Sayfa Yükleniyor...
İçi ve dışı veya tek yüzlü sırlı, sır altı boyalarıyla dekore edilerek geleneksel motiflerle süslenişi seçili malzemelerle yapılmış olan ve mimariye bağlı olarak gelişmiş olan bir sanattır çinicilik. Bu hafta sizler için geçmişten gelen geleneksel sanatın temsilcilerinden olan Ayşe Betül Özbey ile çiniciliği konuştuk
Özel Röportaj Onurhan Alpagut
Çini kelimesin i harfinden türetilmiş olması ilk başta insanlara Çinden kaynaklı gelmiş olması hissini uyandırabilir. Ancak bu sanatın biz Türklere özgü bir sanat olduğu uzmanlarca kabul edilmiştir. Çiniciliğin tarihi çok eski zamanlara Asurlulara kadar dayanmaktadır. Genellikle mimari yapıları süslemekte kullanılan bu sanat Selçukların 1071 tarihinde Bizans İmparatorluğunu yenmesinden sonra Anadolu, hem Selçuklu hem de çiniler için yeni bir vatan olmuştur. Topraklardaki çini sanatı 13. yüzyılda o dönemde Selçuklu mimarisinin doruğa ulaştığı dönemde gelişmiş ve buna bağlı olarak da mimari yapıların dış ve iç mekanlarını süslemekte kullanılmıştır. Çiniciliğin merkezi olarak kabul edilen İznikte 15-17 yüzyıllar arasında yapılan eserler saraylara kadar girerek içlerini süslemiştir. Farklı yüzyıllarda çinicilik sanatı, gerek görsel, biçimsel ve renksel olarak farklı değişiklikler göstererek günümüze kadar gelmiş eski bir geleneksel süsleme sanatıdır. Biz de bu hafta sizler için geçmişten gelen geleneksel sanatın temsilcilerinden olan Ayşe Betül Özey ile sanatseverler için çiniciliği incelemeye aldık.
Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
İsmim Ayşe Betül Özey ,1981 Erzurum doğumluyum, aslen Aydınlıyım, uzun yıllardır İstanbulda yaşıyorum, yaklaşık 15 senedir klasik sanatların birkaç dalı ile ilgilenmekteyim. Sanat hayatım tezhip sanatı ile başladı, gelişim evremi çini sanatı ile devam ettirmekteyim. 10 senedir bilfiil çini sanatını hem icra ediyorum hem de öğretiyorum.
Çini sanatı nedir? Tarihi nereye uzanıyor bilgilendirir misiniz?
Çini, ateşte yanmayan hammaddelerin bir araya geldiği bir yüzeyi sırlı ve dekorlu seramik ailesinin beyaz çamurlu üyesidir. Teknik olarak tanımı bu şekilde ifade edebiliriz. Tarihsel süreci için söyleyebileceğimiz net tarihleyebileceğimiz bir zaman dilimi olarak , insanoğlunun varlığı ile beraber çamurun şekillendirilip pişirilmesini olarak tarihlendirebiliriz. Tarihsel süreç içinde Çin, Mezopotamya Bölgesi, Mısır ve Anadolu medeniyetlerinin en eski seramik ürünlere bazı sırlama tekniklerine vakıf olduklarını biliyoruz. Türk çini sanatı kısmına girersek bu süreç Karahanlılara kadar gidebilir. M.Ö 3000 yıllarına kadar uzanabiliriz, elbette seramik olarak değerlendirirsek tarihlendirme çok daha eskilere dayanır. Türk çini sanatının gelişimi Anadolu medeniyetleri, İran gibi bölgelerde hız göstermiş ve belli başlı tarzlar geliştirilmiştir. Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Osmanlılar vesilesi ile de günümüze kadar Türk çini sanatı gelişim göstermiştir.
Günümüzdeki yeri ve önemi nedir?
Türk çini sanatı, Türk İslam kültürü için İslam sanatlarının en önemli dallarından biridir, Türk İslam mimarisinin temel sanatsal bezemesini çini oluşturur. Buna, kaşi yani mimaride kullanılan çini diyoruz, bir de evvani dediğimiz günlük kullanım eşyaları ve daha ziyade işlevselliği ön planda olan ürünlerin kullanıldığı çini örnekleri olarak sınıflandırabiliriz.çini sanatı da diğer Türk İslam sanatları gibi uluslararası kültürler vizyonunda büyük bir köprü vazifesi görmektedir.
Daha önce tezhip sanatı ile uğraştınız peki neden çinide kanaat kıldınız?
Sanatsal eğitime ve öğretime tezhip sanatı ile başladım. Bilfiil 4 sene tezhip sanatı icra ettim. Saygıdeğer hocam hattat ve müzehhebe Ayten Tiryaki ile beraber çalışmalarımız oldu. Tüm sanatsal faaliyetler, sanatı gerçekten seven ve kendisini sanatsal olarak ifade etmeyi arzu eden her birey için bir meraktır. Bunu çini sanatı ile sınırlandırmak çok doğru bir ifade şekli olmayabilir.Fakat tezhip sanatının ince narin işçiliğinin daha büyük olarak ve bambaşka bir yüzey üzerine ölçeklendirilmesi nedeniyle çini sanatını seçtiğimi söyleyebilirim.
Sergi veya sergileriniz oldu mu? İzlenimleriniz nasıl?
Pek çok sergilerimiz oldu. İstanbul bünyesinde, Azerbaycanda sergilerimiz oldu. Azerbaycanlı Türk kardeşlerimiz ile de sanatımızın detaylarını ve güzelliklerini paylaştık. Bu sergilerde gelişim sürecimizin bir parçasıydı elbette, hem Türk çini sanatını tanıttık hem de marifetin iltifatına mazhar olduk... Sanat hayatıma bu sene itibariyle Amerikada devam edeceğim için, orada da sergilerime ve sanat çalışmalarıma devam etmeyi arzu ediyorum. Çalışmalarımız hem kendi kompozisyonlarım çerçevesinde gelişiyor hem de klasik eserlerin aslına uygun olarak kopyalanması şeklinde devam ediyor. Çini sanatının yaygınlaşması için uzun süre eğitim verdim, İstanbul Belediyesi meslek edindirme kurslarında eğitimler gerçekleştirdim.
Farklı çini teknikleri var mı? Sanatı genel olarak değerlendirecek olursak neler söylersiniz?
Çini teknikleri diye bir başlık atarsak eğer bunu mimaride kullanılan çini ve ev eşyası olarak kullanılan çini diye bir ana başlıkta toplayabiliriz, ama çini sanatını detaylandırdığımızda çini boyama, sırlama, ayrıca alt yapı eğitimlerinin çeşitli kategorileri bulunmaktadır. Bununla birlikte dekorlama kısmı ile alakalı olarak da çok çeşitli türleri olan kendi içinde dönemlere göre tarihlendirilip isimlendirilen bir sanattır çini. Örneklendirmek gerekirse , Şam İşleri Dönemi (Damascus), Baba Nakkaş Dönemi mavi beyaz dönemdir. Bizans seramikleri, Milet Dönemi. Bunların her birinin kategorisi farklıdır. Dekorlamanın tarihlenmesi ve çeşitlenmesi, alt yapı, kullanım alanı, malzemenin hammadde alanı, pişirim özellikleri, sırlama teknikleri ve sır çeşitleri olarak çok genel olarak toplayabiliriz.
Sanatın gelişmesi ve yaygınlaşması açısından gerekli desteği alabiliyor musunuz?
Sanatsal faaliyetler için gereken desteğin sağlanması zaman zaman doğru biçim de olabiliyor. Zaman zaman da değişebiliyor.
Diğer sanatlarda olduğu gibi bu sanatta da usta-çırak ilişkisi geçerli mi?
Elbette usta çırak ilişkisi son derece önemlidir klasik sanatlarda. Akademik teorik eğitimin de çok önemli olduğunu düşünürüm bununla beraber usta çırak ilişkisi, pratik alanda uygulamalı eğitimin de sanatın gelişimi açısından yadsınamaz bir önemi mevcut.
Bu sanatı sizce herkes yapabilir mi?
Çini sanatına gönül veren, yeteneklerini sanat doğrultusunda geliştirmek isteyen herkes için çini sanatı pek tabi yapılabilir. Sabır, sevgi, özen ile başlayan ata yadigarı bir sanattır çini, ateşin içinde harikulade olabildiği gibi bizi büyük hayal kırıklıklarına da uğratabilecek bir gizemdir çini.
Kendinize örnek aldığınız çini ustaları var mı?
Tüm çini ustalarımızdan öğreneceğimiz mutlaka bir şey vardır diye düşünüyorum, bu arada isim verip bunu sınırlandırmak istemem. Bu yola gönül verdiğim için, bu yolun öğrencisi olarak hem öğrenerek hem öğreterek hem araştırarak yoluma devam ediyorum.
Bir çininin başlangıçtan bitişe kadar olan sürecini anlatır mısınız?
Çini çamurunun şekillendirilmesi ile başlayan çini malzememiz pişirimden geçip önümüze dekorlanmak üzere gelir, dekorlamamızı klasik ya da modern üslup ile belirleyip, ateşte yanmayan doğal toprak ve pigment kökenli boyalarımız ile bezedikten sonra ürünümüzü sırlamaya hazır hale getiririz. Çini ürünün uygun olan bir sırlama yani bezeli bölümün mukavemetini arttırmak ve boyalarımızın ateş içinde olgunlaşmasını sağlamak üzere ince toz ve homojen karışımlı sıvılaştırılmış bir cam solüsyon ile kaplanır ki biz buna sırlama deriz. Sırlamanın bir müddet kuruma döneminden sonra da çini ürünü, renklerini kazanacağı ve sırın erime derecesine ulaşıp bünyeyi kavrayacağı sıcaklık derecesine ulaştırıyoruz. Çini fırınlamadaki sıcaklıklar 900 derecenin üzerindedir. Nihayet fırın sıcaklığı soğumaya geçer, bu geçişler arasında belli periyotlar vardır ve kademeli olarak ısınma ve soğuma yapılır. Soğuma gerçekleştiğinde de çini malzememiz hazır bir durumda bize güzelliğini gösterir.
Eklemek istedikleriniz?
Milli kültürümüz için, milli mirasımızın temellerinden biri olarak gördüğüm klasik sanatlarımıza olan bu ilginiz ve desteğiniz için teşekkür etmek istiyorum, hürmetlerimi sunuyorum.
Haber Merkezi