Hedefimiz: kaybolan çocuklar

Kendi kabuğuna çekilmiş çocukların kendilerini ifade etme yolunu bulamadıklarına değinen ve bu tür çocukların kazanılmasına dair çalışmalar yaptıklarını belirten Mustafa Reşit Paşa İlkokulu Müdürü Cahit Soylu,  küçük yaşlarda oluşan ve çözülmeyen sorunların bireyin tüm yaşamını etkilediğine değindi


  • Oluşturulma Tarihi : 08.05.2015 08:25
  • Güncelleme Tarihi : 09.08.2023 10:18
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Hedefimiz: kaybolan çocuklar

NİLGÜN TAZE

1973 Van Erciş doğumlu olan ve yaklaşık 19 yıldır eğitimcilik hayatına devam eden Mustafa Reşit Paşa İlkokulu Müdürü Cahit Soylu, 8 yıl Van'da yaptığı öğretmenlik hayatının zorluklarına değinerek, "Bu süreç içerisinde köy okullarının şartlarının ağırlığından dolayı karakolda konaklamak zorunda kaldığım zaman dilimleri de oldu ancak çocukları çok sevmem her türlü zorluğun üstesinden gelmemi sağladı. İzmir'e geldiğim de ise Dikili, Menemen, Çiğli ve Karşıyaka ilçelerinde görev yaptım. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi mezunuyum ve şu anda da İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü okumaktayım. İnsanları özellikle de çocukları inanılmaz bir sevgiyle seviyorum. Rehberlik servisimiz hiperaktif ya da dikkat eksikliği olan çocuklarımızla ilgileniyorlar ve bu çocuklarımız bir şekilde hayatın içinde kendilerini ifade etmeyi başarıyorlar. Kimisi kırarak, kimisi dökerek, kimisi bağırarak ifade ediyor kendini ama en azından hayatın içindeler. Birde kaybolan çocuklarımız var ki bu çocuklar kimseyle oynamayan, içinde fırtınalar kopan çocuklarımız. Dışarıda yalnız gezerler ve kendilerini bir şekilde ifade etmeyi bilmedikleri içinde kayıptırlar. Rehber öğretmenlerimiz tek başına gezinen çocuklarımızı gözlemliyorlar ve bu şekilde davranan çocukları bularak onlarla bir sohbet ortamı oluşturmaya çalışıyor. İlk etapta havadan sudan konuşarak içlerindeki sıkıntının ne olduğunu açığa çıkarmaya ve çözüm üretmeye çalışılıyor. Onların yollarına devam edebilmeleri içlerindeki o düğümlerin çözülmesine bağlı.  Çevreye zarar vererek dahi olsa normal çocuklarımız kendilerini ifade etme şansı buluyorlar ancak kayıp çocuklarımız ailelerine okula gidiyorum deyip iletişim problemlerinden dolayı başka yerlerde arayışa giriyorlar. Bizler okul olarak, veli olarak, eğitimci olarak gerçekten çok şanslı insanlarız. Yapmak istediğimiz birçok şeyi hayata geçirme şansımız var çünkü velilerimiz ve öğretmenlerimiz inanılmaz derecede bize destekler. Her alanda kendini yetiştirmiş ve artık kıvama gelmiş öğretmenlerimizle çalışmak büyük şans. Kendisine özsaygısı olan ve işin bilincinde olan bir eğitim kadrosuna sahibiz. Birçok okulda yaşanan sorunları biz okulumuzda yaşamadığımızı görüyoruz. Yönlendirme ve telkinlerin çoğu iyi. Velilerimizle bir toplantı yapmak istediğimizde çok acil işi olanlar dışında tüm velilerimiz geliyor ve sağlıklı bir iletişim kurabiliyoruz. Biz onların ne dediklerini, onlarda bizim ne dediğimizi anlıyor”"dedi.

YENİ PROJELER YOLDA

18. Milli Eğitim Öğretim Şurası'nda ön plana çıkmamasına rağmen birçok konuyu gündeme getirdiklerini ve şu anda hem öğretmenler hem de velilerle geleceğe dair yapılacak etkinliklerin planlamasını yaptıklarını ifade eden Soylu, "Yeni projelerimiz arasında okul salonumuzu jimnastik ve bale salonu haline getirmek var. Salonumuzun dizaynını tamamladık. Oyun salonumuz da 5 boyutlu sinema salonu kuruyoruz. 5 boyutlu gösterimlerimizin yüzde 80'i eğitim amaçlı olacak. Tabiatı, hayvanlar alemini, yapılan deneylerle ilgili gösterimleri çocuklarımıza sunacağız. İlkokul olduğumuz için laboratuvarlarımız yok ama en azından çocuklarımızın fikir sahibi olmalarını sağlayabiliriz. Ben 43 yaşında olamama rağmen 20 dakikadan fazla bir şey dinlediğim zaman algım dağılabiliyor. Belirlenmiş sağlıklı öğrenmenin süresi 20 dakikadır. Biz 5 boyutlu sisteme geçmek zorundayız çünkü eski usul öğrenme devri bitti artık. Bu kadar görselliğin arttığı bir devirde 40 dakika çocuğu kapalı bir sınıfa tıkıp öğretmeni dinlemesini bekleyemezsiniz. Belki ileride 5 boyutluyu 7 boyutluya çıkaracağız, bunu zaman gösterecek. Bu olması gereken bir ihtiyaç. Bu görsellerin izletilmesi zaten programda olan konulardı sadece sunum ortamının hazırlanması gerekiyordu. Araştırma yaptığımızı da sistemin çok da masraflı olmadığını kolaylıkla temin edilebileceğini gördük. Aynı şekilde bale düzeneğini kurmamızda çok basit oldu. Sadece kırmızı bir halı sererek çocukların çalışabilecekleri demir düzeneği kurdurduk. Bale dersini dışarıdan işini profesyonel anlamda yapan bir eğitimciye verdireceğiz. Yapılacak bale çocuklarımızın kaslarına ve bağlarına zarar verebileceği için uzman birinin ders vermesini tercih ettik. Hafta sonları düzenlediğimiz kurslar için 6 ay boyunca çocuklarımız çok cüzi bir rakam olan 50 TL gibi bir miktar ödüyorlar. Çocuk sayımız çok olunca meblağda yüksek oluyor ve toplanan parayla da çocuklarımızın eğitimini bale ve jimnastik gibi etkinliklerle zenginleştirebiliyoruz. Amacımız çocuklarımızın yeteneklerini açığa çıkarmak ancak öncelikle o esneklik ve zarifliği kazansınlar istiyoruz. Ben bu çalışmaların geri dönüşümünün çok faydalı olacağına inanıyorum" açıklamasını yaptı.

OYUN ÇOCUĞUN HAYATIDIR

Okullarında akıl oyunlarına yönelik çalışmalar yaptıklarını ve çocukların oyun oynamasının yasaklanmaması gerektiğine dikkat çeken Soylu, "Böyle bir şey olamaz çünkü oynamak çocuğun doğasında olan bir haldir. Biz bir odamızı oyun alanına çevirip çocukların zevkle vakit geçirebileceği her türden oyuncakla doldurmak istiyoruz. Hatta oyun odasının içini halı yaptırarak haftanın bir gününü ayakkabılarını çıkarıp negatif enerjilerini atmalarını sağlayarak geçirtebiliriz. Çocuklarımız üçlü, dörtlü guruplara ayırarak kendi gruplarıyla bizim gözetimimizde oynamalarını sağlayacağız. Akıl oyunları sınıfımızda da akıl oyunları, piramitler, yapılması düşünülen şekiller yer alacak. Yine fen bilimleriyle ilgili oyun gurupları getirtilecek. Okullardaki esnek ders saatlerini bu şekilde değerlendireceğiz. 12 yıldır İzmir’de olduğum halde gezemediğim birçok yer var ve aynı mağduriyeti çocuklarımızın da yaşamasını istemediğim için kişi başı 30 TL’lik bir meblağ karşılığında bir tur şirketinden okulun tüm çocuklarını gezdirmesini istedik. Okul aile birliğinden aldığımız katkıları da ekleyerek maddi olarak da çocuklarımızı hafiflettik.  İzmir’in belli başlı yerlerini gezecek olan çocuklarımız İzmir hakkında görsel bir kanıya sahip olmuş olacaklar. Okulumuzun 4. sınıfından mezun olan her çocuğumuz İzmir’in tüm tarihi ve turistlik yerlerini görmüş olarak okulumuzdan ayrılacak ve en az bir tane sanatsal ya da kültürel faaliyette kendisine göre bir gelişim sağlamış olacak. Bu spor faaliyetleri ya da sanatsal faaliyet olabilir. Bir tane bilgisayar destekli kütüphanemiz vardı ancak bozmak durumunda kaldık ve şimdi daha güzel ve aktif olanını yapmak çabasındayız" dedi.

ESKİ BİR GEÇMİŞE SAHİBİZ

Cumhuriyetten önce İzmir'den kavun karpuz gibi ürünlerin sevkiyatı Bostanlı'da yapıldığı için semtin adının Bostanlı olarak kaldığını söyleyen Soylu, "Yine aynı devirde okulumuzun bulunduğu alan üzerinde Rum papazlarına ait iki katlı bir bina bulunuyordu. 1925 yılında buraya üç sınıflı Bostanlı Okulu adı altında bir okul açılmıştı. Bu okulda ilk üç sınıfı bitirenler Karşıyaka´da bir başka okuldan diploma aldılar. Okulun ilk başöğretmeni Hüsnü beydir. 1927 yılında İffet Beler Hanım atanmıştır. 1944 yılında Neyir Eraykut daha sonra Ali Ulvi Ataberk aynı göreve atanmıştır. 1952 yılında Cemil Emin Başöğretmen olmuştur. 1957 yılında okula beş derslik ilave edilmiştir. Kemal Çallı ve Ahmet Aslangiray’ın Müdürlük yaptıkları dönemlerde ise depo, mutfak hizmetli lojmanı ve bahçe duvarı yaptırılmıştır. 1963 yılında binanın ikinci katı yapılmış, böylece beş derslik daha kazanılmış ve okulun adı Mustafa Reşit Paşa İlkokulu olarak değiştirilmiş, ikili öğretime geçilmiştir. Adını Tanzimat fermanını hazırlayan Mustafa Reşit Paşa’dan alan okulumuza Müdür Metin Üner zamanında kalorifer yaptırılmıştır. 1980 yılında Okul Müdürü Ersin Ayküter döneminde koruma derneği ve hayırsever Orhan Onat tarafından yedi derslik ek bina yaptırılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığının tüm ilkokulların İlköğretime geçmesi yolundaki emri üzerine 1992/1993 öğretim yılında okul müdürü Mahmut Karataş döneminde okulumuz Mustafa Reşit Paşa İlköğretim Okuluna dönüştürülmüş ve 6. sınıflar okula kayıt edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığının ve hayırsever vatandaş Niyazi Mestan‘ın katkılarıyla eski binaya ek 10 derslik Okul Müdürü İsmet Doğan döneminde öğretime açılmıştır. 1993/1994 öğretim yılından itibaren okulumuz ilköğretim okulu olarak öğrenime devam etmektedir. Okulumuzun kuruluşundan itibaren; Kemal Çallı, Ahmet Aslangiray, Sefa Sunay, M. Metin Üner, Ersin Aykuter, Mahmut Karataş, İsmet Doğan Okul Müdürü olarak görev yapmışlardır. Okul Müdürümüz, M. Halis KÖSE, 25.07.1995 yılından itibaren Okulumuzun Müdürü olarak görev yapmıştır.12.01.2004 tarihinden itibaren yeni görevi İzmir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı’na ataması yapılmış olup bu tarihten itibaren okul müdürlüğüne Meltem Ensari Vekalet etmiştir. 27.08.2005 tarihinden itibaren okul müdürlüğünde Ramiz Ballı, Muhittin Yılmaz görev yapmışlardır. Halen Cahit Soylu olarak ben okul müdürü olarak görev yapmaktayım. Okulun şu anki kadrosu ise 1 müdür, 2 müdür yardımcısı, 4 anasınıfı öğretmeni, 24 sınıf öğretmeni, 2 branş öğretmeni, 2 rehber öğretmen, 4 hizmetli, bir kapı görevlisi olarak toplam 39 kişi ile hizmete devam etmektedir. Öğrencilerin kendilerini geliştirmelerine sosyal, kültürel, eğitsel etkinliklerle milli kültürümüzü benimsemelerine ve yaymalarına yardımcı olmak, Atatürk ilke ve devrimlerini benimsemiş öğrenciler yetiştirmek, öğrencilere bilgi yüklemek yerine onlarda zekayı ve yaratıcı düşünceyi ortaya çıkarmak, onlara bilgiye ulaşmanın yöntem ve tekniklerini öğretmek temel amacımızdır" açıklamasını yaptı.

Haber Merkezi