- Siyaset
- 10.05.2025 10:07
Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezinin (KAGEM) 2017 Faaliyet Yılı Açılış Konferansı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmezin katılımlarıyla gerçekleştirildi
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İslam-Batı İlişkilerinde Dün, Bugün ve Yarın konulu konferansında, Türkler ve Avrupa başlığına değinerek, Türkiyenin AB üyeliğiyle ilgili yaşanan tartışmalar, gelgitler İslam Batı ilişkileri bağlamından bağımsız değildir. İslam dünyasında birçok insan, Türkiyede birçok insan bu meseleye acaba Batı, Avrupa bize nasıl bakıyor zaviyesinden bakıyor böyle değerlendiriyor halklı olarak. Çünkü Türkiyenin AB üyeliği 50 küsur yıldır devam eden bir serüven olarak inişli çıkışlı birçok aşamadan geçti bu günlere geldi. Baktığınız zaman nedir engelleyen ya da neticelendiği zaman ne tür sonuçlar alacağız diye meseleye baktığımız zaman İslam Batı ilişkilerinin uzun tarihine yayılan birçok konunun olduğunu görüyoruz diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, anayasa değişikliğiyle ilgili görüşmelere ilişkin, "Ben Batıdaki tartışmaların, önyargılı olduğunu görüyorum. Bunun otoriterleşmeye, tek adamcılığa götüreceği, demokratik denetim mekanizmalarının ortadan kalkacağına dair bir takım propagandist şeyler konuşuluyor. Diktatörlükle otoriterlikle uzaktan yakından ilgisi yok. Dünyada başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin modelleri ortada. Diktatörlükle otoriterlikle uzaktan yakından ilgisi yok. Dünyada başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin modelleri ortada. Önemli olan demokratik denetim mekanizmalarının ve kuvvetler ayrılığının açık ve net bir şekilde bu sistemde muhafaza edilmesi. Bu anayasa değişikliğinde de bu iki temel unsur muhafaza ediliyor" dedi.
CUMHURBAŞKANIMIZ BATIYA BİR AYNA TUTUYOR
Kalın, konuşmasına şöyle devam etti: Yükselişe geçen İslamofobi, İslam karşıtlığı, İslam düşmanlığı, ırkçılık, göçmen karşıtlığı aslında batının kendi içerisindeki bir büyük imtihanı ifade ediyor. İslam toplumlarıyla ilişkisi kadar kendi içindeki tutarsızlıkları ortaya koyuyor ve buna da bir ayna tutuyor. Türkiye bağlamında özellikle de Cumhurbaşkanımıza yönelik saldırıların, karalama kampanyalarının arkasında yatan da bu. Cumhurbaşkanımız Batıya bir ayna tutuyor. Diyor ki sizin Filistinde yaptıklarınız, Myanmarda yapmadıklarınız, Afrikada yaptıklarınız, Suriyeli mülteciler için yapmadıklarınız bütün bunları alt alta koyuyor Dünya beşten büyüktür diyor, Bu dünya düzeni değişmelidir diyor yani bir ayna tutuyor. Batılılar o aynadaki gördükleri resimden son derece rahatsız oluyorlar ama aynadaki imajı, yani kendilerini düzeltmek yerine aynayı tutana saldırıyorlar. İşin özü bu. Biz bu aynayı tutmaya devam edeceğiz. Mutlaka bu aynada kimlerin olduğunu tespit etmemiz lazım. Aynayı tutarken onlara olduğu kadar kendimize de tutmamız lazım. Batıyı eleştirdiğimiz kadar kendimize de bir ayna tutup öz eleştirimizi de yapmamız lazım. Batıyı tanımıyoruz, kendimizi hiç tanımıyoruz. Çünkü geleneği olmayan toplumların geleceği de olmaz. Kendi geleneğimizin farkında değilsek, onun daha temel eserlerine nüfus edememişsek, anlayamamışsak bir gelecek inşasından da bahsedemeyiz. Bugün İslam ve Batı ilişkisinde gerilim ve çatışmalar devam ediyor. Bunun devam etmesi için çaba sarf eden çevrelerde var. yükselen İslamofobi göçmen karşıtlığı, ırkçılık üzerinden yerel siyasette rant elde etmeye çalışan çevrelerde var. öyle ki bugün birçok Avrupa toplumunda marjinal siyasi görüşler ana akım medyayı belirler hale geldi. Bu çok tehlikeli bir trenddir. Bu karşı biz ahlaki moral üstünlüğü yanımızda tutarak bununla mücadele etmek zorundayız. (İHA/ANKARA)