Sayfa Yükleniyor...
Başbakan Binali Yıldırım, Londradaki temasları kapsamında, Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsünde Türkiyenin Orta Doğu Perspektifi, Tünelin Sonunda Işık Var mı? başlıklı panelde konuştu
Başbakan Binali Yıldırım, Londradaki temasları kapsamında, Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsünde açıklamalarda bulundu. Bütün dünyanın, içinden geçilen bu dönemdeki kırılganlıklar ve hassasiyetler karşısında doğru siyasi kararlar vermesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, Orta Doğu ile bir anlamda Türkiyenin etrafındaki geniş coğrafyanın ele alındığını söyledi.
KAOS DÖNEMİ YAŞANIYOR
Türkiyenin insani anlayışla çevresindeki insan faktörünü en ince detaylarıyla ele aldığını, bütün bunları yaparken Türkiyenin her başarısının çevresini olumlu yönde etkilediğini anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: İsrail-Filistin sorunu ile gündemde olan Orta Doğu, 2003 yılında ABDnin Irakı işgali, 2011 yılından bu yana Suriyedeki iç savaşın etkileriyle kanayan bir coğrafya haline gelmiştir. Orta Doğu bölgesi, tarih boyunca farklı kültürlerin, din ve mezheplerin son derece renkli ve zengin miraslar bıraktığı bir medeniyet beşiğidir. Esasen bu yönüyle bütün insanlığa barış ve hoşgörü içinde bir arada yaşamanın en güzel örneklerini geçmişte sunan bir bölgedir. Maalesef bugün tam tersine dünya haritasının tam ortasında alevlerin yükseldiği bir kaos dönemi yaşanmaktadır. Bölgedeki kriz ortamından otorite boşluğundan, iç savaştan beslenen terör örgütleri, sadece burada bulunan ülkeleri ve komşularını değil giderek bütün dünyayı etkileyen bir belaya dönüşmektedir.
OTORİTE BOŞLUĞU
Uluslararası toplumun Suriyede akan kana son verme ve krizi çözme yönünde etki gösteremediğini söyleyen Yıldırım, şunları kaydetti: Suriye krizine verdiği tepkilerle Suriye halkının umutlarını ayakta tutan bir ülke varsa o da Türkiye. Halkın beklentilerini anlamamakta ısrar eden bir irade ile ülkedeki otorite boşluğunu fırsata dönüştürerek gündemi terörle yönetmeye çalışan, yaşadıkları ülkede ayrışmaya merhem olmak bir yana bu ayrışmaları derinleştirmeye gayret gösteren yapılar görüyoruz. Terör örgütleri buradaki otorite boşluğundan çok ama çok istifade ediyor. Orada terörün daha da büyümesine alan sağlıyor. Suriyenin insanıyla içten içe yanarak bir enkaz haline dönüşmesine tabii ki 911 kilometre hudut uzunluğu olan Türkiyenin kayıtsız kalması düşünülemezdi. Baskıdan ve yapılan saldırılardan kaçan milyonlarca insanı bağrımızı bastık.
Astananın Cenevre sürecine alternatif veya rakip olmadığını vurgulayan Yıldırım, Bu süreç aslında Cenevrede Suriyenin toprak bütünlüğünü esas alan ve Suriyede teröre bulaşmamış bütün etnik yapıların temsil edileceği, devamlı bir istikrarlı yönetim için ön hazırlıktır diye konuştu. Bu konuda gerek koalisyon gücünü oluşturan ülkelerin, gerekse ABDnin bundan sonra daha fazla sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, Eminim ki çok uzun olmayan bir zaman diliminde Suriye meselesi nihayet çözüme kavuşacak ve bölgede yaşanan bu acılar, çileler nihayet bulacaktır ifadesini kullandı. (AA)
Haber Merkezi