerçekçi olmadığı ortada. Çok basit ve temel değişiklikler yaparak ve birtakım kuralları yaşamımızın olağan parçası haline getirerek daha sağlıklı ve haliyle mutlu olabilmemiz mümkün. Zaten gündelik yaşam ile yeterince yoruluyor ve yıpranıyoruz, bari kendi elimizle de buna katkı koymayalım.

İlginizi Çekebilir...

Kol ağrısı evde nasıl geçer?
  • Sağlık
  • 29.04.2025 17:59
Kol ağrısı evde nasıl geçer?
Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script