- Siyaset
- 15.10.2025 12:33
Altun: Umudu çalanlara umut hakkı olmaz
Abdullah Öcalan’a “umut hakkı” verilmesi çağrılarına tepki gösteren Altun, toplumsal vicdanın bu tartışmayı kaldıramayacağını belirterek, mağdurların acısının siyasal söylemlere malzeme edilmemesi gerektiğini ifade etti
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : MERVE AĞRIÇ

Türkiye gündeminde bir süredir tartışılan ve kamuoyunu meşgul eden ‘umut hakkı’ söylemi, binlerce kişinin ölümünden sorumlu tutulan terör örgütü lideri Abdullah Öcalan için yapılan yasal taleplerle yeniden alevlendi. Bu tartışma, özellikle siyasi partiler ve avukatlar tarafından gündeme getirilen, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahkûmların belirli koşullar altında cezaevinde daha insani şartlara sahip olması veya yeniden yargılanması ihtimalini içeren hukuki düzenlemeler zemininde gelişiyor. Siyaset Bilimi Uzmanı Yusuf Batuhan Altun, bu retoriğin ötesinde, tartışmanın gerçek insani boyutuna odaklanarak, meselenin umudu çalınmış şehit aileleri ve terör mağdurları açısından değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Altun, “Bu kelimelerin yüzeyindeki retorik ne olursa olsun, gerçek acı umudu çalınmış insanlardadır. Onların öykülerini ve kayıplarını hatırlamadan böyle bir tartışmayı kavramlar üzerinden yürütmek vicdana haksızlık olur” dedi.
MEHMETÇİK BU ÜLKENİN UMUDUDUR
Altun, Türkiye’nin yaklaşık kırk yıldır süren terörle mücadelesinde binlerce asker, polis ve sivil kaybettiğini hatırlattı. Bu kayıpların yalnızca güvenlik bilançosu değil, toplumsal hafızada derin izler bırakan insan hikâyeleri olduğunu vurgulayan Altun, “Bir Mehmetçik’in yaşamdan koparılması sadece bir asker kaybı değildir; o kaybın ardında bir ailenin sönen ocağı, bir çocuğun yıkılan hayali vardır. Her şehit haberi, bir ailenin içinden umudu çekip alır. Bir annenin her akşam kapıya bakması, bir eşin yarım kalan yarınları, bir çocuğun babasız büyümesi sadece bireysel değil, toplumsal bir acıdır” diye konuştu. Türk askerinin yalnızca çatışma bölgelerinde değil, dünyanın farklı coğrafyalarında mazlumların umudu olduğunu belirten Altun, “Bosna’da, Somali’de, Azerbaycan’da, Kıbrıs’ta, Filistin’de, deprem bölgelerinde nerede bir mazlum varsa, orada beklenen Mehmetçik vardır. Mehmetçik fedakârlığın, cesaretin ve merhametin simgesidir. O yüzden bir Mehmetçik’in yaşamdan koparılması, sadece bir can kaybı değil, milletin umudunun bir parçasının eksilmesidir” dedi.
TOPLUMSAL ADALETE ZARAR VERİR
Terörün sadece güvenlik güçleri ve eğitimcileri değil, sivilleri de hedef aldığını belirten Altun, “1993’te Başbağlar’da 33 sivil yakılarak veya kurşunlanarak katledildi. Pervari, Dağlıca, Şemdinli, Beşiktaş ve Kızılay saldırıları gibi olaylarda yüzlerce asker, polis ve sivil hayatını kaybetti. Her biri bir ocağın sönmesi, bir umudun çalınması demekti. Bu olaylar, toplumun ortak hafızasında silinmeyecek izler bıraktı” dedi. Umut hakkı gibi bir düzenlemenin tartışılmasının, mağdurların ve şehit ailelerinin acılarını yeniden tazelediğini ifade eden Altun, “Bunca acının, bunca kanın, bunca sönen umudun ardından; bu terörün baş failinin, bu büyük yangını yakan kişinin umut hakkı olabilir mi? Bu ülkenin umut hikâyeleri, terör eylemleriyle yarım kalan hayatlardır. Onların hatırası yaşatılmadan, umut kavramı üzerine konuşmak toplumsal adalete zarar verir” diye konuştu.
GERÇEK BARIŞ ADALETLE MÜMKÜNDÜR
Gerçek barışın, ancak adaletin ve vicdanın onarılmasıyla sağlanabileceğini belirten Altun, “Biz barışa karşı değiliz. Aksine, gerçek barışın ancak adaletin ve vicdanın onarılmasıyla sağlanabileceğine inanıyoruz. Toplumsal barış, mağdurların acısını görmezden gelerek değil, o acılardan ders alarak inşa edilir. Bu nedenle terör örgütünü muhatap almak, terörist başını siyasetin nesnesi hâline getirmek ya da meclis kürsülerinde örgüt sloganları atmak; sadece hukuka değil, toplumun vicdanına da zarar verir. Bu davranışlar, milletin devletine olan güvenini sarsar, toplumsal bütünlüğü parçalar. Bugün eğer bu ülke hâlâ ayaktaysa, hâlâ bir arada nefes alabiliyorsak, bunu o şehitlere borçluyuz. Çünkü umut, silah tutan ellerde değil; bayrak tutan, kalem tutan, canını vatanına adayan ellerdedir. Gerçek umut, bu topraklarda Mehmetçiklerin, öğretmenlerin, sivil şehitlerin mirasıdır. Tüm bunları göz önüne alarak, hala utanmadan bebek katili için bir “umut hakkı” talebinde bulunanın insanlığından, samimiyetinden şüphe ederim.
Kaynak : MERVE AĞRIÇ