Başbakan niçin korkuyor?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İkaz ediyorum coğrafyamız tartışılırsa milletimiz, milletimiz tartışılırsa devletimiz, devletimiz tartışılırsa bayrağımız, bayrağımız tartışılırsa varlığımız ve bağımsızlığımız ateşe atılacaktır. Vatanımız üzerinde oynanan oyunların tamamı bu tertemiz ve soylu milleti parçalamak için bina edilmiştir" dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 05.05.2014 07:44
  • Güncelleme Tarihi : 05.05.2014 07:44
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Başbakan niçin korkuyor?

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen '3 Mayıs Milliyetçiler Günü 2. Türk Gençlik Kurultayı' MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin katılımıyla Ankara Arena Spor Salonu'nda gerçekleştirildi. Bahçeli, Türk gençliğini suskun görenlerin yanıldığını belirterek, Türk gençliğinin dinamik ve dipdiri olduğunu ifade etti. Türk gençliğinin meselelerin pürdikkat takipçisi olduğunu söyleyen Bahçeli, gençliği, duyarlı, uyanık, atılgan ve mert olan bir milletin yolunun açık ve tarihinin parlak olduğunu, gençliği heyecansız bir toplumun ise ayakta kalamadığını dile getirdi. Bahçeli, "İkaz ediyorum coğrafyamız tartışılırsa milletimiz, milletimiz tartışılırsa devletimiz, devletimiz tartışılırsa bayrağımız, bayrağımız tartışılırsa varlığımız ve bağımsızlığımız ateşe atılacaktır. Vatanımız üzerinde oynanan oyunların tamamı bu tertemiz ve soylu milleti parçalamak için bina edilmiştir" dedi.

KORKU EDEBİYATI

Başbakan Erdoğan'ın korku edebiyatıyla, tarihle yüzleşme sözleriyle geçmişi çarpıtma peşinde olduğunu ileri süren Bahçeli, "Başbakan yüz yıl önceki olayları korkularımızdan arınarak ele almamız gerektiğini söylemektedir. Sözde soykırım tezlerine destek vermenin, taziye mektubu yazmanın yeni adı korkularımızdan kurtulmak olarak formüle edilmiştir. Az evvel detaylarıyla aktardığım kayıpların Başbakan’a göre büyütülecek bir yanı yoktur. Milletçe geçmişte yaşadığımız hüsran verici dönemlerin istismar edildiği ve tehdit aracı olarak kullanıldığı Başbakan’ın iki dudağından çıkmıştır. Başbakan’a göre, son iki yüz yıldır, bu topraklarda bölünme ve irtica vasıtasıyla toplum terbiye edilmek istenmiştir. Sayın Erdoğan emin ol, bilmiş ol; böyle bir terbiye hali vasat bulsaydı senin adından ancak ve ancak mahalle aralarında birlikte top koşturduğun, bilye oynadığın arkadaşların bahsederdi. Başbakan hezeyannameden farksız olan geçen salı günkü Meclis grup konuşmasında, öyle şeyler söylemiş, öyle isnatlar da bulunmuştur ki, dinleyen ve duyan herkesi hayrete sevk etmiştir. Başbakan Erdoğan şöyle diyor: 'Türk müsün? Korkmayacaksın. Kürt müsün, Arap, Çerkez, Laz, Gürcü, Roman mısın, Boşnak mısın? Korkmayacaksın. Sünni misin, Alevi misin? Artık korkmayacaksın.' Sanki cesaret abidesi kesilen, sanki cesaret anıtına dönen Başbakan acaba mahkemenin önüne çıkmaktan, rüşvet ve yolsuzluktan dolayı hesap vermekten niçin korkuyor, niçin ödü kopuyor" dedi.

BEDELİNİ ÖDEMELİDİR

Bahçeli, konuşmasında şunları kaydetti: "Başbakan korkakça, kaypakça hukuktan kaçmaktadır. Başbakan tavizde cesurdur. Teslimiyette cesurdur. Türk’e hakarette, millete ihanette cesur ve patavatsızdır. Milli ilke ve ülkülere zarar verme konusunda pervasızdır. Bu nedenle Başbakan yüz yıl önceki meseleler üzerinden mangalda kül, deryada su bırakmadan atıp tutmak yerine izanlı ve ahlaklı olmayı öğrenmelidir. Bu ülkede Türk’üm diyen, Türk milletine mensubiyetten şeref duyan hiç kimse korkmamış ve korkmayacaktır. Türk milletini korkutacak fani de henüz anasından doğmamıştır. Fakat Başbakan Türk’üm, doğruyum, çalışkanım seslenişinden ürkmüş ve korkmuştur. Bunun için de Andımızı hayasızca kaldırmıştır. TC’den korkmuş, tabelalardan sildirmiştir. 'Ne Mutlu Türküm Diyene' sözünden korkmuş, karşı saldırıya geçmiştir. Türk kimliğinden korkmuş, Türkiyelilik zırvasını benimsemiştir. Ezcümle, Başbakan Türk’e dair ne varsa korkudan tir tir titremiştir. Bizim geçmişimizden korkumuz değil, yaşadığımız tecrübelerden dolayı kaygılarımız vardır. Korku başka, kaygı ise bambaşka bir şeydir. Tarihindeki olayları önemsiz gören, acı hatıraları buruşturup bir kenara atan milletlerin bunlarla tekraren karşılaşması şaşmaz bir hakikattir. Başbakan’da tarih şuuru yoktur, milli haslet ve hassasiyet sıfırdır. Başbakan Türk tarihiyle değil, hiçbir doğru yönü olmayan kendi kişisel tarihiyle yüzleşmelidir. İnşa ettiği korku devletinin, kurduğu baskı ve istihbarat düzeninin, yaydığı kötü kokuların önce milli vicdanlarda bedelini ödemelidir. Sonra yüzü kalırsa, dermanı olursa çıkıp geçmişle ilgili ahkam kesmelidir." (İHA/ANKARA)

 

Haber Merkezi