- Siyaset
- 13.06.2025 11:21
DİSK ile yaşanan TİS süreci ve yapılacak işçi çıkarmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Bundan sonra işten çıkarılacak arkadaşların sorumlusu sendikadır biz değiliz” dedi.
HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN/ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme dair açıklamalarda bulundu. Toplantının gündemini geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinde örgütlü DİSK Genel İş Sendikası’yla yaşanan ve uzun süren eylemler sonucunda imzalanan TİS görüşmeleri oluşturdu. Ayrıca Tugay, İZDOĞA’da yapılacak olan işçi çıkarmaları hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Sürece ilişkin verdiği bilgilerde Genel İş’in yanı sıra Belediye İş Sendikası’yla da görüşmeleriyle ilgili bilgilendirme yapan Tugay, yaşanan sürecin vatandaşın şeffaf yönetime ihtiyaç duyduğunu gösterdiğini belirtti. Tugay, “Bildiğiniz gibi geçen haftalarda yaşadığımız bir TİS süreci oldu. Bu süreçte belediyenin içinde olduğu durumu halkımızla paylaşmaya çalıştık. Planda olmayan bir süreç içinde sahadaki problemleri düzeltmek adına gösterdiğim çaba biraz aslında bizi de bu konuya dahil olan herkesi de bazı sınırların dışına çıkmaya itti. Açıkçası yaşadığımız sorunlu dönem, sonrasında bana şunu kesin olarak gösterdi ki halkımız şeffaf bir yönetim talep ediyor kamuda. O nedenle hem ilgilendirmelerimizi eksiksiz yapmamız hem de kararları halkla toplumla almamız gerektiğini bir kere daha anladık” dedi.
Tugay, sendikayla anlaşma sağlandıktan sonra oluşan atmosferde kendisinin bir kazanan gibi yorumlandığını ve bundan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Sendikaların demokratik toplumların vazgeçilmez parçaları da olduğunu ifade eden Tugay, değerlendirmesinde şöyle devam etti:
“Sendikayla olan o anlaşmazlık döneminde, yani biz iki tarafız ve birbirimizle çekişme halindeydik. Bir kazananı ve kaybedeni var. Bazı insanların benim kazandığımı söyledi ama ben öyle düşünmüyorum. Ben çalışanlarımla kendimi farklı tarafta görmüyorum. Aynı taraftayız. Burada sendikalar da tabii ki görevlerini yapmaya çalıştılar ve çalışanların haklarını savunmaya çalıştılar. Yapılan bazı yorumlar gerçekten rahatsız etti, söylemeliyim ki ben çalışanlarımın hakkını elinden almaya çalışan bir başkan değilim. Benim de belediye başkanı olarak, halkımızın da bu arkadaşlarımızın çalışmalarına ihtiyacımız var. Bizler sosyal demokrat insanlarız. İşçi hakları için mücadele eden sendikalarda bizim için demokratik bir toplumun vazgeçilmez bir parçasıdır. Sendika düşmanlığını da asla kabul etmiyorum. Bir taraftan da hepimizin yüzleşmesi gereken bazı sorunlar var. Buralarda da bazı arkadaşlarımızın hataları var. Herkesin hatasını düzeltmek için çalışması gerek.”
Belediye başkanlığı görevine geldiği dönemde 37 bin kadar çalışan olan Büyükşehir’de çalışan sayısını 34 bin 218’e düşürdüğünü ifade eden Tugay, şunları kaydetti:
“Bazı rakamlar vermek istiyorum. Daha önce de açıklamıştım 2019’da Kocaoğlu belediyeyi bıraktığında 26 bin 500 civarında çalışan vardı. 2024’te ben 37 bin kadar çalışanla aldım. O günden bugüne bazı şeyler yapıldı, ben de hem sendika temsilcileri tarafından hem de bazı kimseler tarafından ‘sen de personel aldın’ diye suçlandım. Bazı pozisyonlarda personel eksiği var ve o pozisyonların o şekilde çalışması mümkün değil. Otobüs şoförü azalınca alım yapmak zorundasınız. Bunlarla birlikte 37 bin 700 personelle aldığım belediye 34 bin 218 çalışan var. Bu geçen süre içinde azalttığımızı buradan anlayabilirsiniz. Çalışan arkadaşlarımızın 28 bini işçi gerisi memur. Ne zaman personel maliyetinden bahsetsek başka giderlerden bahseden arkadaşlar var. Görece geldiğimden beri tüm yönetim kadrosuyla çaba gösterdiğimiz konu tasarruf. Gereksiz harcamalarla ilgili uzun zamandır çok sıkı tedbirler aldık. Ama özellikle ocak başından beri vergi SGK kesintileri yapıldığından beri, neredeyse temel hizmetler ve sosyal yardımlar dışında her şeyden kısarak devam ediyoruz. Bu bir eleştiri konusu olabilir ama şu rakamları anlamak lazım. Bizim temmuz ayında hazineden ve İller Bankası’ndan gelen gelirimiz 3 milyar 800 bin lira. Onun dışındaki gelirlerimiz çok düşük miktarda gelir. 3 buçuk milyarlık kısmı işçilere şirket çalışanlarına ve onların SGK’ları için verilecek. 850 milyonu da kadrolu işçilere memurlara verilecek. Bütçe en çıplak haliyle bu. Bunun yanına neyi kıstığımızda rahatlatabiliriz bilmiyorum ama böylesine bir bütçe sürdürülemez bir şey. 3.8 milyar gelirin 5 buçuğunu şirketlere veriyoruz, 850 milyonunu da kadroya veriyoruz. Eksideyiz yani. Sürdürülemez bir şey bu. Sendikayla anlaşmazlığımızın temel noktasını daha önce anlatmaya çalıştım.”
Tugay, bu süreçte sendikalarla yaşadıklarını anlattı ve mevcut durumda çıkarılacak işçilerden sendikanın sorumlu olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Bizim iki tane sendikamız var. Biri Belediye İş biri Genel İş. Geçen dönem anlaşmazlık yaşadığımız Genel İş oldu. Onların bizimle yaşadığı anlaşmazlığın sebebi, benden önceki başkanın seçimden 5 gün önce imzaladığı o sözleşme oldu. Oradaki artışı biz de istiyoruz dediler. Söylemlerinde de yaygın olarak eşit işe eşit ücret sloganını kullandılar. Biz 6 aydır sürecin böyle bir noktaya gitmemesi için çabaladık. Her şeyden önce Genel İş sendikasına böyle bir rakamın altından kalkamayacağımızı anlattık. Onlar da taleplerinde ısrarcı oldular. Belediye İş’in şube yöneticileriyle görüştük ve vaat edilen artışların bizi zorladığını söyledik. Diğer sendikanın talep etmesine neden oluyor dedik. Ancak ne yazık ki ne İzmir’deki şube yöneticilerinden ne de genel merkezlerinden olumlu dönüş aldık. Hukuk tarafına mücadelemiz devam ediyor. Ondan da yapılan anlaşmanın günün şartlarına uygun olmadığını ifade ettiğimiz bir dava başlattık. Şu an devam ediyor. Yine o dönemde Belediye İş Sendikası’na bu durumu düzeltmezlerse kendi üyeleri olan bazı çalışanlarla yolumuzu ayırmak durumunda kalabileceğimiz yönünde uyarıda bulunduk. Şu ana kadar ne yazık ki olumlu bir dönüş olmadı. İlgili iş yasasından aldığımız mevzuat hakkıyla yasal hakkımızı kullandık. Bir ay öncesinden talepte bulunduk ve bugün bin 30 kadar çalışanla yolumuzu ayırmak için resmi prosedürleri yerine getirmiş bulunuyorum. Eğer Belediye İş sendikası belediye ve halkı düşünmeden, içinde kendi ekmeklerini kazandıkları bu kurumu düşünmeden ısrarla bu anlayışsız noktada bulunurlarsa bundan sonra işten çıkarılacak arkadaşların sorumlusu sendikadır biz değil. Sendika belli grup arkadaşlarının maaşlarını korumak için diğer işçileri gözden çıkarıyor. Bunu yapmazlarsa arkadaşlarımızla yollarımızı ayırmak zorunda kalacağız.
Tugay, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Şu an belediye iş üyesi çalışan arkadaşlarımız için en düşük maaşlar 80 bin civarında. Eylül ayından itibaren 130 bin liraya erişecek. İş veren maliyeti zamdan sonra 185 bin lira gibi bir duruma gelecek. Bunu bizim kaldırabilmemiz mümkün değil. Ben ve belediyede sorumlu olan tüm arkadaşlarımız büyük üzüntüler yaşıyoruz. Ancak sendika sorumluluğunu almak zorundadır. Dün sanırım Belediye iş başkanı önce bankamatikleri işten çıkarsın demiş. Benim bildiğim bir bankamatik yok, onun bildiği varsa ismini versin hemen çıkaralım. Bu şekilde sorumluluktan kaçamazlar. Türkiye’de kimsenin almadığı maaşları İzmir Büyükşehir’den talep etmemeliler. Seçimden önce yapılan bir sorumsuzluğun sonucu bunlar. Birileri işlerini kaybederse bunun sorumlusu onlar, bilsinler. Biz hizmetleri sürdürebilmek adına bu kararları almak durumundayız. Halkımızın haklı isyanları oldu. İhtiyaç olmadığı halde belediyeye alımlar olduğunu kabul etmediklerini söylediler. Bana belki on binlerce vatandaşımızdan o yönde sözler söylendi. Bayram tatili boyunca bir yandan kaybettiğimiz başkanımızın üzüntüsünü yaşarken bir yandan da halkın çağrısına nasıl karşılık vereceğimizi düşündük. Bundan sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne herhangi biri bir partili, birinin yakını olduğu için alınmayacak. Üst düzey bir siyasetçinin bürokratın yakını ya da referansı var diye alınmayacak. Bu benim İzmir halkına namus sözümdür. Belediye başkanı işçi alımına karışmayacak. Benim başkanlığım döneminde bu böyle olacak. Komisyon değerlendirmesiyle başvurular ele alınacak ve en başarılı olacağına inandığımız adayı alacağız. Arka planda da bu süreci denetleyecek bir halk komitesi kuracağım. Kamuda deneyimi olan, insan kaynakları alanında da deneyimi olan insanların olduğu bir havuz oluşturacağız. Buradan oluşan kurul denetim yapacak ve raporlayacak. Herhangi bir yanlış olduğu zaman buna ben müdahale edeceğim halk adına. Biz başka türlü bu yanlışlardan kurtulamayacağız. Bundan sonra yapacağımız her türlü harcama, bütçemizdeki tüm detaylar halkımızla paylaşılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi hiçbir şeyi gizlemeyecek. Sendikamıza da hatırlatmak isterim, lütfen adil olun. Bugün Tunceli’de kayyum yüzünden işten atılan işçiler sendika bize sahip çıkmıyor diye isyan ediyor. Binlerce insan var haksız yere işten çıkarılan. Bunlarla ilgili konuşmalısınız. Asgari ücretin, emekli maaşının bu kadar düşük olduğu bir dönemde İzmir’deki gibi sokaklara döküldüyseniz o alanlarda da sokağa çıkmalısınız. Belediyeye yakınlarınızı sokmaya çalışmamalısınız. İzmir’de sendikacı yakını olarak işe alınanların da çıkışı yapılacak.”
Son olarak CHP kurultayının iptaline ilişkin davada adının geçmesi hakkında da konuşan Tugay, değerlendirmesini şöyle noktaladı:
“CHP kurultay iptaline ilişkin davada adım geçti. Eklerini saymadığımız zaman 40 sayfalık bir iddianame var. O iddianamede sadece bir tanık, o da İzmir’den kurultay delegesi olarak seçilmiş biri. İsmini biliyorsunuz zikretmeyeceğim. O kişi benden bahsediyor ve ‘Bir şey yaptığını duydum, para dağıttığını duydum’ diyor. Aslında iddianamenin tamamında öyle söylediler şöyle duyduk dışında bir şey yok. Elle tutulur bir suçlama yok. Benimle ilgili hiç yok. Sadece densiz olduğunu düşündüğüm birinin bulaştırmaya çalıştığı bir çamur var. Benim adımın ne yazık ki bulaştırıldığı davadaki ilgili kısım budur. İzmir halkı merak etmesin, ben tertemiz bir çabayla ne yaşadım ve bugünlere geldim. Bundan sonra da kendimi kirletmeye niyetim yok. Kurultay sürecinde hiçbir usulsüzlük içinde olmadım, CHP’nin asla böyle bir şey olmadığına eminim. Bizler partimizin yönetiminde değişim istedik, halkımız istedi ve üzerimize düşeni yaptık. İnandığımız mücadeleye devam edeceğiz. Eğilip bükülmeye niyetimiz yok. Halkımızın desteğine ihtiyacımız var.”